31 Ocak 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

31 Ocak 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mk 31 Kânunusani 1940 AKŞAMDAN AKŞAMA İş yapmak için anormal zaman yoktur Çok kıymetli bir yüksek münevver plan Celâl Esadın ilim ve zevkinden daima istifade ederiz. Kitaplarını, makalelerini okurken, sulu boya re. #imlerini seyrederken onun ne titiz bir buyda olduğunu, kılı nasıl kırk yardığını, güzellik ve doğruluk endişe sile nasil çırpındığını hissederiz. Celâl Esadın uzun senelerdir - Güzel Sanatlar akademisindeki profesörlü- Züne liyakatini gösteren bir mesai sarfederek - sanat mefhumlarını ih- tva eden bir ansiklopedi hazırladı ğını duyuyordum. Mesud bir tesadüf- le bu mühim eserin daktilo ile yazıl- mış birkaç cildini gördüm, Meselâ «B» harfi koskoca bir hacim teşkil ediyor. Akşam'daki «Günün ansiklo- pedisi» sütünile uğraştığım için bu şube beni çok alâkadar ediyor; evir- dim, çevirdim, tedkikim satht olmak la beraber, Celâl Esadın iyi iş yap mak ahlâkmi bildiğimden bu an- $iklopedinin büyük bir değerde ol duğuna kanaat getirdim. aç harf yaptınız? — Mepsini tamamlağım, Adan Z ye kadar. Peki niçin basılmıyordu? Bu gibi eserlere o derece ihtiyact- mız var. Daha şiddetli ifade edebil. mek için cümleyi başka türlü tertip» leyim: İlik ihtiyacımız bu gibi eser. leredir, «Acaba tam mükemmeliyette mi?s düşüncesi, «Acaba hntasız mu, nok- sansız mi?» endişesi burada varid olamaz. Bunlar basıldıktan sonra tenkide uğratılır; eksikleri, çürük yer- leri gösterilir; müteakip seferler da- ha iyileri yapılır. Neşredeceğimiz ansiklopedilerin belki ancak beşinei- $i, altıncısı fatmin edici bir hal ala- caktır... Yunus Nadi ile Sertelin tertipleyip obastırdıkları on cildiik hayat ansiklopedisi noksan- lar içindedir; biliyoruz; kendileri de bunu biliyorlar; fakat bu kitaptan ne kadar istifade olunuyor. Celâl Esadın ömrünü törpüleyen muazzam eserin niçin basılmadığını sordum: — Zaman müsaid değil. Harp.. Buhran... - gibi bir takım pestenke- rani sebeplerle karşılaştım. Bir bakıma bunlar özür gibi duru- yor. Fakat bakınız niçin özür de- ğildir: Sultan Ahdülhamidin istibdadı 32 sene sürdü. O zamanm münevverlei Ti, tâ başlangıcından sonuna kadar içinde bulundukları devreyi, «gayri ta- Die Geçin saymışlar, «Hele geçsin, er düzelsin de öyle... api öyle...» diye bekle- Ve devir otuz iki seng sürmüş... May otuz senelik, yüz senelik arpler kaydediyor, Ve harpleri müt- hiş bulranların takip ettiği muhak- kaktır. 1919 ga «harp sonu sarsın- tası» içindeydik. Peş yıl geçti; ahva Min tabiileşiiğine kali olmümıştık. Beş yıl daha geçti; «dünyayı sarsan a buhran» kapımızı çaldı. Der. dek İaşizm patırdıları, dehdidleri; erken 1939 harbi. Nerede bunun Bormül zamanı»... un için iş yapmak niyetinde Bam İrinde bulundukları her za- İmei ? vaymalıdırlar. Neye baş- ER eği iti dilerine uya” Kal bm «Dur hele, zaman geçsin! Ne olacağı- A anlayalım!» mülâhasası — safsata- — Ne zaman Sirkeciye #nssm şu işkem- bei dükkânının vitrinindeki mostralık bakmadan geçemem bay Amca... Zekeriya | Sr Pirino tintlerinde yeniden küç başına icinsine göre 3, 4 kuruşluk fiat tenezzülü var. AKŞAM Halk için2 hamam daha açılıyor Tifüs vakaları hakkında vali ve belediye reisinin beyanatı Şehrimizde zuhur eden Ufüz vakaları Belediye tfüsün sirayetine mani olmak için bilhassa kirli çamaşır ve oğyaların tep- hirine büyük ehemmiyet vermektedir. G4- çen kânünuevvelde İstanbulda 30 bin par- ça eşya etüvden geçmiştir.. Bu ay alınan daha siki tedbirlerle bu mikların artacağı muhakkak görülüyor. Bit aramağa memur olan hekimden başka diğer Belediye hekim- leri de Kendi mıntakalarında tifüs ve diğer sari aramak İçin emir almışlağ ve dündenberi faaliyete geçmişlerdir. He- kimlerin bu vazifelerine mahalle bekçi ve polisleri d8 yardım edeceklerdir. baren faaliyete geçeceklerdir. Sabun, hav- lu ve saire tamamile bedava verilecek ve bü hamamlarda yıkanaöak fakir halktan yal- niz on kuruş alımacaklır, Hamama gide- ceklerin elbise ve çamaşırları behemehal etüvden geçirilecektir. Çok fakir olanlar, kaymakamların Oomüsaadesile, büsbütün bedava yıkanacaklardır. Bu hamamlar, kadın ve erkeklere mahsus olarak iki kı- samdan İbaret olacak ve haftanın her gü- nü açık bulunacsktar. Vali ve Belediye Reisi Dr. Lötdi Kırdar dün bir muharririmize şu izahatı vermiştir: vTifüs vakalarında Obir fcvkalâdelik yoktur, Bu mevsimde her vakit olduğu gibi tek, tük bir iki vaka zuhur etmiştir. Biz bu vaziyet karşısında icab eden bütün ted- birleri aldık, şehrin temizliğine bir kat da- ha ehemmiyet veriyoruz. Bu hususta çok müteyakkız bulunuyoruz. Bunun İçin iki halk hamamı açacağız. İleride bu hamam» Jarın milkdarını da arltıracağız. Şehrimize gelen felâketzedelerde *ifüş Yakasi yoktur, Vefat eden gazeteci arkada- gınızan tifüs mikrobunu felâketzedelerden almadığı muhakkaktır. Çünkü tifüste devir tefrih bir aydır. Halbuki felâketzedeler henüz geleli bir ay olmamıştır. Bu husus- taki neşriyat asılsızdır.» Vilâyetin bir tavzihi #msasile dün aldığımız şu tavzihi aynen neşrediyoruz: «28/1/1940 tarihli gazetenizin 3 üncü sa- hifesinin birinci sütununda (Akşamdan Akşama) başlığı altında, İzzet Muhiddin Apak'ın vefatı dolayısile intişar eden yazı- nın ikincil kısım 3 üncü satırında, Erzin- can muhacirlerini Hocapaşa taraflarına getirmişlerdi. Bunların arasında bir kaç üfüs vakası çıktığını gazeteler yazınıştı. Denilmekte ise de: Eraincan ve diğer zelzele mınlakaların- dan vilâyetimize nakledilen feliketzede- ler evvelâ misafirhanöde fenni surette tat- hiratları ve muayeneleri yaptırıldıktan sonra, Milli Yardım kömütesi tarafından münasip görülen mahallere iskân edilmiş oldukları ve Sıhhat teşkilâtımızen daimi İ surette mürakabede bulundukları ve bügü- ine kadar selzele felâkeisedeleri arasında biç bir lekeli humma musabı görülüp ihbar edilmemiş bulunduğundan (keyfiyetin muhterem gazetenizde tavzihan neşrini ri- İstanbul Valisi namına Halök Pepeyi İ eaederim. Pirinç 3-4 kuruş indi Diğer fiatlerde de normale doğru temayül var Milli iktisadı koruma kanununun şehri- mizdeki alâkadarlara tebilif ediimesi, piya- sada derhal tesirini göstermeğe başlamış- fır. Ellerinde, bazı düşüncelerle fazla mal tutan birçok tacirler, dün Mıntaka Tica- ret müdürlüğüne müracaat ederek malları- nı bildirmişlerdir. Tacirler, bu mevsimin ölü mevsim olduğunu, her sene bu aylarda hiçbir alişveriş yapılmadığını, flatleri nor- mulden aşağı indirseler bile müşteri bulu- namıyacağını beyan etmektedirler. Dün Uk defa olarak pirinç ve arpa fiatlerinde ehemmiyetli fiat düşüklüğü dır. Arpa flatleri de 6 kuruşa çıktığı halde dün 5 kuruş 10 paraya kadar inmiştir. Arpa flatlerinin yükselmesine sebeb, mefsuh Elektrik şirketi hissedarlarınn, memleketimizdeki bloke alacaklarını, ârp& gatın alarak ihraç etmek suretile kapatma Za başlağtış olmaları idi. Şitndi bü cereyan da durmuştur, Diğer fintlerin peyderpey riya ineceği muhakkak addedilmekte- Mühendis mektebinin karşı- ; : n sındaki saha tanzim edilecek Mühendis mektebinin cephesi karşısın- dâki kavis, bügün bir tümsek halindedir. Bu tümsek gayri muntazam bir halde ol- duğundan, buranın gürelleştirilmesi için bir plân harırlanmıştır. Dün Vali Dr. LOt&l Kırdar tarafından teckik edilen bu plâna göre Mühendis mektebinin cümle kapısı karşısında bir saha olacak ve bu sahanın sağına, soluna halkın istirahatine mahsus Kanapeler konacak, ortasında geniş bir ha- vuz bulunacaktır. Bundan sonra Ikinci bir #ed de çene yeşillik ve kanapsler konmak suretile kâçük bir bahçe haline konacaktır, Bu zahanın da inşaatına yakında başlana- caktır. dır, Kaldı ki, şahsi sahada da, devlet i sahasında da en azametli işler içti- mâi hercümercin deyamınca yapılır: İşte Fransız inkılâbının, işte Napol yon deyrinin ve nihayet yirminci as- rın tarihi! Ansiklopedi mi basacağız?... Şimdi basalım! Bir ticarethane mi, fabrika mı aça- caksınız?.. Hemen açınız! Lütfi Kırdar İstanbulu mu edecek? Derhal etsin! bunun sirası mı? - diyen. ler, emin olun hata ediyorlar; hayata anlamamışlardır (Vâ - Nü) imar Karilerimizin mektupları Beyoğlu tarafına da bir Kızılay gönüllü hasta- bakıcı mektebi lâzımdır İstanbul tarafında olan Kızılay gö- nülü hastabakıcı mektebi gibi Şişi veya Beyoğlunda bir şube açılmalıdır. Bu, memleket için pek lâzımdır. Bakın Istanbul şubesinde bu ay ancak yirmi beş talebe toplanubilmiştir. Neden? Çünkü yol uzak, Biz Beyoğlu semtin- deki kadınlar sabahleyin yedi bu- çukta kocalarımız yatarken evden gi- demeyiz. Bu bir er kadını için madde- ten imkânsızdır, Yolun uzaklığı bizi bu vatana hizmete hazirlanmaktan mah- rum ediyor. Diğer kısım da yol para- smı düşündüklerinden buna imkân bulamıyorlardır. Biz ki hiç bir hizmet- ten çekinmeyiz, neden icabında bir ya- ralının izlarabını teskin edemiyelim, buna karşı malümatin mücehhez ol- muyalım? Bu bir Türk kadını için ne kadar ağirma bir memleket #çin de kayıptır. Hülâsa Beyoğlu tarafında bir hasta- bakıcı mektebinin açılmasını Böyle bir mektep çok müracaatla kar- şuaşacaktır. : 1. rj Kömür fiatleri Sömikok ton başına 175 kuruş yükseldi Narlun ve sigorta ücretleri arttığı için sömikok fiatlerinin arttırılacağını yazmış» tak. Dün keyfiyeti tedkik eden Daimi encü- men, bündan sonra gelecek sömikok fiat lerini yeniden tesbit etmiştir. Şimdiye ka dar Kuruçeşmedeki depoda 21 lira $ kuru- şa satılan sömikok bundan Sonra 22 lira B0 kuruşa salılacaklır. Nukliye ücreti ayrı- ca - semtine göre - alınacaktır. Münakalât Vekâleti müsteşar muavini geldi Dünkü sabah gazetelerinden Diri, Müna» kalât Vekâleti müsteşarı B, Nski Köstemin şehrimize geleceğini yozmlşsa da bu, doğru değildir. Şehrimize gelen zat, Münskalât Vekâleti müsteşar muavini B. Mahmud Ne- dimdir. B. Mahmud Nedim, Limanlar umum. müdürlüğünün şimdiye kadar neticelendi- rİlmemiş bazı işlerile meşgul olmaktadır. Bugün 7 nci sahifede; HAFTANIN MİZAHI İ Havalar yeniden soğudu Termometre sıfırdan aşağıya indi, kar serpiştirdi Geçen hafta İstanbulda havalar ılık geç“ miş, termometre 14 dereceye kadar çıkmış- ta. İki gündenberi yeniden soğuklar başla” mıştır. Rüzgür karayeldon esmekte ve sık sık kar serpiştirmektedir. Dün termometre 2 dereceden yukarı çıkmamış, akşam sifi- Ne e Dün 16 ile 17 arasında Boğaziçinde çok kuvvetli bir tipi fırtınası başlamıştır. Bu İstanbulda hava açık ve güneşli idi, yüzünden vapurlar bir müddet hare- ketsiz kalmışlardır. Umumi meclis yarın toplanıyor Umum! Meclis, yarın şubat toplantısına başlıyacaktır. Bu hususta âzaya, davetiye- ler gönderilmiş ve ruzname bildirilmiştir Belediye zabıtası talimatnamesi bu devre- de tedkik edilecektir. Ancak talimatname bazı noktalardan tedkiks muhtaç görüldü- günden, devre sonunda müzakere edilecek- tir. 840 bütçesinin müzakeresi nisan top- lanlasına birakılmiştır. Bir beraet kararı Noksan ayarlı altın bilezikleri fazla ayar- h göstererek sattığı iddisslle Mahkemeye verildiğini evvelce yazdığımız Kâmll Tata- ri ve Mehmedin İstanbul dördüncü ceza mahkemesinde yapılan duruşmaları neti- çelenmiş, suç sabit görülmediğinden her ikisinin de beraetlerine ve milsadere olu- nan malların da kendilerine iade edilme- sine karar verilmiştir, Şoförler plâka resminin indirilmesini istiyorlar Şoförler cemiyeti murahhasları dün de Belediye rels muavini B. Rifat Yenali 2i- yaret ederek yeni bazı isteklerde bulun- muşlardır. Şoförler, benzin flatlerine yapı- lan öon zam dolayısile plika resminin indirilmesini rica etenişlerdir. B. Rifat, bu müracaati Vali B. Lülli Kırdara bildirece- &ini vaadetmiştir. Beldiye, bu müracaali esas itibarile muvafık görürse, şoförlerin bu müracaati Umumi Meclise sevkedilecek- tir, golör olmak için Halk derskanelerinin 'B kursu şehadetnamesin! hâmil olmak lâ- zımdır. Şoförler bu kaydin de kaldırl- masını istemişlerdir. Bu, talimatname hük- münü değiştireceğinden, Umumi Meclise gönderilecektir. - Fransız bandıralı Teofil Gotye vapuru İle limanımıza balık yağı, telefon âleti, tıbbi, müstahzarat, yaprak tütün, vanilin, pansıman eşyası, sellölcid ve yün eşya, pamuk mensucat, termojen, gaz cihazı, cam iğ Bay Amca ve mostralıklar!.. — Her satıcı şu İşkembecinin dolma ku- zusuna benzer icatlarin vitzinini süzlese | sanın çarşılar kimbilir ne eğlenceli olur!... — Meselâ kadın şapkası satan bir mağa- | vitrini. > Bi ii eee 14 rinleri,. İSTANBUL HAYAT Sevmezmiş amma!.. Yeni kiraladığı eve taşınan bir ah- babı ziyarete gitmiştim, Biz konusur. ken kadınlı erkekli bir aile geldi. Ma- halle komşuları imiş, «Güle güle otu- rünüz.» demeğe gelmişler. Misafir bay oturur oturmaz söze başladı: — Geçen hafta eşyamız taşınırken pencereden sizi de gördük. Biz, ma- hallede herkesle görüşmediğimiz için pazar günleri ekseriya evde otururuz. Eşyanızın düzgünlüğü, sizin ovaziye- tiniz hoşuma gitti. Bizim bayana; «Yeni komşular pek fena adama ben- zemiyorlar, Bir defa gidip görelim; eğer, akıllı uslu bir şeylerse her 28- man görüşürüz.» dedim. Bugün de pazar olduğu için kalktık geldik. Ev sahipleri kendilerine teşekkür ederken bayan söze girişti: — Tabiatimiz tubaftır. Herkesle gö- rüşmeyiz. Hele, dedikoducu insanları hiç sevmeyiz. Aksiliğe balunız ki, mahalle komşularımız da baştanbaşa dedikodu omeraklısıdırlar. Şu karşı evde oturanları bilir misiniz?... Kahve fincanını iyice çalkalayıp bir yudumda içtikten sonra dudakla- rının telve bulaşıklarını yalaya yala- ya devam etti: — Aman, bilseniz onlar ne dediko- ducudurlaaar. Allah kimseyi dilleri- ne düşürmesin. Adam çekişlirmek için leblebiden nem kaparlar, Kocasma döndü: — Hatırlarsın ya. Arka tarafta oturan tüccarın kızını nasıl defe koymuş- lardı. Derin derin içini çekti: — Aman efendim, aman. Söz ara- mızda; o kız da pek sağlam ayakka- bıya benzemiyordu ya. Karşılarında ki komşunun delikanlı oğlunu baş- tan çıkarmış. Günahı boynuna amma, daha fena şeyler de söylüyorlardı. Belki de sahidir. Hem zavallı kızcağızı, hem öteki komşuları çekiştirerek uzun uzun an- lattıktan sonra pencereye döndü; — Hele şu tahini boyalı evin cum- balı katında oturanları hiç sormayı nız. Bitişiklerinde de bir ana, kız oturur. Hepsi başbaşa verdiler mi, başlarlar âlemi çekiştirmeğe, Vebali kendi boyunlarına amma, o kizin da arka sokaktaki kuyulu evin delikanlı oğlu İle düşüp kalktığını işittim. Ne yalan söyliyeyim; birkaç defa yoldan geçerken ben de pencereden pencere ye işaret verdiklerini gördüm. Kızın yaşı geçkince, Yirmisinden fazla var, Sokaktan bir erkek geçti mi, hemen pencerelere koşuyor. Aman yarabbi, yaradan Allahım yaratmış amma; çirkin ini çirkin... Bir fıçı bal içinde kaynatsan, gene bir parmak yenmez. O biçarelerin de deşilmedik yerleri kalmadı. Yandaki kâgir evin sahip- leri, öteki balkonlu konağın kiracıla- rı, bitişikteki apartımanda oturanlar, arka taraftaki komşular, berideki tüccarlar birer birer ele alınıp dedi. koducu oldukları ileri sürülerek saat- lerce (o çekiştirildiler. e Dedikodudan nefret eden komşu bayan kalkıp gi- derken bitişik kiracıları da ihmal et- medi, Bir müddet de. kapı ağzında onların ayaklarına ip taktıktan sonra merdivenden inerlerken dostum gü- lerek kulağıma eğildi: — Çekiştirilmiyen yalnız biz kak dık. Bakalım, bizim de dedikoduculur ğumuz nerede anlatılacak. Cemal Refik B.A — Güzel, fakat lokantacıların hip işine gelmiyecek bir fikirli...

Bu sayıdan diğer sayfalar: