13 Mayıs 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9

13 Mayıs 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 9 ANADOLU Türkiyede zeytinciliğin inki-Köy gezileri: şafına doğru faaliyet. Zeytincilik istasyonunda bir saat. Zeytin ağacı bin yıl yaşar! üç sene sonra yarım milyon fi- *“—Anadolu ço- cuğile İstanbul ço- cuğu biribirinden farklıdır. B.lhassa dayanıklık itibarile bu fark mühimdir. Delice ile zeytin ağacı — arasındaki fark da bunun gibi- dir. Onun için ta- biatin bütün zor luklarına karşı daha mukavim olandeli- ©e üzerinde çalışa. | rak onu ehlileştir- mek, delice çekir- değinden en iyi randımanı —almak İstiyoruz ve bunda muvaflak - olacağı- mızdan şüphemiz yoktur., Bana, bunları söy« liyen — Burnavada bir sene evol tesis edilen — zeytincilik istasyonunun genç ve gçalışkan müte- hassısı Bay Nazım Kılıçtı. Ziraat fen memuru iken vilâyet büdcesin- den verilen tahsisatla İtalyada üç sene yüksek zeytincilik sil eden bu genç, bir seneden- beri Burnavada zeytincilik is tasyonunda muvaffakıyetle — ça- lışmış, deliceden 300,000, zey: tin çekirdeğinden de ,30,000 fidan yetiştirmiştir. Ziraat Vekâletince yirmi iki bin liraya satın alınan arazi üzerinde, hakikaten büyük olan bir emeğin eserleri derhal gö- Züme çarptı. 212 dekar tutan Zeytinlik içinde epey meyve Ağacı da var. Bunların gövde- lerine kireç badanası Ziye yarım metre kirizma yar Pilmış. Ortada tek ot bile yok. Evelce kısmen bataklık halinde bulunan bu arazi; baştan başa birer metre derinl ginde açılan Muhtelif hendeklere tefcir su- ları akıtılarak tam manasile is- tifade edilebilecek hale getiri- Miş. Eski iki su kuyusuna hay- Van yerine motör konmuş.. Genç mütehasıs, zeytincilik lstasyonunda bir ( Müşahede Zeytinliği ) tesis etmiş. Burada Mütenevvi zeytin fidanları — ye- Hiştirmeğo çalışıyor. Diğer ta- ürdekten zeytin fidanı tedbirler — almış. Vııdığı izahata göre bu fidan- lardan yetişenler aşılanarak üç Nenede müstahsile tevzi edile- bilecsk bir hale getirilecek. — Üç sene sonra » dedi - l"llyuı yarım milyon fidan tenzi edebilecektir. O vakit is- tasğonda 200,000 fidan da kal- Tuş olacak ve biz de bunların rbiye ve teksiri ile meşgul Olacağız. Fıdanlar yetiştirilirken Ayni zamanda budanmaktadır. yekirdekten zeytin fidanı ye- ürmede tam bir ihtimam lâ- Zimdır, Muayyen şartlarla bir bakım ;_'veıiıd. çekirdekten — yetişen 'anlar. bir senede 50 - 60 san- M yükselir. Sonra terbiye mak- taları sevkedilirler. - Birkaç Söne sonra zeytincilik istasyonu .fhıııııı dar geleceğini ümid “Yorum. O vakit civardaki ba N istimlâki lâzımgelecek.. E 'Yon dahilinde bir miktar bağ relikler te dan alınabilecektir ve meyveli fidanlar da vardır. Bunlara da iyi bakıyoruz. Güb- ettik. Geçen sene - Kadifekalesine de *vali B. Fazlı Gülecin emir- lerile- 2000 zeytin fidanı diktik. Bu fidanlardan tutmıyan hemen yok gibidir. Ziraat Vekâleti, Türkiyenin bu ilk zeytincilik istasyonundan çok şeyler bek- liyor. İtalyada 315, Fransada 39, Lspanyada 60 aevi zeytin var» dır. Tunus ve havalisinde de 26 nevi zeytin mevcuttur. Bun- lardan en güzel nevilerin aşı ve ara- |kalemlerini getirterek memlekette teksirlerinin ve müstahsillere teyzi ederek yaymak için te- şebbüslere giriştik. Açılan bu- dama - kurslarında, — halkım'za zeytin bakım ve budanmasını nisbeten öğretmeğe — çalıştık. Muhtelif kaza ve köylerde, bu hususta çalıştık. Köylüler mem- nun oldular. — Şimdiye kâdar kimse ge- lip bize bunları anlatmadı, de- diler. Bu konferanslar, çok iş- tifadeli oldu. Faaliyetimize de- vam ediyoruz. Bilirsiniz ki, zeytin ağacı bin sene yaşar. Yumrudan yetişti- rilenler 60 sene iyi mahsul ve- rir. Fakat çekirdekten yetişti- rilenler daha verimlidir. 11 Senelik bakımdon sonra 40 seneye kadar her sene mahsu- lünü artırır. 40ncı seneden 250 inci seneye kadar istihsa- lâtını ayni mikdarda muhafaza eder ve 800 üncü seneye kadar da mahsul âzalır. O vakit genç- Kadifekalede zeytin fidanı dikilirken. leştirme —usulü tatbik etmek lâzımdır. Zeytin hastalığı 46 türlü, tedavi çareleri de muhte- liftir. Me: bazıları usulleri mektedir. Bay Nazım Kılıçla istasyon arazisini gezdik. Muhtelif — ter- biye maktaları, fidan yetiştir- mek için hazırlanan 90 santi: metre genişlik ve S0 metre uzunluğundaki camekânlı yas- tık, yeni yaptırılmakta olan ke- nar duvarları ve evelce kum ve topraktan ibaret iken şimdi çakıl döşetilen ve ileride ax faltlanacak olan yollar hakkın: da da malümat aldım. Sonra hör yıl için yarım mik yon zeytin fidanı vermeğe baş- hyacak olan istasyondan bü- yük ümidlerle ayrıldım. * örülmekte ve tedavi müstahsillere — öğretil- .. Haber aldığıma göre delice- Terden yetiştirilen - 300,000 fi- dandan aşıya gelenler, İtalya- dan getirtilen ve iklime uygun olan sofralık ve bağlık nevilerle aşılanmağa başlanmıştır. Bu su- retle 15-20 bin fidanı aşılamak mümkün olacak ve fidan tev- ziatına bir sene evel başlana- bilecektir. Şahap Göksel Ödenmiyen dövizler Vekiller Heyeti kararı geldi 1351 ve 13887 sayılı karar- namelerin mer'i bulunduğu za- manlarda hariçten takasla ithal olunan bazı emtea bedellerini ödemek üzere yap lân bir kısım ihracatın dövizlerinin ödenme- diği anlaşılmış bu bedellerin, kendilerile kliring anlaşmasile bağlı bulanduğumuz memleket- lere Türkiye menşeli malların bizzat veya bilvasıta ihracı ve aiâkadarlar tarafından bedelle- rinin klirinğ hesapları haricin- de bırakılmasının temin olun- ması kayıtlarile tasfiye edilmesi Vekiller Heyetince kararlaştırıl- mış ve bu karar, şehrimizdeki alâkadarlara gelmiştir. .Bır[ınıdı Zeytindağı nahiyesinde budama kursuna 'devam edenler mütehassıs Nazım Kılıçlar bir arada. etimizde bunlardan Güzel, yeşil örende ge- çen 24 saat. “Köylü yavru, buyurun, dedi. Size mektebimizi göstereyim.,, -- Ören köyü talebesi, Yukarı Kızılcanın bütün var- lığımı istilâ eden çam kokularını, şıril şinl akan sularının — sesle- rini, * aradan oldukça bir za« man geçmesine rağmen - unu- tamadan, sevki tabiilerim beni gene yeni bir arzunun esiri yaptı. İki buçuk günlük azad zamanımı, gene bir köyün ka: ha gövdeli, göklere yükselen çınarları altında geçirmek iste- dim. Bu suretle belki daha fazla dinlenme fırsatını elde edecek, şehrin gürültülüve dağdağalı hayatı hayatı içinden sıyrılarak iki bu- çuk gün köylerimden birisinin, temiz, sessiz, havasile ciğerleri- mi dolduracaktım. * .. Örene giriyoruz.... İzmirdenberi uzanıp gelmek- te olan şose (40)ıncı kilomet- len kaim zaviye yaptı. buz gibi soğuk sulu bir kuyu teşkil eden noktadan, Öre- nin görünüşü hakikaten seyrine doyum olmıyacak kadar Demek ki, — dakika “ha görünecek, ha görünüyor, diye sayıklayıp durduğum Ören nazlı bir gelin gibi yeşillikler içine gömülmüş te haberim yok. * ”. Burada da köy hakkında edinmek — istediğim — bilgilere okuldan — başlamağı — faydalı buldum. Köyün altında duran makine- den iner inmez. tanıdık bir sima ile karşılaşabilir miyim, ümidile sağıma, soluma bakın- dım. Önüme küçük, okullu bir kız çıktı. Bana okullarını gö termesini istedim. Düzgün şive- siyle: — Hay.. Hay., «dedi- buyu: runuz.. - Ben de okula -gidiyo- ram. Birlikte gideriz. Birlikte otobüslerin geçtiği meşhur şose üzerinden yürüyoruz. — Kızım; sen — okulüu sever misin?, — Hem de pek çok severim. — Ya öğretmenlerini?. —— Onları da severim. — Nçin seversin onları? Göz bebeklerini — gözlerime dikti, sanki bu da sorulurmu imiş, demek ister gibi: — Öğretmen — sevilmez mi hiç? -dedi- onlar, herşeyi en büyük başöğretmenimizden öğ- renirler, sonra bize öğretirler. Üğretmenlerini sevmiyen çocuk- lar büyüdükleri zaman kötü im san olurlar. » Küçük — muhatabım sözlerine belki daha devam edecekti. Fa- kat birden muhteşem bir bina karşısına geldiğimizin farkına vardık. Her halde okul kurağı olacaktı. — İşte okulumuz. Buyurun sizi içeriye götüreyim.. Şosenin hemen 30-40 metre genabunda, iki tarafı ağaçlıklı, Yazan: Ü. T. bir merasimde. güzel kaldırımlı bir yoldan iler- liyoruz. Mozalik merdivenlerin, büyük sütunlarile önünde — duranları kendine çeken bir kültür ocağı eşiğindeyiz: *“Ören İlkokulu,... Duvarları yeşil renkli — yağlı boyalı antresindea içeri — giri- yoruz. Uzun ve geniş, parke döşeli bir salondan; birinci katı, ikinciye bağlıyan gene mozaik merdivenlerden yavaş yavaş çıkıyoruz. Son bastmakta okul Başöğretmeni B. Nured: dinle karşılaştım. Beni güler yüzle karşılaı -O gâr attı seni bur. R — Garp rüzgirları... Ve gülüştük... Başöğretmen odasında dayız.. Arkadaşıma ziyaret dımi anlattım: — Evet dedi. Zaten anla- mıştım. Maksadının daha - ve- rimli olabilmesi için her şey- den evel okulu dolaşsak daha iyi olur. Güzel tekliflere ne denir ki.. — Hay, hay arkadaşım nasıl istersen?. Okulu geziyoruz.. Başöğretmen anlatıyor: — Gördüğünüz gibi okulu- muz yeni ve pedagojik esaslara uygun olarak yapılmıştır. İçinde 400 talebeyi hiç bir üzüntü duy- madan barındıra ah hangi rüz- maksa- miz mevcud, Öğretmen kadro- muzun darlığı yüzünden köyde tahsil çağında bulunan çocuk. ları kâmilen — toplıyamıyoruz. Şimdiki balde dört arkadaşla çalışıyorum. Okul binası doğrudan doğ- ruya köylünün eseridir.Kalpleri cumhuriyot aşkıyla çarpan, reji- min hararetile yanıp tutuşan köylümüz 18 binlira değerinde olan bu muazzam binayı hiçbir yüksünme hissetmeden cumhu- riyetin ölmez eserleri arasına hediye suretile ilâve etmiştir. Birar daha noksanımız var. Fakat programlı bir metod da- hilinde yürüyerek her yıl bir parçasını ikmal ediyoruz. Meslâ geçen yıl, suyunu getirdik- Bu yıl da mefruşat işine önem ver- dik. Gelecek yıl sıvasını ve ihata duvarlarını ikmal edece- ğiz. Böylelikle bir gün masib olur da bir daha burasını ziyar ret imkânını bulursan herhalde Mektep yavrularından diğer bir grup TT . Tarım ve kredi kooperatifleri- — — Maliye Vekâleti muh- telif muafiyetleri bir tamimle bildirdi Tarım satış ve tarım kredi kooperatiflerile birliklerine ka- nunen bahşedilen — muafiyete riayet edilmesinin temini Mali- ye Vekâletinden bir tamimle vilâyete bildirilmiştir. Kurulmuş olan tarım satış ve tarım — kredi — kooperatiflerile birliklerinin münasebatta bulun- dukları ve muâmele yaptıkları bazı resmi daire ve müessese- lerce, kanunla bahşedilen mua- fiyete riayet edilmediği, bilhas- $A damga resmi muafiyeti hak- kında tereddüdlere düşüldüğü görülmüştür. 2834 numaralı kanunun 21 inci maddesinde yazılı satış koope- ratifleriyle birliklerinin kapital ve yedek akçelerinin vergi, re- sim ve harçlardan, ödünç ab ma ve verme işlerilye para ya- tırma ve diğer bütün işlerinde yapılacak sened, rapor, muka- velename ve kâğıdlarla resmi dairelere verecekleri dilekçele- rin damga resminden, satın ala- cakları taşıtsız. mallar için fe- rağ harcı ile damga resminden, biribirinden ve ortaklarından alacakları mahsul ve komus yonların muamele vergisinden, tasdik ettirecekleri her türlü kâğıd ve defterlerin (ücreti adil müstesna) noterlerce alınacak harç ve resimden, kredi koo- peratiflerinin de kazanç ve mu- amele vergilerinden, kapital ve yedek akçeleriyle taşıtsız mal- larının bütün vergi, resim ve harçlardan, ödünç verme ve almaâ ve ödeme, alınç ve bâşka işler için yapılacak sened ve vesikalarla resmi dairelere ves recekleri dilekçelerin - damga resminden muaf oldukları bi dirilmiştir. İlkokullar yedi hazi- randa kapanacak Şehrimizdeki — ilkokullarda 7 haziranda kesilecek, anda da son sinif tale- besinin imtihanlarına başlana- caktır. İmtihanlar, bir haftada bitirilecektir. Köy okullarında da derslere 15 mayısta nihayet verilecektir. İspanyadan alacaklı olan tacirler dan alacaklı tacirleri- ıiı:ıp.;"ırılınuı ne — suretle verileceği şehrimizdeki alâka- darlara da bildirilmiştir. Tevziat, İspanyol tacirlerinin Merkez bankasında bloke edik- miş alacaklarından yapılacaktır. çok sevinecek, derin intibalarla ayrılacaksın.. Verilen izahatı büyük bir alâka ile dinleye dinleye tekrar Baş öğretmenlik odasına ge- dim. Düşünüyorum... Nureddin arkadaş ne güzel söylüyor: Köylümüz 18bin lira değerinde 'olan bu güzel okulu hiçbir yüksün- me hissetmeden Cümhuriyetin ölmez eserleri arasına hediye suretile ilâve etmiştir., var — b a öğretmenlerile..

Bu sayıdan diğer sayfalar: