18 Ocak 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

18 Ocak 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 18 Kisiiburani KARA KORSANLAR ŞEFİ CEKii K TTT AAA ES LAT T Gt SA Dilber kadın korsan Aşktan başka kuvvete haş eğmiyen deniz kızının maceraları... .ve. Meri, çivilendiği Bu zavallının, tam bir sıhhat ve afiyette iken tutularak bu tahta üzerine yatırıldığı ve bu kalın, kaba çivilerle çivilendiği aşikâr şekilde görünmekte idi. Adamcağız, henöz ölmemiş, fa- kat çok berbad bir şekilde ve ancak inliyebiliyordu. Bu azap ve ıztırabı ne kadar zamandanberi çekiyordu. Belli değil.. Fakat ağzından dışarı sarkmış olan dili şişmişti. Buna bakılırsa, bir kaç saatten- beri bu halde bulunuyordu. Binbir sinek, zavallının artık çapaklanmış gözlerini oymağa çalışıyorlardı. Merinin en ziyade hayretini mucib olan nokta, bu adamın bu kadar feci ve korkunç vazi- yete rağmen henüz ölmemiş o masıydı. Meri, bu hali gördüğü vakit sabredemedi ve debşetle: — Bu, ne haldir, böyle? diye sordu. Engizisyon mezaliminin —en ağırına mâruz kalan bu bedbaht adamın etrafında toplanmış olan- lardan hiç birisi Merinin bu su- aline cevab vermedi; daha doğ- rusu veremedi! Meri, bu cevabsızlığa rağmen: — Bu adam ne yaptı, ki böy- le görülmemiş bir işkenceye maruz bırakıldı? diye bir daha sordu, Korsanlardan birisi: * Bü adâm " Sen Nikola , gemisinin — kaptanıdır! — Aslen Portekizlidir. Bundan üç gün evel kendisini yakaladık. Uğur: suz herif, bizim elimize geçme- sin diye, içinde kıymetli mücev. herat bulunan bir kutuyu denize attı. Eh,. Böyle bir cinayeti irtikâp eden adama mükâfat mı verecek tik? Hayır, zaten bizim kaptan Luo böyle hainane hareketleri cezasız bırakınaz. — İşte cezasını buldul Dedi. bu sözleri söyleyişi idi. Hakkına tecavüz eden bir adamın, lâyık olduğu en tabit cezasından bahseder gibi anlatıyordu. Meri, bu izahat karşısında bir an sakin durdu; ve sonra, tabancasını çekerek en büyük iztıraplar içinde bir türlü öle- miyen bedbaht kaptanı öldürdü. Evet, Sen Nikola gemisi kap- ftanına bundan başka yapılacak iyilik yoktu. Si Dilimize çeviren: Şükrü Kaya 27 meydanının civarındaki dar so- kaklarda dolaşıyordum. Aklımda arabalardan sakınmaktan başka bir endişe yoktu.Kulunuz çapta bir adamın şayet eillerini cebine Fvyıpu gezecek olsa dirsekleri iki taraf duvarlarına sürünerek kireçten bembeyaz olacağı kal- dırımsız ve dar sokaklarda ara- lardan sakınmak meselesi ol dukça mühim bir iştir. Her ne br araba karışıklığı beni mağazası — halini alı ir saray kemerinin altına sü- Tükledi. En üstünde Neronun Mermercen yarım bir. heykeli — SÜ halde bir türlü ölmiyen adamı bir tabanca kurşuı_ıile öldürdü, ıztıraptan kurtarlı .— Merinin bu hareketi, bu ge- mide en harikulâde bir hareket demekti. Bu adam bir yıldırım düşerek ölseyd, hâdise ancak bu kadar hayreti mucip olabi- lirdi! Kaptan Luonun emrine, arzusuna muhalif hareket etmek mümkün değildi. Korsanlar ade- ta gözlerine inanamıyorlarmış gibi döndüler ve Meriye - yani genç olan Edvara- hayretle tabancasının — sesi, Nid Luoya kadar vardı. Kor- sanlardan birisi de, Meriyi tut- mak istedi; Takat Meri, küçük ve mahirane bir hareketle bu adamın elinden kolayca kurtuk du; amma ayni zamanda da Meriyi kaptan Nid tutmağa mu vaffak oldu. Ve: — Bana bak.. Dedi. Benim işlerime karışmak hak ve cesa- retini nereden buldun?. Bana kaptan Luo derler? Kaptan Luo adamlarına dönerek: — Tutun şu köpeği; sıkı bağlayın! Emrini verdi. Bu emir, korsanlardan bir kaçını hemen harekete getirdi. Bunlar Merinin üzerine saldı sıkı, Musevi mezarlığında bir ölüm 15 günlük çocuk havasız- lıktan boğulmuş Karı; koca”kavgası arasında ço- cukcağız kurban gitti Altındağ köyü civarında Mu- sevi mezârlığında bir vak'a ol- muştur, Mezarlık bekçisi Dayı Tevfik ile karısı Nazm'ye, me- zarlıkta bir kulübede oturmak- tadırlar. Nazmiye, mezarlıkta geçen bu hayattan mütemadiyen şikâyet etmekte ve İzmirde bir evde oturmalarını — istemekte, bu yüzden de kocası ile arala- rında kavga eksik olmsmakta- dır. Evelki gün mesele tazelen- miş, Nazm ye, tahammül ede- miyeceğini söyliyerek evden ve mezarlıktan çıkıp gitmiş, fakat kırk beş gün evel dünyaya ge- tirdiği erkek Çocuğunu odada, üstüne iki yorgan örtülü olarak bırakmıştır, Bekçi Dayı Tevfik, bu can sıkıntısı ile bir müddet mezar- lıkta dolaşmış ve karısını bek: lemeğe başlamıştır. Çünkü çe Yazan: Hanri Bero hükümran olan ufak tefek hur- davata dalmış basıyordum. Kol- larım karnımın üstünde çaprast duruyordu. — Üç katlı gerdamın yakaığımın içine gömülmüştü. Birdenbire halırıma Roma İm- paratorlarının ekser yetle şişman ad mlardan olduğu fıkri geldi. Böyle bir fikir herkesin de akına geebilir, insan — ehem- miyet bile vermez; benim bu fikrimde dahi tıbkı diğer fkr- lerim gibi ne bir fevkalâdelik, ne de bir. tuhaflık vardı. Fakat efendim bu Ekrimi altüst eti. Bana yesi ve möuhim bir şey dılar. Fakat Meri ateş etmeğe hazır bir halde bir kaç adım geri çekildi. Bu sırada kalın ve sert bir ses: — Hey bana bakın.. Bir az da dkkat ve saygı gerektirl. Dedi. Bu ses, Karasakal kaptan Ti: çin sesi idi. Karasakalın bu müdahalesi Meriye saldırmış olan korsan- ları sanki - oldukları yere çivi- led. Karasakal sözüne devam etti; — Benim bulunduğum yerde benden başka şef, kaptan, emir verecek yoktur. Bunu — nesil oluyor da unutuyorsunuz? Sana da söylüyorum Nid Luol. Seni korsan yapan benim.. Haydi, geri çekiliniz!. Yoksa.. hepinizi de burada boğazlattırırım. Nid Luonun insanları çiviletmek ho- şümd gider, bana da boğazlakmaki zevk verir. Dedi. K al, böyle kısa bir nutuk ile korsanları — dağıt- tıktan sonra, Meriye: — Edvar, haydı peşime kıl, gidelim. Dedi. — Sonu var — ta- cuğun süt emme ihtiyacım dü- şünüyormuş. — Zavallı, — boşuna beklemiş, durmuş ve akşama doğru kulübesine g'rmiştir. Ço cuğun üzerindeki iki yorgan örtüyü kaldirinca, yavrunun ne- fes alam yarak boğulub öldü- ğgünü anlamış, Jandarmayı ha- berdar etmiştir. - Bittabi, Dayı Tevlik de yakalanmış, Müddei- Umumi muav ni B. Cevad Özpay, hâdiseyi tahkike başlamış ve doktor Muayenesi, henüz ismi bile konulmıyan yavrunun yaz- dığımız - şekilde boğulduğunu göstermiştir. Dayı Tevfiğin suçu bulunma- dığı anlaşılmıştır. Karısı Naz- miyenin de tedbirsizlik neticesi çocuğunun ölümüne sebebiyet vermekten — hakkında — takibat başlamıştır. Nazm yenin, İzmirde nerede olduğu henüz anlaşıla- mamıştır. keşfetmişim zevkini — verdi; ak" hma bir şeytanlık getirdi. Usta- lıkla sevdiğim kadına - bir çift tombul yanağın ve bir hammal ens:sinin Sezarlara bile yakışâ- bileceğini anlatacaktım. Alay etmeyiniz efendim. Hatta ben bu fkirlerin o kadar manasız olduğuna bu gün dahi kani de- glim. İnsan aşk yayını kullan: d ği vak.ther ağaçtan -hususile ağaçta pek bol değilse- ok yapar. Âşık bir kanbur. kalkar da sevgilisine kanbur Mareşal "dö Saksn,, şanlı (.) kahramanlık- larını okutursa fenamı eder? Bil- âkis bence pek makul hareket etm ş olur. İşte ben de öyle yaptım. Evvelâ günlerce ilmi istihza- ratta bulundum. “Sorton,ü al- dim. Geceleri yatağımda oku- dum. Daima lâfı getirir, Soeton- dan bahseder, telmihler yapardım. Telmihlerin © kadar — gizli İşaretler: Prensip!?. Kayıtsız ve şartsız olarak, spor işinin, evvelâ bir prensip bir disiplin ve bir otorite ile mu- vaffak olacağını işaretten sonra devam edelim: Alsancak kulübü, dört, beş gün evel bir oyuncusuna tam bir sene için boykot cezası ver- miş. Dikkat ediniz; bir sene boykot.. Şüphesiz ki bir idare heyetini bu kadar şiddete sevk- etmek için, mutlaka kuvvetli sebeb lâzımdır. Iddiaya bakılırsa, bu oyuncu, kendisine fazla serbest duhuliye verilmediği için serkeşlik yap- mış ve Ssonra, idare heyetince izahat verilmeğe çağrılınca, he- yete de hakarette bulunmuş.. Otorite, disiplin. ve prensip nal mükemmnel bir hareket.. Fakat iki gün geçmiyor bakı- yoruz ki, mühimce bir maçta bir seneye mahküm edildiği spor piyasasına aksettirilen bu genç, gene takımda.. Sebebini soruyoruz: — İdare heyeti affettil Diyorlar.. Meğer, öyle değil- mişte, böyle imiş, şöyle imiş.. Sonradan tarziye vermiş imiş.. Miş, miş, -miş.. . Bu hâdise karşısında, İzmir kulüplerinin- neden doğrulama- dığı hakkındaki diğer bir se- bebi daha bulmuş oluyoruz. Evvelâ, - hiç bir mantık bir senelik cezayı icap ettiren hâ- diseyi, sünger oyunu ile - silip tevile müsaade etmez. Suç, vaki olduğuna göre, ancak cezanın oyuncunun — haleti ruhiyesi ve nedameti esas tutularak azaltıl- ihetine gidilebilir. Yoksa, disiplin namına verilmiş ve bir senelik mahkümiyeti taşiyan bir karar, ortadan kaldırılmaz. Şayet, bütün bunlar varit de- güse ve bu genç hiç bir şey yapmamışsa, hiç bir hatası yok- sa, onun sporcular — arasındaki mevküni küçülten idare heyeti- nin kendi kendini tecziyesi lâ- zımdir, Çünkü, rasgele bir gen- cin haysiyetini ' tehdid eden ve ertesi gün onu halkın huzuruna *keyfi bir af kararile - çıkaran idare heyeti, sporun muhtaç ol- duğu ana unsurlara lâkayd de- mektir. Cezayı — verirken düşünmeli, araştırmalı, dinlemeli, verdikten sonra da her hangi bir endişe “ile olursa olsun, dönmemelidir. Bunun aksine olarak, hatası ol- mıyan bir gencin haysiyetini de düşünmelidir. &* Doğum Eski Menteşe Saylavı Bay Esad İleri arkadaşımızın - oğlu Bay Sadik İlerinin bir erkek evlâdı düryaya gelmiştir. Yav- ruya uzun ömürler diler, dede ve babasını kutlularız. kapaklı o kadar hafıf olduğu hâlde benim böyle meçbul bir memba etrafinda muttasıl dolaş- mam sevgiliminin âdeta başını döndürür. gibi olurdu. Sonra “Forum,a sık sık git- meğe, “Palatin, tepesine tekrar tekrar çıkmağa, — “Koliza, nin ilık merdivenlerinde uzun uzun oturmağa başladık, İ Nihayet bir akşam üzeri güneş batarken onu tarihin lattığına göre “Galigula, nın(”*) çılgınlık devrinde “Jopityer,, le daha rahat görüşebilmek için “Forom,, üzerinden “Kapitol,,a köprü kurduğu ve şimdi yeritide küçik bir meşea ormanı bulunan yere götürdüm. Vakti pek iyi intihap etmiş- tim. Turunci ziyalar, menekşe rengindeki gölgeler kemerlerin, merdivenlerin ve u'l’-“ll_ı#:_h' linlığını yarı yarıya “indirmişti. İçimin Şairlik gazlarile doldu- hisseti yalıkta geçmiş ğ:g)ı tim, Ortalıkla geçi Doğanspor 3-üçok, 2, Al- sancak 3- Ateşpor 5 - Pazar günü yapılan maçlı puantaj Üçok Alsancak Ateş Doğanspor 9 Yamanlar 9 Demirspor 8 | — t0 a M ao Beraber Pazar günü Alsancak sında likin en hararetli saha: ve en zevkli iki müsabasına şahid ol | duk. Sehada oldukça vardı. Maçlar: Saat 11 de Ateşspor- Demirspor takımlarının karşılaş- masile başladı ve Ateş oyunu 5-1 kazandı. Bu müsabakayı A sancak-Ya- manlar maçı takip etti. Yaman- lar geçen hafta Üçok — ta: kımına karşı çıkardığı takımdan daha küvvetli bir kadro ile sa- haya çıktı. Alsancak takımı da idareten daha iki gün evel bir sene boykotla cezalandırları İl- yası da, affedilmiş olduğu için, kadrosuna Aalarak — oynamağa başladı. Oyun Alsancağın tevali eden tazyiki ile kendisini gös- terdi. Fakat güzel bir müdafaa sistemi takip eden Yamanlar, kalecilerinin de güzel oyununa inzimamen Alsancağa gol fır- sâatı vermiyor. Devre — gölsüz olarak geçti. İkinci - devrede - tekrar “ayni kapalı oyunu oynamaktâ - ısrar eden Yamanlar Alsancağın hü- cumlarını var kuvvetile uzaklaş- tırmağa başladı. Yamanların za- man zaman inkişaf eden akın- ları ayani şerait altında kesili- yordu. 34 üncü dakikada Saim sağdan aldığı topu Yamanlar kalesine kadar indirdi ve Ya- manlar müdafaasını atlatarak güzel bir vuruşla oyunun mü- atını bozdu. O sırada AlL- sancak takımı oyunun bidaye. tinberi aksıyan sağaçığını da Basri ile değiştirdi. Yamanlar henüz kendisini top- lıyamamiştı ki, Basrinin isabetli bir ortalama ile Yamanlar ka- lesi önüne düşürdüğü topu En- ver kafa ile karşıladı ve Alsan- cağın ikinci sayısını çıkardı. Yamanlar birdenbire oyununu bozdu. İki dakika sonra İlyas Basr den aldığı pası iyi kullandı ve topu yerden ve şütle üçüncü defa olarak Yamanlar ağlarına seyirci zamanların — mıyasmalarile bir süküt vardı. O ebedi şehrin üstünde tam bir Saz âşıkı üslü- bile uzun bir nutuk irad ettim. Kadınların kulaklarına - söy- lenilen şişkin, semiz cümleler biç bir vakit boşa gitmez. Ben söylerken cici melek; bana: — Ben seni daha alık sanır: dim. Diyen mahcub ve mültefit bir tavırla bakıyordu. Kolumu sıktı. - Fakat - başka bir şey söylemedi. Süküt içeri- sinde otelin yolunu tuttuk. Ye- mek elbiselerimizi geymek üzere odalarımıza çekildik. Sofrada —Jükırdıyı — müttasıl “Roma,,nın zevk ve safalârı et- rafıada dolaştrdım. Sinsi fakat bir maksadı mahsus takib eden bir tavırla at meydanlarındaki Oyunlardan, eski — zamanlarda tabiat ve zevklerdeki incelikler" den, geçmiş meden'yetlerin bü- yüklüğünden, Româ — taribinin a— Yamanlar O Ka eee Demirspor 1 'ardan sonra takımlarımızın » ; o H — w — — Ma, taktı. Oyun da Alsancağın 3-0 üstünlüğüle betiyor. Üçok-Doğanspor maçı Sıra günün en. mühim- katrşıs laşması olan Üçuk-Doğanspor maçına gelmişti. Evvelâ Doğan: sporlular, Arkadan da Üçoklu: lar sahada göründüler. Said sakat ayağı ile gene kadroda yer alınıştı. Mütereddid başlı- yan oyun birdenbire - serileşti. Ve kaleden kaleye tehlikeli akınlar başladı. Her iki takım- da müdafaa çok çalışıyordu. İlg korner devrenin 23 üacü dakikasında Doğanspor' lehine oldu. Güzel ortalanan topu Ziya kafa ile karşıladı ve kalesini mubakkak bir. tehlikeden kur- tardı. Maamafih Doğansporlular hücumlarına devam ediyorlarve 27 inci dakikada sağiçleri Meh medin ayağından bir gol kaza- nıyorlar. Bu gölde Üçok kalecisi Nejad tamamile hatalı idi. Çüne kü 30 metreden çekilen şütte havadan gelcn topun — seyrimi takip edebilirdi. Bğ. l5 Bu golden sonra Üçok hücük ma geçti. Fakat takımın en 'iyi oyuncusu — Sait oynıyamıyordu, 32 inci dakikada Mehmed Üçok kalesi önünde topu yakaladı've ikinci defa olarak Üçok ağlarına taktı. 35 nci dakikada Üçokun bir hücumu esnasında Mazharın bir şütü, Doğanspor kalesinin üst direğinden avut oldu. İki dakika sonra, Doğansporun bir hücumunda Fuadın şütünü kas leci Nejat plonjonla karşıladı. Fakat topu bloke edemedi, yee tişen Mehmed üçüncü- golü çıe kardı. Devre de 3:0 Doğanspor lehine bitiyor. İkinci devre Üçokun tazyikile başladı. Üçoklular vaziyetlerini düzeltmek içn var kuvvetlerile, çalışıyor ve daha düzgün oynu: yorlardı. Ara sıra Doğanspor: lular da hücuma geçiyorlardı. 13 ncü dakikada Üçok lehine bir penaltı oldu, Adil bunu | — Sonu 8 inci sahifede — asaletinden — başlıyarak Roma İmparatorlarının Albornuslarının ve başlarındaki çelenklerin vaktia güzel kadınlarının, genç ve kız- oğlan kız rahiblerinin başlarını nasıl döndürdüğüne ve gözlerini hasıl kararttığına varan bir -kon« ferans tutturdum, — Sonu var —. V) dö 696da doğmuş ve 1750 de ölmüştür. Saks Elektörü ikinci (Ogüsi)ün veledi tabilsi 1744 de Nf.ıeşıı olmuştur. Kat bur olduğu halde yüksek ce- Mmiyete mensub bir çok kadın- larla maceraları pek meşhurdur. figula Roma İmpara- İlk devirlerinde çok arci hükümet eder ken bilâhata çıldırmış, ne yap- tığını bilmez bir hale gelmiştir. Bütün Romalıların bir tek bapı ©isaydı da onu bir kılıc darbe- sile ortadan kaldırsaydım sözü bu adamındır. Kendi muhafız- ları taralından ördürülmüştür.

Bu sayıdan diğer sayfalar: