12 Şubat 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

12 Şubat 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

19/2/937 leni | KE gL “ 'SBodrnm- v7 lar en müsa- iddir. Eğer evin bodru- İNi mu yoksa en Pükin bodruma iltica çaresi Yanır, Mümkün değilse o za- N evin alt katına girilir. y drumlar tahrip bombalarına Şi takviye edilmek şartile Tiyi sığınma yeri olduğu “Si gaza karşı hazırlanmak ile de en iyi gaz sığma- lr, Gaza karşı korunma _Bnııun vasıtaları maske, el- :"* ve gaz sığınaklarıdır. herkese bir maske ve verilmesi fikri doğru *İ'ldıı Esasen derin düşü- :&u: böyle birşeyin madde- — mümkün olmadığı netice- varılır. Bir maske bir iş Çeti gibidir. Onu taşıyan onun lanılması hususunda ameli &ıhhi cihetten tamamen ye- hır iş ve müsaid halde olma- Halbuki halkın mühim h kısmı, çocuklar, — ihtiyar , bastalar, maske — kullana- Selar, Bunun için kuvvetli *tam sıhhatli olmak - şarttır. Faâl yardımcı teşkilâta mas- Verilmesi zaruridir. Passilf gelince ki bunlar büyük rîyeıı' teşkil ederler, faâl |, Feyi sükünetle işlerini gör- k&nılıkoyımıyıeık surette ete ve onları İüzumsuz yormamağa ehemmiyet %elun lâzımdır. Fodt ve gayri faâl halk if halk cismen ve ruhan .:ıl“bı muvafık — olanlardır. kn.. maske ve müvellidül. 'll-ı âletlerini kullanmıya '! olurlar. Bu zümre; ev irdim ü]â: ve emnıyet ve yâr ve diğer kıt'alardır. Werilir, 'ara korunma elbisesi de Diğer halk harekete tğîl değildir. Hattâ hare- sakınmalıdır. Sığınaklar hevı tehlikeye, hattâ belki. tkenin kâfi gelmiyeceği yeni N'?l lııırşı bile en emin Sı[ınılıluı Tnumi esaslar: Mevcud bod- .th'dın sığınak yapıyorsak, Şartlara dikkat lâzımdır. | q“mîln büyüklüğü eşhasın | göredir. Yazan : ”(6. Y Plbılırdı, fakit lyı;:ım.ıdı. ı?S:'Mh. çünkü içi bozulmuş hi Hem göreceksin, Nııbnrıyı tekrar gelecek ha bir Türk korsanı ola- Hıd::" bl*a türlü... Başka üh.ı bu son sözlere artık mül edememişti: am «diye bağırdı- m hıbıl Alı. bu kadar Fi aü eei zen ei Gürüüeünein di n çikRR e rüan ci ğei Üi ada aĞi eee $ERĞĞÜR eee Ğ TÜ üRe ŞŞ reRean Fırtına Ali Büyük Korsan Romanı kanurlar hazır anırken.. Hariçten bir müddet hava almaktan ihtiraz icab edece- ğinden, uzunca süren bombar- dıman esnasında bile sığınakta kâfi hava bulunacak - genişlik lâzımdır. Her adam için 4 m, 3 ve çok tehlikeli yerlerde 6 m.3 hava lâzımdır. Bu 1. iktar 4-6 saat için kâfidir. Ağırlaşmış havanın bizce malüm püskürt- me vesaitile tadili iyi olur. Eğer ahval zaruri kılıyorsa o zaman 4 m.3 bir hacimden daha azla iktifa olunabilir. Fa- kat hiçbir zaman bir adam için en aşağı miktar olan 2 m.3 dan daha aşağı hava kâ: fi değildir. Asıl sığınağın önün de ayrıca bir de gaz aralığı bulunmalıdır. Keza sığınağın ikinci bir mahreci daha olma- lıdır ki, icabında oradan çı- kılsın. —Yahud münasib bir pencere de bü işe yarayabi- lir. Bunlar da mümkün olmaz- sa o zaman duvarı kolayca delib çıkabilmek lâzımdır. Bu maksadla içerde bazı aletler bulunmalıdir. (Kürek, kazma, küskü..) Tavan takviyesi: Tamamile anladık ki ken- dimizi tahrib bombalarının parça ve hava tazyikine ve kimyevi maddelere karşı ko- rumak mecburiyetindeyiz. Ha- vanın tazyikinden dolayı evler ıkılabilir, ve en q:ııın tazyiki- îe sığınağın çökmesini mudib olabilir. Bu sebeple sığınağın tavanım kuvvetlendirmek lâ- zimgelir. Bu da tavanı direk- lerle takviye, yahud ikinci bir tavan yapmak suretile olabi- lir. Yeni binalarda bodrum- larda bu cihetin. gözetilmesi lâzımdır. Herhalde bu takvi- ye işlerinde — mütehassısların fikri alınmalıdır. Parça emniyeti Bomba parçalarının sığınak- lara girmesini men tedbirleri ayrıca ittihaz olunmalıdır. Bunu evde oturanlar, daha doğrusu bulunan yardımcılar temin et- melidir. En iyi tedbir, en az yarım metre kalınlığında kum torbalarını dıvar şeklinde pen- cere önlerine yığmaktır. Keza ayni kalınlıkta toprak yığını yahud kum sandığı da olur. — Sonu 7 inci sahifede — sasücün İ M. Ayhan, Faik Şemseddin p...söyle. söyle, bunları ya- | nını, vicdanını satmış bir in- Znııydı? san olamaz.. Ne demek isti- yorsun baba, daha açık söyle? Osman reis içini çekti: — Ne mi demek istiyorum? Hiç!. Kendiliğimden hiç bir şey söylediğim yok ki., Duy- duklarımı ve olan biten şey- leri söyliyorum sana.. Söyli- yene değil, söyletene ve söy- lenene bak kızım.. Ali'yi, ken- di evimizin içinde gene eskisi gibi, hiç değışmemış olarak göreceğim * dakikaya — kadar, ikrimi değiştiremiyeceğim. Her Selâm Faşistler'n kendilerine mah- sus bir selâmı vardır. Komü- nistlerin kezal.. İslâmların da ayrı bir selâmları bulunduğu gibi.. Meselâ, çok - İslâmlar, eskiden elimizi göğsümüze gö- türürdük. İzciler ise kalb hiza- sında selâm verirler.. Faşistle- rin selâmı, eller yukarı kalk- mak ve avuç içini, selâm ve- rilecek zata karşı tutmaktır. Selâm, ordularda da ayrı ay- rıdır. Kimi elini şakağına gö- türür, kimi kaş üstünde tutar, kimi de parmaklarını iki kaş ortasına doğru. yaklaştırır. ve s&ire vesaire.. Alman sefiri Fon Ribentrop, son defa İngiltere kralının hu- zuruna çıkarken — faşist usulü ile selâm vermiş,. Bazı İngiliz gazeteleri, bunun Sen Ceymis sarayı adabına uygun olmadı- ğını yazarak sefiri tenkid edi- yorlarmış.. İngiltere'de anane ve saray adabı, hiçbir zaman kendinden fedakârlık yapmak istemez. Ve bu hal, İngiliz'le- rin karakteristik bir vasfıdır.. İzmir'de, İstanbul'da şapka- sız gezen birçok arkadaş ta- nırım. Bunlardan bazıları, başı açık dolaşmağı, sırf selâm ver- mek zaruretinden ortaya çıkar- mışlardır. Başları ile bir işaret verip, yahud “Merhaba, diyip veya, gülüp geçiyorlar.. Selâm, dedim de hatırıma geldi: İsmini hatırlıyamadığım bir Türk kale muhafızı, uzun mu- kavemetten sonra, nihayet kah- ramanca çarpışa çarpışa esir- düşmüş. Muharebe o kadar çetin olmuş ki, Moskof Çarı bile, bizzat kendi ordusunun başına gelip harekâta kuman- da etmek mecburiyetinde kal- miş.. Çar, Türk paşasının feda- kârlık ve kahramanlığına hay- ran olarak, ona hususi bir ne- zaket ve ikram göstermiş. Ara sıra, yanına davet eder, onun- la konuşurmuş.. Bir gün far- kına varmış ki, Türk paşası, karşısna çıktığı vakit tam as- kerce ve mahmuzlarını biribi- rine çarparak selâm veriyor. Yâni ne iğilmek, ne tâzim, ne birşey.. Bu hal, Çanm kızdırmış. O- nun önünde herkes iğilirken, esir bir Türk paşası bunu na- sıl yapabilirmiş? Emir vermiş ve demiş ki: — Çadırmın kapısını çok alçak yapınız ki, Türk paşası lâzımdır. Ateş olmıyan yerden duman çıkmaz., İster misin, yarım öbürgün, Ali, Moskof parasile düzülmüş bir donan- manın başında buralara gelsin, herkese © eydan okusun, sana, bana, milletine hiyanet etsin. Zeliha soğuk-soğuk terliyor; — İmkânsız, imkânsız! Diye inliyordu. — İnşaallah öyle olsun, in- şaallah senin dediğin çıksın. Kolay değildir böyle bir felâ- ket tabii... Fakat benim duy- duklarım, şimdiye kadar söy- lemiş olduklarımdan pek çok fazladır kızım.. — Daha mı var baba? — Var ya, var yal. Söylen- diğine göre, biz bu havalide tehlike içinde imişiz. Bir Mos- kof/- Yunan donanması, bura- ANADOLU Suriye Heyeti Paris'te çok büyük müşkilâta tesadüf etmiştir ( Muhabirimizden ) — Salı günü şark ekspresile Suriye başvekilinin riyaseti altındaki | Suriye beyeti Paris'e müte: veccihen hareket etti, Heyet başvekil Cemil Mer- dem ile Dahiliye Vekili Sa- dullah Cabiri ve Riyaseticum- hur sekreteri Necib Ermânaz- dan müteşekkildir. Heyet Paris'te Suriye-Fran- sa muahedesinin tatbikatına ve İskenderun hakkında Fran- sa - Türkiye anlaşmasına bağ: h mes'elelere aid görüşmeler yaptıktan sonra Cenevre'ye gidecektir. Heyet iki hükümet arasında cereyan eden müzakerelerden sonra Fransa hükümeti tara- fından Paris'e davet edilmiş- tir . Fransa Hariciye Nazırı Del- bos Türkiye'nin Paris sefirini de Paris'te yapılacak ihzari müzakerelerde bulunmağa da- vet etmiştir. Cenevre'de yapılan anlaş- ma mucibince Hatay'ın da- hili nizamı şubat sonlarında akvam cemiyetinde tesbit edil- dikten sonra Türkiye - Fransa * Suriye arasında Suriye hu- duüdunun — muhafazasını temin edecek yeni bir dostluk an- laşması yapılacağından Suriye heyeti bunun için Paris'ten sonra Cenevre'ye de gidecek- lerdir. Şubat iptidasında Cenev- re'deki Fransa ve Türkiye an- laşması ve Akva « cemiyetinin kararı Suriye'de biraz hayal inkisarı şeklinde akisler husule getirmiş Şam'da, H>lep'te te- zahürat da yapılmıştı. Şam'da Emeviye camiinden çıkan halk hükümet sarayı önüne giderek Suriye hükümetinin Suriye me- nafiini nasıl temin edeceğini sormuş ve gelecek müzakere- lerde hükümetin bu işe çalışa- cağı vadini alarak dağılmıştı. GDN CA NEE UA AAT ALR AA içeriye iki büklüm olarak gir- mek mecburiyetinde kalsın.. Bittabi Çarın bu emri yeri- »e getirilmiş. Fakat paşa, ça dırın önüne gelince Çarın mak- sadım anlamış ve kapıdân ba- şıni eğerek değil, evvelâ arka- sını ,çevirerek, yâni gerisin ge- riye girmiş, bunu mütcakip dönüp Çara selâmı çakmış.. Paşanın bu kurnazca hareketi Çarın da hoşuna gitmiş ve pa- şaya birşey söylememiş.. Çimdik di, İstanbul'dan donanma çı- kıp buraya gelemez. Çünkü mevsimi değil.. Bizim gemi- lere gelince, bir kısmı kızakta, kalafatta.. Gemicilerin çoğu da istirahatta!. Gelecek olan do- nanmanın başırda kim var, burası meçhul ve şüpheli.. Bir nvaycte göre, Ali, Rchlıkeyı sezmiş, kendini kurtarmak için uzak denizlere açılmış.: Görü- “yorsun ki, dedi-kodular pek çök kızım.. Ben de, kararımı verdim, ne - yapacağımı - bili- yorum.. — Ne yapacaksın babal. — Karşı sahile — geçmek, orada emniyetle beklemek.. Sonrası için Allahkerim.. Zeliha, Ali hakkındaki şüp- helere hâlâ kalbinde yer ver- [memelde benıbbı:. bir gı!'ri | İşte şimdi o müzakerelerde bu- lunmağa gidiyorlar, Suriye hükümeti heyetinin Cenevre müzakerelerinde ka- bul edeceği anlaşmalar Fransa- Suriye muahedesine — zeylen ilhak edilecek ve bu zeyl Su- riye meclisinin tasdikine arze- dilecektir, Fransa'nın Suriye'liler - ve (İqktndrmn meselesinde Suri- ye'nin reyi alınacağı ) hakkın- daki teminatının esası budur. Gazeteler heyetin bu müza- keratia mevkiinin biraz müşkil olduğunu yazıyor. Fransa-Türkiye arasında an- laşma bittikten ve bunu Ak- vam cemiyeti de tasdik ettik- ten sonra işin siyasi safhasında Suriye heyetine artık yapacak bir şey kalmıyor. Yalnız Hatay'ın dahllinizamı tanzim edilirken Suriye'yi alâka- dar edecek mesailde Cenevre kararına göre tefsirat ile bu ikinci müzakerede rey vere- bileceklerdir. Fakat bunu yaparken her şeyden evel Akvam cemiyeti kararını kabul etmiş olmıya- caklar mı? İşte Suriye maha- filinde ve halk dilinde bu sual g!ılyol'. Suriye'de efkâr oldukça ya- tışmışmış ve Türkiye Başvekili ile Hariciye Vekilinin beyana- tında Suriye'lileri memnun edecek sözleri dinledikten ve heyetin Paris yolunda Türkiye ricalile temasından sonra or- tada bir bulanıklık kalmamış olmakla beraber Mart iptida- sında Cenevre'de yapılacak üç devlet uyuşmasile Suriyenin kazanacağı Türkiye dostluğu- nun kiymeti hakkında henüz Suriye mahafil ve matbuatın- da bir tebellür görülmemek- tedir. Fakat evelce de yazdığım gibi Suriye'de Türk dostluğu- nu takdir edenler çoktur. Şimdi giden heyet için bu dostluğu Cenevre'de kendi imzalarile bir daha tesbit et meleri temennisi kalıyor. Suriye heyi Paris'te Suriye: Fransa muahedesinin - tatbikâ- tına geçilebilmek için- Fransız parlâmentosunda yakında tas- dik edilmesini istiyecekle: Suriye-Fransa muahedesinin Fransa parlâmentosunda - tas- diki ancak Cenevre'de Hatay anlaşmaları — işleri — bittikten sonra yapılacaksa da mart ba- şında bu işte biteceğinden mıştı. İçi yanıyordu. Saadeti, aşkı, istikbale aid en tatlı dü- şünceleri, rüzgârlı bir gecede çıkan alevler arasında yanıyor gibi idi.. — Bu bizim için en doğru yoldur kızım.. Ali hakkındaki duyduklarımız yalan çıkarsa, şüphesiz gelir, bizi arar.. Zeliha; — Evet! - diye kekeledi - doğru söyliyorsun babal Osman reis, kızının stıra- bini anlıyordu. Fakat yapıla- cak hiç bir şey yoktu.. Onu teselli etmek boş şeydi. — Kalbimizi sağlam ve te- miz tutalım kızım, Allah bi- zimle beraberdir. — Benim kalbim tertemiz babal.. — Bılıyoıum yavrum., Şıııı- 6 ncı yıldönümü, Gelecek hafta her yerde mera, sim yapılacaktır.. — 1 — 19/2/937 Cuma güniü Halkevlerinin altıncı yıldönü: mü ve yeni açılacak Halkev: lerinin açılış ve kuruluşlarının kutlanması münasebetile her yerde geniş ölçüde bir tören yapılacaktır. Burada yapılacak törenin halkı ilgilendirecek ca: zib bir şekilde olması için Halkevinde toplanan bir he îıct bu iş üzerinde görüşme- erde bulunmuş ve bazı karar: lar vermiştir. 2 — Halkevi Soysal yar: dım komitesi dün akşam saat 18 de toplanarak — yardım iş- lerine aid bazı görüşmeler yap- mıştır. 3 — Halkevinde verilecek tarihi konferanslar için projak- siyon makinesi tecrübeleri ya- pılmıya başlanmıştır. Halkevi dershane ve kurs- lar komitesi vatandaşlara fay- dalı olmak üzere onbeş yaşın- dan yukarı olanlar arasında ilk tahsil bilgisini -tamamla- mak üzere Halkevi merkezin- de ve Tepecik'te iki dersha- ne açılmasına ve dershaneler- de okuma, yazma, hesap, hen- dese, yurtbilgisi, tarih, coğraf- ya, fenbilgisi gibi derslerin okutulmasına karar vermiştir. İstekli — olan yurddaşların Halkevi merkez idare heyeti sekreteri Bay Şevki'ye (Cu- martesi ve Pazardan maada diğer günlerde) saat 16 dan 18 e kadar kaydolunmak üze- re başvurmaları ilân olunur. Mevlüd Karşıyaka'lılara ! Epiyce evel vefat eden tay- yareci Cevad'ın ruhu istirahati için 13/2/937 Cumartesi akşamı ( Pazar gecesi ) şi- yaka'daki Kemalpaşa cadde- sindeki camide bir mevlüd okunacaktır. Cevad'ın babası, mevlüde arkadaşlarını, Cevad'ı sevenleri ve bütün Karşıyaka halkını davet eder. Halk.vl köşesi; Halkevlerinin muahedenin açık bulunduğu devreye yetişecektir. Bununla beraber Suriye hü- kümeti dahili ve idari idari işlerde yeni nizama göre yeni teşkilât — yapmakla şimdiden gene serbestçe hareket etmek- tedir. Siyasi menfilerin affı ve harici tem- sil gibi birtakım mesailin ge- eıkm â muahedenin Paris'te i beklemesindendir. ——— —— ——— —— düzelinciye, her şey anlaşılın- cıya kadar karşı Anadolu sa- hiline geçeceğiz. İyi ki, geçen sene ben oradan bir çiftlik te almıştım. — Evet, çok iyi etmişsin baba... uyu kızim. Ben de şu Musta- fa'yı çağırlayım, bazı işler 1s- marlıyayım.. — Mustafa mı Mustafa da kim? — Kim olacak, şu bizim yeni uşak.. Doğrusu, ben on- dan çok Mmemnunum. Hem doğru, hem fedakâr, hem de verilen işi mükemmelen l,şı- ran bir genç. konuştum. Biraz ııfçı goıu- küyor amma.. Ülemür aa BÜ ÖÜT Ğ eeet Sayfa $ H, ——oL0kLKLyXo——” mağdurların yani * — Haydi sen git, biraz daha - — Evet, ben de birkaç defa —

Bu sayıdan diğer sayfalar: