20 Nisan 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

20 Nisan 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Skandinavya hareketinin Akıbeti Son Norveç harekâtı kadar müttefikler davasına hizmet eden vesileler az çıkmıştır Bir kaç gün evvel yazdığınız bir yanda ve daha Norveç harekâtının en karânlık bulunduğu bir zamanda bu harekâtın mukadder âkibetini bu- lacağında şüphe etmemek lâzım gel hâkim olacaklarını söylemiştik. Va- kayi tahminimizden de evvel inkişaf etti, İngiliz fiolsu Narvikdeki yedi Ak man destroyerini batırdıktan sonra 15 nisanda ilk kıtalarını Norveçe çi- kardı. Şimdi ne olacak? sualinin ce- vabını tereddüdsüz verebiliriz: İngi- Misler ergeç Almanları Skandinavya» dan kovacaklar, İsveç ve Norveç üze rinde sempatiye dayanan bir hâkimi yet tesis edecekler, Baltıktada Ak manyayi abloka edecekler, hattâ do- Jayısiyle Rusya üzerinde tazyik ya- parâk Almanyanın şarktan &ldiğı malzemeye bile tesir edeceklerdir. Bunları söylemek için keramete ha- cet yoktur. Zira İngiltere denize hâ- kimdir ve Norveçle Almanya arasında ise deniz vardır. Kabul etmek lâzımdır ki bu son Norveç harekâtı kadar müttefikler davasına hizmet eden vesileler az çık- mıştır, İngiltere kendi prestiji ve prensipi namına Skandinâvyaya mü- dahale edemiyordu. Halbuki meselâ, Osloda elde edilecek bir deniz üssü kadar İngilizlerin işini kolaylaştıra- cak ve Almanyalun Şimalden abloka- amı tamamlıyacak bir vasıta bulma- nın imkânı yoktu. Bu vasıtayı İngil- tereye bizzat Hitler verdi. «Bu adam deli midir?» demeyiniz. Bu adam vakıa akıllıdır amma hudud tanımaz. Milletlerin ve devletlerin hududunu tanımadığı gibi, Puç ile Btarteji arasında da hudud tanımaz, Puç hile ve huda İle dahilde bir takım hâinler bulup içten darbe vurmaktır, Btarteji ise akıl ve mantıka, ilmi ka- idelere dayanarak ve hesaba, rakkt- ma güvenerek hasmı yere vurmağa Yazan: M. Şevki Yazman çalışmaktır. Vakıa Hitler bütün mu- vaifakıyetini Puçlara medyundur. Amına, bunun da nihayet bir hududu bulunduğunu, Avusturya, Çekoslo- vakya ve hattâ Danimarkada muvaf. fâk olan bu işin Norveçte muvaffak olamıyacağını bilmesi gerekti. Narvik gibi Almanyaya bin kilometreden faz- Ii uzak bir yerde yedi destroyerin İngiliz filosu karşısında bırakılabil mesi için insanın Siratejiden hiç bir şöy anlamaması lâzımdır. Bunu ami- ral Reder değil, ancak Puç üstadı Hitler emredebilir, Hülâsa; harbin esas kaideleri de- ğişmez ve buna âykirı hareketleri de asla affetmez, Ne düşünülerek yapılır- sa yapılsın, Skândinavya hareketi müttefiklere birçok şeyler kazandıra- caktır. Vakıa henüz şu dakikada İn. giliz kuvvetlerinin çıktığı yerleri ve miktarları kati olarak /bilemiyoruz. Ağlebi ihtimal ilk kıtalar en şimal noktaya, yani Narvike çikarılmıştır. Bir defa bunlar seferber olmakta bu- hünan Norveçlilerle irtibatı temin et- tikten -ve cenuba doğru sarktıktan sönra zorlanacak noktalarda İngiliz. er için çok büyük imkânlar vardır, Kara hareketile sahile doğru sürmek, filo ile arkadan vurmak ve yeni ihraç» lar yaparak mevzii çenberler tesis et- mek... Karadaki ordu ne kadar kuv- vetli olursa olsun gerisi emin olmâ- dıktan ve ikmalini yapamadıktan sonra bu çenberler içinde mahvolma- ya mahkümdur. « Bugün muhakkak olan birşey vârsa o da İngilizlerin harbin başlaması za- mianından daha fazla denizlere hâkim olduklarıdır. Filhakika ilk zamanlar- da bütün denizlere salınan Alman izmirde tren trambuslar hem halka hizmet etmek, hem de Belediyeye varidat temin eylemek maksadile Avrupadan modem ve her türlü konforu ihtiva eden otobüsler getirterek şehrin muhtelif semtlerin- de işletmektedir. Bu otobüs servisi, Türkiyenin başka hiç bir yerinde İz arabadan müteşekkil (tren trambus) adını taşıyanlar da vardır. Sabah, öğle ve akşam vakitleri bu büyük oto- büsler, her defasında 120 - 130 kişiyi gakletmektedirler. Avrupadaki harp hali sebebile otobüs yedek parçaları ve mazot flatleri çok yükselmiştir. Bu sebeple şehir meclisi kararile otobüs ücretlerine bir kuruş zammedilmiştir. mirdeki gibi mükemmel değildir. Bü | yukardaki resimde tren trambus gö otobüsler içinde biribirine bağlı iki | rülüyor. İran şahının yıldönümü Esim 19 (A.A.) — Bugün Şahın yildönümü münasebetile şehir baştan başa bayraklarla donanmıştır. Bu akşam Şahin sarayında bir gala müsameresi ve- rilecek ve bunda bütün hükümet erkânı ğe kordiplomatik Obazır bulunacaktır. Gazeteler, hükümdarın yüksek meziyet- lerini medhüsena etmektedirler, Amerikada haydudluk Nevyork İ9 (A.A.) — Üç müsallâb adam, Littlefalik - Longisland demiryo- İn stasyonuna girerek Nevyorktan gel miş olan posta çantalarını alıp götürmüş- İerdir. Bu çantalardan birinin içinde Fist Nationul Bank'a gönderilmiş olan 19.000 dolar bulunmakta idi, | | | Amerikada oturan bir vatandaşımızın teberrüü Amerikada oturan musevi vatandaşları- mızdan Daryel Anjel, Belediyeye bir mek- tup göndererek İstanbulda Boğsziçinde doğduğunu ve İstanbul Basretile mütehas- sis olduğunu beyan ederek zelzele felâket- medeleri için bin liralık bir çek göndermiş- tir, Belediye, kendisine bir tegekkür ceva- bı vermiştir. Araba vapuru iskeleye çarpti Üsküdar ile Kabataş ârasında İşleyen Hurşld kaplanın idaresindek! araba vapu- ru dün Kabataş vapur bkelesine yanaşaca— Bı bir sırada yolunu kesemiyerek iskeleye bindirmiş, bu sirada iskelede duran İsmeji isminde biri bacağından ağu sureli yer rulanmıştır.. 0 tahtelbahirlerinin, müttefik ve bite» raf nakliye gemilerini batırmakta is- raf edildikten sonra, bugün asli hâ rekâtın yapıldığı zâmanda, yan! tam sırasmda süküt ettiğini görüyoruz. Almanların harp başlamadan evvel ve başladıktan sonra aylarca korkul- ma vasıtası olarak kullandıkları «miknatıslı mayn> umacısı da artık tesirini gösteremez oldu. Harbin bi- dayetinde İHmanlarından ayrılmakta çok toenni gösteren İngiliz harp ge #ileri bugün işgal edilmiş Norveç limanları önünde harp flâmalarım çekerek çatır çalır Alman gemisi ba- tanıyorlar, Harp herşeyden evvel sükün, sâbir ve teenni ile ve fakat devam üzere bir istikamette İlerleyen kudret istiyor. Tesiri bir kaç hafta sonra önlenen yeni silâhlar, saman &levi gibi parla- yıp sönen Puç hareketleri, silâhsz ye küçük milletlerin boyunduruk al- tına alınması zafer temin edemez. Da- njmarka bütün izzetinefsinden te- cerrüd ederek bir köle gibi çalışsa, büs tün tereyağlarını bir dirhem yemeden Almanyaya verse bile senede beher Al manın kursağına ancak 200 gram te- reyağı girebilir. Bunun da kimseyi doyuramıyacağı meydanda. Vakıa Almanya, Polonyaya saldırır- ken müttefikler bir baskın ile Dani- markaya çıkabilirler ve bu istikamet- ten Almanyaya bir darbe vurabilirler- di. Fakat bu darbenin, müttefikler prestijine inecek darbeden daha şid- detli olacağı pek tasavvur edilemezdi. Hülâsa; hesaba dayanmadan yapı- lin Skandinavya hareketi, Şimali ted- Ticen ve fakat katiyetle müttefiklerin emrine ve nüfuzuna veriyor. Bu Mü- hakkaktır. Hitlerin cenupta, Balkan- larda yapacağı böyle bir hareket ce- nubu da o suretle müttefiklere kaptı- racaktır. Bakalım Hitler Şimal hare- ketinden ders alacak mı? Afrodit davaları sona erdi Cumhuriyet gazetesi neşriyat müdürü iki suçtan beraet etti Afrodit davasının İlk eelsesinde asliye yedinci ceza mahkemesinde puaznunlardan B. Semih Lütfi tarafından söylenen fakat sapta geçmiyen sözlerin, söylenmeden ya- sıldığı ve bu suretle kendisine hakaret edildiği ve, gönderdiği tekzib mektubunun da neğredilmediği iddiasile İbrahim Hak- ki Konyalı tarafından Cumhuriyet gaze- tesi aleyhine açılan davaya dün asliye ye- dinci ceza mahkemesinde bakılmıştır. Bu €elsede müddriumumi iddianamesini oku- yârak hakaret suçundan dolayı gazete neşriyat müdürü B. Hikmet Münifin Türk Ceza kanununun 430 uncu maddesine tev- fikan cezalandırılmasını, tekzibname neş- retmemek suçundan da beraetini istemiş- tir. B. Hikmet Münifin vekilleri de müda- fanlarını yaparak müekkillerine isnad olu- nan Suçların ikisi de vaki olmadığı cihetle beraetini istemişlerdir. Bundan sonra hâ- kim B. Ismail Hakkı muhakemenin hitem bulduğunu ve; Afrodit davasınm duruş- mas esnasında maanunlardan Semih Lüt- finin, Afrodit tahkikatı müddelumumilik tarafından yapıldığı zehabına kapılarak ve ehlivukuf olan İbrahim Hakkı Konya inin bu işin ehli olmadığını tebarüz ettir. mek maksadile müdafaa yolunda mahke- mede söylediği sözlerin, mahkeme zaptına geçmemesi bunlara mahkemede söylen- memiş olmasını icab eltirmiysceği çünkü, mahkemede söylenen sözlerin harfiyen zapta geçirilmesi kanunen bir ihtiyaç ol- madığı çihetle bu sözlerin gazetede intişarı daracı İbrahim Hakkı Konyalınin namus ve haysiyetini ihlâl edecek ve halkın nef- ref Ve husumetine maruz bırakacak ma» hiyette bir suç teşkil edemiyeceğinden; davacının gönderdiği teksibnamenin de srap harflerile yazılmış olduğu tahkikatla sabit bulunduğu gibi esasen bu mektup bir tekzibname mahiyetinde de olmadığın- dan bunun neşredilmemesi de bir suç teş- Kil edemiyeceği cihetle B. Hizmet Münifin, nad. olunan bu !ki suçtan da beructine karar verildiğini bildirdi. . Bu suretle, Afrodit davası yüzünden muh- tellif gazeteler aleyhine başka başka mah- kemelerda açılmış bulunan yirmiye yakın davaların sonuncusu da dün bitirilmiştir. MEŞRUTİYETTE SARAY ve BABIÂLI Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM —'Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur. 'Tefrika No: 177 Sabahaddin bey İstanbuldan nasıl uzaklaştı ? — Yaptığınız haltı beğendiniz mi? Memlekete felâket getirdiniz. Bizi öldürmek istiyordunuz; namussuz, haysiyetsiz bir hükümet kuracaktı- n;3, Bu hareketinizle ne kadar ağır bir cezayı hak edeceğinizi hiç düşün- mediniz mi? Diye çıkıştı, Teşebbüste muvaffak olamamış, ele geçmiş Kâzım efendi böyle bir anda ne diyebilirdi? Cemal bey Azmi beye hitaben polislere yap- tığı tehdidden dolayı Mümtaz beye de biraz serzenişte bulundu. Fakat Mümtaz beyin teslim olmuş adamla- ra karşı hakaret etmeği ne insaniye- tin, ne de kanunun kabul edemiye- ceği yolunda sertçe verdiği cevap Cemal beyi yumuşattı. Dostça aynl- dılar. Kardeşi hakkında mulümat almak üzere polis müdüriyetine gelen Hay- reddin paşa zade Tahir bey polisçe alı- konuldu. Deha evvel diğer kardeşi Mehmed Hayreddin bey de tevkif edilmişti. Ziya dahi ele geçirilmişti, Yapılan tevkifatın şümulünü gö- renler kendilerinin de yakalanması ihtimalile selâmeti saklanıp kaçmak- ta buldular, (1) Miralay Sadık, Dahiliye Nazırı Re- şid beyler gibi evvelce Avrupaya sö vuşmuş olanlardan başka Kıbrıslı Şevket, Gümülcüneli İsmail, Söz ga- zetesi başmuharriri Asaf Muammer, Vahideddinin kayın biraderi piyade kaymakamı Zeki beyler ile tertibatta ve katil işinde doğrudan doğruya medhali bulunanlardan bâzıları da kaçıp kurtuldular. Prens Sabahaddin bey de elde edi- Iemedi. Bay Ahmed Bedevinin banâ tevdi etmiş olduğu hatırat defterle- rinde Sabahaddin beyin ihtifası ve fi- rarı hakkında şu malümat veriliyor: Kuruçeşmede yalının denize nazır odalarından birinde döşeme tahtaları kesilerek bir kişinin saklanacağı ka- dar yer hazırlanmıştı, Sabahaddin he- meh buraya girmeğe müheyya olarak heyecan ve hayat endişeleri içinde gün- ler geçirdi. Bir akşam sultan Reşad hasta oğlu Necmeddin efendiye gidi- yordu. Polislerde bir hareket görüldü. Sabahaddin bey hemen bu ihtifagâhı. na girdi. Böyle dalma heyecan ve si- kıntı içinde saatler, günler geçirmeğe tahammül edilemezdi. Kardeşi Lütful. lah bey Beyoğlunda Galata kulesi ci- tevkifhanede bir yer temin etti. Se- bahaddin beyin kıyafet değiştirerek ev- velâ Şişhane karakolu civarında bir İngiliz evine gilmesine karar verildi. Süt kardeşi Fazlı bey bir faytonla ya- Tının arka kapısının açıldığı sokak ba- şına gelip arabadan indi. Sabâhaddin bey kızının İngiliz muallimesi mis Layn ile beraber yalıdan çıktı, Fazlı beyle birlikte arabaya binerek hareket etti, Araba Şişhane yokuşunu çıkar- ken kazaya uğradı; indiler. Yaya ola- rak-İnigilizin evine gittiler. Ev sahibi İngiliz sonra Sabahaddir beyi melcei- ne götürdü. Birkaç gün sonra yalı basıldı. Zapt- olunan evrak sultanın hazinedar usta» sile birlikte Bekirağa bölüğüne götü. rüldü, Fazli bey muhafız Cemal beye müracaatla hazinedar ustayı tahliye ettirdi. * İttihaderlarca Sabahaddin beyin if- ması matlup İdi; gıyaben idama mah- küm olan prens İngiliz sefareti başter- cümanı delâletile (Hidiviye) kumpan- pe (Osmaniye) vapuruna bindi; İstanbuldan uzaklaştı.) Bay Salih Fuadın (Son sultanın son €inayetleri) telrikasında (Mevkufların ifadelerinde Damad Feride taallük eden cihetleri İttihad ve Terâkki mer- keri isnadat suretinde telâkki eylemiş- ti. Vahideddinin Çengelköyündeki kâ- şanesi de sıkı bir kordon altına konul- muş, şehzadenin duhul ve hurucu bi- le fevkalhad takyidlere tâbi tutuk muştu.) deniliyor. Biz İttihad ve Terâkkinin ceğine inanamayız. Olsa, olsa zapte- dilen ifadeler Ferid paşa hakkında ta- kibat icrasını istilzam edecek kuvvet- te görülmemiş olmalıdır. i M, açık müzakereleri, Dâmad | Ferid paşanın şahsını korumak isteye. | Bu noktada başka bir ihtimal dir hi hatıra gelir; Ferid paşanın isminin ortaya konuk ması sıkı münasebetleri dolayısile şeh” zade Vahideddin efendiyi de suikaği işine karışmış göstermeği intaç ed€ bilirdi. İttihad ve Terakki işte bunü istemiyordu. Divanı harp reisi Tevfik paşa verr lecek hükümlerin şiddetli olmasına 18 raflar görünmiyerek üç aylık mezun yet aldı. Riyaset erkânı harbiye bir başısı Remzi beye tevdi olundu. Renizi beyin -mütekaid general Rey zi- bana tevdi eylemiş olduğu hatırat defterinde divanı harp riyaseline *& yini hakkında şu kayıd vardır: (İstanbula geldiğim gün “-Cenubi Armavutluktan; bir Lold vapuru ile& Mahmud Şevket paşanın katli vuku8 geldi. Bu müessif haberi bize vapurda çıkacağımız sırada verdiler. İstanbulâ yırtık çizme, pejmürde kıyafetli kâlımIa çıktım. Doğru muhafızlığa gittim. Miralay Cemal bey ile Enver beyi orada buldum. Enver onuncü kolordu erkânı harbiye reisi idi İstanbulda tedabir alınmış, katiller kısmen yakalanmış, katil keyfiyeti vücude getirenlerin istedikleri yold8 bir buhrana meydan verilmemişti. Birkaç gün sonra divanı harbı ör riyaselini bana tevdi ettiler. Muhake* me polis müdiriyeti umumiyesi sale nunda icra olundu, Namuslu arkadaş” Jarımla birlikte hakikati vakanın t& mamile tezahürüne ve mürettiplerim, müşevviklerin, katillerin tayinine ça* Uştık. Hamdolsun, hiç bir tesir alum da bulunmuıyarak vicdanımızın, kanu nun hükmünü verdik.) Sadaret kaymakamı Mısırlı Sald H8 im paşa vakanın ertesi günü sadareti nasbedilmişti. Mehmed Esad “'w# de Şeyhisiâmlıkta ibka olunmustü. Ancak Kebinenin teşkili bu kadar kolay ve çabuk olamamıştı. İttihad ve Terakki erkânından bü zıları Talât beyin diktatörce hareket ettiğini, vükelâ meyanında bulunduk ça kuvveti Kabinede topladığını, nü bineğen hariçte kaldıkça şahsi düş celerini merkezi umumi heyetine (#- kin ile kabul ettirerek Kabineyi ist giği istikamete tevcih ettiğini iddia ile 5« ni Kabinenin fırka programından baş» ka bir tesir altında kalmıyacak zevat” tan teşkilini, Talât beyle ona tamami” Je merbutiyetleri malüm bulunu varında İngiliz gemicilerine mahsus İ vi siyetlerin Kabineye alınmam tiyorlardı. Bu ihtilâf arada günlerce süren giz” münakaşali intaç etmiş, fakat sonunda Talât bey muhaliflerini iskâta muvaffak olarak yeni Kabinede mevki almış, Dahiliye Nezaretine geçmişti, (4 haziran 1320) İttihadcılar aralarında tahaddüs eden bu «aile ihtilâfının. hariçte f€ na bir tesir yapacağını düşünerek bu na meydan vermemek lüzumunu, bü” susile böyle bir sırada düşmanlarınâ karşı müttehid bir cephe ile görüm" menin ehemmiyetini takdir lie işi kısa kesmeği muvafık bulmuşlardı. Harbi” ye Nezaretine İzzel paşa, Şürayı Dev Jete Halil bey getirilmişti. Mahmud Şevket paşa Kabinesindö Sald Halim paşadan sonra Şürayı De let riyasetine ahnan eski sadrazaf! Said paşa da Ayan riyasetine nasbolu” muştu. - (Arksaı var) un İs ... Ceridel muteberelerinin 17/4/9040 tarinii nüshasının 8 inci sayıfanın 5 inci sütunun” da (Meşrutiyette Saray ve Babâli) isimi tefrikanızda İttihad ve Terakki fedallerin” den amcam ölü Mümtazın Çerkes olduğ yazıldığını gördüm. Halbuki bizlerin hiç bif #üretle Çerkeslikle alâkamız olmayıp öf Türk bulunduğumuzu ve ancak ailesini Çerkes ise de bunun da ölü ile bir şüm olamıyacağı cihetle keyfiyetin olsuretle taf” hih buyurulmasını rica eder ve derin s4Y” gılarımı sunarım. posta giden dairesinde öğ Mümtaz yeğeni Ayni Saka (1) Rusya sefareti baş tercümazı Mam delstam (Le sort de empire ottoman) e” rinde bu teklibi hökümet meselesinde Taz ettiği gayret ve meharetten dola mal beyi (Türk Foneh&al) diye yad © Fransanın bu meşhur zeptiye nazı? kında (Meharetinde eksik hiçbir tarafı tu; ancak fikrin vöe sekimet biraz, akli kandil fazilet büsbütün eksikti!) denirdi. Bu gi lar gösteriyor ki Cemal beyle Fonehâ, ara sında bu benzetme hiç ee & > salin

Bu sayıdan diğer sayfalar: