2 Kasım 1906 Tarihli Balkan (Filibe) Gazetesi Sayfa 2

2 Kasım 1906 tarihli Balkan (Filibe) Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

hürriyeti, selameti yolunda ihtiyar-ı gurbet ve mücerret etmiş zavallılarız. Bunca zamanki ictihadımızın bugün meydanda olan semeresi nedir? Bu ictihadın bütün semeresi şöhret ve post kavgası senlik benlikden başka bir encama reside olabildi mi? Bundan başka ictihadımızda görülecek bir safvet varsa o da halisane dökülen gözyaşlarıdır. Fakat hürriyet gözyaşıyla değil, kanla, canla kazanıldığını zaman isbat etmiştir. Onunçünkü Rus ahrarı cihan nazarında yükseldikce yükseliyor, nazenin hürriyete doğru yaklaştıkca yaklaşıyor. Ah ne mutlu o gözyaşı değil kan yaşı döken mazlumlara!.. ----oOo---- TERĞIB-İ MEARİF İÇÜN Dobriçeden yazılıyor: Mekatib-i Rüşdiye me'zunlarının nazar-ı dikkatine Arkadaşlar Cihanda miftah-ı hakikat ile sirac-ı fazliyet mekteb denilen dar-ı kemalatda mahfuz bulunduğunu alem-i medeniyet meydan-ı vuzuha çıkarmakdadır. Düşünelim: Bugün medeniyet kubbesini tezyin eyleyen kevakib-i terakkiyenin iltima'-ı daimiyesi mühr-ü taban ma'rifetden iktibas ettiği Envar-ı Hayatbahşa sayesinde değil midir? Bunun içün ma'rifet her yerde ve her kavim nezdinde matla'-ı envar-ı hidayettir. Sa'adet, refahiyet umum feyz-i dilaviz-i irfan ile saha-i zuhura atılmıyor mu? Her ferdi vasıl-ı sa'adet ve nail-i 'izz ve rahat kılan, kalbleri ihtisasat-ı ulviye ile meşhun edecek bedayi-ı ağuş-u perverşine alan da hep ma'rifet değil midir? Bunun içün ekser evkatını ilme hasr ve vakıf edenler elbette o bedayii; ondan mütahassıl sürur ve neşadı duyar, mütelezziz olur. İşte bu ezvakı maddeden ve ma'nen ağuşunda tutan mekteb denilen o dar-ı necat değil midir? İşte biz de evamir-i peygamberiye, sayesinde serapa bir şart-ı inşirah, bir şa'şa'a-i sa'adete gark olan küftar-ı ulemaya, merhum Nabi'nin: İlim bir lücce-i bi sahildir, Onda alem geçinen cahildir Cehle Hakk mevt dedi ilme hayat Olma mahrum-u hayat ebedi İlim ile fark edenin o bedi Ebyat hakikat-i ifşanına ittibaen pencerelerden kahkahat-ı şaikane uçan, bir tecelligah-ı ilim ve irfan tecessüm eden; dershaneleri teşnegan-ı zülal-ı fünun ile dolu, her köşesinde, her kürsi-i hitabetinde binlerce avaze-i hikmet-i tair olan mektebde okuduk, çıktık. Lakin ne olduk? Cümlemiz bir san'ata süluk ettik. San'ata süluk ile hata etmedik. Fakat mekteb-i rüşdiyeyi bitirmekle ilim ve mearifi ihata etmedik ya? Mekteb-i rüşdiyeyi bitirmek artık kitab açmak, bir ceride, bir eser okumak, artık mutala'adan, tevaggulat-ı ilmiyeden tecrid-i nefs etmeyi mi mucibdir ki? Böyle olunca yazık değil mi o mekteblerde geçirilen kıymetli saatlere? Hayır! San'ata da, ticarete de neye salik olsak bir elimiz terazide ise bir elimiz de kitabda, bir nazarımız alış verişde ise bir nazarımız da ilim ve ma'rifetde, terakkiyat-ı asriyede olmalıdır. Böyle olursak, şu cihanda belki bir gün biz de mes'ud milletler arasına katışabiliriz. Figani ----oOo---- DAHİLİ && Almanya destgahlarında inşa edilen yeni bir Türk kuruvazörünün dersa'adete celbi içün iki vagona karib bahriye zabıtanı ve efradı dünkü İstanbul'dan gelen trenle Filibe istasyonundan geçmiştir. && Onbeş günden beri Filibe'de işçiler ile esnaflar arasında bir ihtilaf var. Esnaflar işçileri esnaf

Bu sayıdan diğer sayfalar: