20 Kasım 1936 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 6

20 Kasım 1936 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dr. Şaht dedi ki; Şu dakikada o büyük şah mındaki şahid - siyetin tesiri altındayım — —-Başı T inci sahifede— [l.uııhıı kabul edilmiş bulunuyordu. Beyanatma; — Şu dakikada o büyük ve harikulâde şahsiyetin tesiri altında — bulunmaktayım, sözlerile baş- — liyan bakan, Atatürk için, — O yalnız Çanakkale za- ferini kazanan adam değil, ayni zamanda bugünkü Tür- kiye'yi maddi ve manevi bu- günkü varlıklarile, iktısad ve — kültür. bakımından yaratmış olan ve Türkiye'yi yep-yeni bir büyük devlet olarak yük- sek istikbale namzed yapan şahsiyettir. Dedikten sonra şu suretle devam etmiştir: — Onu otuz senedenberi tanıyorum. İmparatorluk Tür- kiye'sini tanıdığım - gibi genç Türk'ler devrini de hatırlıyo- o rum. O zaman da iki defa gelmiştim. Şimdi bilhassa şunu tebarüze lüzum hissediyorum — ki hiçbir memlekette bir mil- letin manevi varlığında buka- dar sür'atli ve bukadar derin bir değişiklik olmamıştır. Size bilhassa benim faaliyet şubemi alâkadar eden sahaya aid bir misal vereyim. İstanbul'da Alman bankala: yının direktörlerile görüşürken — bana dediler ki, — Bugün Türkiye'de ku- yulmuş olan büyük banka mü- esseseleri bankacılık bakımın- dan ve bilhassa o kadar bü- — yük bir presizyon ile çalışmak- — tadırlar ki, birçok Avrupa ban- kaları bunu kendilerine örnek olarak kabul edebilirler. Böyle birşeye eskiden ihti- mal bile verilmezdi. Evelce Türkiye'nin Adana ve Mersin gibi birçok - şehir- lerini görmüştüm, Fakat An- kara'yı maalesef tanımamıştım. Fakat buna teessüf mü etmek - Tâzım, yoksa aksi mi, orasını —pek tayin edemiyeceğim, Zira — Ankara'da çöl ortasında öyle bir umran merkezi yaratmış oluyorsunuz ki, bu tarzda bir şehir yaratmak işine Avrupa- da değil, olsa olsa şimal Ame- rika'sında rastgelmek kabildir. Bilhassa Ankara'da kurmuş olduğunuz devlet mahallesi bana Vaşington'da — mevcut olan devlet mahallesini hatır- — latiyor. Eminim ki, çok az bir müd- det içinde Ankara en güzel ve en modern devlet şehirle- rinden biri olacaktır. Şimdi herhalde benim bu seferki seyahatim hakkında da ben- den bazı şeyler öğrenmek isti- yeceksiniz. Bu seyahâtım bazı Türk ricalinin bilhassa Merkez ban- kası umum müdürü Salâhid- din'in Berlin'de yaptığı ziya- rete bir mukabele manasını taşımaktadır. Buna binaen bu- radaki ziyaretim herhangi mü- zakere esası gibi bir mevzua temas etmemektedir. Ziyare- timdeki mâana daha ziyade 'Türkiye'nin bu yükselişine karşı * olan alâkamızı ve bu yükseli- şin banisi bulunan zevata karşı beslediğimiz hürmeti ifadedir. Fakat bize modern Türkiye — ricali gibi pratik adamlar ol- duğumuz için nezaretimin iki — yüksek memurunu lüzumlu gö- rülecek bazı müzakereleri idare için beraberimde getirdim. Bu — müzakereler mühim değildir. Bırbır[cnle münasebette bulu- nan iki memleket arasında dünyanın diğer memleketleri içinde mevzuubahsolan bazı güçlükler tabii olarak bizim aramızda da hadis olmakta- dir. İşte bu müzakereler bu güçlüklerin halline matuftur. Ve buna binaen iktısadi mü- nasebetlerimizin esasına tek- nik taraflarına temas etmek- tedir. Memnuniyetle beyan edebi- lirim ki bu meselelerde bera- berimde getirdiğim arkadaş- larla İktısad Vekâletinizin alâ- kadar daireleri ve merkez ban- kasile iki memleket arasında esasen câri olan dostluk ruhu dairesinde görüşülerek bir tes- viye tarzına bağlanmış bulun- maktadır. İki memleket ara- sında mevcud olan dostluk ruhu sayesinde ileride hâdis olabilecek diğer meselelerin de daima açıkça ve dostça hal- ledileceğinden eminim. Her iki memleketin iktısadi bünyesi o şekildedir ki bunlar arasında bir tezad değil, ancak bir iş birliği ve birbirini ta- mamlama keyfiyeti — mevcut olabilir. Doktor Şaht sözlerini şu suretle bitirmiştir: Beni bilhassa sevindiren nokta Türk hükümeti erkâ- nından birçokları ile görüşe- rek fikir teati etmek imkânı bulmuş olmaklığımdır. Aranız- dan tabii olarak teessürle ay- rılmaktayım. Liderlerinizin ka- naatı ve karekterleri benim üzerimde derin bir. tesir bı- rakmıştır. Bunu da "aranızdan ayrılmadan önce bilhassa kay- detmek isterim. Ankara, 18 (A.A)— Alman iktısad nazırı ve Rayşbank direktörü Dr. Şaht bugün Çu- buk barajını, Ankara kalesini, İsmet İnönü kız enstitüsünü, Halkevini gezmiş ve Hariciye Vekâleti genel sekreteri Nu- man Menemencioğluna, Bulgar sefirine iadei ziyarette bulun- muştur. Dr. Şaht öğle yemeğini İran büyük elçiliğinde ve ak- şam yemeğini de Alman bü- yük elçiliğinde yemiştir. Ankara, 18 (A.A) — Rei- sicumurumuz Atatürk bugün saat 18 de nezdlerinde Hari- ciye Vekili Dr. Tevfik Rüşdü Aras ve İktısad Vekili Celâl Bayar bulunduğu halde Alman iktisad nazırı ve Rayşbank reisi Dr. Şaht'ı kabul buyur- muşlardır. Ankara, 19 (Hususi) — Al- man iktısad nazırı ve Rayş- bank başkanı doktor Şaht, bu sabah üç motörlü tayyaresi ile ve Adana, Halep, Bağdad yolu ile Tahran'a hareket et- miştir. Dr. Şaht hava istas- yonunda Vekillerimiz tarafın- dan uğurlanmıştır. Adana, 19 (Hususi) — Al- man iktısad nazırı Şaht bu sabah şehrimize gelmiş, bura- da bir saat kadar kalmış ve tayyaresi ile Haleb'e hareket etmiştir. Doktor Şaht, Halep- te de yarım saat kadar kala- cak, bugün Bağdad'da buluna- caktır. Nazır ve beraberinde- ki heyet geceyi Bağdad'da geçirecek, yarın (Bugün) sa- bah Tahran'a varacaktır. Bağdad 19 — Doktor Şaht saat ondörtte buraya gelmiştir. Ali baba na- —— . 4. ea » Başı 1 inci sahifede - sinin şahidlerini dinliyordu. Tamaşalık'ta Selâtinoğlu ma- hallesinde oturan 110 yaşında Mehmed oğlu Alibaba adında bir şahidin sırası gelmişti. Dinç bir halde mahkeme sa- lonuna giren ihtiyarın hüviyeti tesbit edildikten sonra ken- disine yemin ettirilmiştir. Şa- hid, ihtiyarlığı nazarı dikkate almarak reisin emrile bir san- dalyaya oturtulmuş ve o su- retle şahadetinin dinlenmesine başlanmıştır. Mahkeme reisi, şahide bir- kaç sualle vak'anın nasıl oldu- ğunu sormuş ve ihtiyar şa- hid te anlatmak üzere hazır- lanmıştır. Fakat birkaç kelime söyler söylemez ansızın başını önüne eğmiş, gözlerini açmış ve bir baygınlık hali göster- miştir. Bu vaziyet üzerine reis, derhal adliye doktorunu ça- ğırtarak ihtiyar Alibaba'yı mu- ayene ettirmiştir. Fakat Ali- baba'nın sandalyeden yere düş- tüğü görülmüştür. Doktor; ih- tiyarın kalbi durmak suretile ölmüş olduğunu bildirmiştir. Bunun üzerine muhakeme celsesi reis tarafından tatil edilmiş ve hâdise müddeiumu- miliğe haber verilmiştir. Müd- deiumumi muavini Orhan Köni derhal hâdise yerine gelmiş, salondaki dinleyicileri dışarı çıkartarak tahkikata başlamış, alâkadar zevatın malümatına müracaat etmiş ve Alibaba'nın üzerindeki eşya ve sairesini tesbite başlamıştır. Alibaba'nın üzerinde birçok yazılı muska- lar, ceplerinden de küçük, kü- çük bez parçaları çıkmıştır. Üzerinden çıkan eşya hak- kında bir zabit varakası tu- tulmuş ve eşyalarla birlikte Ahkâmı şahsiye mahkemesine gönderilmiştir. Cenaze; sıhhi imdad otomobiline konularak Memleket hastanesine götü- rülmüştür. İhtiyar Alibaba'nın zaten kalb hastalığından mus- tarib bulunduğu ve mahke- mede yemin ederken herkesin ayağa kalkmasile geçirdiği he- yecandan ölmüş bulunması varit görülmektedir. Kamutayda Ankara, 18 (A.A) — Kamu- tay bugün Refet Caniıtez'in başkanlığında toplanmışsa da ruznamede bulunan kambiyo, esham ve tahvilât kaçakçılığı- nın takibi ve Sivas atolyesine muktezi tezgâhlar için ikibu- çuk milyon liraya kadar taah- hüd yapılmasına aid kanun lâyihalarının tevzi edilmiş bu- lunmaları dolayısile usulen mü- zakeresine imkân bulunmadı- ğından toplantı cuma gününe bırakılmıştır. Amerika'nın yeni bir harb gemisi. Fladelfiya, 19 (Radyo) — Bugün inşaatı bahriye tezgâh- larında 10,000 tonluk bir kru- vazör denize indirilmiştir. Bu- nun ismi Fladelfiya'dır. ATKEA FOREE LK YEAR 5 LN | ŞA LA DU ) Pamuğumuza kredi mi açılacak? Belgrad, 19 (Radyo) — Vren gazetesinin Ankara muhabiri- nin bildirdiğine göre, Rayhş Bank direktörü Şaht, cenub vilâyetlerimizde geniş mikyasta pamuk zer'iyatı yapılması için Türk hükümetine Almanya'nın mühim miktarda kredi açaca- ğını söylemiştir. Türy-Yugoslav ıttıfakmm büyük tezahüratı devamda Başbakanımızın Belgra- dı ziyaretleri bekleniyor - Başı T inci sahifede - Meslektaşın cevabı Sayın reis, Söylediğiniz çok - iltifatkâr sözlere lâyık değilim. Bunlara cevab vermek için bir hatib olmalı idim. Maatteessüf ben bir hatip te değilim. Gazeteci, hissiyatını kalemile ifade eden insandır. Ben de ne kadar mütehassisim, ne kadar heye- canlıyım. Bunların hepsini ga- zetemde yazacak, sizin bu gü« zel sözlerinize cevabımı “Vre- me, de vereceğim. Bana ithaf iniz sözlere teşekkürden âcizim. Bu alâkaya minnettarım. Başvekilim Stoyadinoviç'le birliktte güzel memleketinize gelen diğer arkadaşlarımın buraya, İzmir'e uğramamış ol- malarından mütcessifim. Bel- grad'a dönüşümde burada gör- düğüm yüksek alâkayı herkese anlatacağım. Yalnız Ankara'da değil, bütün Türkiye'de Yu- goslavya için sevgile çarpan bir kalb bulunduğunu söyliye- ceğim, Dostluğumuz Tariht günlerde teessüs eden dostluğumuz sarsılmaz bir dost- luktur. Balkan antantının zâ- mânıdır. Yugoslavya bu büyük > dostluğa inanıyor. Onun sami- miyetinden emindir. Biz, ara- mızda kurulan — dostlukların her şekilde, her sahada inki: şaf ettiğini görmek isteriz. Söylediğiniz gibi gazetecilerin, sizin gazetecilerin Yugoslav- ya'ya bizimkilerin memleketi- nize sık sık gelmelerini, bu temasların devam etmesini is- teriz. Tâ ki birbirimizi daha iyi anlıyalım. Kültürel temas- larımızı daha çok - yakınlaştı: ralım. Umuyorum ki bundan sonra, bu temenmnilerimiz husul bula- caktır. Başvekil Stoyadinoviç, mem- leketirizden, Büyük Şef'iniz Atatürk ve çok sevgili dostu İsmet İnönü ile temaslarından bayranlık duygularile ayrıldı. Başvekilimiz gidiyor Türkiye Başvekilinin pek yakında Başvekilimize iadei ziyaret için Belgrad'a şerel vereceği müjdesini almış bu- Tunuyorum. Başvekiliniz Yugoslavya'nın her tarafında Türk dostluğu- nun nasıl anlaşıldığını göre- cektir. Türkiye hakkında bes- lenen hayranlık duygularının yaygın bir mahiyet aldığını görecektir. Temaslar devam edecektir. Gene bu vesile ile şunu ar- zetmek isterim ki başlayan te- maslar devam edecektir. Baş- vekilimizin ziyaretini parlâmen- to heyetlerinizin, gazetecilerin ve her çeşit meslek erbabımın, tüccarların endütriyerlerin zi- yareti takibedecektir. Diğer ilmi heyetlerin karşı- lıklı ziyaretleri takip edecektir. Memleketinize gelip te başarıl- mış bu kadar eser ve elde edilmiş bu kadar muvallakı- yetler — karşısında, hayranlık hisleri ile, mucize karşısındaki bir insan vaziyetinde kalma- mak imkânsızdır. Büyük Şefiniz Atatürk, cid- den, bir devlet adamı değil, kelimenin tam manasile bir peygamberdir. Çok yakında, eğer bizi rahat bırakırlarsa, çir evet çok yakında, Türkiye bütün şarkın mihveri olacaktır. Bütün şarktan maksadım, ya- kın şark ile birlikte bütün Balkanlar ve civarıdır. Eminim ki 937 beynelmilel İzmir Tuarında diğer — dost tmemleketlerin paviyonları yaz nında Türk-Yugoslav dostlu- ğuünun bir timsali sayılacak kadar büyük bir Yugoslav paviyonu yükselecektir. Bu bir ihtiyaçtır ve ben bütün gay- retimle bu ihtiyacın tahakku- kuna çalışacağım. Siyasi ve ekonomik yakınlıklardan baş- ka kültürel yakınlık gelecek senelerde en güzel meyveleri- ni vermekte - gecikmiyecektir. Ben kadehimi Türk-Yugoslav dostluğu şerefine, dostumuz ve müttefikimiz büyük Türki- yenin refah ve saadeti şere- fine kaldırıyorum. Fransa dahiliye nazırı hakkındaki iftiraların neticesi. - Başı 3 ncü sahifede - bugünde halk geçecektir. Pa- zar günü bütün tiyatrolar ve sinemalar kapanacaktır. İyi malümat alan bir mem- badan bildirildiğine göre M. Leon Blum'la Salengro ailesi dahiliye nazırının ölümünün ne gibi şerait altında vukua gelmiş olduğunun tıb müte- hassısları tarafından tetkik ve tesbit edilmesini kabul etmiş- lerdir. Birçok departmanların umu- mi meclisleri celselerini tatil etmişler veyahud - taziyet tel- grafları göndermişlerdir. Paris, 19 (Radyo) — Hari- ci bazı radyo merkezleri, Sa- lengro'nun ölümü haberine rağmen Grenfuar gazetesinin gayri kabil reddi itham vesi- kaları neşrettiğini haber ver- mişlerdir. Resmi mahafil, bu haberi çok büyük' bir teessür- le karşılamış ve bu çirkin if- tira propagandasını çok çirkin bulmuştur. Paris, 19 (Radyo) — M. Blum Lil'den dönmüş ve Da- hiliye Bakanlığımı bizzat yap- mağa karar vermiştir. Komünist partisi, pazar gü- nü Salengro'nun cenaze mera- simi yapılırken bir miting yap- mağa karar vermiştir. Lille, 19 (A.A) — M. Blum dün öğleden sonra buraya gel- miştir. Başvekilin yüzü sapsarı idi. Ve son derece heyecan içinde olduğu görülüyordu. M. Blum istasyonda kendisini bek- liyen eski muhariplerden ve M. Salengro'nun sadık dostla- rından olan mesai nazırı M. Lebos ile şimal departmanı profesi M. Carles'in ellerini sıkmış ve boyunlarına sarıl- mıştır. Başvekil bündan sonra he- men M. Salengro'nun ikamet- gâhına gitmiş ve bir müddet müntehir dahiliye nazırının ce- sedi önünde teemmül vakfesi geçirmiş ve Salengro'nun ken- disine hitaben yazmış olduğu 16 Teşrinisani tarihli mektubu okumuştur. Bu mektupta ez- cümle şunlar yazılı idi: — Ruhi iftiralarla kemiril. miş olan karım, 18 ay evel öldü gitti. Hattâ annem be- nim hakkımda bol bol yapı- AImıın Japon anlaşmasının İngil- tere'deki akisleri... ... - Başı J inci sıılufedc dünyanın menfaati namına çok mühim bir saatte bu intiha- bın pek fena yapılmış - oldu- gunu söylemekten kendimizi alamıyoruz. Bu Itilâfın ahkâmı Japonya'nın hareket serbestisi- ni biraz kaybolmuş olduğunu söylemektedir. Bu itilâfname Tokyo ile Moskova arasındaki erginliği azami hadde çıka- rg.ıcrğk ır%ah?yvemdir. Bunıcmıı- kabil Japonya hiçbir taviz de temin eylememektedir. Şu hal bir zamanlar çok ziyade ar- zuya şayan olduğu söylenilmiş olan İngiliz « Japon mukare- neti için muzırdır. Londra, 19 (AA) — Al- man - Japon itilâfı Londra'da pek gayri müsait bir tesir ha- sıl etmiştir. Siyast —mahafil bu itilâfa İtalya'nın iştiraki takdirinde İngiliz - İtalyan mü- zakeratının - tehlikeli — surette haleldar - olacağını — bilhassa kaydetmektedir. Filvaki bu müzakeratın esaslı gayelerin- den biri ideoloji esasına müs- tenit ayrılıkların önüne geç- mektir. Çünkü İngiliz efkârı umu- miyesi bu ayrılıklara günden güne isyan etmektedir. Sir Samuel Hoarda salı günü matbuat mümessillerine söyle- miş olduğu nutukta İngiliz ef- kârı umumiyesinin bu endişe- sinden bahsetmiştir. Paris, 19 (Radyo) — Pari Suar gazetesi Rusya'nın Paris sefiri M. Potemki'nin Hariciye dairesine giderek M. Delböş'le uzun bir. mülâkat yaptığını haber vermektedir. Bu gazete- ye göre, M. Potemkin Uzak Şarktaki siyasi vaziyatin veha- metinden bahsetmiştir. BORDA Üzüm satışları Ç Alıcı K. $. 367,5 İnhisar ida. 11 247 S. Süleyma. 13 25 111 H. Alyoti 14 50 107 Vitel ve şü. 12 50 104 K. Kâzım 14 50 79 T. Erman 17 50 39 Albayrak ti. 21 38 F.z. Mehmet 9 50 21 K. Alkaral 14 50 20 S. Emin 17 5 Beşikçi z. bi. 17 50 1138,5 338487,5 339626 İncir satışları Ç Alıcı K. S. 50 M.J.Tar. 9 9 27 Tütsüilete. 775 775 71 171010 171087 Zahire satışları ç. VG S KES ' KA 120 Buğday 5125 5125 191 Bakla 435 435 214 B. Pamuk 46 50 47 — 92 Ken. pala. 367 50 367 5Ü lan sahte ithamların tesirile son derece bitkin bir hale geldi. Bana gelince bütün kuv> vet ve cesaretimle mücadele ettim. Fakat artık dayanamı” yacağım. Kuvvetim tamamile tükendi. Düşmanlarım benim şeref ve namusumu hekte mu> vaffak olamadılar. Fakat ölür mümden mes'uldürler. Ben ne asker firarisiyim ne de - hain! | Hayatımın en tatlı demleri | sosyalist partisinde çalıştığım zamanlar olmuştur. Ş d aK scLa

Bu sayıdan diğer sayfalar: