24 Aralık 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9

24 Aralık 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KP AAA RAARRARAARARURUARURANARDNRRUARRARRRAA UAOAÇ AAA AAA U Kânuuucvel İtalyanın Sosyeteden çek'lmesi hıkkındaki Alman düşünceleri Almanya ve İtalya U. Sosyetesine dönmiyecekler Bu suretle, İngilterr ve Fransa siyasetine kuvve'li bir darbe vııru!ırıu; oluyor İtalyanın Milletler cemiyetin- den çekilişi Alman matbuatında şöylece telsir ve mütalea edil. mektedir: *(D.N.B. Alman istihbarat bürosu) Mussolininin İtalyanın Mlieiler cemiyet nden çekildiğini ilâh eden nutku üzerine bir resmi tebliğ neşretmiştir. Bu tebliğde bulâsı olarak deniyor ki: “Ce- nevrede kalan büyük devletle-in Mlileter cemiyetini ciddi bir faktör olarak kendi politikalarına ület etmekte şimdi gene devam edip etm yecekleri kendilerinin biecekleri bir. iştir. Fakat bu devletlern bundan sonra Millet- ler cem yet n: devletler âleminin Balihiyettar Ömümessili - ve bey: nelmilel mesai birliğinin en yük- sek organı olarak takdim et- mekte artık bakları yoktur. Her halde Alman hükümetinin İtalya h künetile tam bir mutabakat halinde olarax Cenevre - politik sisteminin yalnız yan ış ve hatalı olmakla kalmayıp ayni zamanda zararlı ve tahrpkâr olduğu hak- kındaki kanaatı hiç bir suretle sarsılmıyacaktır. Bunun içnder ki, Almanyanın Milletletler ce miyetine dönmesi artık. hiç bir vakıt mevzuubahs olmıyacaktır.., (Völkischer Beobachter) gaze: tesinde ntişar eden bir maka- lede Milletler Cemiyetinin tarih- çesi tasvir edilerek bu cemiye- tin bir Yahudi - Mason müesse- sesi olduğu tebarüz — ettirilmek: tedir. Makalenin sonunda meş- hur Rankenin “büyük bir mik lete ve müstakil bir devlete terettüp eden kudsi bir vazife © millet ve devletin kendi mev- cudiyeti içinde beşer - âleminin fikri varlığına yeni bir ifade vermektir,, sözü kaydedilerek bu vazifeyi Nasyonal Sosyalizmin Alman ülkesinde ifaya başladığı söylenmekte ve “Alman milleti- nin milli kalkınması ve Sosyal yenileşmesi beynelmilel — inhilâli ifade eden Yahudi instikt'ne ve kapitalizm yüksek — finansının dünyaya hâkim olmak gayretle. rine ve haıbi ebedileştiren Ce- nevre birliğine karşı metin bir kale teşkil edecektir. Bunun içindir ki Almanya hiç bir vakit Milletler Cemiyetine dönmiye- cektir, denmektedir. (Montag) gazetesi — İngiltere ve Fransanın şmdi Cenevrede Bolşvizm ile yalnız ve başbaşa kaldıklarını, çünkü M İletler Ce miyetinin d ğer azalarından bir kısmının ötedenberi esasen mu- halefette bulunduklarını ve bir kısmının da büyük devletlerin politik tesir ve nüfuzlarından kendilerini henüz kurtaramadık- larındandır ki, bizzarure bu Ce miyetin azaları olduklarını kay- dederek diyor ki: *Eğer Moskova isterse Millet- ler Cemiyetinde temsil edilen bütün devletlere müşkülâtsız Ce- nevre üzerinde hâkim olabilir. Kezalik Moscova isterse Millet. ler Cemiyetini de parçalıyabilir ve bu süretle İngiltere ve Fran- Bayı açıkta bırakabilir. Binaen- aleyh bu iki gab devletinin simdi artık Bölsevizm zincirleri M. Maşsalini altında ya'nız kalmaları kendi- lerinin kabahatleridir.,, Montag gazetesi, İtalyanın Ce- nevreden ayrılışımı mevzuu bah- seden diğer bir yazısınde ez- cümle diyor ki: *İtalyayı, M İletler Cemiyetin- den çekilmeğe sevkeden sebep yalnız Mületler Cemiyetinin İn- gilz Hariciye Nazın Eden tara- fından vaki teklif üzerine İtalya #layhine tatbikina kalkıştığı sank- *iyonlardan sonra vaziyeti dü- zeltmek ve İtalyayı tatmin etmek için bir karar ittihaz etmemiş olması değ İdir. İtalya, Milletler Cemiyetinden çek: mekle Fransa ve İngilterenin Mületler Cemi- yeti kanalile takip ettikleri poli- tikanın heyeti umumiyesine, kol- lektif 'emniyet sistemine ve do laysile bütün Versây sistemine karşı kat'i ” ve esazlı büyük bir karar almış oluyo-.. (Berliner Tageblatı) * gazetesi “İtalya Cünevreden ve orada hâkim olan fikirlerden ayrıl- makla yeni br sulh organizas- yonunun esaslarının dalıa ziyade kuvvetlenmesine yardım etmiştir,, diyerek evelce Almanyanın yap- tığı gibi şimdi de İtalyanın Av- rupa sülhüu — organizasyonunun Cenevrenin inhisarı altında bu- lunmasını reddett ğini, Cenevre haricinde ve bazan da Milletler Cemiyetinin takdis edilen pren- siplerine taban tabana zıd olarak İtalyanın diğer milletlerle - Al. manya, Yugoslavya ve Japonya ile - münasebetlerini pek âlâ tanzim ettiğini tebarüz ettiriyor. (Berliner Börsenzeitung) gaze- tesi İtalyan jurnalisti Gaydanın bir makalesini neşretmektedir. Gazeteci bu makalesinde toplu muahede mekanizması ve - kol: lektif emniyet formulü içinde ha- kiki ve âdilane bir sulhun - te- mini mümkün olmıyacağını, Mus- solini ile Hitlerin uzun müddet- tenberi başka bir yol gösterdik- lerini, bu yolun iki taraflı mua> hedeler yolu olduğunu ve bunun üniversal muahedelere. zıd bir sistem olup beynelmilel şartlara ve muhtelif memleketlerin men- faatlerine daha ziyade uygun ol- duğunu izah etmektedir. (Dresdner Neuste Nachrich- ten) gazetesi İtalyanın Mİletler C-miyetinden ve koilektif sulh sisteminden yüz çevirmesinin - üfmüyü ve hai maddaye - ilili> ANADOLU Sahila 9 Fönüt ve mühim bir hâdise HİKÂY. îîü Bir doktorun bü- yük fedakârlığı Doktor iddiasını isbat i için bat için kendisine kanser mikrobu aşılattı Acılar içinde öleceğim, fakat in- sanlığa hizmetim olacak, diyor * Doktor, kendi koluna Kanser mikrobunu aşılatıyor Seretan, şimdiki daha me'nüs ve müstamel tabirile Kanser, korkunç bir hastalıktır. Fennin, tıb fenninin fevkalâde terakki- lerine rağmen bu hastal ğın te- davisine henüz imkân bulunma- mıştır. “Ayni zamanda da hasta- liğın hakiki — şekilleri, &dib etmediği de. tesbit edile- memiştir. Londrs gazetelerine göre, Ha- vana dök'orlarından Dr. Matyas Duke Kanserin sari olub olm1- dığıl göstermek üzere emtaİsiz bir fedakârlıkta — bulunmuştur. Dr. Dukenin bu hareketi, Fransız radyoloğlarından Dr. Veyganın fedakârlığından da büyük ve mühm addedilmekted r. Doktor Duke, Kanser üzerine çalışmış, kanserle çok meşgil olmuştur. Son olarak kanserin sari olduğuna inanmış — ve bu kanaat ni de Havana et hba oda> sına bildirmişti . Havana etibba odasında bu kanaat büyük ve şiddetli bir münakaşaya sebep olmuş ve doktor Dukeden başka bütün oda mensupları kanserin sari olmadığında ısrar etmişlerdir. Umumun ittifakla aleyhinde karar vermesine rağmen, doktor Duke: — Kanser tamamile sari bir hastalıktır; sizdeki kanaat bende de hâkim idi. Fakat bir çok müşahedelerim, kansatimi sarsmıştır. Gösterdiğim — müşa- hedeler sizi ikna edememekte- dir. Bunun için ben bunu size başka türlü ispat edeceğim. Mesele basittir: Kanserli bir KM GARRT LN TORAR yacı olan İtalyan mlleti için zaruri bir hareket olduğunu, garp devletlerinin yeni İtalyan imparatorluğunun doğumunu her çareye başvurarak — menetmek istediklerini ve Milletler Cemi- yeti vas ıtasile İtalya aleyhinde sanksiyonlar' — vazettirdiklerini, fakat bu sanks yonlar ümid edi- len tesri vermeyip akim ka- lınca Milletler Cemiyetinin nüfuz ve itibarını kaybett ğini ve bin- netice bu cemiyetin bütün mil letlerin hayat ve mematına taallük eden meselelerin hallin- de lâzimgelen küdret ve kabili- yetten mahrum olduğunun anla- sılrlığını” yazıyor. kadın elimdedir; göğsünde mü - hiş ve son devresine gelmiş bir kanser vardır. Oradan alacağı nmız kanser mikrobunu benim vücudüme aşılıyacaksınız. —Mu- ayyen bir zaman sonra bende de kanser alâimi görmeğe baş- hyecaksınız! Demiştir. Doktorların hepsi de kanse: rin sari olmadığına emin ol- makla beraber bu harikulâde teklif karşısında — titremekten kendilerini alamamışlardır. Fa- kat ısrarı üzerine hasta kadının göğüsünden bir miktar mikrop alarak doxtor Dukenin vücudüne aşılamışlardır. Doktor Duke bir gazetecinin: — Şimdiye kadar cari — usul veçhile bu tecrübeyi niçin bir hayvan üzerinde yaptırmadnız? Sualine şu cevabı vermiştir: Hastalığın — sari olduğuna kat'i surette ve tecrübelerimle eminim, Evet, bu tecrübeyi usu- len bir hayvan üzerinde yapa- bilirdik. Ben bu tecrübeyi ken- dim üzerinde yaptırmakla hasta- hiğın bütün arazını, bütün seyir- lerini fen gözüyle tetkik etmek istedim, Hıç bir hasta, mütehas- sıs bir doktor gibi kanserin ne suretle başladığını, neleri icap ettird ğini tesbit ve ilade ede- mez. Ben vakıa ıztıraplar içinde öleceğim; fakat, binlerce insanın ıztırabına aihâyet verecek esas- lar bularak öleceğim. Bunun için çok bahtiyarım. Karaburunda Parti kongreleri sona erdi Karaburun kazası parti ka- mun ve köy ocak kongreleri 4-11-937 tarihinde başlamş, on gün devam etmiştir. Yapılan kongrelerde kaza parti yönku- rul başkanı B. Ahmed Koçoğlu başta olduğu halde yönkurul üyeleri hazır — bulunmuşlardır. Başkan, köngrelerde — söylediği nutuklarda bütün müzakere ve seçimlerin serbest olduğunu söy- lemiş, toplantılar münakaşalı ol- muştur. Herkes, düşünce ve di- leğini serbestçe bildirmiştir. Ye- ni yıl ocak yönetim kurullar'le kamun yönkurulları, seçlen ze- vattan teşekkül etmiş ve - faali- yete geçmişlerdir. Bir Vicdan Borcu | — İnsan bazan felâketleri kendi | şaurile hazırlar; ve kadın bazan dejenere bir ruhun, dalgalı, bu- lanık membaı, bazan ahlâkın, idealin kendisi olur. Saadeti bulmak imkânı, bizce en güç en karanlık bir ihtimaldir. Saadeti içte aramak, orada bulabilmek kadar bahtiyarlık yoktur. , - Mazinin bütün hatıralarını ta- şıyan bir albümün yapraklı Macid Sanatla beraber - çevi yoruz. Geçmiş günlerin hasretile iç çeken her hatıra üs'ünde bir kaç dakika duran arkadaşım, genç bir kız resmi önünde fazla bir alâka v- nlıkla durdu. binbı — dolu gözle- lerime çevirdi. Acı bir —" Bu kızcağızın hayatı ara- sında, onun ve benim en acı bir maceramız vardır. İsmi Ner: min... Ve şimdi, çok candan bir arkadaşımın karısı. -Onunla ni- şanlanmadan, bu isterik kadın aylardanberi benim ve bir kaç arkadaşımın müşterek karısı idi. Fotoğrafına dikkatle bak.. Sarışın, dalgalı * ipek — saçlar içinde gülümseyen şu yüz ve elâ gözler, şu dolgun dudaklar, on yedi yaşın bütün hararetini taşı- yan mütenasip vücut, hulâsa şu pozu ile ne enfesti bilsen... Onunla bir gardenpartide ta- nıştık. Bundan sonra her ha! ziçi âlemlerim'z — başladı. Biz üç arkadastık. O, yalnızdı. Tenha iskelelerde iner, güzel kokulu çamlar ve çiçekli ya- maçlarda otururduk. Gölgelikler içinde geceledi- gimiz, boğazda mehtap gezin- tileri yaptığımız zamanlar, çok vakidi. Nermin çok güzel kürek çe- " kerdi. Sandalımız Bosfonun yıldızlı sularında süzülürken — coşkun şarkılar söylerken ben kitaramı, arkadaşlarım kemanlarını inletir, Nermin bir an için küreği — su- lara bırakır. münis sesi dalga dalga sulara karışır, ruhlarımızı arın âsabı gergüleşliren, kıvılcımlaştıran havasında Ada- lar, Kılamiş, Suadiye, Altınkum bütün bu yerlerde tam - iki yıl üe atkadaş deriçliğin © müh- Yazan: Hikmet ORHUN teris hatıralarını, tatlı — anlarını yaşadık. Nerminin mazisi bizce meç- hul.. Hangi gençle nerede, ne zaman bu günahı işlediklerini bilmiyoruz. Fakat 0 bize tam iki- yıl; vücudü susuz yolculara açık pınarlar gibi, vücadünü bıraktı. Biz ondaki şehvet ve ihtirasın şiddetli krizini tam bir isteriğin bararetli arzusunu giderdik. Aylar geçti, günler geçli Nerm'n yok. Artık onu göremi: yoruz. O, iklim değiştiren kuş- lor — gibi mevsimimizden - uçtu sahki. Ah artık her şeye veda ettik. Aylarca devam eden bir sarhoşluğun hümarı kadar fena bir şey yok. .. Bir gün Maçkaka oturan çok sevdiğim Servetten bir mektub ve davetiye aldım. Nişanlanıy muş.. Güzel bir gün geçirec mizi tahmin ederek hemen git- tim. Beni çok iyi karşıladı. Ni şanlısını takdim ederken ne ol- dum bilmiyorum. Ayak ü: şendeledim, gözlerim — karardı Düşmemek için koltuğun bir ucuna dayandım. — Nişanlım Nerminl, — Arkadaşım Macidi —??? O da yüzüme bakamadı. Göz- lerini yere eğdi. Saatler, dal ve acı bir takım — karışık hisler içinde geçti. Servet, benim candan arka- daşımdı. Şimdi ona ben bütün hakikati, açık açık söylemeli yim? İçimde, kurulacak bir yur vanın mesud zannedilen h: ni bozmak — endişesi de Ayni zamanda da, beri yarı mazinin kirli damgasını, be günahını taşıyan bu kızın hay tından bazı sayfaları, Servete anlatmalı mıyım? Nermin bu gükü merasimden çök memnün. Yıllarca gönlünün kaprisine kapılarak — çılyınca sürdüğü hayattan bir genç keğin samimi yuvasına temiz () olarak dönmek.. — Seri muhakkak bedbah: o'acık, liyorum. Ciz kıvrak bir parça çılıyoş Çiftler sarmaşıklaşt . Dem n ( kısardan reng: do uklaş; l ginlik geçirm in. keyidr Bd — LÜYRA' Si rini * rinde

Bu sayıdan diğer sayfalar: