20 Nisan 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

20 Nisan 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sakife 7 Yazan: Fransız erkânıharp kaymakamlarından Jorj Londen Alman tayyareleri, Fransız hatları üzerine attık- ları bombalarla ortalığı maktele çevirmişler, bir cephaneliği olduğu gibi havaya uçurmuşlardı Birbuçuk saattenberi devam —S — eden süngü muharebesi, Almam | tı da hatlarımıza — peyderpey ların ric'ati üzerine şiddetini | gelmeğe başladı. Yarım saat kaybetti. Fakat cephenin diğer | sonra, kaybettiğimiz elradın kısımlarında, cehenanemi - top ateşi devam ediyor. (Duomon), bir volkan içinde.. Düşen top mermileri, ortalığı kesif bir du- manla kaplamakta.. Bu sırada, Alman tayyareleri de göründül İi filodan ibaret olan düş- mâan tayyareleri; — hatlarımıza yaklaştıktan sonra yayıldılar ve yükseldiler, aradan beş dakika geçince de bombalar yağdır mağa başladılar. Tayyare top- larımız, hemen faaliyete geçti; fakat netice yokl! Zira, düşman tayyareleri, iki bin beş yüz metreye kadar yüksekten uçu- yorlardı.. Tayyarelerin bombardımanı, yarım saatten fazla devam etti. Alman tayyareleri, -bombar- dımandan sonra — üslerine dör mek üzere hatlarımızdan uzak laşmağa başladılar. Düşman tayyarelerinin yap- tığı tahribat hakkında etraftan raporlar geliyor, vaziyet olduğu gibi anlaşılıyordu: insanca ve gerekse Mmühimmaâtça zayiat çok mü- himdi. Bir cebhaneliğimiz, ok düğu gibi havaya uçtu ve ceb- hanelikteki efradın teki kurtu- lamadı.. Ne gariptir ki, düşman tay. yareleri gelip cephenia altını üştünü çevirdikten ve ortalığı mak-| tele kalbettikteu sonra bizimki- lerin de, yavaş yavaş havalana- rak, Alman tayyarelerini takib etmeğe yeltendikleri görüldül.. Harp devam ediyor ve topçu ateşi, her tarafa ölüm saçı- yerleri tamamen doldu. Gelen *takviye kıtaatı, bir alay kumandanının emrindeydi. Kumandan de:-hal emrime tâbi oldu ve hareketi hakkında tar limat istedi. Bu kumandan, benden bir derece yüksek rütbeyi haiz ol quıund.n, kümandayı kendi- sine terketmek istedim. Kabul etmedi ve şunları söyled: — Cephede, rütbe farkından ziyade, ihraz olunan — muvaffa- kiyet ve plânların tatbikinde gösterilen ehliyet mevzuu bahs- tır. Siz, benden bir derece dun Tütbedesiniz, fakat karargâhtan aldığım emir, size tâbi olmak merkezindedir. Bundan dolayı şöhsen de memnuniyet hisset. mekteyim. Zira, kumandanızda bulunan kahraman kıtaat ve zabitar nasıl harp ettikler rini daha iyi ve salim bir kafa ile müşahede etmek fırsatını bulacağım. . Alay kumandanının bu sözle- rinden çok müteahassis oldum. Kendisine teşekkür ederek ve tecrübelerinden istifade etmek ihtiyacında — bulunduğum yardımlarını esirgememesini yal- vararak kumandayı aldım. He- men zabitanı içtimaa çağırdım va talimat verdikten sonra,732 rakımlı tepeyi zapt edeceği- mizi bildirdim. Bazı — zabitan, bu hareketin, fazla zayiata se- bebiyet verebileceğini ima et- mek istediler. Herkesin, fikrini serbestçe söylemesini ve çünkü benim de, onâ göre yapacak işlerim olduğunu söyledim. Bu- nun özerine yalnız bir — böl kumandanı şu mütaleada bu- lundu: yordu.. 29 uncu fırkadan gelen bir süvari; düşmanın, sol cenahtan da ric'ate başladığı ve iki bö- lük esirle iki tank bıraktığı hakkında bir rapor getirdi. Bu esnada, karargâhtan bir süvari dahâ gaha geldi ve bana acele bir emir getirdi. Ba emirde; kıtaatı: yola çıktığı tekrar edilmekle beraber, 732 rakımlı teponin, mümkün oldu- u kadar süratle zaptına güy- vet etmemiz bildiriliyordu. —— 732 rakımlı tepe, askerlik moktasından fevkalâde mühimdi. Bu tepeyi işgal ettiğimiz tak: dirde, (Bezonvil) e hâkim Y?l' tutacak ve Almanların ric'at kesmeğe muvaflak ola- Elimizde, Iki tank vardı. Tak- viye kıtaatının yola çıktığı bak: kındaki mükerrer haber de, gesaretimizi - büsbütün artırdı. FF ceğiz; ı":lhıı. yolun yohı:" Kai TP Ması, tankları kadar Çakarmak imkânını selbediyor: | — Mühendis Dunakovski du, Buadı i tube Dunukovski isminde Lehli bir mağa h.'ıidn.'.-._h" '.’ ıııihoud»llı şimdiye kâdar müs- ” “":"" n P”kh bet netice alrmamakla beraber "_',“': bütün Mıı tile | ömrünü altın yapmağa hasret- a tevcih etmek — suro! ” | miştir. Epeyce zamandanberi HM'- kıracaktı. Tepeyi faaliyetten çekilmiş gibi görü- gece MLIH..! daha muvafık nen bu adam, bugün tekrar H.dıı. in, © takdirde de iş başına geçmiş bulunuyor. bir netice elde edemiyecektik. Dunukovski, birkaç sene evel Çünkü dı.ııı._o vakte kadar | golandırıcılık ve sahtekârlık suç: bütün kuvvetlerini geriye çek- | igrile muhakeme altına alınmış ve birkaç ây hapishanede yat- mıştır. Hapishaneden çıktıktan sonra San Remoya çekilmiş ve orada tecrübelerile başbaşa sessiz, sa- Olmıyacaktı. Ben böyle düşünürken, karârs Kâbın bildirdiği takviye kıtaa. Gökten ölüm yağıyor Verdun kalesi Almanlara karşı nasıl durdu? ANADOLU Türkçeye çeviren A, Kâmi Oral — Kumandanım; — emrinizi ifa etmek, bizim için bir zarır rettir. Bu itibarla itiraz edecek değilim. Ancak 732 rakımlı te peyi zapt edinceye kadar — ve: receğimiz zayiatı nâzarı — dik- kate aldnız mı? Zabitin bu sualine karşı şu cevabı verdim: —Herşeyi gözönüne getirdim. Bununla beraber, elimdeki em- ri de nazarıdikkate almak mec- buriyetindeyim. —Bu — emirde deniliyor ki: Herne pahasına olursa olsun, 732 rakamlı — tepeyi süratle zabtetmeğe çalışınız! 732 rakımlı tepenin, askerlik noktasından büyük olan ehem- miyetini takdir edersiniz. Biz bu tepeyi zabta muvalfak olur sak, düşmanın mühim bir kıs» mıni imha etmek fırsatını elde edeceğiz. Bilirsiniz ki, kıtaatımız ve bil hassa mensub olduğumuz 142 inci alay efradı, şimdiye kadar ölümden çekinmedi ve çekin- miyecektir. Bu itibarla, 732 rakımlı tepenin zabtına muvaf- fak olmamız mubakkaktır. Zabit, derhal şu sözlerle mu- kabelede bulundu: — Emirlerinizi ilaya amade- yiz. Bu sözümle, bütün bölük kumandanları — arkadaşlarımın tercüman oluyorum. Mahvol- sak da gene yılmıyacağız. Hemen, lâzımgelen emirleri verdim. Kıtaat hücuma hazırdı, Sahrâ topçu fırkası, bizim 732 rakımlı tepeyi işgal edece- gimizden karargâhça haberdat edilmişti. Biz hazırlanırken, sah- ra topçu da düşmana şiddetli ateş açtı. Düşman hatları, mü- temadi taranıyor ve sabra topçu ateşi, tesirini gösleri- yordu. — Arkası var — Lehli mühendis altın yap- mağa çalışıyor Bu maksatla Mısırdan İsv.çreye tonlarla kum getirtiyor dasız yaşamıştır. Şimdi bu lam — inzivadan çıktı. Gizlice Nöy Şatele i. Orada koca biıy Işıbıîh':l:" ladı ve tekrar çalışmağa başladı. Bir fabrika kiralamak ve ora- da çalışmak için çok para lâr zımdır. Mühendisin bu parayı Metaleks şirketile uyuşarak ter di rivayet olunuyor. seler İsviçrenin sakin, hayatında çok dedikodü uyan” dırdi. - Fakat Lehli mühendisi gören, onunla konuşmağa mu- valfak olan kimse yoktur. Rivayetlere inanmak İâzm gelirse, mühendis altın ylı!lllt usulünü değiştirmiş. Eskiden terkibini gizli tuttuğu — kırmızi bir tozu cıvayla muamele ede- rek altın elde etmeğe ? yordu. Şimdi Mısırdan getirttiği kumlardan aitın yapmağa çal- şıiyormuş. viçrenin en meşhur arziyat- çıları, Misir. kumlarında bir zerre bile altın bulunmadığını temin ettiklerine göre acaba Lehli mühendis Mısırdan ton- larca kum getirtmekle asıl mak> sadını mı gizlemeğe - çalışıyor. yoksa boraber çalıştığı şirketi mi dolandırmak istiyo:?. a Umumi harp yıliarından bı'r—parça: W Bir casus kadın Kurşuna nasıl dizilmişti? Idam edilen Mis Kaveil Bir kaç gün evel cihan binin müttefikler iç'n karani günlerinde mis Kavelin sadık arkadaşı ve yardımcısı - olan matmazel Luiz Tüliye altın ma- dalye ile taltif edild. Bu mü- nasebetle Fransa için çok çe lışan bu genç öğretmenin ha- yatımı ve menkıbelerini Jurnal gazetesinden alıyoruz. « .. Lwiz Tüliye ismi i'k defa ola- rak 12 birinciteşrin 1915 - tari- hinde Brüksel duvarlarında ası- lan resmi bir ilânda görüldü. Bu resmi ilânı yazan makam, Brükseldeki Alman kumandan lığı idi. İlân kısa yazılmıştı ve örlü idare ilân edilmiş olduğu hâlde Alman ordusuna hiya: netkârane hareketleri sabit olan beş şahsın idamlarına 9 birim- citeşrin 1915 tarihinde divanı» harp tarafından karar - verilmiş olduğunu Brüksellilere — bildiri- yordu. Bu beş idam mahkümu şunlardır: Mimar - Filip Bök, Luiz Tüliye, Edit Kavel, eczacı Lui Severen ve kontes Jan dö Belvil. Matmazel Luiz Tüliye betten yakayı — sıyırabildi. Bu sabık İspanya kralı on üçüncü Alfonsun müdafaası mümkün oldu. Brüksel kumandanı Fon Bi- sisgin ilânı, Brüksel — duvarla- rına asıldığı vakit Edit Kavel hakkında idam hükmü infaz edilm'şti. 12 teşrin sabahı milli atış meydanında vatanperver İngiliz kızının zayıf ve ince vü- cudu bir müfreze Alman aske- rinin birden boşalttığı -kurşun- larla yere yıkılmıştı. Mis Kavelin kurşuna dizil- mesi hakkında çok şeyler söy- lendi ve yazıldı. İdam sahne- sinde hazır bulunanların bir kısmı Mis Kavelin idam yerine getirilinciye kadar itidalini mu: hafaza ettiğin, fakat dayana- cağı kazığı göür görmez ba- yılıp yere düştüğünü, ve bir Alman zabitinin rövelverini çe- kerek kızın kafasına bir kurşun yerleştird ğini iddia ediyorlar. Gene idam yerinde bulunduğu muhakkak — olan bazıları da mahkümun, ölümü çok soğuk- kanlı, başı yukarıda olarak kar: şıladığını söylüyorlar, Idam kararı nasıl infaz edildi? Harp bitti. O vakit Mis Ka vele son dini telkin'eri yapan ve idam sırasında hazır bulu- nan protestan rahıbi Lesöz bu sayesinde Kadın düşüp bayılmıştı. Manga kumandanı ta- bancasını çekerek kadının beynine boşalttı. Alman zabiti sordu. Ko- canız nerede? Hasta mısı- nız, benziniz neden sapsarı olmuş böyle? vak'aya dair bir mektup yazdı. Mütarekeden kısa bir zamı sonra Berlin mecmualarından birisinde neşrettirdi. *İdam yerine götürülürken arabada Mis Kavelin yanınday- dım. Yolda giderken kendisine biraz incil okudum ve biraz da İngilizce dini ilâhiler terennüm ettim. Şehrin haricine çıktık. İdam sa- hasına geldik, Orada bir erkâ- nıharp subayının kumandasında bir bölük asker, divanıharp na- mına adli müşavir, kumandan hktan bir zabit, bir de doktor vardı. Papazlar ve bu arada ben, mahkümları hazırlanan ka- zıkların yanına götürdük. Bölük hazırlandı. Mis Kave- lin elinden tuttum ve kendisine İngilizce olarak şunları — söyle- dim: “Allahın, İsanın ve Ru: hülkudüsün, himayesi rehberin olsun, âmin,. Mis Kavel bile- gimi sıktı ve “Allaha öldüğümü milletime Ve sevdik- lerime söylemek için elinizden geleni yaptınız, dedi. Onu bir kaç adım daha ileriye kazığın yanına götürdüm. Oraya kızı hafifçe bağladılar. Kızcağızın yaşlı gözleri bir mendil rildi. Bu sırada katolik pa; da öbür tarafta diğer bir di- reğe bağlanan mühendis Böke biraz daha uzun Üvaz ve nasi- hat etmekle meşgul idi. Bana bitmez tükenmez görünen bir kaç uzun dakikadan sonra sert ve keskin kum'nda — gürledi. Ayni zamanda iki takım birden ateş etti. Ve mahküm ayni zamanda yere düştüler. Soara cesetleri dini merasimle kak dırdık., idamdan müebbet küreğe Bu sırada matmazel Tüliyo, Sen * Jildeki askeri hapisanede ölüm cezasının kendisine gel- mesini yordu. 11 Teşrin akşamı Brükseldeki Alman ku- mandanlığı İspanya kralından çok şiddetli yazılmış bir. pro« testo telgrafı aldığından bunun üzerine idam kararının infazının tehir edildiğinden tabii haberi yoktu. Birkaç gün sonra La Beljik gâazetesi şu resmi tebliği neşretti: “Sa Majeste Almanya impa- ratoru mukaddes af hakkını kullanarak 9 birinciteşrin tari hinde Brüksel divanıharbi tara- fından öğretmen Lüiz Tüliye, eczacı Lüi Severn ve Kontes dö Belvil hakkında — verilmiş idam kararlarını müebbed kü- rek cozasına tahvl — buyur- muştur., İdam kararını öğrendikten senra Madmazel Tüliye son geces'ni anlatıyor: “Kontes Dö Belvil ile - ayni odada idik. Evvelâ bir parça ibadet ettik. Allahın huzuruna çıkmağa hazırlandık. Saat on bire doğru yatağa girdik. Ve sabaha karşı da bir parça uyu- duk. Sabah çanlarile uyandık, bizi arıyan ve soraa omnadı. Kendisi çok sakindi. v * | Kontes Jan dö Belvil ve Luiz Tüliye bir arada esarette. Ayın on üçüncü günü de böyle geçti.. Her sabah bir papaz ziyaretimize gelird. Bu sabah gene geldi. Mis Kavelin akıbeti hakkında kendisini Jsıkıştırdık. Bize sadece kızcağızın büyük bir cesaret göstererek öldüğü: nü söyledi., Madmazel Tüliye, Sen-Ji'd hapisanesinde üç ay kaldı. Sonra Seyburg kadınlar hapi- sanesine naklolundu. Burada çok meşakkatli günler geçirdi. Bu hupisanede bulunan bütün mahkümları ağır işlerde çalış: tırıyorlardı. Vatana karşı hıyanet Biraz sonrâ hapisane müdür- lâğü, mahkümları bomba ima> linde çalıştırmak - istedi. Bütün kadın mahkümlar bu teklil şiddetle — reddettiler. — Bütün mahkümlar namına M :dmazel Tüliye Almaa Dahiliye N.za: retine şu mektubu yazd : *Birkaç gündenberi — vicdan: Tarımız ağır bir tazyk aitındar dır. Bu tazyiki üzerimizden siz kaldırabilirsiniz. B ze yaptırmak istedikleri işia şeklini memle- ketimiz aleyh.ne buluyoruz. Biz vicdanımıza ve vazifemize çok bağlı kadınlarız. Cephede har- beden oğullarımız, kardeşleri« miz, kocalarımız var. Bize zorla yaptırılmak istenen işi vatanız mıza karşı hiyanet ol>zük te- lâkki ediyoruz, Vatanseverlik milletlere göre değişea bir var sıf değildir. Herkes vatanını sever. Szin de- bu hislerimizi ııkhı:ir edeceğinizden emi lektup — tabiatile, yere kadar gidemedi. ğnl= da büyük umumi karargâhta kaldı. Fakat birkaç gün sonra mhkümların eri işlerde çe lıştırlmaması için emir gel Uzun — bir ı'çkıne'ı ea Seyburg hapishanesi iki kıse ma ayrılmıştı. e Adi — mahkümlar unasının sağ tarafın! |; li yorlardı. Kiığrek Jııkügaâ cephede yerleştirilmişlerdi. Ha- pı!hlne hücrelerinin boyu 3,75, eni 2,20, yüksekliği de 250 metre idi. Kapıda bir delik vardı. Bu delkten gardiyanlar mahpasların sabah ve akşam yemeklerini verirlerdi.. Günde iki defa verilen yemek yağsız çorbadan ve her defasında 175 gram ekmekten müteşekkildi, Kapının karşısında ufack bir pencere bulunuyordu. Hücrele. rin bütün mobilyası demir bir karyola üzerinde bir ot m'nder, küçük bir dolap, bir masa Ve — Sonu TOuncu sah hapishane dd —a

Bu sayıdan diğer sayfalar: