5 Nisan 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10

5 Nisan 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Firdevsi: ihan padişahı, akıllı ve ada- letli olan Hüşeng, saltanat tacı- nı ilgi yp büyükbabasının yerine şı akıl © yüreği adaletle dele olarak, kirk yıl padişahlık Saltanat tahtına oturduktan sonra şöyle dedi : edi iklimin padişahı benim! başı mur kıldı, yeryüzünü sie raşidiida, Evvelâ eline bir töz geçirdi ve bilgisi sayesinde, henüz taşla senli bulunan demiri taştan ay vr rengindeki Mİrİ esas bir madde olarak Sai ve onu sert a çekip çıkardı. Ve demircilik sanatını icade- Edebiyat tarihi: MAGERALAR nun üzerine Firdevsi, Bağ- Şehir, kendisi için daha yakından ilgilendi. Ev sa- hibi, Halife Kadir Billâh'ın vezi- Firdevsi'ye, iir yazmasını yazdı. Halife çok memnun kaldı. Yalnız, şairin, ateşe tapan İran padişahlarının hayatlarını yazmış b salad Şairin, Bağdattaki is- tirahati de uzun sürmedi. Opun, rerek, suçlunun kendisine tesli- mini istedi. Bunun üzerine Firdevsi, tek- rar yola düştü. Önce Ehvaz'a ve oradan da Kühistan'a geçti. 10 derek mg keser, testere ve balta Bu bkm sonra > su te- darik etmenin yolunu'a; hirlerdez sular etimek lin suladı. Derelerin, nehirlerin sularına mecralar — kanallar yaptı, üyük gücü sayesinde insanların seksiler rahmeti Sadin Böylece ım götgüleri hu üm saçma ei öğrendi a Pe aman herkes kendi ekme- gizi berld, malına, mülküne sa di işler yapılmadan evvel, my. bale yiyecek Hiğbir İnsanların İşleri düzenatidi. pek eni > ti ve âdeti Tür tapmaktı, Araplar taşı kendilerine nasil mihrap va onlar ü- zel ren teşe karşi “re Tere içimdeki “a un sa- e bütün ita, ŞEHNAMIE Prof. Necati LUGAL Kühistan hâkimi Nâsır Lek, şatafatlı bir şekilde karşıladı. nu karşılamak için, en yakın dos ilarimai sınıra kadar gönderdi. ği gibi, kendisi de ona şehirde resmi bir tören yaptırdı. Nâsır dürenleri kıyamete kadar dün- yanın ağzında lânetle andıracak ir eser yazmak düşüncesinde olduğunu söyleyince, Nâsir onu teselli etti. Eserinin Mahm tarafından çok beğenildiğini, — kat en yi fesatçıların du- başka bir şekle sok- ilikin anlattı. akikat de bu idi. Nâsır, şa- irden, Mahmud el yazdığı kieviyeyi kendisine vermesini ve vardığı gün, Mahmuj, Fivdevsi tarafından camiin duvarına ya- dag olan kıt'ayı görmüş ve üzülmi pili tü, arkasından Nâsır'ın u da oku uyunda üzüntü- sü son addini buldu. ukarıda, Şehnamenin Hü- şeng kısmını görüyorsunuz. Prof. N. Sn hikâyeleri Eski Yunan edebiyatında ilk ve mazbut nesirciler, filozoflarla tarihçilerdir. Bir bahis evvel an- lattığımız gibi; zevk ve hâfıza- dan ziyade şuur ve mantığa da- n ilk ilmi kımıldanış, ken- disini ifadede nesre muhtaçtı; ne- sirse tesbit olunmak ihtiyacında idi. Bu sebeple, yazının Yunanis- şairlerinin, nazım şek takım ahlâki, hikemi ve efsaney- le ği maverai ifadelerinden ibar: Yunan tefekkürü, müstakil Si ilim ve san'at şube i halinde ayrılmak istidadını gösterince, nesir şekline olan ih- tiyaç da arttı. Böylece Yunan nesri, içerden tefekkür saiki ve dışardan da yazıyı tesbit imkân: lariyle beraber elele verip ku- ruld İlk Yunan nesrinin teşekkü- ayı ta avramak tarzının ilk örneği halinde bir ma- sal mübdii, ailevi ve ahlâki fık- ralar anlatan bir nakil sanatkârı telâkki edilebilir. İlk ve mazbut fıkraları, meselleri üzerinde her- kesin muhayyelesi, üslübu mizacı o kadar çalışmıştır ki, Dİ- bütün i kâyeler, tek şahsa ait hiçbir ibda ve telif kıymeti temsil et. mez olmuştur. (Ezop) u sadece, Yunan nesrinin başında ilk tarihi siyle ihtilât ede ede asliyetini kaybetmiş bir örnek kabul ede- Tamamiyle ayrı tarz, ayrı ruh ve ayrı mahiyette de olsa bizim Nasrettin Hocâmızi andı- ran (Ezop)a dit hikâyeler, 19 un- cu Asırda (Plânüd) isimli bir Yunan papazı tarafından toplan- dı ve neşredildi. (Lâfonten) de me (Ezop) un hikâyelerini nazma 6 neı bellibaşlı fıkra mizacını yaşatan Pp: ait görüş ve duyuş tarzları diye kabul edebiliriz. (Ezop) a isnat edilen birçok fıkra ve nükte arasında en ziya- de şöbretlisi, en un dili) di. e giren hikâyecik- metin haline geçmek üzere iyoruz ; (Ezop) un esirliği zamanında -rivsyete göre (Ezop) un uzun bir kölelik hayatı vardır. bir efendisi yali hakimlerden dos de misafirleri bu gi zevkine hayret etmişler. Efendisi sormuş : aha iyi bir şey yokmuy. du ki bunu getirdin? sıdır. Şehirler onunla bina ve meclislerde riyast beri onunla ği ibâdet olun op)u il onu tak- tün ibtilâfların, bütün - membaı, ol.. Dil, hakikatin e. olduğu kadar da dalâle- tin de vasıtası... İnsan > övdüğü gibi onunla da Şehirler onunla in Dal onunla dökülür. Salih Zeki AKTAY

Bu sayıdan diğer sayfalar: