7 Haziran 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 12

7 Haziran 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— | göyuyecekainle nerdeyse... Siz i başka kiminle lidir, veya kimin icbariyledir?» (o Adam e; kibederek se Sg ASs- faltın tozları kar , Hür. A dagi vr direkli kendini daha serbest, sse- a bopi artacak enden özleri dinledi. Kendini mel LE insanlara bağlamanın tek yOo- (hayatı nasıl mânalandırabilir- lu, an müşterek tema; di? İnsanlı a Is noktaları, aynı şeyi düşün. .Jarı malüm uay; ya ı yold laşmak ele oda bu yolların kendine olduğunu biliyordu. İnsanlar (Kapalı olduğunu O'n an- çoğaldıkça, iştirak noktaları (dan dinlemişken.., Ne edebi. azalıp ihtilâf noktaları ço- ( lirdi ki? alı Deme hürriyet, ar döndü, TELL NE içimizin İnel zaruri bir (o pesi'ne doğru yürüdü. Yarı di. O ütü YEN yolda yine caydı, şehre doğru vg “ yöneldi. Ortalık kararmıştı. mak iste: n vi Zarurete ya- Tahminen yüz metrelik me- kalanmıştı. «Offf, bu içinden ven “dahilinde, bir şehre doğ. UYADAYMIŞ gibi, Hürri- *tin oturuşiyle sereserpe bıra. çıkılmaz düşünceler!..» diye idiyor, sonra ölçmüş gibi, yettepesi'ne giden yolda kıvermii ye ıslandı. ke ne. Bu Yak nokta; gelince dönüp, ilerliyordu, Rüyadaymış gibi... Oradaydı; bulunmayışı, ol- düşünceler yüzünden karşısın. aksi istikamete yürüyordu. Zaten onun her hali öyleydi. (o madığını Şaş tmezdi. O ıklar yandı. Bir adam, üni. Hakikatla rüyayı ayırd ede vardı O İDUN vap o vr me ımı gö- - <7 . v ez, ere tayinde alda- (o verecekti. Dalgı dalgın uzak- miyor, düşünceler yü. len in pin nırdı. Yine öyle miskin, uyu. (lara bakıyor, başkalarını dü- bndün, siyle, kemiğiyle bel. O yaklaştığı zaman, şehir isti- şuk bir şekilsizlik çene ike iy şünüyordu. Bu ir aklıma ki tek hakikatı olan madde. ve yolunun tam Asfalt beyazlaş lu- ei Miaprar Bir a için- siyle koskoca pir öânl vali. yarısındaydı MİRA da iyice luğundan kurtulmak isterce. (Jen mi, ndan geldi. #x göremiyor. e iel eği vi * «Birini n arındaki sarımi gini ge a çi ses, elen. bekçiymiş : iğ toprak izleri takib ediyordu. (“haydi budala» diyordu «br Gözlerini dört açtı, Adeta mi bekliyorsunte diye sordu. ie ; bu taraf, Yabanci vak #m11.. > 20 mim ila kayanıdakin! ara- oBeriki «sana nel» diye cevap altını daha çok tatmin et- kendini sevdiremezsım yal.» dı: Yok, yo .. ma, i. «Ben bekçiyim ama», ekteydi, Hürriyettepesi, © büsbütü is — seye me mendili (o «Öyleyse bekle, dam. Del «Se Yürüdü, yürüdü; nihayet (tenha değildi bugün. Karşı. otutan Elbisesi beyazdı. (deli misin be ada vela o Hürriyettepesi niz” draya' var. beyaz bir gölge oturu- (Bir had ileri doğru uzat- Yin, m Yaya dı. Etraf ağaçlıktı; Kdelör yordu. Çimenlere hafifçe yas- omıştı. (düzgün bir bacak) ki durdu, düşündü. Son- yoktu. Yeşilliğe girmeden ön. ( Janmıştı. Ona, içinden kopan Eee bakıyordu a başmı sallıva sallıya, söy- 6; gözleri yerde bir iskarpin ; (bütün sızıları anlatmak, aklı. adam elini usatik. O lene söylene oradan uzaklaştı. izi farketti; bir tek kadın iş. 0 Eleni söylemek, rihayet, beyaz eli tutmak içim. Yeşil - Sant yoktu adamın, Serinli BASİ lee, ga d b iriişi oni se otlürili MEVLAN Kerikak pile enn, ÇÖREĞİ, YE ybettir onu: ybet- yi geliyordu. r yı 6- ME bir er tirdiği hürriyeti kazanmak, a ei ii etil. kusu yoktu. Bir atli 08 ekte iy ür görü, (her ne bahasına olursa olsun, | oldu unu bildiren tek | yepre Bidiyordu, bir Hürriyet- dün kısmındeydı #ümbiiy? ea istedi. Dinlemez- de 8 e tepesi'ne... €N a bulabi- Mn & lildi lirim aradığımı» diyordu <ne mcağız, şuurunun uya- «Bana, sizi hapsettiğimi pr Kendi izlerini ta. ötede... Hikre takıldı Se işi gp rd dü b yolda yatı gi 5 ERİ z yo rüseyı şim başladı. Demek, gözleri o ka- M N Sa AB B A K A M nerede olurdum acaba?» diye dar işe yaramıyacaktı. O tak- mavi birer boncuk gibi meraka düştü, Bir daha Hür- dirde, köpekler gibi, burnunu alürdü riyettepesine dönmemeğe ka- vazifelendirebilirdi. Öyle yap. pariy! f ar, vererek gehrin Mek ben ear yeğ Zeyno balkonun kapısı- : “ daldı Manğanl ayd oturduğu belli olan, yeşillik- | nı açtı, bir eli kapınıntok- Kanli “Bld inseydi Kendini daha serbest hissedi- lerinin rengi .azıcık açılmış bir tümsek yanına vardı. Oturdu. Aldanmamıştı. Bi- kenarları ga- Alı beyaz bir maranın endil, bur! bir mendil duruyordu Mad, ÜRE aktı. Islak topraklardan ak onundur!» diye düşündü. | renksiz dumanlarla beraber KE vs - ti mb adaydı. Şimdi | keskin bir toprak kokus ee ge hayran ye e oradaydı, kendisiyle be- a p Jencinen olsam viran edersin raberdi, Ayak izlerini kendi yükseliyor, siyah çıplak İNE iğ taşımış getirmiş, onu, çimen- dallarda kuruyamı- © Etyar çarha uy Mevlevi ol er üstüne beyaz bir hayale. İsyan su damlaları şeffaf, Seyran edersin devran edersin mağında, gözleri mavi Mar- zanan altın tellerle ortasında, Güneş- Ey ka Fylerdi serâpâ o cebel hir i tabın, Hâşi, Ee iz buydu. Birden denize in) yordu. İçi rahattı hiç değilse. ülke, Köprü'ye varınc is “İH İ hala elinde tutuğunu darketti. Hürriyettepesi'nden kalan ir verdi mendili. Beyaz bir leke, dalga mavi karanlığa indi, gittikçe rengi loşlaştı, özden kayboldu. Kaybolan a EA düşündü: yepyeni bir şehrin kiri Yal lâzım!.. ge # arıyor ve bulamıyorum, Bi Zenci, u dada z de pi oi eriş lik son- löndü, mırıldandı : — e bir getikümeti kokladım ! Seni, benden başka te edebilecek kimse yok! İrşad edicin ben: Ve genç e zenci çobana kapılandı... Ve erdi...» İçimde, her biri bine bölünen yan. kılar ; Üye ediciye varmadan ol- maz a düş, eni bucak ara ve irşad a ği Seni kim irşad edecek? Mucize em a edicilerini bu | asırda bulm Zifiri line bir akşam, iki sıra ağaç arasından evime doğru lerinden aki yankılarını duymuştu. Bir a; yaslandı ve içinde karanlığın yiv yiv he- lezonlaştığı gözlerle beni tarttı. Her ân bir mucize bekliyordum; şa. şırmadım, her şeyi olagan buldum, hay- kırdım : — Kimsin sen? Söyl Gramofon plağı ped benzer müthiş bir fısıltı ga — ad dali habercisi ! sun? Masal Sağma diyin? Bu SeYoNnak bir e ed edici nda, i var! Gökte pe Dmdırli kestirebilen bir kavrayış acelesiyle atıl- dım: — Çabuk, yerini, yurdunu, adını sa- nını bildir ! — İlle bir tarif mi istiyorsun? — İlle bir tarif istiyorum ! ından daha ince bir ka- s8 d gölge, bü- biraz Mira karanlığın dipsiz kuyusunu çemberliyen sokak ağzı- 2 daldı ve yine müthiş falına koyu. erdi : mış gibi içi — «Sır vermez»e git! «Tesbihçi. ler» den geç! Sağa sap ! «Kapalı Cami» sokağına gir! Yürü, yürü! «Yıkık Çeş- me» iri karşısında <9» numara!... e baktım; bir yıldız düşüyordu. Necip Fazıl KISAKÜREK ll YERİZ

Bu sayıdan diğer sayfalar: