17 Mart 1944 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 15

17 Mart 1944 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İç erden —— — — - ROPORTAJLAR BOLUDA ZELZELE (Zelzele mıntakasına giden muharririmiz) Mithat ÖZKÖK lektrikler içinde uyuklayan bir şehir... Sokaklar derin bir sesiz- liğe gömülü... Kar yağmakta; ve ha- fif, fakat dondurucu bir rüzgâr es- mekte... Evler, içindekilerle birlikte uykuda... Ortalıkta en ufak bir ses ve hareket yok... , Ve bir ânl.. Felâketlerin en müthişi olan zelzele birdenbire şahlanıyor. Birkaç saniye içinde, bir mamüre, bir harabedir. Damlar çatırdar, duvarlar çatlar, temeller sallanırken, birdenbire dolup taşmaya başlayan sokaklar; ko- şanlar, bağıranlar,tepinenler, inleyenler, çığlık basanlar; bir anda kaybolan za- man ve mekân duygusu, en kıymetli şeyini kurtarmak isteyen hayvani bir insiyak ve tam bir hercümerç, anababa günü... İşte Şubat ayının ilk sabahı, Bolunun manzarası!.. *** Kış ortasında nadir bulunur berrak ve güneşli bir havada, Galata köprü- sünde ilerlerken düşünüyorum: Bastı- ğım kupkuru asfaltla Bolu dağları, burada vızır vızır işleyen vesait, orada dağların ortasında karları açmaya çalı- şan mecnun bir baba; ve işte... Beni Hay- darpaşaya götüren vapurda, düşün- celer yakamı bırakmıyor: Neş'e ve ra- hatına son olmayan, yarınının ne ola- cağını düşünmeden kahkahalar savu- ran, koltuğa gömülü şu bayana baki- nızl,. Ve gerisini düşününl.. Ressam gözile sales Aynı akşam 18,20 de hareket eden Adapazarı tireni, beni zelzele saha- sına doğru uçuruyor... #ax* Gece yarısı, güçlükle, Adapazarın- dan Düzceye kadar gidecek bir kam” yon bulduk. Ve otuz dört kişi, biribi- rimize girerek, bu kamyona yerleştik. Yük taşımağa mahsus üstü açık bir kamyon; ve talebesile, askerile, şiş- man ve zayıfile, genç ve ihtiyarile, tam otuz dört kişi... Hareketimizden biraz önce, saat 23,57 de kamyon üze- rinde bizi karşılayan orta şiddette bir zelzele, kendi hâkimiyet sahasına girdiğimizi bize hatırlatmak istiyor... Buz gibi dondurucu bir ayaz, ayak parmaklarımızı bile oynatmamıza mâni bir sıkışıklık; ve ayışığında tek tük rastladığımız yıkıntılar... Boluda bir ev Dört saatlik, fevkalâde yorucu ve sıkıntılı bir yolculuktan sonra Düzce- ye vardığımız zaman, âdeta gözleri- mize inanamadık. Çünkü gazetelerin gözile tanıdığımız, bir yığın harabe ile karşılaşmaktan korktuğumuz, cad- deleri, yıkılan evlerin molozlarile ka- palı sandığımız bu şehri, pırıl pırıl yanan elektrikler içinde bulduk. Ve diyebilirim ki, bir uçtan, diger uca kadar dolaştığımız ana caddede, yı- kılan binalar, burada ancak iki üç taneydi. Sırası gelmişken haber vere- lim; İşte şişirme gazetecilik usulünün nefis bir yalanı... Fakat hakikat, ken- di âleminde, müthiş... LR Düzcede ancak yerleri örtebilen kar, Bolu dağında bir metre, hattâ daha li 183 fazla bir kalınlıkta... Sık sık inip, kap- tıkaçtıyı itmek, birkaç dakikadan ya- rım saate kadar uzayan yürüyüşler yapmak icap ediyor. Arabamız bazan bizi taşıyor, bazan yalnız kendisini çekiyor, bazanda biz onu taşıyoruz. Açılan yolun iki tarafında, karlar üze- rinde testere dişi gibi çatlaklara rast- lıyoruz. Umumiyet itibarile boğu-batı istikametinde uzanan bu çatlaklar, zelzelenin ayak izleri... Bolunun hali, bizi derinden derine sarstı. Kaptıkaçtıdan iner inmez karşı- laştığımız Hükümet Konağının zavallı manzarası karşısında sızlamayacak bir yürek tasavvur edemiyorum. Nerede Zelzele ölüleri o dört katlı, muhteşem bina, nerede bu harabel.. Sokaklarda dolaştıkça, tam bir felâkete kurban giden bu şehrin feci sahneleri, beni daha çok sarsıyor. Şehrin göbeğinde, muhteşem minarelerile göklere erişmek ister gi- bi duran Büyük Cami, iki minaresi- ni de kaybetmiş... Cuma günleri hal- kın alışveriş ettiği (Hâl) de, yıkılan binalar arasında... Ve şehrin tâ öbür ucundaki tepede, üç gün evvelki mu- azzam Ortaokul binası, şimdi kanadı kırık, yaralı bir kartal şeklinde... Bolu şehrinde ölü adedi 29 dur. Yı- kılan bina sayısına nazaran, ölü ade- dinin az olmasına sebep, zelzele baş- larken halkın evlerini terketmiş bulun- ması ve daha tesirli olan ikinci zelze- leyi dışarıda karşılaması... Bolu Orta- okulunun 75 yatılı talebesinin kâmilen kurtulmasına sebep budur. İlk zelzele, meçhül kuvvetin bir tehlike işareti olmuştur. Bir ev görüyorsunuz. Duvarlarında birkaç çatlak ve sıva döküntüsü var. Bu ev ucuz kurtulmuş, diyorsunuz. Fakat... hayır! O evin içini gördüğü- nüz zaman, bütün bir çöküntü karşı- sındasınız. Büyük Camiin yıkılan minarelerinin yerlere dağılmış parçalarını tetkik ederken, arkamdan bir ihtiyar, göz- lerini taşlara dikerek: — Hey Allahım, diye mırıldanıyor, (Sayfayı çeviriniz) 15 «33

Bu sayıdan diğer sayfalar: