19 Mayıs 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

19 Mayıs 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

< İ9 Mayıs 938 _G“"'b bir vak'a: Genç bir kız, diğer bir kızla evlendi Fakat bir hafta sonra mesele mey- dana çıktı, hayretle karşılandı Londra civarında Harrogat N anın kilisesinde bundan 1 hafta evel henüz 25 ya- ı | fında bulunan dilber Rüt Bar- | trin, Con Lisyonel Dinji is- Hinde çok sevimli ve güzel Si delikanlı ile nikâh —mera- Nİ yapılmıştır. ; Bu izdivaç âyininde - kızın abası maruf makinist Mister Barker ile zevcesi Mis- bi Emma Barker de hazır n unmuşlar, hatta - kızlarının Si d_l[nıdlırımn şahidliği va- esini de görmüşlerdir. , Mamad, gayet şık ve ken- h_:Sıııe ç'ok yaraşmış bir kos- M giymişti, ellerinde de İi âz eldivenler vardı! Bu " '::d hâdisenin — hatırasını eşİ |_ etmek üzerede bir kaç z lnfeıine resim çekilmiştir. Z €ni evliler merasimden İizn"' İîıl aylarını geçirmek vi]î:ı Vı!ız!on civarında bir 'dya gitmişlerdi. lş lıi:n karilerimiz, diyecek- T8 - , Heryerde olagelen bu :::il“eyi bize uzun uzadıya Edı he mana vardır?. rimiş © buraya kadar. karile- . WF haklıdırlar; — fakat n bir hafta kadar bir letin detektiflerin nezareti al- tında şehre getirildiği büyük bir hayretle görülmüştür! Bu hayret biraz sonra büs- bütün artmıştır. Çünkü Con Lisyonel Diniji adını taşıyan güzel delikanlının, Harroyat kasabasına komşu Ritlan ka- sabasından Mis Koning oldu- ğu meydana çıkmıştır! Mesele mahkemeye akset- miştir. Nikâhı kıymış olan papas ifadesinde: — Evet, demiştir. Ben da- madın çok tüysüz ve kadına benzemesini ve sinninin tan- nan olmasını şübheli gördüm, yaşının yirmi bir olub olma- dığını sordum müsbet cevab alınca arkasını aramadım! Bu iki genç kızın niçin evlendikleri henüz belli de- ğgildir. Bir hata veya bir hile eseri olması ihtimali olmakla beraber, bir hafta içinde bu vaziyetin anlaşılmaması hay- reti mucibdir. Çünkü bu iki kızın evlendiği zabıtaya imza- sız bir mektubla haber veril- miştir. Doğru insan dik yürür Çeşmede sakız ağacı yetiştirilecek On sene sonra senede 40,000 kilo sakız istihsal edilebilecektir nî'" *Pey zaman evel © havalisinde bir miktar gönderilerek şekerlemelerde - kulla- ON yıllarda Çeşmede ei — ağaçları, için î“i!ıul:h ';:":x: Onun kiz Rumlar Sa- l.nd::lfilnıızlık getirterek bun- Tülen k"” Şartlarına uygun gö- tü iyılarında yetiştirmişler akız ağacı elde et. * umuümi harb 'asaydı, şimdi Çeşme ha- el 40-50 bin sakız bi lcşklı. Bu hava- TMUP, incir, çitlembik Zeytin ağaçları da vardır. y L'î'f* Vekâleti, şimdiki hal- 'l'lnıı.m:u Safta zeytin ağaç- tirilm Şenni şekillerde yetiş- 'nıkı“!ne ehemmiyet ver- '2";!::'" Bu meyanda sakız sekildi 'nın Üretilmesi ve fenni N e__hkılmııı temin edi- '::N:hıllır için yeni bir sıtası temin edilmi; A':';Hır. Şimdi Çeşme v: &e tı havalisinde (300) ka- T d:;kıı ağacı vardır ve bun- ö hersene az miktarda z alınmaktadır. Sakız fi- Anlarının üretilmesi için çelik Yetiştirilmesi lâzimdır. ve bu- Eücu=nu ve kafanı işlet İlimmie SRRLAle Va gelir Ka nuün için de mevcud 300 aj; tan çelik almak ve köklen- dirmek suretile 30,000 fidan yetiştirilebilir. Yabani sakız ağaçları da aşılanarak onlar- dan da istifade mümkün ola- bilir. Aynı zamanda halka sa- kız istihsalinde çizme usulü öğretilecek olursa hem nefis, hem daha çok sakız elde edi- lebilir. Ziraat uıüdiirlüğı'ı. bu mühim mesele üzerinde ted- kikler yapmaktadır. İyi çalış- ma ile on yıl sonra Çeşme havalisinde senede 40 bin ki- lo sakız istihsal edebilecek derecede fazla sakız ağacı ye- tiştirmek mümkün olacaktır. Kültürparkta hazırlıklar Sıhhat müzesi için 50 bin lira sarfedilecek Kültürparkta fuar — hazırlık- larma — devam - edilmektedir, Yeniden kurulacak olan sıhhat müzesi için Sıhhiye Vekâle- tinden cevab gelmiştir. Sıhhat mMüzesi, Hilâliahmer merkezi tarafından inşa edilecektir, Müzenin plânları da gönde- rilmiştir. Aymı zamanda bir sıhhat mektebi mahiyetinde olacak müze binasının inşasına SO0 bin lira sarfedilecektir. İn- şaat 15 güne kadar başlıya- cak ve fuar zamanına kadar bitecektir. Paraşüt —kulesi inşaatı da ilerlemektedir. Temel tama: men atılmış ve küle inşasına başlanmıştır. Kule de — fuara yetiştirilecek ve atlamaya açı- lacaktır. ANADOLU Serbest sütunlar Ecnebileşen Türkçe Müceddidlik iddiasında bu- lunan kalem sahiblerinin elin- de gürbüz, temiz, dinç ve ahenkli Türkçemiz Arnavud- | laşmağa, Frenkleşmeğe, Rum- laşmağa başladı. LAmarinaya çivi sürter gibi muharriş ses- ler çıkararak kulakları yırta, yırta, gözleri tırmalıya, tırma- hya gazete sütunlarını doldu- ran bu içi dışına çevrilmiş ec- nebi Türkçe salgını; dikkat ediyorum; her yazı yazanı hiç olmazsa bir, iki defa kendi- sine çekiyor. Salgının menşci — kimdir, nedir, neresidir; belli değil. Hangi ters konuşan adam; duygusunu çetrefil - dilile kâ: ğıda aksettirerek bu işe baş- ladı ve bu tiksindirici tahrir mezhebinin imamı oldu; meç- hul... Davanın âşikâar olan tarafı; salgın halinde bir yazış hasta- lığının vücududur. Ters yaz- mak, şiveyi bozmak, ifadeyi perişan ederek dilber Türk. çemizi bozacı lehçesine uydur- mak gibi (bedü cinayetlerin | irtikâbında; galiba; zarafet te- vehhüm ediliyor. — Bakıyorduk hep bera- ber deniz kenarından, — Görüyordu hayalini onun arkasından, — Gidecekti sevgilisinin pe- şinde o. Bunlar Türkçe — değildir; Kürdçedir, Arnavudçadır, Rum- cadır. Dilber Türkçenin bün- yesine; böyle cümleleri tersine döndürüb — yazmaktan daha feci suikasd yapılamaz. — Lâzımdır sağmak keçinin südünü. Gibi içi dışına çıkarılmış ifadeler karşısında ihtiyarımı gaybederek: — Hangi İtalyan bunu İn: İngilizceden Türkçeye tercüme etti. Diyorum. Ve sonra imzaya rum: Türk adı... İstanbulu bir tarafa bıraka- rak mahalli konuşmak lâzım- gelirse diyeceğim ki: yazı iş- leri müdürlerinin gözleri çok zayıflamış olacaktır. Bunları okuyub beğene, beğene mi sütunlarına geçiriyorlar, yoksa hatır kırmamak için mi?. Fıkra muharrirlerinin dörtte üçü bu ters ifadeleri kâfi de- ğilmiş gibi öyle çirkin (Sürç-i- kalemler) de yapıyorlar ki ta- rif edilemez. Dün; bir köşe yazıcısı “Bizim köylülerin ku- lakları öne doğru, diyordu. İnsan kulağının öne, arkaya, yukarıya, aşağıya, sağa, sola doğru dikilmesi imkânı varsa muhterem muharrir mutlaka köylü kıyafetine girerek ay- naya bakmış olacaktır. Ege bölgesi ve İzmir şehri pek çok kalem sahibi yetiş- tirmiştir. Bu memleket zaman, zaman kalem erbabının kesa- fetle kaynağı haline gelmiş ve merkezden muhite doğru ta- şışlar arzetmiştir. Çevreyi dar bularak İstanbula atlıyan mu- harrirlerin sayısını; kırk yaşını aşkın olanlar çok iyi bilirler. Böyle bir memlekette ve böyle bir muhitte matbuat na- sıl oluyor da: — Geçmişti. canından yor: gunlukla. Gibi felâketli ifadelere yer veriyor; vicdanım şahiddir ki; şaşıyorum. Aman bgıgıw.hınirle:. aman bakıyo- Ataturk 19 mayısı anlatıyor İstanbuldan çıkmadaîı evel verilen karar Turing kulübün Samstna ayak basınca tabika başlandı — Başı | nci sahifede — Saltanat ve Hilâfet mevkiini işgal eden Vahdeddin, müte- reddi, şahsını ve yalnız tahtı- ni temin edebileceğini tahay- yül ettiği deni tedbirler araş- tırmakta. Damad Ferid Paşa- nın riyasetindeki kabine; âciz, haysiyetsiz, cebin, yalnız pa- dişahın iradesine tabi — ve onunla beraber — şahıslarını vikaye edebilecek herhangi bir vaziyete razı.. Ordunun elinden esliha ve cephanesi alınmış ve - alın- makta... İtilâf devletleri, mütareke ahkâmına riayete lüzum g: müyorlar. Birer vesile ile iti- lâf donanmaları ve askerleri İstanbulda. Adana vilâyeti, Fransızlar; Edirne, Maraş, Ayıntap, İngilizler - tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Kon- yada İtalyan kıtaatı askeriyesi; Merzifon ve Samsunda İngiliz askerleri bulunuyor. Herta- rafta, ecnebi zabit ve memur- ları ve hususi adamları faali- yette.. Nihayet, mebdeikelâm kabul ettiğimiz tarihten dört gün evel, 15 Mayıs 335 de itilâf devletlerinin muvafakatile Yunan ordusu İzmire ihraç ediliyor., Atatürk devamla: “Vaziyetin dehşet ve veha- meti karşısında, heryerde, her mıntakada bir takım zevat tarafından mukabil halâs ça- releri düşünülmeğe,, başlandı- ğgını,“Trakya Paşaili, ve Trab- zonda “ Muhafazaihukuk ve ademi merkeziyet,, cemiyetleri- nin kurulduğunu söyledikten sonra şöyle devam ediyorlar: *İzmirin işgal — olunacağına dair Mayısın on üçündenberi fili emareler gören İzmirde bazı genç vatanperverler, ayın 14/15 inci gecesi, bu elim va: ziyet hakkında müdaveleielkâr eylemişler ve emrivaki haline geldiğine şüphe kalmıyan Yu- nan işgalinin ilhakla neticelen- mesine mani olmak esasında müttefik kalmışlar ve (Reddi ilhak) prensibini ortaya atmış- lardır. Ayni gecede bu mak- sadın teşmilini temin için İz- mirde Yahudi — maşatlığında toplanabilen halk tarafından bir miting yapılmışsa da ertesi gün sabahleyin Yunan asker- lerinin rıhtımda görülmesile bu teşebbüs ümid edilen derecede temini maksad edememiştir.., Büyük Şef, bunu müteakıb gerek - kendilerinin müfettişi bulundukları üçüncü, gerekse ikinci ordu cüzütamlarının ne- relerde ve ne halde bulunduk- larını anlatarak — şöyle devam ediyorlar: “Benim bu doğrudan doğruya kumandam cari olduğundan iki kolorduya emir ve fazla bir salâhiyetim vardı, ki müfettişlik mıntakasına müca- vir bulunan kıtaatı askeriyeye dahi tebligat yapabilecektim. Kezalik mıntakamda bulunan yazı işleri müdürleri!. Muhiti- mizi bu ecnebileşen Türkçeden kurtarınız. Bu günahın vebali sizin boynunuza yüklenmek- tedir. Dilber Türkçemizi kanırta, kanırta boğazlıyorlar... ... - ve mıntakama mücavir bulu- nan vilâyata da tebligatta bu- lunabilecektim. Bu salâhiyete göre Anka- rada bulunan yirminci kolordu ve bunun mensub olduğu mü- fettişlik ile ve Diyarıbekirdeki kolordu ile ve hemen bütün Anadolu rüesayı memurini mül- kiyesi ile muhabere ve müna- sebette bulunabilecektim. Bu vasi salâhiyetin, beni İstanbuldan nefiy ve - tebyid maksadile Anrsdoluya gönde- renler tarafından, bana nasıl tevdi edildiği mucibi istiğra- biniz. olabilir! Derhal ifade etmeliyim ki, bana bu salâhi- yeti onlar bilerek ve anlıya: rak vermediler, Herçibad abad benim İstanbuldan uzaklaşma- mi arzu edenlerin icad ettik- leri sebeb (Samsun ve hava- lisindeki asayişsizliği mahal- linde görüb tedbir almak için Samsuna kadar fgitmek) idi. Ben vazifenin ifası, bir ma- kam ve salâhiyet sahibi ol- mağa mütevakkıf olduğunu ileri sürdüm. Bunda hiç bir beis görmediler. O tarihte erkânı harbiyei umumiyede bulunan ve benim maksadımı bir dereceye kadar istişmam eden zevat ile görüştüm. Mü- fettişlik vazifesini buldular ve salâhiyete müteallik — talimatı da, ben kendim yazdırdım. Hatta Harbiye Nazır olan Şakir Paşa bu talimatı oku- duktan sonra imzada tereddüd etmiş, anlaşılır, anlaşılmaz bir tarzda, mührünü basmıştır.., Atatürkün nutkunun bu kıs- mında, umumi manzaranın da- ha dar bir çerçeve içinde, muhasım devletlerin memle- keti ne suüretle taksim - ettik- lerini, padişah ve halifenin hayat ve şahsından başka bir şey düşünmediğini, milletin ve ordunun da kurtuluş çaresini düşünürken mevrus bir itiya- dın sevki ile hilâfet ve salta- natın masuniyetini de nazarı itibare aldığını, İngiltere, Fran- sa ve İtalya gibi devletleri gücendirmemekliğin de esas olarak tutulduğunu hatırlattık- tan sonra diyorlar ki: *İzah ettiğim malümat ve müşahedata göre, üç nevi ka- rar ortaya atılmıştı. 1 incisi; İngiltere himayesini talep etmek. 2 incisi; Amerika mandasını talep etmek. Bu iki nevi karar sahipleri, Osmanlı devletinin bir kül halinde muhafazasını düşünen- lerdir. Osmanlı memalikinin muhtelif devletler beyninde taksiminden ise kül halinde bir devletin tahtı himayesinde bulundurmağı — tercih eden- lerdir. 3 üncü karar, mahalli halâs çarelerine matuftur. Meselâ; bazı mıntakalar, kendilerinin Osmanlı devletinden fekkedi- leceği nazariyesine karşı on- dan ayrılmamak - tedbirlerine tevessül ediyor. Bazı mıntaka- lar da, Osmanlı devletinin im- ba ve Osmanlı memleketleri- | nin taksim olunacağını emri vaki kabul ederek kendi baş- larını kurtarmağa - çalışıyorlar, Bu üç nevi kararın esbabı mucibesi vermiş olduğum iza- hat meyanında mevcuddur. Sayfa $ ECEEENİLEZ L T En büyük servetiniz vücudunuzdur . ——— Bergama büyük gezisi Bergama Halkevince 22-5-937 gününden itibaren 28-5-937 gününe kadar bir hafta müd- detle, — tertib edilen (Büyük Kermes) eğlenceleri münase- betile Turing ve otomobil kulübümüz Bergamaya hafta için muhtelif geziler tertib etmiştir. Bergamaya gidip gelme 175 kuruştur. Bergamaya gidiş sabah saat 8 den başlar. Dönüş saat 19 dadır. Otobüsler Konak önün- den kalkacaktır. Kermes eğlencelerini gör- mek için daha fazla kalmak istiyenler kulübümüz memur- larına veya Bergama Kermes komitesine biletlerini vize ettir- dikten sonra istedikleri kadar kalabilirler. Biletler, herza- man Konak önündeki Halk otobüsleri idarehanesinden te- min edilebilir. Gezi için İzmirin en iyi otobüsleri angaje olunmuştur. (Otobüslere haddi istiabından fazla yolcu konmiyacaktır. Bu büyük geziye iştirak ederek — Bergamanın — tarihi eserlerini ve büyük - orijinal Kermes eğlencelerini görmek fırsatının kaçırılmamasını tav- siye ederiz. İzmir Turing kulübü İngilterede pamuk rekoltesi Londra, 18 (A.A.) — İngi- liz pamuk müstahsıl cemiyeti tarafından neşredilen bir ra- pora göre, Hindistan hariç olmak üzere bütün İngiltere imparatorluğunda 936 sene- sinde istihsal edilen pamuk miktarı bundan evelki bütün rekorları kırmıştır. 1937 senesi tahminlerinin pek sarih olarak daha müsaid olduğu raporda ilâve edil- mektedir. —ei ü— L Efendiler; ben, bu kararla- rın hiç birinde isabet görme- dim. Çünkü, bu kararların is- tinad ettiği bütün deliller ve mantıklar çürüktü, esassız idi. Hakikat halde, içinde bulun- duğumuz tarihte, Osmanlı dev- letinin temelleri çökmüş, öm- rü tamam olmuştu. Osmanlı memleketleri tamamen parça- lanmıştı. Ortada bir avuç Tür- kün barındığı bir atayurdu kalmıştı. Son mesele, bunun da taksimini temine uğraşı- maktan ibaretti. Osmanlı dev- leti, onun istiklâli, padişah, halife, hükümet, bunlar hepsi medlülü kalmamış - bir takım bimana elfazdan ibaretti. Nenin ve kimin masuniyeti için kimden ve ne muavenet taleb olunmak isteniyordu? O halde ciddi ve hakiki karar ne olabilirdi? Efendiler, bu vaziyet karşı- sında bir, tek karar vardı. O da Hâkimiyetimilliyeye müste- nid, — bilâkaydüşart müstakil yeni bir Türk devleti tesis etmek! İşte, daha, İstanbuldan çık- madan evel düşündüğümüz ve Samsunda Anadolu toprakla: rına ayak basarbasmaz tat- bikatına başladığımız karar, bu karar olmuştur..,

Bu sayıdan diğer sayfalar: