8 Temmuz 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

8 Temmuz 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Temmuz 937 El-Kuds OROŞLAYIM JARUSALEM Kudüs güzeldir, fakat orada neş'eden zerre yoktur. ” Kudüste üç büyük dinin sembolü vardır. Müslü- manların Haremi şerifi, Hıristiyanların Kamame ki- lisesi, Yahudilerin Ağlama taşı, bu üç büyük dinin bir zamanlar get'rmiş olduğu yüksek insanlık idea- lini Kudüste bulamazsınız. Bulacağınız şey, bu üç büyük sembolün kapılarında ve civarında yapılan di- nİ ticaret veyahud politika mücadelesidir. YAZAN: Burhan Belge A Kudüste son çarpışmalardan bir intiba Kudüsün değişen — yerleri Vür, hiç değişmemiş yerleri Var, Değişen yerler, yahudi İemtleridir. Hiç değişmiyenler, Arab mahalleleri. Daha tay- ede iken, aşağıyı kucaklı- n bir bakış, iki keskin te- tı'n karşılaştığı bir memle- ineceğimizi anlatıyordu. gğüixliıı yollarının - şöhreti, &Kıhiıede bulmuştu, Ara- ğ iz, asfalt cadde üzerinde gibi kayarken, bu şöhre- ıı.Hıübılâkılı hiçbir tarafı h 'l!'îını anladım. İşte yalnız Lüdden Kudüse giden 60 ç Metrelik yolu sökerken, lş.k'-'kin teuydı maddeleşmiş ),.::ldc örmek — kabil olu- *kti Bir köyden geçiyorduk, “ ve tarlaları Ren boyun- &i hatırlatıyordu. Beş lş' sonra bir diğerinden Orduk, geriliği ve fıkara- 4 Bözleri tırmalıyordu. Bi- tarlalar ve evler tel ör- xidiılıud bahçe duvarlarile işti. Diğerinde hudud- x*fı leklerden ve bunların ginde tozlanan sabbare hden ibaretti. se böyle vardık. Ve €e ayni tezadın daha , Olarak devam ettiğini t— Avrupa ile Asya; cehalet; — temizlik ile İN edeniyet ile iptidailik, Üğ, Arşıya idi. Aralarında | al sahası yoktu. İy; Yanın en iyi muhafaza E: kılelerindgn biri olan kalesinin içi, Arab N*"dir Kudüsün mamur i, , Ve Hiristiyan mahal- enin dışında inkişaf *dir. Kalede oturanların lıuıhlyıiydlerini, bir o h i]: ve bir de “Haremi e " Mescidi Aksa ,, yıstadır. Bunlar da ol- .Mülfımın medeniyeti, Mmüdafaa etmek im- San ve delillerinden © mahrum kalacak. Şu var ki, Kudüsün en ca- zib tarafları, gene bu kalenin içinde yahud yakın civarında olan kısımlardır. Dar sokak- lar ve çarşılar, biribirlerine merdivenlerle yahud üzerleri kemerli dehlizlerle geçit ve- rir. Taban ya taş, ya nemli topraktır. Dükkân, ev, çeşme, şadırvan hep bu yekpare te- dedir. Sebze, baharat, börek ve günlük kokuları içiçe; mal- tızın üzerinde kaynıyan nohud destisi, demirhindi — şurubu satan a İam, pazarlık yaptıkça dibe giden frenk, camiden gelen buharalı hacı, tesbihçi, polis, araba, eşek, köpek yan- yanadır. Güneşin ışığının ışığı, bu halvetlerin eşyası ve in- sanları üzerine hurşuni ile si- yah arasında bir ziya serper. Çocuk ağlar, satıcı bağırır, kadın kavga eder ve bir ho: roz ile üç tavuk, sokağın or- tasında duran karpuz - kabu- ğunu gagalar. Yürürsünüz, merdivenleri tır- manırsınız, duvarlara sürünür- cesine dar sokağın içine göv- denizi ve adımlarınızı - sığdır. mağa çalışırsınız, feraha çıkar gibi olursunuz. Üzerinize bir sokağın kemeri daha kapanır, keskin bir kösele ve sahtiyan kokusu, burun - deliklerinizin şammesini ayartır. Nar gibi çarıklar, yepyeni semerler ara- sından, bakışlarınız ip kangal- larıma, at, eşek ve deve yular: larına dalarak, geçersiniz. Bü- tün bu renkleri ile koktları loş bir ışığın koynunda kay- naşan dünya, taş evlerin, taş sokakların, taş duvarların, taş tavanların içindedir. Bütün Ku: düs, zaten, taştandır. * Kudüste üç ük dinin üç büyük sembolü vardır. Müslü- manların “Haremi şerif, i, hı- ristiyanların, “Kamame,, kili- sesi, Yahudilerin, “ Ağlama Şundan bundan Gazeteler — Galatasaray: Güneğ —maçipda — oyuncular biribirlerine girdiler. Seyirci- ler keza.. — Âdettir bu, biribirlerine girerler. Sonra birkaçını, şu- rası kırık, burası sakat, diye yekün — hanesinden — tenzil ederler. Gazeteler — Mülâyim, Ame- rikan boğasından kemeri aldı. Nasıl aldı amma, burası üye gelmiş, yenip yen. kat'iyyetle Bsöyliye- miyor. Halk bağrışinca, o da kemeri çekip almış, maamafih, aldı ya, ona bakınız. — Filistin üç kısma ay- rılacak? — Ben hiç sanmıyorum, o zaten kendiliğinden ayrılmıştır amma, alnına yazılmıştır, tek parça halinde, fakat için için bin parça olarak yaşıyacaktır. Sezarın hakkını Sezara ver- melidir. — Filistin de Arabla. rındır. — Belediyenin ilk vazifesi şehirlilere hizmettir. — Oh, oh, oh, aferin, ne güzel de bildin be birader? — Sevgilisinin evini yaka cakmış? — Belki de kalbini ve ha- bümanını yakmıştır. da için.. - Kadına hakaret etmiş — Garib bir âdet!. Gaze- telerde erkeğe hakaret vaki olunca bunu “erkeğe,, diye yazmayız da kadına gelince derhal “kadına hakaret,, deriz. Nedendir acaba, hiç düşün- dünüz mü? — İspanya daha bir kalmış! — Atma Franko cephane- leri, dağlar inlemesin! Bundan Üç ay evel Madrid bu hafta elimizdedir. Diyordun, halbu- ki Madrid hâlâ eski yerinde duruyor. Amma, bacağı, kolu budanmış, zararı yok — Dilencilerin faydası? — Bence zehirli gazın fay- dasına benzer sanırım.. — Amerikalı kadın tayya- reci bulunamadı. — Endişeye değer. Fakat Amerikalı olduğu için vahşi: lerle bir muaşkaaya — tutulup herşeyi unutması da meldir. — Uzak Şark vaziyeti fena gidiyor. — Mübarek — üesnenin iyi gittiği vakimidir. sanki! — Bir ayda yediğimiz et miktarı.. — Korkmayın, etin yüzünü görmiyen, hatta suyunu içmi- yenler bile var.. Çimdik Diş Tabibi Cevad Dağlı İkinci Beyler sokak No. 65 Hergün sabahtan akşama kadar hastalarını kabul eder. Tele. 3055 FOKANNTI duvarı,, Bu üç büyük dinin bir zamanlar getirmiş olduğu yük- sek insan idealini, Kudüste bu- lamazsınız. onun hükümetinde haftalık cephane muhte- Bulacağınız şey, bu üç sem- bolün kapılarında ve civarın- da yapılan, din ticareti yahud politika — mücadelesidir. Bu bahse, ayrı bir yazımda te- mas edeceğiz, çünkü bu din ticareti, yalnız Kudüse inhisar etmez. Bütün Filistin, bu tica- retin çarşısıdır. Kudüs, here.yeni semtleri, kusursuz — caddeleri, —büyük — Na âlâ kremam kay- ma ... ak!..' — Vişneli, kaymakl durmam!. — Dişleri donduruyor. don Bu sesleri hergün öğleden sonra duyarım. Önündeki ken- di gücüne, kendi göre yaptırmış olduğu araba- sırı gicirdata, tikırdata - tikir- data iterek geçmediği yoktur. kuvvetine | gün — Dondurmacı macı Evimizin karşısındaki komşu çocukları onu çağırıyorlardı. — Efendim.. Geliyorum. Diye cevap verdi. Bir anda mahallenin çocuk- ları onun başına üşüşüvermiş- lerdi. — Bana kırk paralık!. — Bana da! Çocuklar sanki arkalarından kendilerini biri kovalayıp du- ruyormuş gibi acele ediyor- lardı. O kadar ileri vardılar ki; | neredoyse gırtlak gırtlağa ge- leceklerdi. — Ben dim.. — Yok.. Ben senden evel.. | Dondurmacıya baktım: O çocuktu. Hergün öğle üzeri kapımızdan ince sesile Dondur- senden — evel gel otelleri müesseseleri ile, ulak bir Avrupa şehrinden farksızdır. Yolların ve meydan- ların — seyriseferi mükemmel yoluna konmuştur. Otomobil- ler için teknik talimatın * 100 tatbik edildiği yer, bütün Ön- asyada yalnız Filistin, Filistin- de de enaz kaza yaptıran şehir, Kudüstür, Filistin yollarında matosik- | letli devriyeler gezer. Bunların #azifesi, oltomobillerin gidiş gelişini kontrol etmektir, Bu- pA reğmen, dişma | çıkanlar vardır. Yolda devriye İ olduğunu, şoförler biribirlerine ve talimatın Şehirden röportajlar: Bu küçük dondurmacı, aslında mekteplidir.. .—— Sokakları çınlatan ince sesile an- latıyor; subay olacağım, subay! Diyor.. Küçük Ismet geçen sarışın çocuk Küçük müşterilerinin — vazi- yetinden kendi de şaşırıp kal- mığ, onları seyrediyordu.. Bir aralık dayanamadı: — Yapmayın be.. Aceleniz ne?.. Çocuklar biç ona aldırış bile etmiyorlar: — Yok benim sıram, — Yok senin sıran. Nihayet çok geçmeden kü- çük dondurmacı, kendinden küçük — müşterilerinin işlerini bitirmiş, rahata kavuşmuştu. Arabasını süreceği sırada ona seslendim: — Küçük baksana! Bana baktı ve yanımâ ya- naştı. İnce ve tatlı sesile: — Sonu 6 ıncı sahifede — haber - veriyorlar. Gün lâmba yakıyorlar, geceleyin lâmba söndürüyorlar. Fakat Kudüs eğlenilecek bir şehir değildir. Birkaç. si- nema ve kahvesinden başka hiçbir şey yoktur. Yahudi: Arab - düşmanlığı,- bir kere, gece - çıkışları âdetini kaldir: mış. Bundan başka, hangi dinden olursa olsun, herkes | ya solfudur yahud solfu gö- züküyor. “Avrupa kahvesi,, diye bir yere uğradım. Kötü bir jazzı vardı, Basitleştirilmis bir Vi. Yeni kooperatif ve fen işleri Aydın, ( Bial'? kanun hükümlerine uyan Or- taklar, Erbeyli, Karapmar; . Umulu Ye Ci tarım kredi - kooperatiflerinin umumi heyetlerinin toplanarak — Yeni Germencik, yeni idare heyetlerini seçtik- lerini yazmıştım. Fakat, s0ü: radan kooperatiflere — iltihak eden yeni üyelerin sayısı eski üyelerin üç, bazı kooperatif- lerde beş, altı mislini -buldu- ğundan, kooperatifi idare ede- cek heyetlerin seçimine bun- ların da iştirakini ve seçilme- lerini temin için eski idare heyetleri tamamen çekilmişler- dir. İlbay, yanında İzmir Üzüm Kurumu direktör muavini ol- duğu halde yukarıda adlarını yazdığım kooperatiflerin hep- sine giderek yeni idare heyeti seçiminde bulutmaktadır. Bir baraj yapılacak Koçarlı ve Söke ovalarını sulamak için Aydın- Çine şo- şesi üzerinde 22 veya 27 insi kilometro üzerinde büyük bir baraj yapılması kararlaştırıl- miş ve su işleri idaresi fen heyetinden iki grub mahallinde tedkiklere başlamıştır. Aydın - Çine yolunun Çine- den itibaren Aydına doğru, 7 kilomotroluk kısmının esaslı tamiri müteahhide verilmiş ve inşaata da başlanmıştır. Yolun üç kilometroluk kısmı tamam- lanmış, diğer kısmının yapılması baraj yerinin tesbitine kadar geri bırakılmıştır. Çünkü eğer baraj üzerinde olursa, yolun değiştirile- cektir. şose güzergâhı Teftişler Kültür Bakanlığı mesleki tedrisad umum müdürü B. M. Rüştü Aydına gelmiş ve san'at mektebinde incelemelerde bu- lunarak, bugün Ankaraya git miştir. Nafıa umum müfettiş- lerinden B. Besim de bir haf- tadanberi Aydında naha işleri üzerinde tedkik ve teftişte bulunmaktadır. Yugoslavya denizcilerine sigara gönderdik.. Belgrad, 7 (A.A.) — Avala Ajansının bildirdiğine göre, Yugoslavyayı ziyaretleri esna- sınde Başvekil İsmet İnönüyle Hariciye Vekili Dr. Rüştü Aras sahilde kâin Kotora giderek muhtelif deniz müesseselerini gezmişler ve Yugoslav donan- masına mensub zabitler tara- fından büyük bir hararetle karşılanmışlardı. Bu karşılamadan pek müte- hassis olan Türk devlet adam- ları mühim miktarda Türk lüks sigaraları göndermişler ve bu sigaralar zabitler ara- sında taksim edilmiştir. yana kahvesi. üş- terisi var: Yahudiler, İngilizler. Ne onlarda ne bunlarda neşe var. Bir kahkaha duyulmadan kapanma saati geliyor ve her- kes evine gidiyor. Yahudi çiftleri bazan kalkıp dans edi- yorlar. Gayet fena dans edi- yorlar. Yahudiler, İbranice konuşu- yorlar. Çünkü dünyanın her tarafından gelenlere bir tek dil konuşturmak lâzım. Bu da, İbranice, Sionistin milli dili. Bu bahse de sonra geleceğiz. “ULUS.. KM ee a LA Ç U

Bu sayıdan diğer sayfalar: