7 Nisan 1944 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 3

7 Nisan 1944 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bd m —U AN'I SWr HALKEVLERİMİZ... ALKEVLERİMİZLE pek mağru- ruz; ve hiç şüphesiz, ben de bu rura İştirak edenlerdenim. Fakat bütün gösterilenlere göz attıktan ve görüleni gördükten sonra, büyük bir me- rakla sormaktan kendimi alamıyorum : — Halkevlerini biz niçin kurduk? Halk- evlerimiz bize ne verebildi? Eğer davamız büyük şehirlere birkaç Büyük şehir havasından : BÂLÂ CAMİİ VE ÇEŞMESİ İki yıl evvel, a civarında Bâlâ Ca- mii, meşruta N ir konak, kke ve bir çeş- e ile, aman ne güzel . çi luk idi.. Tekkede, eli İnkılâbımız a etti; orası bir ilkokul oldu... Bir kat üstünde... Sınıflar şadırvanlı bir İifokua ci yanını sarmış... Bol ışıklı, tertemiz... a ağaçları ve çiçekler... Meğer bu çocuklar bu güzel top- luluğun bu parçasını, bir (gangster)in tahripkâr pençesinden kurtarmışlar. ki yıl evvel, bugün ği olan tekkenin kar- şısında, Balâ şeyhlerinin meşruta bir konağı var- dı... Camie, konağın altındaki bir kapı ve ko- ridordan girilirdi ; camiin iç kapısı, nakışlı bir parmaklıktan ibarettir... Konağın alt ya- rdır, Türbenin iki yola ba- kan iki cephesinin alınlığında Üsküdarlı Ali Rızanın eşsiz güzellikte bir sülüs hattı uzan- mıştır... Bir gün, son Bâlâ şeyhinin akrabasından; bay Bu tecavüzü takip edecek zabıtaya bu Ba (N.) nin adını verebiliriz, Gelelim çeşmeye... Yine Üsküdarlı Ali Rıza- nınğnefis yazıları ile müzeyyen geniş bir mer- e 4Bir köşesinde bir sebil, bir kö- şesinde bir muvakkıthane... Ortada muhteşem .. şKonağın ke. restesi satılır da çeşmenin mermerleri niye Fakat, akar çeşmeler, süyeek ağaç Meli vurulmaz!.. Bir suyolcu gelir... Çeşmenin suyunu denedi boğbün, tutan bir Arnavuda . Çeşme ölür... Mahal- (gangster) e yet büyük hazinesi de itfaiyece o semt Bari itfaiye, kaydını tashih emanet edelim!.. etsel., Tarihçi Yazan Nizamettin NAZİF (7) yeni bina, ve kasabalarımızla köylerimize birer hususi kahve kazandırmak idiyse ve eğer milli ihtirasımız bu derece mütevazi bir başarıyı içtimai bir zafer sayacak de- recelerde dolaşıyorsa, en ufak bir endişe- e mahal yoktur; hemen bir nutuk söy- liyebiliriz ! Hayır ! Halkevleri; şehirciliği geli süs- lemek ve bol yaldızla sehnemvteştiritebilir sandığımız bayağı rehberlere birkaç kılişe dahâ "katmak tarzındaki anlayışımızın, kartpostaleılığımızın çocuğu olarak halk- edilmemiştir. Halkevleri bir millet terbiye etmek ve millet yetiştirmek ülkümüzün umümi karargâhı olmak talihile doğmuş- kabul etmeliyiz. Uzun ve girift girizgâh- lara dalmadan derhal büyük hatamızı söylemeliyiz Bir “Hayat kaynağı,, olması icap eder- ken birer (Katakomp) halini almış olan Halkevlerimiz, canlandırıcı unsur seçmek- teki büyük kayıtsızlığımızın gadrine uğ- ramıştır. Halkevlerinin kuruluşunu (müjdelemiş olan ilk yazının “Nizameddin Nazif, imza- sını taşımış olduğunu söylersem, bugün bu derece mâküs bir netice gösterirken duy- makta olduğum azabın dehşeti anlaşılır. İlk hayal kırıklığına ne gün uğramış- tım, bilir misiniz avanın, rahmetli dostum Celâl Sahire ihale edildiği gün... Tasavur ettiğim Halkevi öyle bir eritme u madenden dondurulanı bir inişte dile- diği şekle sokacaktı. ince şair buldukları Celâl Sahirde ise, ne bu kazanı kaynatacak alev, ne de bu şahmerdan kudreti vardı. Büyük yeisimi yarma için tereddütsüz ilâve etmeliyi Cel yal “Sahirle göbeği kesilen çocuk, Celâl Sahir öldükten sonra da ayni hava içinde yaşatılmak kaderine mahküm edil- di. Haleflerinden hiçbiri, onun rehavetin- den kurtulamadı, kurtulacak hamley etmek ve yetişen nesilleri asrın ve ülkü. müzün emrettiği şartlara uygun bir tarzda mürakabe etmek için yaratılmış insanlar değillerdi. Çap mesel Bunun içindir ki, İzmirde bir palas, İs. tanbulda, Kadıköy ve Beyoğlunda birer konak, İzmitte, Elâzizde, Ankarada birer saray kazandık; fakat büyük ülkümüz, sadece bir mecmuanın adı olarak kaldı. Bir mecmua ki, en ateşli dinamizmamızın davasını a olarak kullanmak iddia- sında oldu; halde, ne fikir ... dilediğimiz yükseklikte bir mânası, ne hareket meydanında hissedilebilir bir hü. viyeti vardır. Millet yetiştirmek nazariye işi değil, hareket ve tatbikat dir ve bu asırda milletin en er v dünya hâdise takip etmek Geo Halkevleri millete siyasi bir terbiye verme midir? N gezer! Gösterit elmali #anliyeti ile, okuma salonlarının ziyaretçi bulması ile e en ölü mevzuları en ölü bir tarzda konuşturmağa mahkü konferansçıları seçebilmekle bhülâsa edilen Halkevciliği meziyetimiz, haydi “bizi ürkütüyor,, demi- yelim, fakat mutlaka bize azap veriyor. Şu memleketin fikir hayatına, inkılâp hayatına bir göz gezdirmek, bu milletin ne canlı, ne şahlanışlı, ne feragatli mü- (Sayfayı çeviriniz) Adeenin gözile ameli davalarımız: çeşi terbiye (o saafımızın bundan daha keskin bir misalini dondurabilmek acaba kabil

Bu sayıdan diğer sayfalar: