26 Aralık 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

26 Aralık 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KARA KORSANLAR ŞEF aa AZ ADT Y D ZLRMREREKAKC a ALASRL LAKTR Dilber kadın korsan O Aşkian başka kuvvete baş eğmiyen deniz kızının maceraları... Naktli: Faik Şemseddin BENLİOĞLU Karasakal, maskesini attı, Portekizli memur ve e ü n tüccarları esir ilân ederek 50,000 lira istedi Bu kadar merasim ve karşı: Tamağa mukabil “prens, gemisi de liman reisine bir ziyafet verdi. Korsan gemisinde, şüp- heyi davet edecek her şey or- tadan — kaldırıld.. Yüzü insana benz'yen beş kişi de meydanda bırakıldı. Diğer ve korkunç su. ratlı korsanlar da — ambarlara saklandılar. Ziyafete Nman reisi, liman erkâmı, limanın muteber ve zene gin insanları davet edilmi Davetliler birer, ikişer g:lip te yer aldıktan sonra, hiç bek- lenmedği halde bir top gürül- tüsü her tarafı sarstı; bu top sesinin verdiği hayret ve korku asında da, geminin her köşe: sinden zebani suratlı cani ve haydutlar fırladı, Bir gün evel ziyafet veren her türlü saygı usullerini göste- ven ve bugün de mukabil ziys- fet> geldiklerini sanan Portekiz. lier, bir an içinde; ve kımıldan: mağa vakit bulamadan bağlan- dilar; erkekler ne yapacak arını, ne diyecekerini bilemiyorlardı; fakat ziyafete kocalarile birlikte g imiş olan kadalların çığlık ve feryatları 'göklere: çılıyordu. Bu mahşeri andıran vaziyet arasında Karasakal, bütün deh- $et ve korkunçluğu ile meydana çıktı. Karasakal esirlerine ciddi fa- kat elinden gelebilecek derecede, nazik bir tavırla: — Beni şimdiye kadar ismim ve şöhretim ile biliyordunuz, şimdi de vücudüm ve şahsım ile tanımak frsatını elde ett'niz. Biz, sizlere benzemeyiz. Sizn ne karadaki kısmınız, ne de bahriyeli — olduğunu — sananlar bize zerrece benzemezler. Bize *d-nizler Mmaceraperestleri, de- nizler şövalyeleri, derler. Anla dın z değil mi?. Şu anda be nim elimde esirsin z. Ben szi ne istersem yaparım. Şöhretimi de bilirsiniz. Güzel veya çırkin, ihtiyar veya genç demem, gör- lerimi kırpmadan ins“nları boğ: durür, öldürürüm!. Söz anlıyana bu kadar izahat yeter. Şimdi Size asıl maksadımı söyl yece- ğiml. Bana, şuraya, geminin gü- rasgelen yere 50,000 altın lira köyacaksınız. Bir eksik olursa kabul etmemi. Yalnız paraların Dilimize çeviren: Şükrü —- 10 — birinci sınıf kompartımanlardaki yastıklar gibi bakava baklava katlanmış bir ense; açılmış şem- siye bezi g.bi gergin bir arka görür. İnsanın yandan görünüşü de bundan daha hoş değildir. İnsı- nın gözüne gemi tavlanbazı gibi bir şekil gibi görünür ve her *provada göz; gerdan ve yanak- larda yeni bir takım taşkınlıklar keşfeder. İşin kötüsü: İnsan prova ya- parken es<i elbisesini üstünde bulundurmamak mecburiyet nde- sizin pi üz olmasında bir beis yoktur. Görüyorsunuz ya... Ben uysal bir adamim!.. Paranız olmadığını iddia bey- hudedir. Ben sizin muhterem, muteber ve zengin adamlar ol duğunuza çok yi biliyo'um, 100,000 lira da istesem — yarım saat içinde verebilirsiniz! Haydi, size bir saat mühlet! Paralar gelmezse.. Şimdiden duaya baş- ve esirlerin en muıebrr- lerini, başta liman reisi olmak üzere topların ağzına bağl tt. Vaziyet, sulh ve n zim iç nde yaşamağa alışmış olan bu insan: lar için cidden fecidi. H -men karaya mektup gönderdiler, ve akşama doğru 50,0)0 Portekiz altını Karısaxalın güvertede gös- terdiği yere yığıldı. Facat para- nn gelmesi biraz geç kalmıştı, Esasen Karasıkal, f krinı çoktan değiştirmişti, Çünkü, Esirler içinde ciiden güzel olanlar vardı. Bilhassa kadınlar, Karasakalın ve gemide Karasa: kal ruhunda olan haydudların nazarı dikkati celbetm $ bu unu- yordu. Bunun için paraları geti- renleri hemen ambara gönderdi ve orada hesaplarını gördüler, bir az sonra ayaklar na bir de- dir parçası bağlanarak denize atıldılar. Karasakal, bunun üzerine ge- Ağaka — İ aK öhi Delar ai Vp rdlie Ayni zamanıla da bu büyük ve çok kolay - vurginün — şenliğini yapmak istedi; erzak ambar n: dan -bir kaç varil Röm çıkart ı; amumi eğlence emrin; verd.. İlk iş olarak kadınlar.n simi yapı'dı. Karasakal, ev çok gürel olduğu için liman reisinin büyük kızını kendi zevki içn seçti. Fakat kızcağız bu vahşi adama teslim olmamakta inad ettği için, Tçin emrile den'ze atıldı; ikinci seçtiği bir tüccarın genç sı, İIsrar ve inada imkân bulamadı. Liman reisnin ikinci kızını, korsan gemisnin mahud papazı seçt. Mei, bu haince baseketten vakıa tamamen mesul olanlar- dandı. Fakat kadın paylaşmak işinde yer almadı. Güzel br de: likanlı zanedldiği içü haydud isni ile Edvar Rid tabi bır ka- dın seçemezd ; çü) ü... Bizim de KO Yazan: Hanri Bero dir. Caketin tulumm halini almış olması, sonra kolların sucük gibi boğum boğum görünmesi iasanın çok fenasına gider. Moda, elbse; işte bizim en büyük düşmanımız. Yaşasın cüb- beler ve çakşırlar! Olomob | ve koktey müstesna olmak üzere eski âdetlerimize dönmenin dehşetli taraftariyım vesse'âm. Bu şehirde "Koktey,,den bahs- etmex bilmemki sizi gücendirir m.? Fakat doğrusanu söylemek Tâzımgelirse burada içilen içkiler “Eyfel, kulesi icad olunalıdan- bildiğim z fakat berkese meç- hul olduğu veçhile bir kız, hem de kiz oğlan kizdi! Maamafih, Vurğunun son vahşiyane kısmına da hiç bir veçhile iştirak etinedi. * .. Zılüm ve şenaatlerin en kö ü ve korkuncına' sahne olan bu gecenin sabahı, Karasakalın kor. san gem sı Pren adasından kâfi derre:de uzaklaşm ş di. sakalın bu son hareketi eti Çok çıbuk şayi oldu. Ash itbarle azami fecaati haiz olan bu hâdse, ağızdan ağıza yayılırcen gayet ko kunç şekil- ler asld. Okadar Okyanusun Amer ka ve AF 'ka sahillerinde. ki limanlarda (ü ük br infaal, korku ve hey-can husule getirdi. » Sonu var - Gümrük ambarlarında aai Hırsızlık vapan iki besç' tutuldu Gümrük ambarlarında ve şat- larda bazı eşyayı 1ça'dıklarından $ phe edien iki bekçi, nihayet yakakınmıylarıa ? Benlariisçeli diklahı eyyayı Eşrelpaşada v Bucada baz k mselere satııkları anlaşılmış ve gösterilen evlerde yapılan araştırtıslard ı bu c:yı lardan, bir, çoğu mçydana Sıka, rılmiştir. Hi Sizlik yapan bekçi- ler hakkında — takibat yapıl- maktadır. Diyarb skir ve El azıg Elâziz beldesi adının (Elazıg) olarak değiştirilmesi hakkındaki belediye mecl si ve vilâyet idı- re heyetli kararları İcra Vekille- ri Heyetisce kabul - edilm ştir. Vilâyete tebliğ edlen bu kara- va göre, bundan sonra (esmi muhaberatta da Elöziz (Eaz g) olarak kullanılacaktır. D yarıbe- kir beldesi adı de (Diyırbakır) ola ak değiştirilmişti Değum ve ölüm vak'alarında Nüfus dairelerinin doğum ve ölüm ilmü haberlerinde açılan sütuna doğan ve öenlern dn ve mezhebi yazılmak lâzimgel- dği Dahiliye Vekâletinden vilâ- yete bildirilmişt r. Sabile Iıhlı Kaymakamı, Yapılacak ışlerı anlatıyor Umumi vaziyet- Yol faaliyeti- Kül- türel hareketler - Koylerde çalışma. Salihli, (Hususi muhabirimiz- den) — İlçebay B. Kemal, ka- zamızın umumi vaziyeti, yol fa- aliyeti, kültür hareketleri ve köy işleri hakkında (ANADOLU) ya şu malümatı vermiştir: — Kaza, umumiyet - itibârile çalışma yolunu tutmuş ve mü- nevver gençlerin yer, yer ve zümre, zümre yaptığı toplantır larda memleket ihtiyaçları tesbit edilerek bu yol üzerinde yürü: meğe başlanımıştır. Kasabanın en önde gelen ih- tiyaçlarından su işi, yüksek İl- bayımızın delâletile artez yen halinde tem n edilmeğe ve ge- lecek arteziyen mühendis ve mü'ehassısının tedkk ve istik- şahı neticesne bırakılm ştır, Asri kabristan, Cumhuriyet meydanlığı ve buraya konacak büstün de hazırlıkları ikmal ed.k mek üzeredir. Kültür faaliyeti Yurdun her köşesi gibi kaza- mızda da kültür faaliyetinin da- ha fazla inkişafına ihtiyaç vars dır. Bu esaslar dahiiinde mer- kez için bir orta ve bir ilk ol- mak üzere iki mektebe ihtiyaç hasıl o duğu ve bunlardan orta- mekteb bınasının değerli Salihli halkının çok yerinde ve yüksek muaveneti le ve ilkin ise 938 yılı vilâyet büdcesile ve yüksek ARAyA Za Yd Ve arzurarisa temin edileceği düşünülmüş ve bunlar üzerinde müsbet faaliye- te başlanmıştır. Köylerimizde ise bu yıl Mer- sinli mektebinin inşaatı bitmiş ve kadro alınmıştır. Poyraz, Kemer, Sartmahmud, Allahde- yen, — köyl mekteb a:saları tefrik edilmiştir. Yol inşaatı Kaza dahil nde belli baş'ı Sa- Ihi -Ödemiş arası yolü ile Sa- Khli-Bor u yolu ve bundan baş- ka kazanın muh elif — köylerini biribirlerine, nahiye ve kazıya bağlaıyan yollar gelir ki, bunler da ehemmiyeli hazdr. Salihili- Ödemiş yolundan bu sene 1200 metresi geniş ve 4000 — metresi patira olmax üzere yaptırılmış ve el'an da 200 amele ile in- şaata devam edilmekte bulun- muştur. Sal hli-Barlu yolu 400 amele kullanarak üzerinde yeni Kaymakam B. Kemat böpri, menfez ve muhtelf nok- talarda da tamir ve ıslahat yap- mak suretile yol güzel bir hale konmuştur. Keza bu yollar Ada. la nahiyesini Dbek dağına ve Marmara gölü üzerinden Akhi- sara bağlıyen ve vaktile Bağdad şosesi adı ile anılan Kızköprüsü bir çok ıslahattan sonra yeni- den açılmıştır. Daha bir çok köy yolları ve Alaşehir köprüsü işler hale getirilmiştr. Köy iş'eri 938 yılı köy büdcelerimizde bilhassa büyük * köylerimizde Gazi büslü ve noksan meydan- ların aç İması ve tamamlanması, fenni kahve inşaatı, köy odası inşası işlerile u yollarımın ahbi bir şekle konması vardır. Asayiş Memleket dah.linde adli veka- yiden başka kaydedilecek her hangi bir şekavet hâdisesi yok- tur. Adli vekayi de kız kaçır ma, ve tarla münazaalarıdır.Ka- za Jandarma komutanının ye- rinde ve isabetli tetbirlerile mer- kez ve köyerim zde asayişi ih- lâl eden ve kayda değer hiç br |— şey yoktur. Küstahlar jandarma. yı dövdüler Ayvalık, ( Hasast ) — Altın- ova nahiyesinde — bir vak'a ol- muş, bir jandarmamız ağır su- rette — yaralanmıştı. — Hüd se şudür: Mehmed, Şerif, Mustafa, Hü- seyin adlarında dört arkadaş Altınovada — bir kahvehanede kavga etmişler, devriye gezen jandarmalar da bunların silâh ve Karaburun —— e— ! İskele istiyor, kömür — buhranı çekiyor — Karaburun, (Hususi )— Birdan bire bastıran soğuklar, burada da kömür buhranı tevlit etti. Her yerde olduğu gibi, Kara-. burunda da kömür bulmak çok güçleşti. « Yolların bozukluğu ve çamur: — lu olmasından civar ile kamyon servisleri de durmuş g .bidir. Bir kaç ay evel başlıyan vapur se- ferleri, bizi İzmire bağlamaktadır. Bozuk ve harap bir halde bur — lunan iskeleye, vapur yanaşırken güçlük çekilmektedir. Karaburun halkı, bu iskelenin tamirini is- temektedirler, Turgultuda Ortam:ktep dolu Turgutlu, (Hasusi) — Bu se- ne açılan ortamektep büyük alâ- ka görmüş, yavruları her gün Manisava kadar gidip gelmek gbi müşkül bir vaziyetten kur- tarm ştır. Mektebe; bu sene üç yüz tas lebe devam etmektedir. Kültür Bakanlığı, gelecek yıl için daha esaslı yardımlarda bulunacak- tır. Şehir, bu günkü — vaziyetin den tasavvur edilemiyecek kadar sevinç ve şükran duymaktadır. Yörük çadırın- dan 300 lira alıb kaç. mışlar Değirmendere nahiyesinin Ye- niköy civartada bir Yörük çadıs rında bir vak'a olmuştar. Kâh- yanın karısı Teslime çadırında bulunduğu sırada Said ve arkar daşı Mehmed . çadıra — gelmiş, kadımı tehdid suretile Kâhyanın üç yöz Hirasını almışlar ve' hat mışlardır. Vak'a faillerinin ya. kalanması — için — araştırmalara başlanmıştır. Halkevi köşesi: KT AUTMET AA DA 27/12/937 Pazartesi günü (yer rın) saat 16,30 da Erkek lisesi edeb yat öğretmeni B. Süleyman tarafından Sart harabeleri hak- kında bir lıoıılevını verilecektir. biçaklarını mi ııdı-re ıle bepsini karakola davet etmişlerdir. Jandarma ve dört arkadaş karakola giderlerken, bunlardan Şerifin babası ve kardeşi » öne lerine çıkmış, jandarmanın vaği. fesine müdahaleye kalkışmışları dır. Bu sırada suçlulardan Müs. tafa, iç cebnde sakladığı bıçar ğını çekerek jandarma Yusufun Üzerine atılmış ve altı yerinden ağır sürette yaralamıştır. Suçluların hepsi de yakalare mış, yarah Edrem d memleket hastanesine kaldırılmıştır. beri rağoettea düşm iştür. Yanız bira müstesnal Ben Avrupada hiç bir yerde bu kadar iyi bir birahane ve bu kadar taze ve iy: bira gör- medim, — İşte saadet budur! - Diyen şair ne güzel söylemiş. Sıhhatin ze efendileri... İnşaallah yarın gene görüşürüz. Evet, evet beni minnettar edi- yorsunuz. Hakikaten hikâyem hoşunuza gidiyor mu? Ah efen: dim; ondan bahsetmek benim yegâne tesellimdir. Mademki şimdi gene - başbaşa kaldık an- katayım: Nereyi anlatiyordum! Ha evet . Londrada idik - döğil mi! Evet tam saatinde geldi. Beklediğim vagonun karşısında otomobilden indi derhal parasını verdi, beni vagonda görünce yanıma geldi. — Biletleri aldınız değil mi? Ne iyi şişkocuksunuz! Ertesi günü o ve ben sabahın saat yedisinde Pariste şmal istasyonundan birlikte çıkıyorduk. Bütün seyahat esnasında ka- dina acıklı acıklı yandım yakıl- dim, kalbimi açtım. Fakat zihnime gelen kelimeler hep adi otel yastıkları gibi yamyassı, kupkuru şeylerdi. Halbuki bence bu söz- ler hakiki bir aşktan doğuyordu ve ben bunları ilk defa olarak kullanıyordum. Şimdi aradan vakit geçti de farkına varabiliyorum. — Benim gibi bu kadar sade, samimi ve merd bir adamın üç saat zar- finda — nasıl olupta — şibsevdi, ippe bir küçük bey gibi böyle adiliklere düştüğünü bir türlü anlıyamıyorum. Diyeceksiniz ki: — Böyle şeylere'ekseriya ro- Manlarda tesadüf olunur. Eğer hakiki hayatta işlerin başka türlü geçtiğine zahip olu- yorsanız aldanıyorsunuz. İşte bir dela bana bakın da ibret alın. Ben hiç kötü bir niyet besle- miyerek on sene bu kadınla arkadaşlık ettim. Bu müddet zarfında kadıncağızın görmedi- ğim öğrenmediğim hiç bir yeri kalmamıştı. O zamanlar bana bir şey olmadı da bir gün çay sa- atile akşam — yemeği arasında birdenbire âşık oluverdim, Eğer bu kadın, messlâ; bir gün saat beşte hamamdan çıka- rak çırılçıplak ösüme - gelseydi sizi temin ederim ki gönüme hç bir şey gelmez ve hç bir şey hissetmezdim. Arkadaşdık diyorum. Hakiki arkadaştık, buna inanmanızı rica ederim. Halbuki saat sekiz buçukta Löndra -Fo- İkston —sürat - katârıcın yemek vazonunda ayni kadının — karşı- sında ıştalsız, Iştahsız. yemek yiyor ve onu çıldırasıya seviyor- dum! Akşam ve ertesi günü altı ayda söyl yebileceğim sözlerin hepsini söyledim ve o vakittene beri sözlerime yeni ve fazla olarak bir kelime bile ilâve etmek ihtiyacını duymadım. O derhlal rolünü oynamağa başladı. Bazan kahkahalarla gü- lüyor bazan hafifçe gülümsüyor ve gözlerini yarı kapıyarak bana yan yan bakıyordu. Bu kadından çekinmiyor da değildim. Bilâkis bu kadından her kadından fazla çekiniyordum, Çürkü kocasın: - seviyordu ve ben de” bunu biliyordum. Enine boyuna Ööçütcek olursa fira. mımız nihayetülemir kıskanç ve sinirli bir kadının komedyasine dan başka bir şey değldi. Ertesi gün, karıkoca muhakkak benim eski dostluğuma müracaat ede cekler ve fazla bir. defa daha 'gözümün — önünde öpüşe- ceklerdi. O halde - bu kadın neden ihtiyarı zahmet ediyorda tatlı gülüş ve bakışlarile beni — Sonu var —

Bu sayıdan diğer sayfalar: