31 Ekim 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9

31 Ekim 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

”Bilüle 9 — — Başı T inci sahifede — |Köy enstitüsünün resmiküşadı düşman sürğülerile vazife başında şebid edilen kahraman polislerimiz için Selvilimösçitte dikilen şükran amtımda da merasim yapılmıştır. Merasimde Müstahkem mevki komutanı General Rasim Aktuğ, Ağırceza reisi B. Süreyya, Müd- deiumumi B. Asım Tumcay ve Müddeiumumi muavinlerile bir çok daireler müdürleri, Emniyet müdür muavdri B. İsmail Künm tay, kısım âmirleri Bay Yaşar, Fethi ve Sırrı, askeri muzıka, asker ve jandarma kıt'aları ile Polis memurları hazır bulun- Muşlardır. Abıdenin bulunduğu meydanı on bine yakın halk doldurmuştu. Askeri muzıkanın çaldığı İstiklâl marşile merasime başlanmış, bunu müteakıb polis Memuru Cahid - tarafından bir söylev verilmiştir. Başta Emniyet umum müdür- lüğü, Müstahkem mevki komu- tanlığı ve birçok teşekküllerle polisler adına abideye çelenkler konmuş, hep bir ağızdan onun- cu Cumhuriyet marşı seöylnmiş ve şehid - polislerimizle — bütün şehidlerimiz için bir dakika saygı durüşü — yapılmış, daha sonra bir manga er tarafından manevra fişeğile havaya üç el ateş edile- tek şehidler selâmlanmış ve me- Tasime son verilmiştir. Semt parti ocağı tarafından abidenin etrafhı kıymetli halılarla tüşlenmişti. Merasimde bulunan- lara parti ocağı namına şeker- İemeler verilmişti Saat 16 da Kızılçulluda köy öğretmen okulunun açılma me- rasimi yapılmıştır. Bu okulda yarından itibaren derslere baş- lanacaktır. Merasimde Vali, Müs- tahkem mevki komutanı, Kültür direktörü ve birçok öğretmenler hazır bulunmuşlardır. Vali, bir nutuk irad” etmiş, bunu okul direktörünün verdiği bir söylev takib eylemiştir. Köy öğretmen okuluna kabul edilen köy — çocukları da merasimde bulunmuşlardır. Okulun muhtelif teşkilât ve tesisatı gezildikten sonra davet- lilere bir çayziyafeti verilmiştir. Davetliler ve okuldaki köylü çocuklarile bir arada resimler çekilmiştir. Gece şenlikleri: Gece şehir baştanbaşa elek- triklerle süslenmiş, halk geç vakte kadar sokaklarda dolaş- mış, Helkevi bahçesinde, Kül- türparkta ve diğer parklarda eğlenmiş, milli oyunlar oynan- mış, verilen müsamerelerde ha- zit bulunmuştur. Karşıyakada bahriyelilerimizin de iştirakile bir feneralayı ter- rib edilmiş, alay, Alaybey, So- gukkuyu ve Bostanlı caddelerini dolaşmış, Osmanpaşada Büyük Kurtarıcının validelerinin mezarı önünde durmuştur. Dün gece, liman idaresi tara- fından da denizde bir fener alayı yapılmıştır. Üç romorkörünar Melek ve Şeytan Kapıyı ihtiyar bir kadıu açtı; U, eve geç geldiğim zamanlar- da karımla kalıyordu. — Nasılsın teyze? Zehra ne- Tede? — İçeride oğlum! hKOrh korka, duvara - sinerek ğa çıktı ve gitti. Sofanın ucundaki lâmba titri- Yordu; herhalde gazı pek azdı. inşia ucunda koum.: birYılâ- sema görünüyordu. Yedi Tenk halka âıllu büyüyor, da- YOt ve sisleniyordu. — Zehral... E Zehra, nerdesin canım! l '*ne ses yok. Darılmış ola- &e 'z.î,':”embin ölümfînden sonra k Yipııgı., iraz gecikirsem böy- 'Plda göründü. Baştan aya- Yazan: Kadircan Kaflı ğa kadar beni süzdü: — Beğeniyor musun halini? Aa.. İşte bunu ilk defa görü- yordum. Kuzu gibi sessiz, uysal, kadın, isyan ediyordu. Demek ki o da isyan edebilirdi hal, Ben de onu baştan ayağa ka- dar süzdüm. Gözleri kızarmış ve şişmişti, patiskadan düz beyaz geceliğinin içinde üşüyor gibiydi. Fakat bu haliyle onda bir baş- kalık buluyordum. O zamana kadar rastlamadığım bir güzel- lik.. Eski silik Zehranın yerinde sevdiğine sahib olmak istiyen bir kadın vardı. Kaşlarını çatmıştı, iri kahve- rengi gözlerinin ortasındaki kara parıltı, henüz kesilen bir zift gibi parlıyordu. Doğruldum. — Halimde ne var? Aslan ANADOLU Memlekette bayram intibaları kasına şatlar ve sandallar bağ- lanmış, bunların üzerinde ateşler yakılmış ve Kordon, Karşıyaka sahilleri dolaşılmıştır. Denizdeki fenaralayına askeri bando da iştirak eylemiş ve alay sahilier- den geçerken muhtelif parçalar çalmıştır. Ziyafet: Dün gece Kültürpark gazino- sunda Parti tarafından Halk par tisi mensublarına mükçllef bir ziyafet verilmiştir. Ziyafet geç vakte kadar devam etmiş, sa- mimi bir hava içinde geçmiştir. Halkevinde: Akşam saat 20 de Halkevinde muallim B. Hakkı Baha Pars tarafıdan bir konferans ve ge- ce de Halkevi müzikıkolu tarafın- dan bir konser verilmiştir. Asansör okulunda: R> im ve güldüm. Başını salladı. — Yemeğin orada duruyor, yatağın da hazırl.. İstediğini yapl... Diye sanki azarladı. Sonra da kapısını yüzüme çarpa hızla kapadı, bir daha gö medi. Kapıya gittim: — Zehra, gel de beraber yi- yelim. Eğer yedinse sen gel, ya- nımda bulunursun? Cevap yok. Yalnız kesik ke- sik ağladığını duyabiliyordum, Bir saat eveline kadar yanın- da bulunduğum tadına göre ka- rım bir elmas parçası idi. Bunu her zaman kabul ediyordum. Fakat işte, onda bir eksiklik vardı. Anlatamadığım bir şey.. Demin bana: — Beğeniyor musun halini? Diye söylendiği zamana ben- ziyen bir hal...” Dün Asansör üzerinde yeni yaptırılan ilkokul binasının açıl- ma merasimi de parlak bir şe- kilde yapılmış ve civar mahal- leler halkı, bu merasimde hazır bulunmuşlardır. Müsamere: Bu akşam Cumhuriyet Kız Enstitüsünde talebe " tarafından bir müsamere vorilecektir. Ödeım'ş ve Bergamada: Dün Ödemişte Emmioğlu oku- lu ile Bergamada ilimevi ve mo- dern hapishane binalarının da açılma törenleri yapılmıştır. Avusitutya Başvekiline suikasd mı? Viyana, 30 (Radyo) — Avus- turya Başvekili B. (Şuşning) e bir suikasd hazırlandığı hakkın. daki haberler, resmen tekzib edilmektedir. eli Kapıyı yavaşça ittim; açılmak üzere idi. Lâkin Zehra birden kalktı, yeniden kapadı. Gittikçe artan bir hızla yeni- den ittim. Garip şey. Açılmı- yordu, Karım arkadan dayanı- yor ve benli içeri almıyordu. Evde her zaman bir gölge gibi sessiz yaşıyan küçük Zehra bu: nu yapsın hal... Bana karşı gel- sin.. Karaya beyaz desem bile verdiği cevab şimdiye kadar hep: — Eveti... Olurdu. Fakat bugün ilk olarak kapı- yı yüzüme çarpacak kadar ben- lik kazanmıştı. Demek bu da bir insanmış, demek bu da ki- bilir imiş, demek bu da bana ka- fa tutabilirmiş. öyle mi? Onun bu layanı yavaş yavaş bana gülünç görünmeğe başladı. Bir hahkaha koyuverdim, kapı- dan ayrildim ve sofanın bir ke- narındaki yemek masasına doğru Bucada Cumhuriyet bayramı v —- likioşrla — W rTaRE — , Bucada yapılan merasimaen üç intiba: ( Aşağıda Buca Orta- okul öğretmeni B. Sait nutuk söylerken) Buca, (Hususi) — Cumhuriyet bayramı, Bucada parlak törenle kutlulanmıştır. Merasime Buca top sahasında ortaokul öğret- menlerinden bir gurup talebenin istiklâl marşı ile başlandı. Nahiye müdürü B.Şem'i Avam kamarasında: parti başkanı B. Hüsameddin Balkanlı, ortaokul tarih öğret- meni B. Sait ile daha bazı ze- vat taraflarından birer verilmiş, gece pârlak bir fener alayı tertip edilmiştir. söylev Ingiltere siyaseti münakaşa edildi Hükümetin siyasetine şiddetli surette hücumlarda yapıldı Londra, 30 (Radyo) — Avam kamarası, bugün toplanmış ve dahili birgok meseleleri müza- kere etmiştir. İşçi partisi; kamara riyasetine verdikleri bir muhtırada B. (Çem- berlaynın — siyasetini — protesto etmişlerdir. N B. (Morisden) söz alarak de- miştir ki: *“— Hükümet bugünkü siyase- tinde sebat eder ve Komünistlere karşı müsamahakârane hareket eylerse, dahilde milletin — itima- dını kaybedecek ve devlet, bir harbç sürüklenecektir., —— yürüdüm. Oturdum, hâlâ gülüyordum. Bu,sırada kapalı kapının açıldı- ğinı ve Zehraânın bana doğru kızgın kızgın geldiğini gördüm. Kızaran ve şiş gözler şimdi ku- rumuştu, kaşlar çatılmış, saçlar karışmış ve — minimini sevimli yüzü, belki on yıl birden ihti- yarlamıştı. Karşıma dikildi ve bağırdı: — Sen, artık çok oluyorsun? — Hah hah hah hah hahi.. — Terbiyesiz! Sarhoş!... Hâlâ gülüyordum; onun, son sözlerini söylerken takındığı hal büsbütün tuhafıma gitti: — Alferin, aferin! İyi kaynana olacaksın!.. Dişlerini sıkıyor, daha söyle- mek, bağırmak istiyordu. Lâkin ağzını açamıyor, südece orta- sında küçük parlak ve siyah noktaların parladığı iri kahve rengi gözlerini, şaşılacak dere- cede büyüterek bakıyordu. Kar- Bu sözlerüzerine, B. Çember- layna vekâlet eden Dahiliye Na- zırı B. ConSimon cevab vermiş ve şunları söylemiştir: *— Sizin ideolojik siyasetinizi takib etmek, Avrupayı ikiye ayır. mak ve harbe doğru gitmek demektir. B. Eden, -birâz sonra size ce- vab verecektir .. Bundan soüra. İngiliz siyase. tinin, başka lisanlarla da radyo- - larda — propaganda — edilmesi lüzumu hakkında bir kanun lâyihası müzakere edilerek reye konmuş ve ekseriyetle kabul eEdilmiştir. K siş İzmir Halkevinde resim sergisinin ve Asansörde mektebin açılışı terbiyesiz ya- pan sensin! Bana bir karı değil, hizmetçi gözile bakıyorsun! Bık- tım artık, ben de kadınım, be: nim de bir şerefim ve namu- sum var! Âlem gülüyor banal Kocasını evde tutamıyor. diye eğleniyorlar. Bırak beni, gide- ceğim ben!... Başını avuçlarının içine aldı, hıçkırmağa başladı. acak ve birâz sonra su- Yemeğe başladım. Umduğum gibi oldu; kalka- cağım sırada doğruldu; ayağa kalktı. Yüzü sararmıştı. Durgun bir sesle: — Bu hayat, böyle sürmez!... Dedi. — Ne istiyorsun? — Artık beni boşal... Son sözü bu kadar çabuk söylemek için acaba güvendiği bir yer mi vardı? ( Sonu var )

Bu sayıdan diğer sayfalar: