22 Eylül 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

22 Eylül 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bir tabirle “Aksayı şark-Uzak . <e filim âleminde mühim Mevkie maliktir. " Uzak şark, yarım milyar :i"“dl_n mürekkep bir âlem- y Bir ummandır! Burada ve G0 Vesair Japon şehirleri | dqslndrki Şanghay gibi son d tede ilerlemiş şehirler var- Yi fakat bütün Çin ve hatta ah " adaları pek çok esrarlı | d.. Ve safhalar saklamakta- limlere rağbet fazla ol- İapon Hilimleri' kalis Çin Japon malı değildir. n İtçen unelg büyük zahı Kay ol Francis kadar güzel tan sonra, başka birşey %'İl.ihîiyıç kalmaz! Çünkü W Olurr Ze doğrü kanatlanmış * Fakat bu güzci kadının fakıyetlerinin esas âmili __nıxüıenigi değildir; o, si- âleminin sihirkâr ruhu- Pa ','::"l ettirecek bir “ med- '» dur! f 'lerma âleminde Greta Gar- Tibi Mar j %îllllk yıldızlar olmasına j ü“hi: Kay Francis bütün bu Wv, en fazla sevilen, en &dir, Bu 4 âleme her arzusunu takdir edilen bir yıldı- y Nnd,'ebcpıe Kay Francise ı!bllk Çuvallar dolusu takdir, eçi ve ilânıaşk mektupları O l'kk ir. Milyonerler var- bütün milyonlarını Ka- ayakları altına dökmeği ederler. Ve binlerce, on TCe zengin, fakir, bekâr ı ©Vli kadın Kay Francisi Ömürlerini mahve- adırlar! Muvaflakıyet — sırları : h' şfvi!gu Sidney bir Japon kadını rolünde çocuğile N ve Japonya, daha kısa | O, ayni zamanda halkın kızıdır.. len Ditrich, Kolber | ve ler kazanmış olan Nikolas Far- kasın “Harb, filimi, Japon> yaya taallük eden bir filimdir. Fakat bu filimde Kimono ile arzıcndam etmiş olmasına rağ- men “Anna Bella, en bü rolü oynamıştır. Şarl Boyer de göz uçlarını çekerek, Japonlara Fakat bunlara filim - Fransızdır. Pi hakiki Japon - filimi bulmak mümkün değil gibidir. “Harb ; filiminden daha benzemiştir? Tağmen, yasada v Bu sebeple bu muhite ! yeni bir filim olan *Port Ar- fil | tör, filimi de böyledir. * 'dır. Bununla beraber Çin | — Amerikalıların yaptıkları “Ma- Di " dam Buttefli, filimi” esas iti- barile Silviya Sidneyin * eseri- dir. Mevzu ve eşhas Japonlar Sinema âleminin en güzel ve en fazla sevilen kadını ——— ' Kay Francis Tz tam manasile yüksek Kay, mubit kadınıdır; yüksek mu- hitlerde kadının ne olduğunu, sinema yıldızlarından hiçbirisi Kay Francis kadar bilemez! Kay Francis, bir aktris - kızı olmakla beraber, kollej tah- silini bitirdikten sonra, sefir- liklerde bulunmuş Morrov ailesi nezdinde bulunmuş ve Bayan Morrovla birlikte birkaç sene yaşamıştır. Buna rağmen Kay Francis tam manasile halk kı- zıdır. Holivuddaki kadınlardan hemen hiçbirisi Kay Francis kadar basit ve temiz bir ha- yat yaşıyamaz! Kay Francis aktris değildir. Gliserin veya soğan suya kul- lanmadan ağlıyabildiği halde ibaret midir? Hayırl | aktris olmamıştır. n . Japonya liler olmasına rağmen bu güzel filim sadece bir Ame- rikan filimidir! Yoshivara filimi, Tokyonun aşağı tabaka muhitlerine aid bir tilimdir; fakat Amerikalı- ların Marsilya apaşlarını tak: lidinden daha fazla bir mu- vaffakıyet değildir! asutes Silâhsız Şövalye filiminde.. Marlen Ditrich bu “Silâhsız şövalye» fakat sevdalı adam filiminde yeni bir rol almıştır. Şövalyeler devrine aid her macera heyecan ve merak uyandırır; bu böyledir. ve bu defa da Marlen Ditrichin mu- vaffakıyetlerini bir derece ko- laylaştırmıştır. Mevzu da güzeldir; o devir- lerde, şövalye denilen serazad delikanlının silâhsiz. olmasına imkân var mıdır? Silâh, şöval- yenin lâzimı gayrimüfarikidir; fakat o devirde aşksız bir ma- cera tasavvuruna da imkân yoktlur. Silâhsız şövalye olma:- diği gibi sevdasız. şövalye de olamaz. İşte filimin mevzuu bu çihetten enteressandır ve filim şövalye devrine aid değildir; Rusyada son zamanlardaki ke zıllar - beyazlar mücadelesine aiddir. Bu da fena değil diye- ceksiniz? Çünkü kızıllarla, be- yazlarla ve esrarengiz Rusyada geçen bir maceranın da bugün kıymeti çok büyüktür. TaRMMaa a Hanyada Venizelos için ayin yapı- lirken bir dinamit pat- lattılar.. Atina, 20 (A.A.) — Han- yada Venizolosun istirahat ru- hu için bir ayin yapılmış ve bu ayine hükümet namına Gi- rid umumi valisi de iştirak etmiştir. Hanyada Minos oteli önün- de bir dinamit patlamış ve yalnız birkaç cam kırılmıştır. Şüpheli birkaç komünist tev- kit edilmiştir. Bu hâdise, ayin üzerinde hiçbir tesir yapmamış ve hâ- dise berkes tarafından takbih edilmiştir. Alman ordusu Manevralara başladı. Berlin, 20 (Radyo) — Al- man ordusu, B. Hitlerin hu- zurile büyük manevralara baş: lamıştır. Manevralara, 12 Kolordu ve hava kuvvetleri iştirak ede- cektir. “Marlen — Bekdiseklık Türk olduktan sonra güreşe meraklanmamak, olmaz. Güreş, bitim milli sporumuzdur. Evet, bu böyledir. veya böyle ol- malıdırl. Balkan güreşlerini ben de takib ettim. İçlerinde hemen hemen hepsi için kalbimde yerler yükseldi.Çelik gibi, pulad gibi delikanlılar.. Hasımlarını yakalayınca, kolay kolay ne bırakıyorlar, ne de düşüyorlar. Türk gibi kuvvetli darbı meselini, tam Üüç gece bir hakikat olarak, doya doya seyrettim, Şu Kenan da yenil- memiş olaydı, bir çırpıda yedi birincilik alarak büsbütün ke- yiflenecektik. Ben, şimdiye kadar milli takımımızın — güreşlerini — sey- redememiştim, Şu federas- yondan Allah razı olsun; bu- nu da bana nasib etti. Fakat neçare ki, birçok — İzmirliler, hem de deli divanesi olduk- ları halde, güreşlere gideme- diler. Çünkü mesele, para mese- lesidir. Öyle fiatler koymuş: lar ki, değme babayiğit bun- ları veremez.. İzmirin eti, budu nedir kil.. Maamafih, bir daha böyle bir fırsat, böyle bir yağlı kuyruk — yakalarsak - ki - hiç ummuyorum - bize ders olsun.. Güreşleri, İstanbuldan gelen gazeteci — arkadaşlardan Er- cümendle beraber takib ettim. Meslekdaşım, bu işin müte- bassısı: Güreş esnasındaki en küçük bir harekette: — İşte, filân oyunu takib ediyor, fakat şimdi tehlikeye düşecek. Diye diye, öyle bir anlatı- yor ki, hayret ettim. Yok tek cleye, yek çift cleye almış.. — Haydi bakalım, işte sal- to yapıyor.. Yapıyor amma, favullü.. Çünkü dizi yerde değil.. — Gördün mü, gördün mü? O bana soruyor ve ben de soruyorum: b — Neyi?, — Neyi olacak, köprü g:lıyoıdu)... ai Ne yalan söyliyeyim; anla- mıyorum bu dilden, az kalsın “hangi köprüye yahu?,, diye soracak oldum.. Ben arasıra: — Tamam, işte herifi yere çaldı, dediğim halde o gülüyor: — Yoli b teğil b:l. canım, hiç birşey Ve arkadaşım, bana mağlü- biyetin şekillerini, şartlarını, oyunları, — isimleri anlatıyor. O müddet zarfında birçok şeyler öğrendiğim muhakkak.. Gerçi hepimiz hayatta pehli- vanlık yapıyoruz. amma, bu balık başka balık?, Çimdik Ticaret Odasından istenilen malümat Başvekâlet istatistik umuüm müdürlüğünden şehrimiz Ti- caret ve Sanayi odasına ge- len bir yazıda, havayici zaruri- yenin perakende satış fiatleri da malümat istenmiştir. Oda, bu hususta tetkikat yapacak ve geçen sene ile mukayeseli bir rapor hazırlı- yarak gönderecektir. B. Rifat Ahmet İş Bankası İsparta şubesi müdürü B. Rifat Ahmet şeh- rimize gelmiştir. * Peştede'emsalsiz'bir hâdise: Ş İki kardeş 16 yıl sevişmişler.. İki de çocukları olmuş. Hakikat anlaşılırnca şaşırdılar. Fakat ge- ne evlenmekte ısrar ediyorlar.. Peştede emsal- siz bir hâdise ol- muştur. Öyle bir macera ve hâdi- se ki, Alekxandr Dumanın en ha- yali — romanların: da bile bu kadar fevkalâdelik bu- lunamaz. Bütün Macar gazetelerinde sü- tunlar dolusu ya- zılar intişarına se- — Sevişen ve beb olan hâdiseyi ve istinad | ettiği macerayı anlatalım: 8 Ağustos 1937 sabahı, Jan Kokçi adlı bir makinist Peş- tenin 11 inci belediye daire- | sine müracaat etmiş ve bera- | ber belediyeye gelmiş olan, 16 senedenberi de beraber ya- şadığı Yoland. Kerpet adın- daki kadınla resmen nikâh- lanmak istediğini bildirmiştir. Kokçki Macar kanunları muücibince Yoland, ile geçir- diği 16 senelik aşk hayatının bütün teferruatını anlatmış ve bu münasebetinden de iki ço- cuğu olduğunu bildirmiştir. Evlenme memuru: —Pek âlâ, siz aslen nereli- sitiz? Bunu bilmeliyiz ki, hak- kınızda — nüfus durumundan tahkikat yapabilelim. Demiş ve şu cevabı almıştır: — Ben ve Yoland, her iki- miz de Transilvanyalıyız. Transilvanya, malüm olduğu üzere umum! harbten evel Ma- caristana tabi idi. Ancak umu- mi harbin hitamından sonra Romanyaya geçmiştir. Evlenme memuru, bu çifte, herşeyden evel nüfus hüviyet- lerini tesbit ettirmeleri lüzu- munu bildirmiştir. Kokçki ve Yoland belediye- den çıktıktan sonra tanıdıkları bir avukata müracaat etmişler ve avukat da memurun gös: terdiği lüzumu ileri sürmüştür. | Kendisine verilen salâhiyet üzerine avukat on altı sene- denberi beraber yaşıyan ve | münasebetlerini — kanunileştir- mek istiyen bu çiftin nüfusu meselesini tahkike başlamıştır. Aradan birkaç gün geçtik- ten sonra, avukata Transilva- dan beklediği cevap gelmiştir. Avukat bu cevabın zarfını açıp da muhteviyalını öğre- nince, büyük bir hayret içinde kalmıştır. Bu hayret çok haklıdır; Çün- kü gelen evrak musarrah ve kat'i olarak gerek Kokçkinin ve gerek Yolandın annesini Hermina Stonteo göstermek- tedir. Şu halde on altı sene- denberi karı ve koca gibi ya- şıyan ve saadetlerini tamam- lamak için resmi muameleleri yapmağa kalkışan bu iki kimse kardeş idiler. Avukat, bu feci hakikati bu karı ve kocaya bildirmek hususunda büyük bir tereddü- de düşmüş, fakat sonunda ka- rârını vermiş ve Jan Kokçkiyi davet etmiş ve uzun mukad- demelerden sonra Yoland ile kardeş olduğunu bildirmiştir. Kokçki bu haberi alınca çok şaşırmış, fakat biraz sonra: evlenecek olan iki kardeş — Bilmiyorum, bilmiyorum! Diyerek ağlamağa başla- mıştır. Jan Kokçki, henüz 20 ya- şında iken siyasi takibata uğ- ramış ve Peşteye firar mecbu- riyetinde — kalmıştır. Peştede yine Romanya muhacirlerim- den olan Yoland ile tanışmış ve sevişmiştir. Yoland o sıralarda hayatını kazanmak için büyük mağa- zalardan birisinde tezgâhtarlık yapmakta imiş. Yolandın babası malüm de- gildir; ağlebi ihtimal — gayri meşru bir çocuktur. Yoland ve Jan biribirlerini pek — ziyade sevmektedirler; ortada iki çocuk ta olduğu için, vaziyetlerini resmi şekilde tesbit etmek arzusundan he- nüz geçmemişlerdir. Peşte Müddeiumumisi bu iki kardeşin 16 senelik karı koca hayatından sonra resmen nikâhlanıb nikâhlanamıyacak- larını tedkik etmektedir. Ka- nunun müsaid ve telsire şayan bir noktası bulunursa, bu iki kardeş resmen evleneceklerdir. Paris sergisinde bir ziyafet Paris, 21 (Radyo) — Dün Paris sergisinde büyük bir ziyalet verilmiştir. Bu ziyelete İngiliz Harbiye Nazırı Lord Belisa davet edilmiş ve İngiliz. Fransız ricali de hazır bulun: muştur. B. Dekanyanın te. masları. Cenevre, 21 ( Radyo ) — Macaristan Hariciye Nazırı B. Dekanya, Romanya Hariciye Nazırı ve Küçük itilâf mümes- sillerile mülâkatlar yapmıştır. Komiteden çekile. cekler mi? Londra, 21 (Radyo) Deyli Meyl gazetesi, İngiltere ile Fransanın ademi müdahale komitesinden çekileceğini yaz- maktadır. Fransa Pirene hu- dudlarını — İspanyollara - aça- caktır. Bir tayyare kazası Londra, 21 (Radyo) — Bir İngiliz deniz tayyaresi dün denize düşmüştür. Pilotlardan birisi paraşüt ile atılmış ise de, paraşütler açılmamış — ve pilotlar yere düşerek — parça- lanmıştır. Terkiteslihat Komisyonu toplandı.. Cenevre, 21 (Radyo) — Ter- kiteslihat komisyonu üç senelik bir tevakkuftan sonra Per. şembe günü B. Pol Bonkurun riyasetinde toplanacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: