24 Haziran 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

24 Haziran 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SÖZÜN GELİŞİ -—-—— Gene Versay ini Versa rüklü. i d i suliyetini Versay muahedesine yül iriştiği harbin bütün mesuliyetini * , kanin Imanya £ Hitler mücadeleye atıldığı ilk günden itibaren ese ş e eriği mlekelerimizden, silihlanmak hakkından, may hâkim bir ekonomiden mahrum eden im yermi nizlere açılmaktlan, ” illeti Versayı Yır iç i gene Versayda parçalıyacağım» Ve e va mücadelesinde fikri sabit landı, Versayı yırimak Ee le yet gene Versayda, 9 muahedenin yapı halinde pm mi ayni vagonda yırtıbşor. Fakat yapılma, s- £ TAaNSIZ milletini silâhianmak tem e gene hir every ei me w KAM denizlere açılmaktam, beki m8 andan, il hede. ekoonmiden mahrum pes devletlerin Artık anlaşılmıştır ki. yeğ ellerinden yaşamak hakkını alan bu mua- dıkları milletleri ezen, par Z - ün kudretlerile gelişip gür- - bilâkis onları bütün kudreti bedeler willetleri öldürmüyor. “sacı büsbütün gürleştiren bir budama ğacı a z 3 büyümek çi TERİ aka kavrl üyE, Yü ala iyesi Yy: > uvye! a) smeliyesi yöne seridir. Almanyayı bu kadar Ni y be yan Sevr muahedesinin ©s€” Şimdi Almanya ayni aşıyı, udama ameli; mwuahedesi Olmuştur. Sedir. Onun kollarını, dallarını, budaklarını ü K tmek > ontac , Gene zafer sarhoşluğu içinde hazırla- Versay “ sini Fransaya tatbik kesecekler, güzel ağacı Y' â 'kleri harbin ilk tohumu. 25 sar vi ii Budanmış ağacın manzarası yalnız fenni ziraat- Milletleri budan dar baki onlar gövdelerinden fışkıran heybetli oç görünür. Yalı ve etraflarına saldıkları gölgelerle şüp- eğ Şevket Rado çinin gözüne b dafları, sık yaprakları, ag e hesiz daha güzel, daba f9ydt Compiegnede mütareke nasıl imza edildi? e — General Huntzigerin sözleri, Keitelin cevabı General het Fransız murahhas heyeti zamanda sağdan giriyordu. Delegeler tarihi vaçonda toplan- maşlardı. Bü çehreler herkesin görü- lecek işin ciddiyetini takdir ettiğini gös- teriyordu. Herkesin gözü Fransa hükü- meti namına beyanatta bulunacak olan general Huntziger'e çevrilmişti. Gene- ral sık sık durararak ciddi bir sesle fran sızca şu sözleri söyledi: ; K 4— Fransa hükümetinin tenzim etti- ğimiz mütareke mukavelesini İmza et- meğe karar verdiğini beyan ederim. Bu izakereyi bitiimezden evvel şahsi bazi a bulunmak istiyorum. Fransız âzaleri eyni Compiögne diriyor “ ilen mü pia ve EY görmüş olan bir 79. ş “ve şöyle anlatmıştır il il telefonla görüşebilme Ai geleceği tahmin görüşmeyi temi hasıl oldu. Vazemiğ abere servisi şefi, bir © e temin e ma) - “bozukluk dolayısile muhabere İn: rma orana Mi orada ordu lan oldukça sinirli idiler, Bu er ded li harp Fran. mel 1 eneral Keitel ormanın fiklerin yanında girdiği bu harbe başkumandanı gener Saat 16, 8” | verraeğe mecbur etmiştir. Fransaya çok kenanuda beklemek! * nan vaziyeti | ağır sartlar tahmil edilmiştir. Fakat bun et 17 yi geçiyordu. ÜZEN, telsizle | dan sonra cereyan edecek sulh müzake- aydınlatmak üzere İLAN rek etme- | resinde Almanyanın iki büyük komşu muhabereyi temin etmeğe milletin sulh içinde yaşayıp çalışmasını leri tavsiye edildi < liyeceğe | temin edecek bir fikirle hareket edece n muhaberesi a, | dini ümid ediyoruz ia âzaları telefon bast | Generalim, siz de bir sekersiniz. Gi General Huntziger 8 | kün vazifenin ne kadar ağır olduğu- nu takdir edersiniz. Fransız askerlerinin gördüğüm işten dolayı teessüf duymıya- caklarını, sizin askerlik bislerinize istina- ediyerum.3 Bu sözleri derhal almancaya tercüme edilmiş, peneral Keitel şu cevabı ver- miştir: «Fransiz heyetinin Fransa hükü- meti namına mütareke mukavelesi za etmeğe hazir olduğu hakkındaki be- yanabıni sened ittihaz ediyorum. Fransız keyeti reisinin mülâhazatı hakkında ye- göne cevabım şudur: Mağlâba hürmet etmek galip için musibi şerefti Sant 18.50 de mukavele ayakta imza niş, bundan sonra general Keitel şu sözleri söylemiştir: «Şu dakikada vazi- felerini ifa etmek için canlarını veren İ Fransız ve Alman askerlerini tahattür ediyorum. İki taraftan, vatanları için ölenleri taziz edelim.» İki heyet bir da- kika k etmiştir. Fransız heyeti bundan sonra İtalyaya hareket etmek Üzere vağonu terketmiş- erdir. Saat 19,06 da general Keitel mi terekenin imza edildiğini B. Hitlere dirilmiştir. son — müşabedelerini | in için dört bulunan Fransız bir çok defalar at ettiyse ara nnı koydukları sırada şu beyanatı «zem addediyor: Talihi harp Fransayı, mütte- Nihayet telef benziyordu. Her toplanıyorlardı pziyordu.. . verdi. Biri ahizesini »€ x muhabere tekrar Hariciye Nezareti Sehmitt vagona Huntziger ken biteli beş saat olr bir mühlet istediler. General Keite er mak bulunarak son mübleti #3a€ * a 30 da tesbit etmiştir. Bu tebligat — akal vagonda Nazir ve e şe "e tevdi © 5 ral Huntziger'€ e nk Nazırı vagon” önetle Or el'e mülâki i General le görüştü ansızlar yenİ yaşta. Fransızlar tebligatta yal Lehuc ayağa ka manı çağırmıştır dan ayrıldıktan sona man kenarında general Keit Üildirirken. olarak emirin ifa edildiğini ii toplan: | Fririnzlar tercümanın eğrelesda Enda Vaşonun bir kompart İ kam | d Almanlar: | kai lir müakereden yone Akman İmeleri dan tekrar esas km rica edildi. İlk oler*' > girdi. Onu diğer Alman ne general Ke takib ettiler: Orta Asyadan Avrupa elhetine iş Arya akvamının İlk kafilele- rinden biriydi. Karadı Tuna boyundan geçerek İ Fransaya, İngil Alm aldıkları sinde «Golua &d Gatdols'lar (c- Golualar Jduğundan mağlüpisr b rise uğruyor. . ya yayı! rışmışlardı. ları yerlere Galya ismi v Gaulots yahut Keltlerin atli, 4 miştir. Yalnız Fransanın Bretagne denen kismiyle İngilterenin Gal denen kısmında İ Kelt Msanından kalma bazı lügatler Kul- l Janılır. i Franamların Gaule diye yazdıkları Gölüs memalikinin adına bizim kadema Galya demi e anarak Romalılar Gani diye bir ia bununla Şimali İteiyada, “eler are- ve Rhin nehrile Alpler ve P? rierdi. BU snda oturan balki gi derlerdi. Ga- Belki de: yzinek: Gülek ze Gİ isimleri arasında bir HÜ Galates sözle, Helenler, kastederlerdi. Galulois kelimesi Gal Hmesinden müştak. PE dd İnci asırda 7U. e! dinden deği, iimi tedkiklerde! gelmiş bir sözdür. tv Tuna Kelt a Ket'lerin (yahut Gölua veya Gi ibi şöyledir: anlar, kendilerinden sonra Orta Asya- dan ayrılmış akvam tarafından, (yani İbiryanlar, Gotlar ve Slâvlar tarafından) rin) Versay, yani gelecek Fransız nesille- l Günlerce aranılan casus meğer topal dilenci imiş! Brükselde heyecanlı bir takip ve bir zabitin müracaat ettiği hile Fransız mecmualarindan biri Brüksel de bir casusun heyecanlı takibi etrafında ga tafsilâtı veriyor: Brüksel şehrinin işgalinin ertesi gür Alman mukabil casus teşkilâtının en mâ bir memurları, B. 23 numaralı meçhul ve ele avuca sığmaz casusu yakalamak için hümmalı araştırmalara başlamışlardır. , her yere sokuluyor, her orduların karargâhina hareketleri hakkında en doğru malümatı gönderiyordu. Alman | Eri ıharbiye reisi: «Bir Fransız fırkasını esir etmektense | bu yaman yakalamağı tercih edi- tık sık tekrar ediyordu. Fakat Almah mukabil casus teş) nın en açıkgöz memurları, geceli gün- düzlü araştırmalarına rağmen, zdı. Alman muka genç memurlarınd yorum.» sözleri: su yakalıyamıyorl casa teşkilâtının lan biri, Brüksel o sokaklarında, ürde bir fetle, sakalları biribirine karışmış topal dilencinin, günlerdenberi aradık- ları B 23 numaralı meçhul casus olabi. leceğ ından geçiriyordu. Genç memur, bu düşüncesini arkadaş- larına açtığı zaman, sözleri, istihzalı kah- kahalarla karşılanmıştır. Maamafih Al mân imukabil casus teşkilâtı, her ihtimale karşı bu topal ve pejmürde kıyafetli di- lencinin kendisine sezdirilmeden taras- sud edilmesini emretmiştir. Bu tarassuddah da hiçbir netice çıkma- mıştır. Topal dilenci, gündüzleri Brüksel caddelerinde dolaşarak dilenmeğe de- vam ediyor, katanlık ortalığı bastığı za- man yıkık bir evin harap bodrumuna çe- kilerek ottan bir şilte üzerinde geceleri- ni geçiriyordu. Tarassudun bu neticeyi vermesi, ara- nılan mukabil casusun bu topal dilenci ol. madığına dair Alman makamatında şüp- heye yer bırakmamış, dilenci binden vazgeçilmiştir. Almanlar, bu casusu elde etmek için her çareye baş vuruyordu. Alman ma- kamlarına gelen haberler, meç sun asil bir sileye mensup biti olduğu merkezinde idi. ul casu- taramudundan Alman zırh süvari üzbaşılarından baron von Ores- Alman mukabil casus teşkilâtı ş6- ini ziyaret etmişti B 23 numaralı casus mevzuubahis olmuş, dilencinin leceği, gün, Söz utasında esraren- yiz barat şefi, bu casusu: enlerinden V Zuna dair bir haber ali Brüksel sokaklarmda d sere: teğ 1 ve bir aralık en topal bir den şüphelenmiş olduklarım söy- lemiştir. Bu malümatı duyan baron von Ores. tayn, Alman mukabil casus teşkilâtı şe- fine: — Bu dilenciyi nerede görebilirim, alini sormuş. — Bu dilenci, serserinin biridir. Kon- disini görmek güç bir şey değildir... vabını almıştır. co Alman yüzbaşım, dilencinin nerede yattığını öğrendikten sonra ika- metgâhma gitmiş ve amele kıyafetine girdikten sonra yanına güzel bir kadın da alarak dilencinin gecelerini geçirdiği bod- Tuma giden yol üzerinde dolaşmağa baş- Tamıştır. Ortalık kararırken uzaktan di- lenci görününce, amele kıyafetine girmiş olan Alınan zabiti, yanındaki güzel ka- ir Fransız za | | geceleri | dınla kavgaya tutuşmuş ve kadının boys nuna atılarak: —Ya paranı, yahut canını! diye ba- ğirmıştır. Genç kadın: — İmda ye vermişti İşte bu esnada, inanılmıyacak bir hâ- dise cereyan etmiştir. Dilencinin bükül- müş beli birdenbire doğrulmuş, meflüç tehdidküâr bir surette e kadını soymağa kal. li adama: k1 Bir kadına nasl el kaldı. e bağırarak üzerine atılmıştır. untın üzerine, kıyafetini tebdil etmiş olan Alman zabiti, kadını bir tarafa bı. imdad! diye etrafı velvele- rakarak A an, bu merdane ydana verdi. Ben İim olunuz ve beni barat servisinde çalışan vikont dö Şato- n, bu sözler üzerine donakalmıs, miki bir hareketle, elini arka cebin götürmüştür. Halbuki dilencinin cebinde silâhı yoktu. Almâr zabiti ise, tabancasi- nı göğsüne dayamlıştı. Çarünaçar, kedere boyun eğdi w — Sizi takip ediyorum, cevabını verdi. mis İki adam birkaç adım attıktan sonra, Alman yüzbaşısı, sordu: Fransız teğmenine — Vikont! Benim yerimde olsuydi- mız, ne yapardınız? Fransız teğmeni cevap verdi: — Sana tabandamı verirdim. — O halde tabancamı al! dedi ve bir | iki saniye sonra, gecenin karanlığını çın- latan bir kufşun sesi duyuldu. Garip âdetler, efsaneler adası: Malta heyeti, mütareke mukavelesine imzalar | Maltada körler neden fazla idi? “ Taş kesilen yılanlar - Malta toprağı neye iyi gelir? . Garip düğün âdetleri - Malta şövalyelerine yasak olan vazife erenin Akdenizde mühim bir de- niz üssü olan Malta adasına İtalyan tay- yareleri mütemadiyen hücumlar yapı: yorlar. Malta adası eski devirlerde, garip iti- kadlar ve efsaneler diyarı olarak şöhret bulmuştu. Filhakika adanın gürültülü tarihi, burada yaşıyan halkın bazı garip âdetleri, esrarla örtülü hadiseler birçok rivayetlerin yayılmasına sebep olmuştur. Eski devirlerde körleri en fazla olan memleket Malta adası idi. On doku. yuncu astın buşlangıcna kadar gelen bir ivayet» göre, körlerin fazla olması ada- alıkların gözleri çok geliyormuş. Gene Maltada ağızdan ağıza nakledil- diğine göre, Havariyundan Romaya giderken müthiş bir fırtına çık- ması üzerine Malta adasına ili yormasından il ken elize aldığı bir demetin içinden bir yılan çılap parmağını ısırmış, Saint Paul yarasını tedavi ile iktifa edeceği yerde a birde lânet okuduğundan adada- tün yılanlar taş kesilmiştir. Bu yüzden adada sık sık raslanan ve şekilleri yılan gözlerile dillerini andıran beyaz kaya parçalarının vaktile taş kesi- len yılanlardan başka bir şey olmadığı ve burların yılan sokmasına gayet iyi geldiği söylenir. Bundan başka Malta adası toprağının yılanları öldürdüğüne ve yılan ısırıkları" a mar aaa takip olunarak Avrupanın gârp tarafına kadar gitmişlerdir. Orada yarı vahşi bir halde yaşayıp milâddan 587 sene evveli; Kadar meçhul olan ve o tarihte gimali şa: kldan tecavüzlere başlıyan Cermenler ta- rafından sıkıştırılmışlardır. Bu sebeple Alp dağlarını geçtiler. İtal. yanın şimaline sokuldular. İçlerinden ba- zı kollar Yunanistana ve Küçük Asyaya kadar yayıldı. Ankaranın bulunduğu yer- lere kölliyetle yerleştiler. Kendi isimlerile Galatya denen bir diyar edindiler. Romalılar bilâhare bülün Gal memle- ketlerini ele geçirdi. Bilhassa Sezar bun- Yarı hemen her yerde itaate aldı. Milâddün sonra beşinci asra kadar Gal memleket. Yeri Romalılarda Kaldı, sora Cermenlerin tecavüzlerine uğradı. Bugünkü Fransada Cermen aslından Franklar hâkim olup Yransu ismi de onlardan geldi. Fransızlar, Geulois'larla Frank'ların ka- raşığıdır. Saint Pavl | nın izlerini tamamen sildiğine de inam- lirdi. On dokuzuncu asrın yansa ka dar birçok küçük hekimler de bu kadda idiler. Din adamlarının ekserisi Maltadan küçük torbalara toprak dol- durup götürürler, İtalyada ve İspanyada kendilerinin Saint Paul ahfadından ol- duklarını, yılanları teshir ettiklerini, engerek yılanlarının bile sokmalarını he- man iyileştirdiklerini iddin edenlere ras- lanırdı. Halbuki eczane raflarında, kocakarı ilâçları yapanlarda ve hemen her yerde biraz bulunan bu Malta toprağı katte dünyanın nâdir şeylerinden biri idi. Çünkü Akdenizin dalgaları arasın- dan fırlamış bir kaya gibi duran Malta adasında hemen hiç toprak yoktu, Hat- tâ bu yüzden eski devirlerde Maltaya uğryan gemiler, safra olarak adaya bir mikdar ziraate elverişli toprak getirme- | ğe mecburdular. Bu mecburiyet sonra- dan kaldırıldı. Zira zamanla kayalar parçalanmış ve ziraat için mükemmel bir toprak husule gelmişti. Maltanm garip ödetlerine gelince, 18 inci asra kadar Maltalı bir delikanlı bir getç kızla evlenmeğe talip olur ve talebi kabul edilirse kıza hediye olarak: | «Çiçekler, yapraklar ve kördelelerle süslenmiş ve en nâdir olanının ağzına altın bir yüzük konmuş balıklar» takdim etmeğe mecburdu. Ayni devirde, yeni niğanlılar yanyana geldikleri zaman genç kız nişanlısına: «Tatlı, akılâne ve ihtiyatlı: sözler söylesin diye, müstakbel evlilerin anneleri anason, baharlı otlar, tuz ve baldan mürekket bir merhem ha- zırlarlardı. Düğün gününde gelinin en yakın ve &n uzak akrabaları onun yanina yaklaşarak üzerindeki cübbeye benzer kadife elbiseyi yırtar ve açtıkları delik- İngilterenin maruz kalacağı muhasara Landra 23 (A.A) —Rcuter: Amerika Bir- eşik devletlerinin Londra büyük elçisi B. iy, radyo ile Amerikaya İngiliz çına yardım için bir mesaj neşretmiş ve ezcümle şöyle demiştir: «Her şey gu zannı veriyor ki İngiltere, insanlık tarihinin kaydetmediği en büyük bir muhasaraya tâbi tutulacaktır. Britanya Adaları, Polonyanın, Finlândiyanın, Norve- | çin, Hollandanın, Belçikanm ve Fransanın gördüğü bütün tehlikelere ve ıztıraplara maruz kalacaktır» haki- | l lere küçük altınlar yerleştirirlerdi. Malta adasında cenaze merasimleri de oldukça garipti. Diğer âdetler gibi Mal tada uzun müdde&t muhafaza edilen bir âdet de, ölünün evinin kapısını kendi ocağının kurumu, 'mangalının külü, süs eşyalarının kırıkları ve mcak su ile ya pılmış kir balamaçla sıvamaktı. Bu işi para ile tutulan iki kadın yapardı Tarihte Malta şövalyelerinin de şöh- reti büyüktü. Genç ve yakışıklı asilzade- lerden würekkep olan Malta şövalyele- ban-ı hükümdarlar yanında bütün vazifelerde ve kendilerini bir hü- küm.cara yaklaştıracak bütün mevkiler- de hizmet görebilirlerdi. Yalnız yemin icap" ettiren vazifelerde çalışmaları ya- saktı. Bu yüzderi bir Malta şövalyesi me selâ Fransada mareşal mevküine çıka- mazdı. Charles Çüint Malta adasını Rodos sövalyelerine verdiği zaman bunlar Mal- ta şövalyeleri adını aldılar. Malta adası muharedelerde mükemmel bir ilticagâh idi gâyesi hristiyan düşmanlarına karş. Avrupa halkını korumaktı ve Mallanın işgalinden sonra Napolyon İngilizler tarafındar. buradan çıkarıldı, fakat adada eski nizamın yeniden tesisi ar edildi. Rus Çan Paul adayı almak istiyordu. Napolyon Maltayı ken- disine bağlarnak için elinden geleni yaptı. Amiens sulhu adayı şövalyelere iade etti, Bitaraflığı ve istiklâli Fransa, İngiltere, Avusturya, İspanya, Rusya ve Prosya tarafından gâranti edildi. Fakat bütün bullara rağmen İngilizler adayı bırakmadılar. Muharebeler yeni- den başladı. Nihayet 1814 munhedesile Malta Fati olarak İngilizlerde kaldı, Şim- di İtalyanlar onu almağa hevesleniyorlar, Kral Zogu Fransadan çıkıyor Madrid 73 (AA) — Revuter: Fransadan Pfansız makamları, hâ yalnız, Yahudi #lından Fransız tebaasna pasaport ver- mektedir. Maamafih, muhacir kafilesi, Por- tekize gitmek üzere durmadan İspanyol hududunu geçmektedir. Hududun Fransa tarafındaki su baskınları hududdan eşya nakline mâni! olmaktadır. Bir çok kimsenin, Fransız parasını mal le mübadele ettiği bildirilmektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: