25 Ekim 1936 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

25 Ekim 1936 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SA e A S Esü M - A SA l ğ #R A Hİ aati e ç ee e İ Bedik, Kleopatra- | 25 /10/ 936 İl 80 Günde .7_%: Jan Kokto zarlarının sadık Ehramlardan , #sen ölüm havası amlar, otelin "*'çeresindeıı.( iki Metre uzaktan, |© î:'“ kadar sanki | t ölüm havası | nderiyorlardı. — , ÂAtina, Ve- © _;MAnluın'n hoş | İ indüğü kadar | İ2e de Ehramlar Car câzib görün- YYor. Oraların İki büsbütün baş- © S | Ona Havs, . ğ için çok Yidir; balkona kadar giderse, "eler görmez? Hattâ, ilk adım & Keopsu görürl yemeğini çabuk yi &, İngiliz kadınlar arasında İtmek yimek de biraz kutub TYyaletinde bulunmağa ben- Ayor! , Âbdel bizi adeta göz hap- #ne almış, bekliyor! Otelden çıktık, develere bin- #Ük, ehramları daha yakından hn"zeceğiı. Abdel de bir eşeğe di. Herif izimizi kaybetme- Teğe sanki yemin etmiş! muı bir mahlüktur? deve, su hayvanalın- dandır. Şekli, tofan devrinin övanlarının şeklidir. boynu zahife boynundan farksız- bi Sanki başını sudan çıkar- © etrahı kolluyor! Kanaa- "ca buralardan sular çekil- Miş, develer de şimdi karada d.hilıı hayvanlar olmuştur! Sfenks bir muamıma b değildir! l:;ıııuıu mi?. Ne tuhafl İ'.i birşey görmüyorum, 4 görüyorum birşey anla- “Nyorum. Sonra bir baş, daha ül bir göyde ve nihayet enkes bütün azametile gözüm i_ldc tecessüm ediyor, stnkı. bir benim nazarımda Muamma değildir. Buna sormak manasızdır; Sfen- bence doğrudan doğruya €©evaptır, bize: h“: Buradayım, dolu veya « Mezarların bekçisiyim. Ne kl miyeti var sanki?. Güze- kuı'lıdui, dehanın ateşi, yarın '&r arasından gene fışkırmı- mı? Diyorl ,:ıir harabe, bati bir kafa %:ldır! Bunun için müsade- vil in betaeti, heykele tahav- Ve ES.IO kadına benziyen ölüm “atın yerini “Gayri mü- Sür' H.n'il.—,, bırakması, güzelliği ı h bi aK t&demiyor! ANADOLU | Günlük siyasal gazete Sahip ve başyazganı uflaydar Rüşdü ÖKTEM _;hnıı neşriyat ve yazı işleri |—:'ü: Hamdi Nüzhet Çançar k'-ıııe..;ı B ÇÜĞ İkinci Ilııîleı .oxng:l partisi - binası — içinde ı»::'*nıı: İzmir — ANADOLU '9ü: 2776 - Posta kutusu 405 r%ABONE ŞERAİTİ 2200, altı aylığı 700, üç Ya, lafı 500 kuruştur Öne memleketler için senelik sbone ücreti 27 Tiradır yerde 5 kuruştur Zeçmiş nüshalar 25 kuruştur, ——— ANADOLU MATBAASINDA BASILMIŞTIR SAAT M Denizli'de 1 0 devriâlem 6 |Sf enks, Firavun'ların dolu veya boş me- bir bekçisidir.. Gize'de deve ile seyahat Sfenks ve Ehramlar, safdil bir milleti hayrete düşürmek için sahneye çıkarılmış - şey- lerdir. Körün zavallı köpeği de şimdi kör! Ehramların bekçisi olan Sfenks şimdi bir bekçi magneziyöm lâmbası ışığı ah tında bekliyor!. Sfenks'in hertarafında bir sürü imza var. Tenhalık içinde bu imzalar, bir kalabalık teş- kil ediyor. Bu akşam, Sfenks etrafında bizden başka hiçbir kimsecik yok. Âdet olduğu üzere, bu kumsalları ay ışığı altında mü- lâkat yeri addeden bir çift de yok! Burada insan ihtiyarsız ola- rak saf ve pürüzsüz semavata bakıyor, yıldızları, burçları tet- kik ediyor. Neden?. Bilmiyo- rum. Ehramların hücumla alâ- kadar bir sebeple inşa edil- diği rivayeti mi asabımıza hâ- kim yoksa?, Felâket getiren Kleopatra! Şehre döndük. Sıcak ve si- nck ömrümüzü törpüleyor. Bü- tün gün sineklerle uğraşarak | geçti. Akşam karanlığı yavaş, | yavaş çöktü. Uzaklarda Aspi- rin reklâmları, Arapça, Fran- sızca ve İngilizce ziyader hari- larla etrafa hâkiml Güneş ve ay,.. Bu memle- kette birbirine en yakın iki şey! Kleopatra, aydan çok şeyler istihraca çalıştı, durdu. Kleopatra.. Evet ihtirasına esir, ihtiras için herşeyi yap- mağa hazır bir kraliçe.. Göz- Jerimi kapatıyorum; bu krali- çeyi kadın şekline ircaa çalı- şıyorum! Ve nibayet karar veriyorum: Felâket getiren ve gayri kabili tahammül bir ka- dın diyorum! ** Kahire'nin tiyatrolara hasre- dilmiş kısmı... Burada neler yok. Lüks eldivenli, nazik, na- rin elli güzel ve modem ka- dınlar; elleri kınalı, etli geniş elli Fatma'lar!.. Paris melodramları yıldızları burada büyük afişlerle ilân ve arzedilmekte! Amerikan filim- lerinin afişleri herşeyc, hâkim, - Sonu var - süren zelzele Denizli, 24 (Hususi) —Dün gece saat 24/S0 de şehrimizde şiddetli bir zelzele olmuş, 10 saniye kadar sürmüştür. Halk, korku içinde gece yarısı ya- taklarından fırlıyarak sokak- 'a dökülmüştür. saniye Eski, Yeni Bir mektepli kalabalığının içinde kaldım da şu mevzuu karaladım. Yeni terbiye ile eski terbiye arasındaki büyük farkı anla- mak için, mutlâka bizim gibi eski mektepte biraz diz çü- rütmüş, hâttâ falakaya yatırıl- mış olmalıdır. Falaka denilen felâketin acısını bir defa tatmış ve vafir miktarda dayak yemiş bir in- san olduğum için, çocukları- mıza verilen bugünkü serbes- tilik kıymetini daha iyi takdir ediyorum. “ Dayak cennetten çıkmadır, hocanın — vurduğu yerde gül biter, eti senin, ke- miği benim ,, diye- diye bize savrulan dayağı, ömrümün so- nuna kadar unutmıyacağım. Bu meyanda hiç hatırımdan çıkmıyacak bir şey de, “geldi, gitti, tahtasıdır. Ders esna- sında abdesthaneye gidecek her çocuk evvelâ, bulunduğu yerden ayağa kalkarak bir se- lâm çakar, — Hoca efendi, gideyim mi? Diye sorar, Müsaadeyi alın- ca tahtanın başına gider, adı- nı yazar ve dönüşünde silerdi. Muallim bu suretle abdestha- neye gidip te gelmiyen veya orada uzun müddet kalan ta- lebeyi kontrol ederdi. İki veya üç kişiden fazla insan gidince, diğerleri beklemiye mecburdu. İkide bir ayağa kalkıb se- lâm çakan çakana.. Fakat ha- ca hiç aldırış etmez, pek canı sıkılınca; — Nekbet heril, geldi gitti tahtasına baksan a.. Diye bağırırdı. Küçük iken böyle bir bahtsızlığa uğrayıb da nihayet dershanenin hava: sını ifsat eden öyle bir zavallı arkadaş hatırlarım ki, hoca bilâhare kendisini yakalamış; — Git pis herif, defoll. İstersen adını yazma, akşama kadar orada kall Diyerek ona müsaade ver- miş, fakat iş işten geçmişti. Çimdik ea e Davas'ta Tütün ve hububat çok iyidir. Davas, (Hususi) — İlçemi- zin maarif memuru Rıza Or- han Çal maarif memurluğuna tayin edilmiş, yerine de Bul- dan'ın Narlıdere baş öğret- meni İsmet gelmiştir. Davas hâkimiyeti milliye mektebi baş öğretmenliğine Reşad ve onun yerine de Şakir tayin edilmiş- lerdir. Çiftçilerimiz tütünlerini ka- lhıplamaktadır. Yüzde yetmişi hazırlanmıştır. Tütün tüccarla- rından Nihad ve Herman kum- panyası memuru Celâl geldi- ler onlar da mahsulü tedkik ettiler. Mahsulün nefaset ve mükemmeliyetinden çok mem- nun oldular. Cumuriyet bay- ramını müteakip mübayaa baş- hyacaktır. İlçenin diğer hubu- batı da çok güzel olduğundan köylülerimiz ümid içindedir. Savaşta, barışta ve memle- ketin felâketli anlarında mille- tin ve ordunun yardımcısı olan Kızılaya lâyık olduğu hürmet ve muaveneli ifa et... AARART A FUNT A LA a güne bırakıldı. ANADOLU Antakya ve İskenderunda vaziyet Ermeniler de bu davada bizimle beraber! Suriye kabinesinin -dü;mesi bekleniyor. bulunda. Taharriyatta PT vesikalar Antakya'dan bir görünüş. Halep, (Hususi) — Suriye kabinesinin istifası bugün ya- rın beklenmektedir. Yeni ka- bineyi vatanilerin teşkil ede- cekleri söylenmektedir. Müessif hâdişelerin önü alın- mak için yeni kabinede kuv- vetli bir dahiliye nazırı bulu- nacaktır. Vatani parti merkezi neşrettiği beyannamesinde, bü- tün gazetelerin başmakalelerinin tetkik edileceğini ve bilâhare gazeteye geçirileceğini bildir- miştir. Makaleler, bir avukat tarafından tetkik edilecektir. Suriye'de komünist harekâtı da belirmiştir, Son hâdiseleri müteakib neşredilen komünist beyannamesinde beyaz. göm- leklilere hücum edilmekte ve bunlar müfsid unsur olarak tavsif edilmektedir. Beyaz gömleklilerin merke- zinde 'yapılan taharriyatta bir çok şeyh ve tanınmış kimse- lerin isimleri yazılı vesikalar ele geçirilmiştir. -Birçok yük- sek memurların değiştirilece- ğini ve intihabatın, yeni hü- kümet vaziyete tamamen hâ- f:' iasğeısı MAHKEMELERDE: kim olduktan sonra yapılacağı söylenmektedir. İstanbul, 24 ( Hususi ) — Antakya Ermeni'lerinin Türk- lüğe bağlılıkları haberleri te- eyyüd etmektedir. Buradaki Ermeni'ler politikacıların kur- banı olarak anayurddan ayrıl- mış - valandaşlardır ki, 'Türk- lerden zörlukla uzaklaStırılmiş- tılardır. Esasen ananâ bakımın- dan tamamen Türklere bağlı- dırlar. Son hâdiselerde, An- tâkya Ermeni'leri * Türklüğe karşı samimt hislerini muhtelif vesilelerle göstermektedirler. Şapka giyimi bütün harare- tle devam etmekte ve her gün şebirli köylü yüzlerce va- tândaş şapka giymektedirler. Aleviler de artık şapka 'î'z- meğe başlamışlardır. Ayni ha- reket, İskenderun ve köylerin- dîp de hiz. almıştır, Evelki gün Antakya Halkevi merkezinde yapılan büyük top- lantıda, inlihabata ademi işti- rak kararı verilmiş ve bu ka- rar bir tebliğ şeklinde bütün köy, kaza, nahiyelere gönde- ilmiştir. Yapıcıoğlu cinayeti. Dünkü celsede şahid Şinasi vak'a esna- sında göı:ı_lîk_ler_in_i söyledi Yapıcıoğlunda Köprülü'lü İsmail'i bir kavga neticesinde bıçakla yaralıyarak öldürmekle maznun Saraç Cafer oğlu Ha- lil ile Hafız Ali matbaasında makinist Nazif haklarında! mühakemeye dün ağırcezada , devam edilmiştir. Dinlenen şa- hidlerden Şinaşj, hâdise günü birkaç arkadaşı ile birlikte Topaltında Giridli Mehmed Ali'nin kahvesinde oturmakta iken Şehidliğe gitmeğe karar | fakat öğle vakti ye- verdiğini, mek yimek için eve gittiğini, biraz geciktiğini, Ahmed'in, kendisini almak üzere eve geldiğini, birlikte gidip kah- vede oturduklarını, o sırada iki kişinin yerde yattığını ve suçlulardan Nazif'in de elinde tuğla mı, taş im olduğunu pek fark edemediği bir ci- simle yerde yatanlara üç adım uzakta duruürken elindeki tuğ- layı attığını, tuğlanın Halil'e isabet ettiğini, maktul İsmail'in ayağa kalktığını söylemiş ve demiştir ki: — Nazif o sırada bir bı- çağı iki def'a İsmaile sapladı, fakat İsmail yaralandı mı, ya- ralanmadı mı, göremedim, Na- zifin bıçağı neredenaldığını da göremedim. Bazı şahitler daha dinlendi, muhakeme Mı_ " Çapa ile öldürmüş Kemalpaşa kazasının Çam- beli köyünden Muharrem ça- vuşu öldürmekle maznun İb- rahim oğlu Süleymanın mu- hakemesine, dün ağırcezada devam edilmiştir. Şimdiye ka- dar arandığı “halde basta olduğundan dinlenemiyen şa- hit jandarma karakol kuman- danı Ahmed onbaşı, dünkü l:lı:lııede dinlenmiş ve demiş- ür kiz — Muharrem çavuş, yaralı olarak karakola geldi ve “Beo- ni Süleyman'la Ömer vurdu., dedi, yarasını — ehemmiyetli zannetmedim, ancak yarabh, ihtiyar bir adam olduğundan yarasının tesirile bayğın bir halde idi. Ömer'i çağırdım: —— Süleyman, çapa ile bu- nun başına vurdu. Dedi, tah- kikat neticesinde de bunu tes- bit ettik. Muhakeme, kararın tefhimi için başka bir güne bırakıl- mıştır. Yangın Güzelyalı'da Şabanzade'çık- mazında Remzi kızı 13 yaşın- da Kadriye, Apti kızı Feriş- te'nin bahçesine girmiş, ve bir kibritle kâğıd ve odun par- çalarını — tutuşturarak — yangın çıkarmıştır. Kadriye tutulmuş- tur. Yangın derhal söndü- ba ı b Sayfa 5 Elln Yaşadığımız Günler : Kızılay Haftası, Kızılay haftası içinde yaşı- yoruz. Harb ve sulh günlerinde " İnsanların acılarını azaltmak gayesi uğrunda çalışan bu ” kutlu kurul ile her insan, alâ- — kadar olmağı bir borç bilme-- lidir. Hastalara, — yoksullara, alillere, felâketlera el uzatan odur. (İyilik için yaşama ) nın sembolü, beyaz zemin üstünde kızılay'dır. T Medeniliğin en yüksek şıarı olan; * Birimiz hbepimiz için, hepimiz birimiz için , prensi-- binin tatbik miyarını, Kızlay ile alâkamız derecesi şüphesiz” pek açık gösterir. Kızılay, en kı en muntazam bir iyilik kurumudur. l Hastalara şifa götüren odur. Yoksullara bir dilim ekmek | veren odur. Yangına uğramış- — lara, Sel altında kalanlara çadır diken odur. Harblerde yaralı düşen gazileri toplıyan odur. Her felâketin karşısında, onu koruyucu ve şefkatlı bir anne gibi görürüz. Onun en kuvvetli ve kudretli olmasını elbet hepimiz özleriz. Ve sayın' vatandaş, biz onu öyle yapa- biliriz: Hepimiz ona âza ok mak ile... Hepimiz ayda beşer kuruşta ' mi veremeyiz. O, bizi aydâa 'beş kuruşla, aza yazar. Bu beş kuruşlar toplanır-top- lanır: Hastalara şifa, yoksul- lara yardım, felâketlere karşı kanat olur. Türk kâlbi, bunların hep- sine âşıktır. Kınılaya 'aza ya- zılalım! Rahmi Balaban esrabaşgüzrem ! İngiliz Kralı Anavatan filosunu Ziyaret edecek... Londra, 24 (Radyo) —Kral sekizinci Edvard ilk defa ola: rak önümüzdeki ayın 12 veya 13 ünde krâala mahsus Vik: torya And Alber yatı ile, ya- nında Bahriye Bakanı Sir Samoel Hoar ve am'ral Şatan olduğu halde anavatan filosu- — nu Portlan'da ziyaret ede- cektir. Mıntakavi sislemler İstanbul, 24 (Hususi) — Bu- günkü Cümuriyet gazetesinde Yunus Nadi, mıntakavt emni- yet sistemlerinin ehemmiyetini — tebarüz ettirmekte ve bu sis- temin Milletler cemiyetinin en emin sistemi olduğunu yaz- makta, Ahmed Emin Yalman da Tan gazetesinde Celâl Ba- yar'ın beyanatını tahlil etmek- tedir. Yagoslavya'da bağcılık Belgrad, 24 (Radyo) — Ziraat Nezareti mülehısıu? encümeni, bağcılık nizamna- - mesini hazırlamışlardır. İzmir tramvay ve elektirik şirketinden: Şebeke ameliyatı dolayısile' cereyanın 27/10/1936 da saat | 9dan 15 € kadar Fzikpaşa, Tilkilik, Namazgâh, Kemer, Karakapu, — Yapıcıoğlu, Nu- manzade sokakları ile mücavir — sokalarda — kesileceği — sayın aboneleremizce bilinmek üzere ilân olunur. X Kiralık Ev Köprü tramvay durak yerin- | ae 681 numaralı ev kiralıktır. — vde her türlü tesisat ve konfur — mevcuttur. Görmek için Köprü hmed'e müracaat

Bu sayıdan diğer sayfalar: