29 Temmuz 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4

29 Temmuz 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ü B DD L I_İTE'M' LEKETTE (Ç Çandarlıda güzel bir plaı vücude getiriliyor — Bergamada bu yıl mahsul bereket- |Jldidir. Tütünler de iyi olmuştur.. Bergama, (Hu- susi) — Busen kışlık mahsull - o rin çoğu bere ketli çıkmakta dir. Geçen sene bütün zahiresini liğa büsene ve- da etmiştir. Yazl D lık — mabhsüller, | havalar kurak gittiğinden or- tadır. Fakat tütünler, bu ku- N raklıktan çok istifade etmiş- | Konya — taralla- .' yından — getirer | — Bergama hiç gör | mediği bu ki a | lerdir. Fazla boy vermedi- | — ginden yaprakları meşin gi- # bi olmuştur. Havalar bo- zuk gitmediğinden, herhangi bir hastalıktan da tamamen azade olarak toplanmaktadır. — Bu senenin tütünü Berga- | — manın şimdiye kadar yaptığı tütünlere göre birinci olacağı kat'i olarak söylenmektedir. Pamuklar: ; Busene koza ve akala to- © humları ekilmiştir. Kuraklığa — rağmen çapa yüzünden kendi- lerini - toplamışlardır. Yalnız [ bazı yerlerde Hind pamuğu ekilmiş fakat bunlar söktürül- müştür. Pamuk kanununa göre r| — Aslah edilmiş akala tohumları iklime daha uygun gelmek- tedir. Pilâj: Valimizin de alâkası ile Çandarlı nahiyesinde bir pilâj yapılmaktadır. Pilâjın bütün işleri bitirilmek üzeredir.Belki bu hafta açılma töreni yapıla- bilecektir. Çandarlı pilâjı ga- yet yumuşak kumu bıılııııın ü4 — sakin bir denizin içeri girmiş bir yerindedir. İşte burada on Bt ei eli beş odalı soyunmaya, hatta ah yatmaya yarar yerler — ynpıl- g mıştır. erl — Çandarlının çok güzel suyu lll vardır. İçinde kuvvetli liynit 4 bulunduğundan böbreklerdeki n tâşları düşürmektedir. Bundan bi başka Çandarlı tarihi bir ka- lal — sabadır. Kasabanın ortasında bir kale yükselir. Bu kale bu civarı müdafaa için yıllarca ü | düşmana karşı durmuştur. Çandarlının tarihi Bergama ile başlar. Burası Bergamanın iskelesi idi. 5 Gayet sakin iki limanı var- 6 | dır. Halk bunların birisine erkek liman, diğerine dişi li- t : ) a 2g 'ı — Ben de emniyeti umu- âtl miye müdüründen bana refa- kat etmesini rica edeceğim. n Emniyeti umumiye müdürü: — Tabii size ben de refa- kat edeceğim, tahkikatın su- reti cereyanından haberdar olmak mecburiyetindeyim. Dedi. General Mars, müs- tehzi bir tavırla: — Çok âlâ, çok âlâ, dedi, ümüz de aynı hedef üzerin- de çalışmak için bir araya toplanmış olacağız. Vakıa her birimiz büsbütün başka usul- çalışmaktayız! Gizli Cihangir Nakleden: F.îıınsıddin Benlloglıı Çandarlı plâjından bir görünüş man derler. Erkek liman, meş- hur Çandarlı açıklarının dal- galarından arasıra müteessir olursa da, dişi liman her za- zaman sakindir. İşte pilâj de bu dişi liman- da yapılmıştır. Dalgaların hü- cumuna uğramadan, yumuşak kumlar üstünde incinmeden denize girenler burada bol bol eğlenmektedir. Zaten buranın suyu ve top- rağı tarihte de meşhurdur. Burada yapılan - kiremitler, toprak işleri o kadar hafif olurdu ki bunların adı ( suda batmaz) diye tarihe geçmiştir. Çivrilde Bir Parti binası yapılıyor Çivril, ( Hususi ) — Parti binası inşaatına devam edil- mektedir. a, 400 kişi ala- bilecek büyüklükte bir salonu, Lir yatak odascım, 6 çalışma odasını, bir banyo dairesini ihtiva edecektir. Parti binası, Cumhuriyet bayramına kadar her halde ikmal edilmiş olacak ve 29 Teşrinievelde —resmi küşadı yapılacaktır. Yapılan projeye göre, bina için beş bin İira sarfedile- cektir. Bu paranın mühim bir kısmı halk tarafından teberru edilmiştir. Bilhassa köylüleri- mizin fedakârlıkları zikre şa- yandır. husuasi .. İlçebay Nureddin — Akko- yunlu köyleri gezmiş ve köy işlerini yakından tedkik ede- rek noksanlıkları - tesbit et- miştir. Torbalıda Yakıcı sıcaklar var.. Torbalı, 27 — Birkaç gün- denberi devam eden sıcaklar burada tahammül edilemiyecek dereceyi — bulmuştur. - Yakıcı rüzgârlar, mahsulâta zarar ver- bir mani teşkil etmez. Polis müdürünün bu sözüne profesör Roz da: — Tabü, tabül. Diye cevap verdi. General Mars: — Şu halde mutabıkız. Saat üçten sonra benim evde top- lanacağız! Dedi. Selâmlaştılar ve biribirlerinden ayrıldılar. General M:r: dışarı — çıkıp ta yalnız kalınca derin bir nefes aldı. Dünkü hâdiseler - — Bu, hedefe varmak için | ve profesör Rozun garip sual- KDAHİZ Ka öLükri d HOĞA aet aA Hırsız hizmetçi Alsancak Mesudiye cadde- sinde B. Bürhanın evinde hiz- metçilik yapan Ahmed kızı Melâhat bazı eşyalar çaldığın- dan tutulmuştur. Yaralamış Kemerde Kahramanlar ma- hallesinde oturan Şaban oğlu Bedri, evine taarruz eden Ab- dullah oğlu Saibi bıçakla ya- ralamıştır. Tren kazası Dün Gaziler caddesinde de- mir yolunda bir kaza olmuştur. Makinist Fuadın idare ettiği katar, oradan geçen Mustafa oğlu Hacıya çarpmış ve ihti- yarı yaralamıştır. Makinist ve Hacıyı tren yoluna birakan makasçı yakalanmış, tahkikata başlanmıştır. Tramvay çarpmış Karantinada Güzelyalı ceza- nesi önünde bir tramvay ka- zası olmuş, Konaktan gelen 7 numaralı vatman Mehmedin idaresindek tramvay arabası 4 yaşında Tosuna çarpmıştır. Yaralı yavru tedavi altına alın- mıştır. Yangın Değirmendağında — muhtar Hasan sokağındaki Şevket pı- muk fabrikasında yangın çık- mış, 100 liralık pamuk yan- mıştır. Yangın, amele Tevfi- ğin, söndürmedin pamuk çu- valları üzerine attığı sigaradan çıkmıştır. Kahvehanede hırsızlık Üç kuyularda Zekeriyanın kahvehanesinde yatan Ali oğlu Hüseyinin cebinden 15 lira para ile bir çift iskarpin çalan Abdullah oğlu Mustafa yaka- lanmıştır. GERLELETOMEANAN TURNUAK ZLT GEETACLR mektedir. Bundan bilhassa pamuk, bostan ve tütün mahsulleri fazla müteessir olmakta ve tarlalarda yanmaktadır. Havanın sıcaklığı bugünler- de 39-40 derece arasındadır. İşçiler, sıcağın fazlalığından tarlalarda çalışamamaktadırlar. 13 Yaşında Bir. kızı kaçırırken yakalandı.. Torbalı, (Hususi) — Tirenin Kahrat köyünde tütün amele- liği yapan ve İzmirin Eşrefpa,a mahallesinde oturan Abdullah oğlu Musa, ayni köyden 13 yaşlarında Melâhat isminde bir kızı kaçırmışır. Musa, Tar- balıdan geçerken yakalanmış ve Tireye gönderilmiştir. Kız da ailesine teslim edilmiştir. leri ve talepleri generalin di- mağını altüst etmişti. General Mars, profesörün tahminlerinin tamamen boşa çıkmasını istiyordu. Vakıa bu hâdiselerin fenne — dayanan kısımları mühimdi. Fakat pro- fesörün zannettiği gibi olmasa gerekti. General böyle düşünerek ilerliyorken başvekâlet daire- sinin önüne geldiğini farketti. Başvekil otomabiline binmiş ve hava karargâhi yolunu tutmuştu. Başvekilin bu şekil- de hareketini icap ettirecek berhalde mühim bir sebep, mühim bir haya hareket veya hâdisesi olmak lâzımdı. Lama şehri yolları halk ile dolu idi, Bu hal, gayri tabit idi. Yollarda görülen bu ka- MAHKEMELERDE Kazma ile başı arl'an Kahl'aman "Bugünkü program Şahıdler İbrahimin öldürmek kas: dile hareket etmediğini söylediler —. Torbalı kazasının Halilbeyli köyünde Kahramanı kazına ile öldürmek kasdile — yaralıyan İbrahimin muhakemesine dün Ağırceza mahkemesinde de- vam edilmiştir. Vak'anın sehe: bi bir küskü meselesidir. İb- rahimin küküsü, Kahramanda düruyormuş, bir gün gidip is- temiş. Kahraman da: — Bana olan para borcunu ver de ondan sonra küskünü vereyim, Demiş ve küüretmiş. Buna hiddet eden İbrahim, yanında duran bir kazmayı kaptığı gibi Kahramanın başına indir- miş ve onu yaralamıştır. Fakat şahitler, kahvede otu- rürken İbrahimin kazma ile Kahramanı başından yarala- dığını gördüklerini, koşarak yanlarına gittiklerini, Kahra- manın yere düştüğünü söyle- Cideli Hüse;în gene sahnede mııleı ve dernışludıı ki: — İbrahim isteseydi Kah- ramanı öldürebilirdi. Çünkü oturduğumuz kahve ile vak'a mahalli arasında epey mesale vardır. Aymı za- manda kazmanın bir. tarafı balta şeklinde idi. Kahrama: nın bir hamlede başını ikiye ayırmak ta kendisi için müm- kündü. Mazaunun - vekili, müekkili- nin katil maksadile hareket etmediğini söylemiş ve gayri mevkuf olarak muhakemesinin devamım — istemiştir. Müddei- umumi muavini B. Şevki Su: ner de aynı talebde bulunmuş ve mahkeme, maznunun gayri mevkuf olarak muhakemesinin devamına karar vermiztir. Mu- hakeme başka bir güne bıra- kılmıştır. a Bu adam bir polis düşmanıdır Şahid komiser ve polisler de bunu mahkemede Meşhur sabıkalılardan Ciddeli Hüseyinin dün Ağırcezada mu- hakemesi vardı. Maznun Hü- seyin, jandarmalar arasında mahkeme salonuna getirildi; üç jandarma, etrafında muha- faza tertibatı aldı ve sandal- yeye oturan maznunun, bütün vücudünün titremeğe başladı- ğı, hatta maznunlara aid par- maklıklı yerde duran — sıranın mütemadi bir şekilde ihtizazla gürültü çıkardığı duyuldu. Maznun Hüseyin, — eyelce muhakemesi esnasında birçok yak'alar yaptığı, bir şahidin başını ayakkabı nalçasile yar raladığı ve bir defa da Müd.- deiumumiye hücuma kalkış- tığı için zabıtaca yeni bir vak'aya sebebiyet vermemesi için tedbir alınmıştı. Ciddeli Hüseyin, bir müddet maznun- lara mahsüs siıra - üzerinde oturdu, fakat asabının zafiyeti yüzünden titremesi devam et- tiğinden rahatsız oldu ve bağ- daş kurarak yere oturdu. Maznun Hüseyin, polislere ve hükümetin manevi şahsiye- tine hakaret etmişti. Şahitler feykalâde görül- müştü. Ne oluyordu? Bilhassa gazete müvezzileri mütbiş yaygaralarla ellerindeki gazeteleri kalabalık arasında mütemadiyen satıyorlardı. günlerde Müvezzilerin sözlerin,den gaze- telerin dünkü feci vaziyet etrafında — tafsilât — verdikleri anlaşılıyordu. Bunun için Mars umumi yoldan ikinci derecede bir yola geçti. Bugün hafif bir sis vardı, Hava biraz bulutlu idi. Sert ve serin bir hava general Marsın hummalar içinde ya- nan yüzüne çarpıyordu. General, hâlâ Lidyayı dü- şünüyordu. Geçen sene tak- riben bu mevsimde, Lidyayı lıhılık.ııııdıyıhduıwık tınınuw Bırıcne. Fıhll indğer a itiraf ettiler dinlendi, komiser ve polisler: den ibaret olan şahitler, bir gün üzerinde esrar bulunan bir adamı yakaladıklarını Cid- deli Hüseyinin, bu şahsı bı- raktırmağa çalıştığını ve po- lisin vazifesine müdahale et- tiğini, kendisinin yakalanarak karakola götürüldüğünü, orada polislere hücum, tecavüz ve hakaret ettiğini, hükümetin manevi şahsiyetini tahkir edici sözler sarfeylediğini söylediler. Mahkeme reisi — şahitlere sordu: — Bu adam hükümete aleytar mıdır, yoksa polislere karşı bir kini mi vardır ? Şabitler maznun Ciddeli Hü- seynin hükümete bkastı olma- dığını, — sözlerile doğrudan doğruya polisleri kastettiğini ve ötedenberi polislere düş- man olduğunu söylediler:Onun esrarkeş, sabıkalı ve ruhan sinirli, kendisini idare ede- miyecek derecede asabi malül olduğunu söylediler. Maznuna ne diyeceği soxuldu. Hüseyin: — Ben hastayım, fakat be- tam bir ömüre benziyen bir senel. Lidyanın bir hain, bir müf- sid, bir casus olabileceğine bir türlü ihtimal vermiyor ve profesörün aldandığına inan- mak istiyordu. Lidyada, profesörün tasav- vur ettiği şekilde esrarenyiz, fevkattabia bir kudret ve kuvvet var mıydı? General buna da imkân ver- mek istemiyordu. General Mars, otomobilini tayyare — karargâhina doğru bütün süratile sürüyordu. General, tayyare karargâhı- na gidecek, bir tayyareyi tet- kik ile iştigale başlıyacak ve sonra bir tecrübe yapmak istiyormuş gibi makineye bi- ö sya İstanbul radyosu Gündüz: Saat 12,30—14 Halk türküleri, havadisler, ha- GE musiki, Akşam: Saat 18,30 Dans musikisi, 19,30 Spor musahabeleri (B. Eşref Şefik tarafından ) 20 (:Bn.*Meziyet ve atkadaş" ları tarafından) Türk musikisi. 2030 (B. Ömer Rıza tara” fından) erapça söylev. 20,45 (Bn. Safiye ve arka> daşları taralından) Türk musi' kisi ve sant a arı. 21,15 Stüdyo orkestrası, 2215 Ajans ve Borsa har berleri. 22,30 Opera parçaları. opertt ve ni İzmirdeki doktorlara mua” yene ve tedavi ettirmeyin. Be" ni İstanbula gönderin, oradâ güzel doktorlar var. Bura! ki doktorların hepsile kavgâ ettim, bana düşmandırlar. Ben iki lâkırdıyı bir araya getire” miyecek vaziyette bir adamım: Polislere karşı hiç te iyi dür şüncelerim yoktur. Onları gö” | rünce titremeğe başlarım. Maznun mulhu bir ginif buhranı geçiren bir adam gibi mütemadiyen titriyordu. Mahkeme reisi, müddeiumu” miye mütaleasını sordu, mü eiumumi muavini - B. Şevu Suner, evrakı tedkik - ettiktef sonra mütaleasını serdedece” ğini söyledi ve mahkemectı dava dosyasının tedkik içil müddei umumiye — veril kararlaştırıldı. ve muhakeme” nin devamı, başka bir gün? birakıldı. Maliye memurlarının muhakemesi Zimmet ve ihmal suçlarıl” dan maznun Basmahane l" liye tahsil şubesi tebli ııuyıuu Wb rü ile suç k y arka” daşlarının mııhıkemelznne gdün şehrimiz Ağırceza mahkemt” sinde devem edilmiştir. celsede maznunlar müdafaala” rını yapacaklardı, fakat maâ7” nun B. Şükrü: — Tahsilât makbuzları, hit bir vakit benim elime geçt” mez. Hatta bunu B. Arif Hik” met adında bir ııufdhl. biliyor. Bu zat şimdi İzmirf Liman İşletme müdürli müdür muavinidir. Kendisi davet edip sorunuz demişti": Diğer maznunlar, müdafi riının hazır. olduğunu söyle" mişlerdir. Mahkemece, müdafaa bak kına taallük ettiği için göstü rilen şahidin celbine karâf verilmiş ve muhakeme 4 tosa bırakılmıştır. Havalandıktan sonra, b3f akropatik manevralar yıpl* biraz sonra motörü boıd ve tayyare ile aşağıya düşe” 'i cekti. Maamafih öyle bir " : kilde düşecekti ki, ne ken' ne tayyareye büyük bir gelmiyecekti. Maamatih, ; sabı yanlış Çıkıp ta ölür$ü bunu da fevkalâde görmi” cekti. Tayyare kıfırıihmı Fw ken aklına bir casusluk kendı:y !gı'ıf'“'J yapılmamıştı. Başvekil de- ÜŞ şebbüsünü ancak kendil açtığını söylemişti. Fakat,. Başvekil bu “.# ' nır*" büsünü acaba başka bir seye açmamış mıydı? kilin bu hususta lıuı unutması çok

Bu sayıdan diğer sayfalar: