17 Mart 1944 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2

17 Mart 1944 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BÜYÜK DOĞUYA DOĞRU 9 anahtardan beşincisi: Cemiyelçilik... ö “Hiç ölmeyecekmiş gibi, bu dünyaya, hemen ölecekmiş gibi öbür dünyaya çalışınız!,, ölçüsü, cemiyetçiliğimizin bütün ruhunu misâllendirir ; zira at yer yi gi fani olduğu dünya, kendisi, ebedi © Ferdin yer yüzü pilânında Belkin dereli öl öbür dünyası cemiyet, dindarların hakiki öbür dünya karşısın- daki teslimiyetine mütenazır olarak, bütün şahsi nefsani- yet ve enaniyetlere baş kesdirici üstün hüviyet kutbudur ; ve feri m ölecekmiş gibi, her an bu kutupta bekasına çalışa & ii. kalip ki, bizim cemiyetçiliğimiz, cemiyetçiliği mutlak manâda ele alışına karşılık, davanın hakkı nisbe- tinde aksidavanın da hakkını gözeten bir bütünlük ifade ettiği için, günümüzün liberalizma sistemine aykırı bazı müflis (rejim) tecrübelerinin anladığı manâda ferdi esir ve iptal edici haşin bir mezhep değil, onu bütün buutlarile tesis ettikten sonra cemiyette ikmal edici en ileri müesse- sedir; ve dolayısile fert, bu müessesede, hiç ölmeyecekmiş gibi kendi kıymet ve menfaatlerine memurdur. © Dava, hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünyaya ve hemen ölecekmiş gibi öbür dünyaya çalışmanın belirttiği tezat içindeki harikulâde vahdet ve ahengi kavramaktadır ; zira öbür dünyaya giden yol, bu dünyadan başlar; ve bu dün- yadan başlayan yol, öbür dünyaya gider. ii İşte, sistem makinemizde, aksidavanın bu emniyet mus- luğuna sahip olduktan sonra, tesbit edebiliriz ki, mutlak manâda gü çi üm elele, mutlak manâda cemiyetçiliğimiz, nari klık ve tatlılık içinde, sertlik ve acılığın en yy haddidir. dreri, bu yepyeni sistem içinde, olmak ve oldurmak için hürriyetlerin en yumuşak ve en tatlısına malik olacak; ve cemiyet, yine bu yepyeni sistem içinde, yine olmak ve oldurmak için, hâkimiyetlerin en sert ve en acisina sahip bulunacaktır; ve bu iki zıt kutup arasındaki vahdet ve ahenk 'sırrı, sokete daialeği çerçevelediği üstün yarağın lışlar elinde yemiş verecektir » Bundan sonra, din, ahlâk, namus, şeref, can, mal, ilim, sanat, fikir, bütün ruh ve madde kiymetleri, fertlerin maşrapasile cemiyet küpünü dolduran yekpare bir mevcut- «tur; ve bu mevcudun hakkı, fertleri kendi iradeleri üstünde, dağruya, güzele, sonsuza erdirmek için, hakların en azizi... Fert, ulvi ve insani cephesile, bizim cemiyetimizin hâkimi ve feda edicisi, süfli ve hayvani cephesiyle de mah- kümu ve feda olunanıdır. © Bizim cemiyetimizin ve cemiyetçiliğimizin kadrosunda, başı boş tek kum tanesi, tek buğday tohumu, tek keçi yavrusu ve tek insanoğlu aramayınız! BUYUK DOĞU 1001. Çerçeveden O DİYAR r ki, geçit meydanları kadar geniş, cam sırtı gibi Necip Fazıl KISAKÜREK YAĞMUR Yağmur bereket getirir çocuğum; Onun için göğe bakıp şükrederiz. Bu orman, bu tarla, bu deniz, Göğe hayrandır çocuğum Bahar senin mevsimin, kabul... Lâkin ne var yağmura sinirle- ek? Kışın da güzel havalar olur, Yağmur yağmayınca m ki İskender Fikret AKDORA O diy düz, güvercin kanadı derecesinde temiz yollarında, uzun boylu, nur yüzlü, sade kılıklı, zarif edalı, maddeleri ve ruhları ma- mur insanlar dolaşır... O diyar ki, ar maddi ve manevi manâda biribirile kakışmaz, çekişmez, söğüşmez; biribirini kıskanmaz, biribirinin zararına ilemi biribirine faydasız gözle bakmaz... O diyar ki, halkı, (politeknik) talebesi gibi hep ayni dogma'lara inanır, tesbih taneleri gibi hep aynı dizide sıralanır, duvar tuğlaları gibi hep aynı yükselişe omuz verir... O diyar ki, içinde, ceza ve hukuk mahkemeleri sayısın- ca, güzellik, iyilik ve doğruluk mahkemeleri çalışmakta ve üstün müeyyidelerini haykırmaktadır... O diyar ki, fertleri, hayvan ve nebat hürriyetine zıt insan hürriyetiyle hürdür ; hürriyet denince de insanin kendi eli ve iradesile tahdit ettiği ve kimseye “ferdiyet, hürriyet, lâfını ettirmediği şeyi anlar... O diyar ki, çevresinde idrak soyluları, paçalı tavuklar dere- cesinde olsun bir farikaya sahiptir; ve alınlardaki fikir kı- rışıklıklarından üstün rütbe işareti yoktur... O diyar ki, sınırları içinde hâkimiyet, ne şunun, ne bunun, ne onun, ne sınıfların, ne cemiyetin, ne milletin, sadece hak ve kakika- tindir ; ve herkes, herkesi aşkın bir kanuna esir vi başı boş değil... O diyar ki, köy, toprak, şehir, hükümet, eser, dava, her zumesi gibi, lisan, vezin, kafiye, ahenk, manâ halinde emsal- siz bir düzene bağlıdır.. O diyar, o diyar, o diyar, nerede ?.. ünya, deyi bir NA ve bambaşka bir salâhiyet 497 ) SAADET Bir gün Bir asra a aydınlıkta bir Ne toprakta bir karınca, Ne üstümdeki dalda yaprak. Karanlıkta, yalnız ve üzgün, Sebepsiz ağlıyarak; Mesudum, kararımca... Sabahattin Tahsin TEOMAN vi

Bu sayıdan diğer sayfalar: