17 Eylül 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

17 Eylül 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

b T Eylel 937 Bir Amerikalı gözü ile Avrapadaki gerginlik. .— Hangi millet harbetmek cesaretini gösterebilir” “Ölüm şuar ve basillerin tehlikesi - Modern silâhların kuvvetli ve zayıf tarafları Âmerikada çıkan Fortune mecmuasından Avrupanın n mühim üslerinden Cebelüttarıkın bir görünüşü Hatb 'tehdidi, aşağı - yakarı, t zaman ekönomik bâakımım- dün vaziyette kalarak, halinden memoun olmıyan mil- letlerden elir. Fakat ayni se- beple Avrupanın bugünkü sal- dırgan çebilletleriaskeri üstün- lüklerinin mese&lesi hemen hal- ledilebileceğine katiyetle emin olmadıkça bir harbe girişe: Mezler. Bunların girişecekleri yhangi bir harb, derhal ve kat'i bir surette kazanılmalıdır. _"lîlınıı ikisi de ani ve kati T askeri bücumda tesirini Sösterebilir. Bunların " başlıca Zayıf noktaları ise disiplinin Vvet ve propagandanın his- teri yile , tutunabilmesindedir. Böyle kuvvet ve histeri ile ha- e geçen bir millet ise zaferler seyrek ve fasılalı olan uzun bir harbe Virişemezler. Uzun bir muha- Tebetle “demokrasilerin Servet kaynağı ve üstünlügü kendisini Bösterecektir. 'Bundan “dolayı %l ile Almanya, kısa 'bir Zamanda' kati 'bir zafer kaza- Hacaklarına semin “olmazlarsa harb etmezler. Âni bir baskırı sayesinde Sabuk bir zafer kazanmanın B büyük avukatı müteveffa hl?lıı generali Dodhet ol- Müştur. Bu adamın fikrince h'h hiç ilân edilmeksizin bir _."' başlayıvermeli ve maki- Beli kuvvetler - bilhassa tay- Yareler - düşmanın büyük şe- 5_““'& ve endüstri merkez- erine ssaldırmalıdırlar. görüş, Avrupanın kafa- “Aadakiirahat ve huzuru ka: Sirmaktadır.. 'Fakat mcaba sson- zamanlar- a Dmakineli harb - vasıtaları Wk müthiş - bir muvaffakı- :;'bmk kadar - tekem- "F"- #waziyetinde bulunanlara ik harbtetemin ettiği day- B daha büyük fayda te- Min edememiştir. Bu da, biç tiz, kâfi değildir, * , Sevilden Madride talim edilmişküçük ordusu ve motörlü mnakil vasıtalarile çok iyi meticeler salmiştı. Fakat Madride vardıktan sonra, ora- da iyi talim görmemiş müda- filer, kendi 'mevzilerini muha- faza kudretini gösterince-bu yürüyüş akamete uğramıştır. Bununla — berâaber /Franko, gene Douhetin teorisini takib etmiştir. Sayıları 20 - ile S0 arasında bulumnan bomba tay- yareleri grupları, halkın “harb iradesi,, ni kırmak için açık Madrid şehrine gönderilmiş ve şehri bombalamıştır. Hükümetçilerin tayyare dafi topları zayif olduğu için bu tayyareler pek aşağıdan da uçabilmek fırsatını ele geçir- mişlerdir. Bunlar, şehri 50 gün içinde tam 32 defa bombala- mışlardır. Bununla iberaber şehirde hayat devam etmekte- dir. Dört tane sinema bir,gün bile kapanmamıştır. Kaldı ki hava hücumları da seyrelmiş ve Frankonun ümidi hilâfına, halkın “harb iradesi,, artmıştır. Frankonuün İtalyan dostları makineli :bir hücuma-kalkıştık- ları zaman, netice büsbütün falso çıkmıştır. 330000 düşilik bir kuvvet tanklar - ve zırhlıi otomobillerle — birlikte faşist teorisine uygun olarak ani bir hücumla kat'i bir netice al- mağa kalkıştıkları zaman hü- kümet kuvvetlerinin topçuları karşısında bu taarruz — durak- lamış ve makineler durmuştur. Bu mikeneli - silâhlar, çamurlar içinde saplanıp kalmış, maki- neli bir ordu olmaktan çıka- rak düşmana hedef haline gel- miştir. Bunun üzerine taarruz ricat haline gelmiş, bozgun başlamıştır. Havada uçan Rus tayyareleri, o zaman düşmanı diledikleri gibi bombalamış- lardır. Herhalde motörlü silâhlara taraftar olanlar, İspanyol 'har- binin mükemmel makineli si- Tâhları tecrübe etmek için kâfi bir saha olmadığını söy- liyecek, ve daha büyük bir harb olursa bunların tesiri © zaman görüleceğini iddia edeceklerdir. -Hele Sunday Magazine gibileri uçan deniz- altılardan, içinde insan olma- dan işliyen bomba tayyarele- rinden, ölüm ışığından, motör- leri durduran görülmez duman- lardan, — ölüm saçan 'hastalık basillerinden ve zehirli gazlar- idan baâhsedeceklerdir. Bunlar, ilmi bir surette bir ikaç defa tatbik olunmuştur. Meselâ — bunlardan | basiller, düşman ordusu için olduğu kâdar kullananlar için de teh- Likeli olmaktadır. ' Markoni de ölümünden biraz önce kendi- sile görüşen birisine şunları söylemiştir: İcad ettiğimiz ölüm ışığı ile ancak üç kadem - ötede bulunan bir tarla faresini öl- dürebildik. İşin hakikati şuradadır: Yeni silâhlardan hiç birisi 1918 se- nesindenberi, gereği gibi, te- kemmül etmemiştir. En ziyade terakkiye mazhar völüm * silâh *tayyare “dafi topla- rıdır. Bünlar, -on beş -atışta açık havada 12,000 kadem- den alçakta uçan bir tayyare- yi düşürmektedir. Bunun en fazla terakki eden tarafı, ge- len bir bomba tayyaresine karşı otomatik surette ateşi 30 saniye içinde tanzim etme- sidir. Bundan başka ses ve hararet detektörleri keşfedil- miştir ki bunlar gelen birtay- yareyi 20, 25 milden sezmek- te ve bunları top ateş menzili içine girinciye kadar kat'iyet ve isabetle takib edebilmek- itedir. Büyük 'harbte tayyareler ta- rafından beş düşman tayyaresi düşürülmesine mukabil ancak bir 'tanesi tayyare dafi topla- rile —indirilmişti. Şimdi ise İspanyada tayyare tarafından düşürülen bir taneye mukabil beş tayyarenin dafi toplarla indirildiği iddia edilmektedir. Böylece —tayyare — hücumları müşkülleşmekte ve bunlara karşı devamlı surette beheme- hal müdafaa hava filoları bu- lundurmak lüzumu da ortadan kalkınaktardır. Tayyareden sonra motörlü vasıtaların avukatlığını yapan- lar, en ziyade tanklara bel bağlamaktadırlar. Bu ümidler Olagan :şeyler Bizim gazetenin “dünyada neler Oluyor, Ssütununu dol- duran Faik Şemseddin dün de entresan birşey bulmuş. Bir İngilizin, yaşadığı müd- detçe yediği et miktarı; 20 iri sığırın etine muadilmiş. İngilizlerin obur olduklarını daha doğrusu bizim yeyip, içmemize nazaran çok farklı ve çok ağır miktarlar üzerin- den mide doldurduklarını he- Pimiz bilirdik. Fakat doğrusu ya mideye aid rakamların bu kadar beliğ bir netice vere- bileceğini, şahsım hesabına biç düşünmemiştim. - Gözümün önüne, birdenbire yirmi tane, semiz, yağlı, şaha- ne boynuzlu öküz geldi ve bir İngiliz; ağzını açarak bun- ları birer birer yutuyordu. Gayrühtiyari güldüm. Eskiden, halk arasında bir oturuşta bir yağlı koyun, bir tencere pilâv, bir tepsi bak- lava yeyenler olduğunu işitir- dik. Fakat şimdi mevzu, ı:'.h. doğrusu misal, iri sığırlar üze- rinedir. Fakat bir de var ki, eşek eti hesab edilmemiştir. Heryıl İzmirde kaçak olarak birçok eşekler kesilip dana diye biz zavallılara yutturul- maktadır. Acaba - İnçilterede eşek tenavül buyurmazlar mı, demezsiniz? ..* Şu Amerikalılar, gayet ga- rib mahlüklardır. Durup du- rürken bir de tebessüm mek- tebi, daha doğrusu tebessüm çıkardılar. Ruzvelt şöyle gü- lermiş ve binaenaleyh, gülüşü ona benzetmek için şöyle ya- pılırmış, böyle yapılırmış. Ziya paşa bir şirinde: Yaktı mice canlar etle tebessüm Zira yamuşak huylu atın çiftesi pektir Demiş. Doğrudur. Hergüzel gülüşe ağız açıp imrenmemelidir. İnsanın yüzü- ne gülen neleri vardır ki, ar- kasından alay ederler. Çekiş- tirirler. Mürainin en büyük silâhı, tebessümdür, — dalkavuğun da keza.. Gülüşün temiz ve iyisini ayırabilmelidirki, ona kıymet verilebilsin.. Yoksa her gülüş, ne kadar güzel olursa olsun, para etmez. Çimdik de İspanyol harbinde tahak- kuk — etmemiştir. Tankların orada aldıkları neticelerden ne ltılyınlır, ne Almanlar, ne Fransızlar, ne de Ruslar mem- nun kalmamışlardır. İki tarafta da hafif tanklar, sarp çukur- lara, el bombalarına ve yan- gin çıkaran — gazoline karşı tesirli olamamıştır. Bunlara karşı kendini koruyacak de- recede kalın zırhlı olan tank- lar ise matlub olan sürati gösterememişlerdir. Hiç şüp- hesiz tanklar grup halinde hücum eden piyade tarafından kullanılabilir. Fakat bunlar, müdafaa vaziyetinde bulunan- ların harekâtına mani olama- maktadır. Sonra motörlü vasıtalara gerek havada, gerek karada benzin temini de ayrı bir zor- luk çıkarmaktadır. Zehirli gaz da ,general Dou- hetin tasavvur ettiği neticeleri veremiyecektir. Havadan atı- lan gazlı bombalarla büyük bir şehri tahrib etmek te ni- Tırazlı cinayeti a üzerinde kanlı bir taş duruyordu Maznun: “Ben sevdiğim kadına sopa ile vurdum, taşla başını ezmedim.,, Dedi.. Narlıdere civarında Tırazlı mevkünde — metresi Fatmayı öldürmekle maznun yörük Ha- lilin muhakemesine dün şehri- miz Ağırceza mahkemesinde başlanmıştır. Karilerimiz vak'- ayı hatırlarlar: Yörük Halil, başka bir yörügün çadırında kalan metresi Fatmayı kendi yanına çağırmış, kadın gelme- yince sopa ve taşla başını ezerek onu Ööldürmüştü. Vak'a bundan ibarettir. Suçlu Halil, dünkü muha- keme celsesinde hâdiseyi şöyle anlatmıştır: — Fatraa evli bir kadındı, ilk kocasından bir'de çocuğu vardı. Bir gün benim çadırıma geldi, kendisile bir müddet beraber yaşadık. Kocasından ayrılmak için Hukük mahke- mesine müracaaât etmişti. Bo- şanma davası neticelendikten sonra evlenecektik. Mahkeme, boşanma kararını'verdi. Fatma, o gün benim çadırma gele- cekti, gelmedi. İki gün' bekle- dim, gelmediğini görünce gi- dip aradım, yörük Halil İbra- himin çadırına gittiğini öğren- dim, kendisini çadırda bul- düm: — Haydi eve gidelim. Dedim, beni koğdu ve ağır sözler söyledi; ben de kızdım, elimde bulunan sopa ile ba- şına vurdüm, yere düştü. Baş- ka birşey yapmadım. Halbuki tahkikat evrükmda taşla ba- şını ezdiğim de yazılıdır; ben böyle birşey yapmadım. İlk ifademi verirken aklım başım- da yoktu, ne söylediğimi bil: miyordum, şimdi — doğrüsunu m. Şahitler dinlendi. Bunlar yörük Medine kadın ile arka: daşları idiler. Vak'a günü Ha- Klin; — çadırlarına — geldiğini, Fatmayı orada — bulduğunu, (baydi gidelirâ) diye teklif et- ttiğini, Fatmanın da: — Ben bu hayattan biktım, seninle yaşamak istemiyorum. Köpek gibi arkamdan ne ge- hayet bir hayalden başka bir şey değildir. Büyük harbte kullanılan gazların en tesirlisi olan iperit gazı ile Nevyork şehrini — -bo; mecbur edebilmek için 2000 kiloluk bombalar taşıyan bomba tay- yarelerile 37.375 defa hücum etmek lâzımdır. Kaldı ki bu iperit çn, kireç kloridi ile tesirsiz bir hale getirilebildiği gibi bunun tesirli olabilmesi için kesif bir halde bulunma- sı'da icab deder, Bundan başka bu gaz, ilerliyen asker- leri “durdurmak için kullanılan bir müdafaa vasıtasıdır. Meçhul gazlara gelince kim- yagerler böyle yeni keşiflere pekde ihtimal vermemekte- dirler. İmdi, ani bir baskın ile karşı tarafı derhal imha etme- nin pek de öyle kabil ve ko- lay bir iş olmadığı görülmek- tedir. Saldırganlık — vasıtaları ilerlediği gibi müdafaa silâhları da tekemmül ettiği için sal- dırganlar, nihayet uzun bir harbe girişmek zorunda kala- liyorsun? — dediğini, Halilin, bundan hiddetlenerek sopa ile başına vurmak suretile Fat- mayı yere düşürdüğünü, sonra bir taşla başını ezdiğini söyle- diler. Maznun, taşla ezmedi- ğini söyledi, halbuki kanlı taş, mahkeme — salonunda — masa üzerinde duruyordu. Bazı şahidler gelmemişlerdi. Onların celbi için muhakeme, başka bir güne bırakıldı. İngiliz belediyecileri Almanyada yolları tetkik edecekler.. Londra, 16 (Radyo) — Deyli Telgraf gazetesine göre, İngiliz belediyecilerinden —mürekkep bir heyet Almanyaya 'yeni yol sistemleri — üzerinde tetkikat yapmak üzere gidecektir. Kanada Milletin arzusu olmazsa harb edemiyecek.. Ottava, 16 (Radyo) — Ka- nada parlâmentosu, Kanada halkının umumi ârasına müra- caat etmeden hiçbir harbe iş- tirak etmiyecektir. Kanada meclisi beş günlük hafta kanununu müzekere ede- cektir. Sir Erik Dormon Londrada Londra, 16 (Radyo) — İn- gilterenin Roma sefiri Sir Erik Dormon Skoçyadan Lon- draya dönmüştür. Romaâya gitmek üzere B. Edenin Ce- nevreden — avdetini bekliye- cektir. Sir Erik Dromon ayni zamanda Başvekil tarafından da kabul edilecektir. Telefonla tehdid Bir kadından para istemiş Tepcikte Sürmeli sokağında bir tehdid vak'ası olmuştur. Mehmet oğlu Recep adında biri, Mustafa kızı umumhane sermayelerinden Ayşeye tele- fon ederek tehditte bulunmuş ve para istemiştir. caklardır. -Faşistlerin Madrid önünde muvaffakıyetsizliğe uğ- ramaları bu noktayı tekid et- miştir. Makinelitüfek hâlâ muha: rebe sahalarının hâkimidir ve makinelitüfek — bir — müdafaa silâhıdır. Bütün bunlardan çıkarabile- ceğimiz netice şudur: Umumi manzara daha ziyade sulhun lehindedir. Çünkü bugün sal- dırganlık arzusu gösteren mem- leketler,diktatörlükle idare edilen memlektlerdir. Hiç bir dikta- tör de, eğer içtinab imkânı varsa, uzun sürecek bir harbe girişmek istemez. Su halde modern bir harbin neticesi bir milletin sosyal te- şekküllerinin, ekonomik pratik- lerinin, anlayış kudretile poli- tik teşekkülünün askerlerin ne- fislerine itimadlarının mükem- meliyetine bağlıdır. Zamanımızdaki — saldırgan diktatörlüklerde de demokrasi- ler dercesinde bu meziyetlerin geliştiğini tasavvur edemeyiz,

Bu sayıdan diğer sayfalar: