16 Eylül 1936 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

16 Eylül 1936 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

84 Katerin dö Medi BÜYÜK TARİHİ TEFRİKA halde Fransa'ya geldi., An, © geceki baloda Fran: soya'ya daha fazla bir yakın- lk gösterdi, Bu vaziyet, sekizinci Han> ri'yi kaskandırdı; - Fransova'yı tetkik ederken, Hanri bu kralı gittikçe daha güzel ve daha genç buluyordu. Halbuki, ken- disi genç olmasına rağmen bir ihtiyarı andırıyordu, dan- sedecek halde de değildi; bu- nun için bir köşede, eli saka- hnda, somurtmuş bir halde, Fransova'ya ve An'a kindar ve kıskanç gözlerle bakıyordu. Fransova, bu hali hissetmedi değil; ve genç kıza: — Siz hiç korkmuyor mu- sunuz?. Diye sordu. An, gülerek fakat derin bir hüzünle: — Ben ya ölümü ya da başıma taç konmasını bekli- yorum! Cevabını verdi! Fransova, bu cevab karşı- sında irkildi; ve kendi kendi- sine, acaba bu iki canavardan, ölüm veya taçtan hangisi di- ğerini mağlüb edecekti?.. yasiğiğ aN Katerin dö Mediçi Marsilya limanının bekçi ve gözcüleri, İf kulesinden uzak- tan limana doğru büyük bir geminin gelmekte olduğunu gördüler ve alâkadarlara haber Yerdiler. Hava sakin olduğu için ge- minin yelkenleri kâti derecede sişkin değildi; bunun için kü- rekçiler de büyük bir faaliyetle çalışmakta idiler. Geminin direklerinde asalet arma ve bayrakları dalgalanı- Yordu. Bundan sonra, ufukta bir sürü daha sefine göründü, Bu gemiler, papa yedinci Kleman'la yeğeni Katerin dö ediçi'yi, prens Hanri Dorle- amn nişanlısımı getirmektey- diler. Bu gemiler muayyen hadde gelince, Marsilya kalesinin 300 topu birden selâm ateşi yap- tılar; Marsilya'nın bütün kilise- erinin de çanları çalınmağa dı. j Marsilya sahillerinden yüz- Tce kayık ve sandal karşıla: Mak için gemilere - ilerlediler. Biraz sonra, gelen sefineler de mukabil selâm olarak top- lanını atmağa başladılar. Mınilyı, senelerdenberi gör- :eıüği bir şenlik ve zevk için- İ« eydi. Katerin dö Mediçi henüz ondört yaşında idi, O kadar üzel değildi; fakat t , eyAZ bîrgl:ııdı, Som.oî:l:- ransa'lılara mahsus cazibeye fazlasile malikti. Bu nişanlanmanın |eklini: Katerin de biliyor ve bunu izzeti nefsine ağır buluyordu [ çünkü adeta satılmıştı! Fakat yaşının gençliğine rağ- men gördükleri ve bildikleri [pek çoktu; hayatının elem saf- haları onda sabır. ve soğuk kanlılıkla hareket — kudretini çok fazla olarak yaratmıştı! Diğer amcası onuncu Leon zamanında gizli hareket, sir tutmak ve saklamak yollarını çok iyi öğrenmişti. Henüz on yaşında iken isyan etmiş olan Fransa'lıların elinde rehin ve esir kalmış, birçok işkence ve suimuamelelere maruz — bulun- muş, bu suretle herşeye taham- mül kabiliyetini kazanmıştı! Bundan başka, bu genç kız da, Mediçi hanedanının her kabiliyeti, her kötülüğü, bütün cesaretleri vardı! O ka- dar ki, bu hanedanın en tam tipi, herhalde Katerin dö Me- diçi'di. ** Denize ve şehire bakan ka- mara penceresinin yanında, kü- çük prens Hanri, Diyan'ın ya- nından ayrılmıyordu. Ve, bu kart kadına: — Madam, dostam, ben ancak sizi seveceğim, sizden başkasını sevmiyeceğim!, Dedi. - Sonu var - Klı el ten 14,5 ta fazla bir seans. 10 klc gün var ki, onbaşıyı da | t"lcmı;u Bir defa, mekte- | giderken karşılaşmış, fakat | gerisin geri dönerek Saklaşmıştı. Onun hakkında .N_V Fatma'dan malümat rdu. Fatma; hqî ca hanım - -Diyordu- | k— sana demedim mi, on- | _'!lıiıı başına çorap öre- Sekmiş.. Hınzırın. biri herifl.. — Ben onu ya karasevda ya da bu köyden yollarım. Dermiş.. Efem duymuş ta Yazan: Orhan Rahmi Gökçe ©o söylüyor, Kimin nesi imiş- sin, diye soruşturub duruyor- muş... Rizan yalmız bir noktaya merak sardırıyor, fakat bunu da bir türlü Fatma'dan öğre- nemiyordu. Fatma o suali duyunca, — Diyemem Hoca hanım.. Bunu bana sorma! 3 Deyip kaçıyordu.. Bu akşam, içinde meçbul bir bulut parçalanıyor ve kal- binin üstüne güneşlerde isım- mış bir yağmurun damlaları | miyorüz. ir'in heyecanla beklediği d itler Nasyonal vosyalizmin; kendisine uygun olmıyan rejimleri hedef itki> haz ettiği söylenmiştir fakat bu yanlıştır! Her miller, kondi rejimi ile yaşayahilir; çu şartla ki kendi bududlarimn — haricine bakmasm| Bize gelince; Biz akidelerimizi an- cak memleketimiz dahilinde yayı» yoruz, hududlarımmız haricinde hiç- bit hareket ve teşebbüsde bulun. Fakat, — başkalarının da hududlarımız dahilinde, kendi yağlış veya doğru kanastlarım bize kabul ettrmeğe çalışmalarına da — hiçbir zman meydan vermiyeceğiz! "“Demokrasinin devlet ve milletlere hürriyet bahşettiği söyleniyor. Fakat biz soruyo- rüz: Uzun zamanlardanberi tatbik edilen demokrasi mil- letlere ne gibi iyilikler temin edebildi? Yanlış ve şişirilmiş propagandalar, hakikatlar kar- şısında sönük kalıyor. Alman | milleti de demokrasiyi bir va- kıtlar tecrübe etmiş, fakat mahv ve harab olmuştur. Ve demokrasi perdesi altında bol- şevizm milletin bünyesinde yer tutmuş, milli ve - iktısadi var- lığımızı mahvetmiştir. “Bolşeviklik — aleyhindeyiz; bu, bir tesadüf veya bir kin eseri değildir. Sovyet Rusya'- nın zahiri maksadı arkasında mühim —bir hedefi vardır; bu da bütün cihanda dahili harblar ihdas etmektir. Fakat birgün bu tehlike Almanya'da baş gösterirse şimdiden haber verelim ki biz. bu tehlikeyi kat'i surette ezmeğe hazırız. Bolşevizm Rusya demektir, bende Almanya demeğim! - uskıisirki di Kültürpark'ta oyunlarına başladı SEANSLAR : Hergün 18,5 — 21,5. Cuma ve pazar günleri ilâve- dökülüyordu. İstanbul'dan ne kadar uzak- larda idi?.. Bir sene cvvele gelinceye kadar kendisini yumuşak ve munis bakışlarla saran hayat, şimdi topraklaşmış, taşlaşmış ve bütün sertliğini, bütün ça- tıklığını takınmıştı. Ne ola- caktı? Aylarca; yıllarca insan yüzü görmeyen deniz feneri bekçileri gibi, burada, Urla- nin bu uzak köyünde kalacak, çürüyüp gidecek miydi?.. Kimseyi, hiç kimseyi sev- memişti. Kalbinin aşk denen şeyi sezdiğini hiç duymamıştı. Ve belki de, burada kaldığı müddetçe kalbinin çelik ka- pıları hiç açılmıyacaktı.. “ Fakat bu Bekir neredeydi, ne olmuştu çocuğa?.. | himmat, iyor ki: Bolşeviz ARİHL TERRKA — mektir, ben de Almanya demek'im çi, ondört yaşında olduğu — — Başı Tinci sahifede — — Yahudi bolşevikliği ideali ile nasyonal sosyalist idealini kar» şılaşdırırsanız aradakı büyük farkı hemen göreceksiniz, Ruüsyada herşey ve Rus mil: leti açlıktan mahvolmuştur, Bugün Rusya'da esir bir halk vardır,; — fakat — Almanya'da, amele her hakkına maliktir ve istikbale emniyet ile bakmak- tadır. Ayni zamanda Almanya'da Yahudiler bizim misafirper: verliğimizi — sulistimal ederek memleket üzerinde garib bir tahakküm usulü kurmuşlardı. Bu tehlikeyi hissetik ve mem- leketi temizledik. Biz de Almanya'da büyük bir inkılâb rejim inkilâbı yap- tık, fakat bir cam dahi kır- madık, Bolşevik'lerin inkılâbı bütün Rusya'nın mahvı muka- bili yapılmış bir inkılâbdır. Rüsya'da ameleye iş vere- cekleri yerde, küme halinde katiller, menfalar, cebri çalış- malar verilmiştir. İşte, millet- lerin demokiasisini ve serbes- tisini verecek olan ve müda- faa edilmek istenilen usul bun- dan ibarettir. Moskava'nın yahudileri ken- di kafalarına göre olan inkı- lâblarını cihana teşmil etmek istemektedirler. Bolşevizm, aki- delerile birlikte müsait bul- dukları memleketle silâh, mü- isyan akideleri de göndermektedir. Fakat Almanya'da vaziyet böyle değildir. Bütün Alman- lık, Bolşevizm ile mücadele etmektedir, Bundan birkaç gün evel bir İngiliz gazetecisi bütün Av- rupa'yı iki akide etrafında ikiye ayrılımış görmekten kork- tuğunu yazmıştır. Ben ise, bu ikiliğin çoktan hâsıl olduğu- nu ve ÂAvrupa'nın sağ ve sol olarak iki batışmaz kısma ay- ' rıldiğini iddia ediyorum. Uzun — zamandanberi — biz muhaliflerimize — karşı — çalış- maktayız. Bugün kendi reji- mimizi ve karşısında da düş- manımız olan rejimi görüyo- ruz. Bazı yerlerde bizi taklid ediyorlar. Bazı yerlerde de sollar taklid edilmektedir. Hitler bundan sonra İtal, ya'dan ve Mussolini'den tak- dirle bahsetmiş — ve İtalya'yı bolşeviklikten vaktinde - kur- tardığını söylemiş ve sözüne devam ederek: Biz. bolşevikliğin aleyhine ' tarihte isim almak için bulun- Z3 BAA | Ansızın — yanında - bir * ses | duydu; — Hoca hanım, ne - düşü- nüyon!.. Bir rüyadan silkinir gibi | sıçradı. Güldü. Yeşil gözleri yarı hülya içinde idi. Uzakta batan güneşin camlardaki akis- leri, kırmızi bir parıltı ile bu gözlere vuruyor ve yeşille kır- merının birleşmesinden, sihirli, bam-başka-bir renk doğuyordu. — Sen misin Fatma?.. Ne iyi etlin de geldin.. Bu akşam bende yatarsın.. Fatma, başka günlerde bu davetlere hep itiraz ederdi. Fakat bugün hiç ses çıkarmadı. Rizan, portatif — sandalya- sında, ellerini başının altında kavuşturmuş, — dudakları - yarı açık ona bakıyordü: M | .—— miyoruz, Ben sadece firkam namına hareket ediyor ve söz söylüyorum. Dahili ve harici emniyet için kademe kademe asker ve küvyet hazırladım. Bu süyetle, Almanya'yı her yerde sözünü geçireçek ve Bulhu muhafaza edecek - vazi- yete getirdim. Rusya'nın askeri hazırlık- larına karşılarında bir Alman ordusu olduğunu cevap ola- rak söylerim. — Almanya'nın kuvveti, ordusu bolşeviklerin cihan için felâket olan plân- larını ezecek derecededir. Biz Nasyonal sosyalistlerin komünistlikten hiçbir korku- muüz yoktür. Fakat, tehlike karşısında hazır olmak bizim en esaslı siyaselimizdir. Nasyonal sosyalist partisi ve ordusu Bolşeviklerin her hareketini durduracak, mahve- decek vaziyettedir.,, Demiştir. Nuremberg, 15 ( AA ) — Havas Ajansı muhabirinden: 1935 Senesinde olduğu gibi Nasyonal Sosyalist kongresi- nin son günü orduya tahsis edilmiştir. Muharebe talimleri 400 tayyarenin, birçok süvari, topçu ve piyade alaylarının kısmen atlı ve kismen motorlü oldukları halde iştirak etme- lerile yapılan askeri nümayiş- ler işte dün yüz bin kişinin seyretmiş olduğu ma.cara bu idi. bilbassa tayyarelerin göründü- ğü ve obüslerin patladığı an- diye bağırmaktan fariğ olmi- yordu. Bu nümayişlerden sonra as- keri kıtaat bir murabba teşkil etmişler ve ortaya bayraklar taburu çıkmıştır. Bayrakları Caosberritzin zabit vekilleri ta- şıyordu. 1913 ün eski Prusya bayrakları ve imparatorluğun sararıb solmnş solmuş sancak- ları yanında ortalarında demir haç ve piyadelerde dört köşe- sinde birer ufak gamalı haç bulunan piyade bayrakları gö- rülüvordu. Donanmanın - bay- rakları mavi beyaz tayyarele- rinki kırmızı beyaz - ve porta- kal rengiydi. Bu bayraklar yeni cüzütamlara tevzi edil. miştir. Saat 20 de Hitler bir nutuk söyliyerek ezcümle söyle de- miştir; — Dünyada hiçbir. memle- Fatmacık güzeldi.. Ona ken- Bdi eli ile diktiği elbiseler ne | | kadar da yakışmıştı?.. Fatma, Rizan'ın bakışları kendisine dikilince sessizce — dizçöktü, gözlerini önüne eğdi ve olturdu. | Bir müddet böyle sustular. Evet, Rizan bugün hasta idi. Mutlaka asabı. bozuktu veya yalnızlık, gizli bir sıtma gibi kendisini sarsmağa başlamıştı. Fatma, hafif, dost ve sıcak bir sesle; — Hoca hanım *Dedi- bir- şey isteyon mu? Gözlerini uzaklara dikti ve | içini çekti; — Hayır Fatma'cıkl.. — Neden böylesin hoca hanım, ne yemek var bugün? — Bilmem kil.. Bilmem kil!... , mR Heyecan içinde bulunan halk | larda alkışlamaktan ve selâm | sana zafer, selâm sana zafer | usya de- ket yoktur ki, Almanya'nı şimdi bulunduğu hale gelmi olduğu vaziyete tecssüf etsin Çünkö Almanya kendisi taarı| ruza uğramadıkça hiç kimseyt taarruz etmiyecektir. Führer sözüne devamla de: miştir. ki; * — Biz ideallerini ecnebi memleketlerde neşretmeğe uğ: raşan misyonerler değiliz. Fa- kat başkalarının da bizim da- hili işlerimize karışmalarını istemeyiz. Hitler bundan sonra demok: ratik hükümet şeklini - tenkit etmiş ve demiştir ki: * — Sön onbeş gün içinde garb demokrasilerinin istediği şekildeki beynelmilel kardeş- liğin hakiki kıymetini ölçmek için birçok fırsatlar elde et- miştir. Bu demokrasilertn bize muhabbetleri olup olmamsı pek o kadar ehemmiyetli bir şey değildir. Alman milleti eski Alman demokrasisinin — nnil olduğu sempâtilere talip değildir. De- mokratik milletlerin bize karşı pekâz teveccühkâr bhisler bes- lemeleri kadar tabii birşey olamaz. Bizim de otoriteye müstenit rejimlere sahip dev- letler hakkında muhabbet ve teveccüh- beslememiz gayet tahiidir. Biz, şuna canüz ki, tokrasiler devamlı devletler vücuda getiremezler, Hitler Sovyetlere ve Bolşe- vizm orcopagandasına şiddetle etmiş ve sözlerini şu bitirmiştir: a Avrupa gazetecilerinden birisi üizim Avrupa'yı ikiye bölmeğe uğraşmakta olduğus muzu söylemiş. Bizde bu iki- liğin esasen vücüt bulmuş ol- duğu cevabını. vermiş idik. Halkçılar cephesine dayanan bazı hükümetler bolşevizme tatlılıkla muamele ederek ken- dilerini onun şerrinden koru- | yabileceklerini zannediyorlar. | Bütün bu demokratlar haliha- zırda herhangi bir karar ver- mekten âcizdirler. Her halde bolşevizmi yen- inek çaresini bulmuş olan İtal- ya'yı takdir ve bütün millet- lerin nihayet İtalya'nın yap- tığı gibi yapmak mecburiye- tinde kalacaklarını zannediyo- ruz. Çünkü komünizm bütün , $ dünyayı tahrip etmek arzı- sundadır. Bazı demokratların - beni vahşi telâkki etmekte olduk: — Lütfen çeviriniz — Fatma boynunu büktü: — Ne yapsak kil... Diye amırıldandı.. Gözucu ile onu tetkik ediyordu.. Ri- zan ayağa kalktı. Gerindi. Zarif vücudu, gözü — dolduran | bir olgunluk ve güzellik içinde sallandı. Baharda da filizler böyle açardı. Dudaklarının arasından ha- fifçe bir. şarkı söylüyordu: Bir vüya beklerim gecelerimde Kalbime ıçıklar düşsün işterim Bir garip bülbülüm kaldım dağ- larda, Öksüzce ağlarım böyle öterim. Bu şarkının gülftesini ken- disi yazmış, bestesini de ken- di yapmıştı.” Gözleri kemana ilişti. — Sonu var — — | $ *

Bu sayıdan diğer sayfalar: