12 Nisan 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 5

12 Nisan 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iü — Allah sırrını takdis etsin — Bir şeyh ona dair anlatıyor: — Gençliğimde visal orucu tu- tardım. Gündüzlerimi gecelere bağ- lardım. Gecelerimi de mescitte geçirirdim. Benim için tek bir kan- dil yakarlardı. Yağmurlu birgecede ndil söndü. O ânda mascidin kapısı vurulmaya başladı. Gidip açtım. Gelen Ebülhayr (Maliki).. Heybetinden, çarpılır gibi oldum. Orta aya havlu gibi birşey açtı; geldin. Yel,, Ebülhayr'ın heybetin- den «ben visal orucu tutuyorum, yiyememh diyemedim. Bir parça yedim. Sonra başımı kaldınp ses- lendim: «Şeyhime birşey sormak istiyorum!».. Dedi: «Sorl.., «Allah ile nimet- lenmek sefası nasıl olur?>... Cevap veidi: «Aradan ayrılık ve aykırılık kalkıncal...Cevap beni şaşırttı.Sabah olunca o sözü bazı şeyhlere anlat- tım. Onlarda şaşırdılar. «Gidelim, bunu kendisinden duyalım Dedi- ler. Gittiler ve kendisinden şu cevabı aldılar: «Geceleyın olan, gündüzün söylenmez»... HÜŞŞAM (ABDANOĞLU) — Allah sırrını takdis etsin — üşşam namaza durunca vecd ve hale düşerdi. Mihrapta dururken, ileri ve geri, gider gelirdi. Bazan da öyle olurdu ki, onun namazın- daki hal yüzünden, Yahudiler, Hı- ristiyanlar, Mecusiler camie dolar, Hüşşam'ı seyrederlerdi. Hüşşam'a bir aralık, öyle azametli bir dehşet ve hayret ermişti ki, bir yıl boyunca namaz kılmadı. Bir çckları onun küfrüne inandı. Hıkâyesini herkese anlattılar. Zahir ehlinden bir zümre, Hüşşam'a gidip hesap istedi: — Niçin namaz kılmıyorsun ? — İçimde öyle şeyler yüz gös- teriyor ki, namaz kılmama engel oluyor. Bunlardan başka agzından tek kelime alamadılar. ai ın 1 Trk ER Hazreti Ömer, Medineye bir kaç mil mesafede bir yere gidi- yor. Uzaklarda, hüngür hüngür ağlayan üç çocukla çevrili bir kadın görüyor. Kadın, bir tence- reyi okarıştırmakta, bir şeyler pişirmektedir. İnsarlır hakkın- daki «Büyük» tabirinden çok da- ha büyük Hazreti Ömer, kadına çocukların niçin ağladığını soru- yor. Çünkü anaları, onlara iki günden beri y*mek verememiştir; çaresi kalmayınca da tencereye su koyarak un kaynatıyormuş gibi taklit yapmaktan ve böylece çocukları oyalamaktan gayri elin- den birşey gelmez olmuştur. Ha»- reti Ömer, hemen Medineye gidi- yor; taşıyabilec ği kadar un, yağ, hurma alarak bunları sırtına vu- ruyor ve ayni yere dönüyor. Ha- lifeyi arkasından takip eden kö- lesi yalvarıyor : — Musaade et de ben taşıya- yım. — Hayır! Kıyamet Günü be- nim yüküme ortak olacak değil- sin!.. - Hazre'i Ömer, kadının yanına geliyor. Gıdaları teslim ediyor. Kadının neş'e ve saadetten uçu- şunu mahzun gözleri: ssyrediyor. Ateşin yakılmasını bizzat üzerine aliyor. Yemek bittikten ve çocuk- lar, artık gözleri kuru, oynamaya boışladıktan sonra, anaları ellerini açıp tı gönlünün içinden şu çığ- lığı koparıyor: — Allah sana mükâfatını versin! Ömer'in oturduğu maka- ma sen lâyıksın, o değil!.. Ve Hazreti Ömer, Ömer'in kendisi (oOolduğunu söylemeden, inci gibi gözyşlariyle süslü göz- ler ve gözlerinde gölge gölge düşüncelerle Medineye dönüyor. Böyleyken??? çe ey bütün İnsanlık, böyleyken Ailesi a DEĞMEĞ? bir a mi ar! amın bunca zamandır namaz kılmamasında sebep nedir? h bu muammayı çözmeğe çalıştı: — Daima gaibi düşünüyor; ga- ibin işleri ona galip geliyor, hay- ret makamına düşüyor, zahiri borç- ları yenne getiremez oluyor. Zahir ehli birgün yine toplandı. EM camie e ve dediler! , müşahedeye inananlar- dalın Allahın görülebileceğine inananlardan... Bundan tövbe etmen lâzım... Ya tövbe et, yahut cezasına katlan!.. Hüşşam : — Bana tövbeyi öğretir misiniz? Dedi. Öğrettiler. Tövbe etti. Ertesi sabah erkenden camie gelip ayni insanların karşısında oturdu: — Hani dün bir tövbe etmiş- tim ya, dedi, işte bugün o tövbe- den döndüğümü haber vermeğe geldim! Zahir ehli Hüşşam'ın üzerine çullandı. Onu ayaklarından tutarak, sürükleye sürükleye, mescitten dı- şarıya çıkardılar, attılar. . N « ABDULLAH (ŞİRANİ) — Allah sırrını takdis etsin — Dedi ki: Şa — Arif, Allaha, halka uyarak ir Arif, Allaha Hakka uyarak tap “. Dedi ki: — Marifet, Allahla kul arasın- daki hicap perdesini yırtar, “kk Dedi ki: — Dünya, Allahla kul arasın- daki hicap perdesinden başka birşey değildir. ii Dedi ki: — Şikâyet ve gönül darlığı, marifet kalığiddm gelir, SHA

Bu sayıdan diğer sayfalar: