19 Nisan 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 7

19 Nisan 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

llangi UM olusam? (Prenses U eser, 17 nci Asır Fransası cemi- yet ve insanının tam bir (portre)- si olmak bakımından üzerinde dikkatle durulmağa değer. Bu roman, bu esas değerini teşkil eden sadık bir endam aynalığından ayrı olarak da, Fransız romanının, zamanımızda bile taklit edilen en sağlam şekillerinden birini, bünye ve (psikoloji) halinde örnek- leştirmiş bulunmaktadır. Bu kitabın hususiliğini ve yeniliğini meydana getiren ana değerler, inşadaki aydın- lık ve sadelik, tabii ve ciddi bir eda, duygulara karşı âdeta bir rikkat de- recesinde gösterilen ehemmiyet, ah- lâki bir nizam, son derece ileri bir tahlil iffeti; romanın ihtişamını mey- dana getiren firesizlik ve molozlar- dan ayıklanmış bir kısalıktır. Bu eserin hususiyetleri, bir ro- man şaheserini, inşa kadrosu bakı- mından iskeletlendirmeğe bol bol yeter. Çünkü bu vasıflar, aynı asrın büyük tracedya muharrirlerinin, o - Fransız zekâsının, bilhassa hendesi zekânın şanını temellendiren vasıf- lardır, N ## Romanın muharriri Madam (Dö Lâfayet), 17 nci Asrın en dikkate değer kadınlarından biridir. Onun için bir zekâ ve anlayış cihazı halinde, bütün devrini temsil ettiği söylenebilir. Er- kenden babasız kalan kadın muhar- rir, o devrin, hem şair hem âlim ola- rak sevimli bir çehresi olan (Menaj) ın talebesidir. Fevkalâde güzelliği her- kesi oyalayan muharririn kızlık adı (Lâ Verny) dir. Devrin dedikoducu- larının şahı (Büssi), onun serbest bir gençlik sürdüğünü imâ etmek sevda- sındadır. Üzerlerinde şehirlerin adı yerine, kadınların adları yazılı bulunan bir harita tertip eder. Bu harita, mecaz tarikiyle, güya şehirlere karşı yapıl- mış gibi göstererek hakikatte kadın- lara yapılan hücumları ve onların hali hazırda kimlerle münasebette bulun- duklarını anlatmaya yarıyordu. Bu haritada (Lâ Verny) şehri - hakikat- te muharrir- için şöyle yazılı idi: Bu şehir, başpiskopos ile (Dük dö Bris- sak)ın ikamet ettikleri ve başpisko- posun terki diyar etmesiyle ötekinin umumi vali olarak kaldığı çok hoş manzaralı ve çok dindar bir şehirdir. “ Lâfayet) hakkındaki LERSA ETİ, dö Klev) Buradaki başpiskoposun, küçük bir dikkatle, (Kardinal dö Retz) olduğu kolayca anlaşılır. Fakat bu ateşli so- funun hatıralarında, (Lâ Verny) e pervane - kesildiği halde, hiçbir mu- vaffakiyet elde edemediğini de oku- yoruz. Madmazel (Lâ Verny) yirmi iki- sini aşkın bir yaşta doğuştan kişi- zade, fakat zekâdan yana fakir kont (Dö Lâfayet) ile evlendi. Bu evlen- me «âdet yerini bulsun» kabilindendi. Nitekim zamanın şarkıcıları, derhal bu evlenmeden bir türkü düzdüler : Müstakbel kocası hakkında, elâlem içinde Fikri sorulan dilber, onun çok hoş Ve çok namuslu göründüğünü söyler... Ama ihtimal, o belki ahmaktır | Fakat hepsini geçelim, onun için öyle bir koca İstifadeli bir şeydir. Romanın tekevvününde kocasının çok mühim bir rolü olduğu için, bu nokta üzerindeki fazla ısrarımızı ba- gışlayınız. Kont (Dö Hosunvil), Madam (Dö faydalı kita- bında kocasını tablolaştırmak düşün- cesiyle (Lâ Brüyer) in şu sözlerini tekrarlıyor : «Kadının öylesi vardır ki, kocasını dünyada hiçbir iz bırak- mamacasına mahveder ve gömer. O hâlâ yaşıyor mu? Yaşamıyor mu? Bundan şüphe edilir. Sadece, ailesi içinde ürkek bir sessizliğin ve kusur- suz bir itaatın misali olarak gösteril- meğe yarar. Ne sahibi olduğu malı, ne de itibarı vardır, Velhasıl bir do- ğurması eksik; o karıdır ve karı da kocadır.» 8 Madam (Dö Lâfayet) 1683 te ölen kocasının yerini böylece tâyin ettikten sonra yine romanının başlıca kahramanlarından biri üzerine şahsi- yetinin ve mizacının mührünü basa- cak olan 17 nci Asrın büyük (mora- list) i (Dük dö lâ Roşfuko) ya doğru dikkatimizi çevirelim : Bu eşsiz (mo- ralist), (Düşes dö Longvil) in âşıkı idi. Bu kadın onu (Frud) isyanlarının ta ortasına sürüklemişti. Çarpışma- larda taarruzun ateşiyle gözlerinden yaralanmış, görme kabiliyetini kay- betmişti. Ateşli (Lâ Roşfuko) böyle bir malüllüğü, sevgilisi uğruna âdeta tebcil eder görünüyor : ZİL mam Kırala karşı harbederek iki gözden oldum; Lâkin böyle bir sevgili. için tanrılarla bile harbederim. bir müddet sonra (Long- “ vil) in kendisini aldattığını öğrenince iki mısraını şöyle düzeltir : Sonunda ne olduğunu anladığım hercai bir kalb için, Kırala karşı harb ettim; böylece iki gözden oldum. Hayatın bütün bahtsızlıklarını yüklenen bu güngörmüş (moralist), umumi aftan sonra da şatosunda kendi kendisini uzun bir sürgün ha- yatına mahküm etmiştir. onunla oynamıştır. Kadınlar bu ihti- raslı ı1uhu kendi dalaverelerine âlet olarak kullanmışlardır. Vecizelerinden birinde gerçek aşkın ruhların gözük- mesi gibi bir şey olduğunu düşünür: <Herkes aşktan bahseder ama çok az insan onu görmüştür...» O kadar bedbindir ki, namuslu kadını düşü- nünce acı bir istihza ile kıvrılan du- daklarından şu sözler dökülür: «Na- muslu kadınlar varsa, bu onların ra- hatlarını - sevmeleri (o yüzündendir.» (Lâ Roşfuko) hayatının geri kalan kısmını Madam (Dö Lâfayet) ile geçir- miştir. Fakat aralarındaki münasebet daha ziyade bir arkadaşlık müna- sebetidir. #4* Roman, Il nci (Hanri) zamanının Fransız sarayında geçer. Güzel ve herkesin hayranlığını çeken Madma- zel (Dö Şartr), Prens (Dö Klev) ile “ evlenir. Bu evlenmede sevgiden ziya- de menfaat rol oynar. (Şartr), koca- sına emsalsiz bir hürmet besler; aş- kın ne olduğundan habersizdir. Son derecede bir bağlılık fikriyle evlenir. Bir baloda (Dö Nömur) la karşılaşır. Bu adamı, sevdiğini kendisine bile itiraf etmeksin sever. Bir müddet sonra duygularını açığa vurur. Bundan çok mahcup ve müteessirdir. Vaziyeti bir sır halinde kocasına anlatmıya ka- rar verir. Bu derece açık davranışın kocasında bir minnet duygusu uyan- dıracağını sanır. Fakat bunu tatbik edince kocasında müthiş bir kıskanç- lık uyanır. Sonunda kocası ölür. Ma- dam (Dö Klev) serbest kalır. Fakat âşıkiyle evleneceği yerde, kendisini ve onu, kocasının ölümünden mesul tutar. Bir taraftan da onu sevmeğe devam etmekle beraber, kendini hiç- bir zaman sevdiği adama vermez ve hayatını sert bir ibadet ve nefsine cefa içinde geçirerek kederinden ölür, Vecdi BÜRÜN 7

Bu sayıdan diğer sayfalar: