15 Mart 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10

15 Mart 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Firdevsi: kitaptaki vakaları okuyan- lar o kadar beğendiler ve onları rastgele bep kadar çok an- lattılar ki... Akıllı, doğru adamlar nihayet bütün dünya onları duy- —. sevmiş oldu. r gün; güzel sözlü, parlak Sadi ve tatlı gerek bir deli- .—. peta çıkara en, bu kitabı manzum ola- e yazayım!» dedi. Meclisinde bulunanlar, onun bu düşüncesin- den çok sevindiler, Yalnız, bu delikanlı kötü huy- lu idi. Hattâ, bu huyundan vaz- geçebilmek işin arzulariyle daima boğuşu ihayet, ansızın, ölümün bir darbesiyle dünyadan el çekti. Onun ölümünden sonra, kitap eksik kaldı. Uyanık talihi uyuya kaldı Edebiyat tarihi gym cera parçasiyle Şehname'ye gir- iş oluyoruz. Tarih ölçümüzü de yine mütercimin kalemiyle, Şeh- name'nin yazılış devresine bağ- hname'nin parçaları yazıl- önünde okunuyor kıntıya düşmesini neticelendirdi. İşte bu güç ve üzücü şartlar altında, Şehname'nin yazılışı de- vam etti, Bütün düşmanlıklara lerden bazıları şaire caizeler gön- deriyorlardı. Mahmud'un hükmü altında ve dışındaki diger büyük- "Tanrım, sen onun kusurlarını bağışla, ahretteki yerini yükselt... Aylik iin Sn onun işid geçenle üzülünce, cihan padişa- Tee bee doğru yüzünü dön- dürd Bu kitabı ele geçirerek, ken- rıyarak kaybolmuş olmasından u korkuyordum. ümün vefa etmemesi, bu işin başkalarına kalması ihtima- lini de düşünmedim ilede Ve yine düşündüm ki, çalışıp da ortaya koyacağım define de belki bana vafasızlık edecek ve uğrunda ç kimsenin haberi bi Dünyada, güzel sözden iyi ne vardır? Güzel sözü, yo küçük, herkes sever, beğeni Eğer sö & Demli yin da kutlu kd Peygamber bize nasıl yol gösterebilirdi ? ŞEHNAME Prof. Necati LUGAL e göndermiş ve caize olarak bin ed almıştı. Rü bir şey yapmadığından bahse r ve onun ibdâ ku Pie cemile inililln silindi mah- rum bulunduğunu ileri sürüyorlar- .dı. Bir gün bu iddialarda o ka- dar ileri gidildi ki mecliste bulu- nan şairin bazı kendisinden istenecekti. Böylece, aynı konuyu işliyen iki parçanın karşılaştırılması kabiliyetinin mümkün teklifi kabul etti, Kendisine, Rüs- tem ile Eşkebus'un savaşı konu | olarak verildi. Şair, aynı günde bu destanı yazarak, Padişahın vs yanında” bulunanların önünde o- kudu. Örneği ile e bir işlenişte olan parça o kadar be- genildi ki rakipleri « vie ka- pamak zorunda kal Prof. N.L, (Pendar) : İlâhların babası (Zeus); böyle duygular asla bana ait olmasın!.. Ölürken Şocuklarıma şerefsiz bir isim bırakmamak için, ömrüm boyunca hakikat yollarında yü- Kiş me Kimi altın ister, misi de sayısız tarla... Benim ileğimei, gölgelerin iklimine yer- eşmek... Övmeğe değeri olan şeyi överek ve kötü başlara suç tohumlarını ekerek i gerçeğe tapan şair kutlular EN MELEN 8den (Sefiz) dalgalarının sahipleri!.. Siz ki, cins küheylânların beslen- diği bir yamaçta oturuyorsunuz!.. say ii , bereketli (Orho- en) in mlı enleri eski (Miniyen) iz in EŞİ leri!. Beni Batının YİNE (PENDAR) (Pendar), topyekün eski Yu- nan lirizmasının en ridir. Haklı olarak kazandığı isim de, Yunan lirik şairlerinin sul- tanı unvanıdır. Bu şair, (Simonid) ve (Başilid) bi hiçbi eni âle keşfetmiş değildir. e (Si- tesişor) un elde ettiği âlet terak- kilerinden istifade ederek bu ölü kalıba kendi zengin ruhunu dol- durmuştur. (Pendar), kadar eşine rastgelinmeyen bir pa gel adr ve yepyeni bir duy- , vds siyle, bütün Yu- şiir devresinin en İl merhalesini yaşatmıştır. Denebilir ki (Pendar)a gelince- ye kadar (Eleji), (İyamp), (Ha- fif ilâhi ve şarkı) safhalarından geçip (koro) şiirine varan lirizma bu dört koldan arayışını (Pendar) da hulâsa etmiş, kema- le erdirmiştir. (Pendar), debdebe yükleri o zamana şeklini dehâsının kalıbı içinde dış man- tıncı Asırlarda teessüs etmiş bu- lunan ve Beşinci Asırda en büyük kemaline varan Yunan belde ha- yatının en büyük (aksiyon) un- dan ilham almıştır. O zamanki Yunan dünyasının, ferdi en mü- kemmel şartlar altında tecelliye davet ettiği, ferde bir nevi mad- beldelerde cereyan yunlar, o zamanki Yunan cemi- vi dinleyiniz, ne niyaz ediyorum Zira insana iyi ve tatlı her şeyi veren sizsiniz. Tai size, bilgiyi,! güzelliği, zaferi borçlu... tâka karşı (Apollon) un yanı ba- şına bıraktılar. Ve kendilerine gün ışığinı veren (Olemp) hâki- minin ebedi haşmetini teganni ettiler. İlâhlardan en kuvvetlisi- nin kızları, âhengi büyüleyen (Ogüst), (Aglâe), (Öfrozin), beni dinleyin! Sen de beni dinle (Tali)... Musikiye iğ kız kardeşin de beni dinlesi Bilgiç bir tertip içinde düzene rini ve (Asofikos) u kutlulaya- cağım |. aksisada, (Perse- fon) uh karanlık evine koş, (Kle- odam)a zafer haberini ulaştır | (ASOFİKOS) ŞEREFİNE KASİDE Salih Zeki AKTAY yetinin baş gayesi mevkiine geç- miştir. İşte (Pendar) ın emsalsiz olmuştur. (Pendar), eserlerini bu oyunlarda zafer kazananları kut- lulamak vesilesiyle yazm kadar ki onun dâvası (plâstise) kadrosu içindeki takım fânileri ismihâslariyle ve basit hareket plajları e mefküâreleştirmek değil, onlar bir remz halinde ele ie bize © zama Yunan yetinin zevklerini ve hatlarını bildirmek, ruhuna bir tecelli dk âhenk ve üslüp şaşaası, rübabi Yunan şiirinde şüphesiz en bü- yük merhaleyi kurmuştur. (Pen- dar) ın parmaklarında şiir,' bin- lere& sene dinlendirilmiş bir şa- rap gibi, esrarlı bir kemale yük- selmiş, büyük ve muğlâk sanata ölaşdi. dei apk ae aki bütün acemiliklerini ve ba- sitliklerini bir kalemde silmişt i Meşhur Fransız şair ve filo. zofu (Volter), Yunan lirizmasının bu kahrama ında «Sicilya kıralının birinci kemanı, Yunan ee yumruk ere ulvi meddahı» di- cek kadar ileriye #n tir, Salih Zeki AKTAY

Bu sayıdan diğer sayfalar: