19 Temmuz 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 11

19 Temmuz 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Şimdi. sıra, Bi- rinei Dünya Harbi ve Birinei Dünya Harbi sonrası Türk sanat iki adamına MS tiği kiyinet hükmiyle bir daha marie sbepleri ve neticeleri üzerinde fazla durmadan iddia edebiliriz ki, Birinei Dönya metler bakımından en keskin hareket başıdır, Tür va bu kasırgayı, göydesinin büyük. kısımlari yıkıcı, itici, aratıcı atlar ilk bakışta msydandadır. Birinci Dünya Harbi kadrosu içinde Türk cemiyeti, Tanzimattanberi ilk defa olarak, hâlis ve şahsi, ö olur, Hiç bir minin tam v da, Ziya Gokalp, okuduğunu anlamış, Garpla temasını en mahrem pilânlara kadar derin- leştirebilmiş, meyil ve nisbet gösterdiği fikir sistemini kendi ferdi ve içtimai şartları için- d3 yuğurmaya çalışmış, onu samimi bir şahıs ve millet dâvası haline getirmeğe savaşmış, ilk Türk tefekkür adamıdır. iya Gökalpa gelinceye kadar, Tanzimat evinin bir köşesine oturtulmuş, oyuncak bir (maket) halindedir. İlk defa olarak Ziya Gö- alpta bu muamele, Karabük fabrikası gibi, Gökalpın (Dürkhayın) cılığını böyle anlamak ve onu, maskara (Güstav Löbon) ve (Beykın) ri böylece ayırt etmek lâzımdır. n Türkçülüğü, Ziya Gökalpın Turan- sd ve. Doğu dünyasiyle İslâm cemiye- E — ©: » Tanzimattanberi ilk ve yegâne Türk tefekkür adamı sanmak, bir ân için mürukündür Öyleyse Ziya Gökalp Şark ve Garp ka- yaları arasındaki uçurumda a buz olmak tehlikesini yaşayan Türk cemiyetinin altına, büyük ruh ve fikir desteğini sürebilmiş midir? Hayır | Meşrutiyetten bugüne kadar kademe ka- deme inkişaf eden > adi en bü- yük fikir hissesini ona vermek ve birçok: dev- let ve (aksiyon) KP rını, bak katte onu tesiri altında görmekle beraber, yine dühüek niyordu. Ana i ENDER NEY AML eğ me Mektup Necip Fazıl KISAKÜREK emi iie Ziya Gökalp, giden Şarkla > arp ındaki mahsup sırrını ve kıymı eyle nleaneE görüş çapında gildi. endisine geniş ve dvistieyaliz bir tesir ve dölü meydanı kurmüş olan Ziya Gökâlpın, sanat ve fikir dünyası üzerindeki tesiri, işte bu yüzden (mazruf) olmaktan ziyade (zarf), (muhteva) olmaktan ziyade (mevzu), (ruh) olmaktan ziyade (kalıp) tesirleridir. Yoksa Ziya Gökalp, ruhunda büyük ve hususi bir dünya görüşü kaynağından ve kafasında bü- yük ve hususi bir tecrit, teşhis örgüsünden m İşte Zi ya Gökalpla İri ai ve yenileşme veni ilk ve temel fikircisi ola- rak eyi büyük itin arasındaki mesafe,. İşin en kaba pilânda başlangıcı bile olsa birdenbire bir TÜRK, TÜRKÇE, TÜRKİYE şauru, asırlardanberi hakkını Glee ve en ME cezbesinin ilk hamlesiydi, Fakat bu bam- le, büyük ruh zemininden öksüzdü. Bu hamle şiirde ve nesirde derhal tale- belerini kaydetti, Kendilerini (Milli edebiyatçılar) bay- rağı altında top- lıyan ve Ziya Gök- hece vez- alpın arkasından, açık Türkçe ve l Bu de hiç bi a adli şiirle m bile kabul a me: bir seziş tecellisiyle açık dili ve hece kalıbını herkesten ve Art Ziya a Gökalp. tan evvel kullanan fikir p. şairi Mehmet muhteva söküğü. man nda da namevcut kala- istik) meli Lİ Bal bir şey ifade tmyarDk O güne mahsus kesafetli ve öz şiir, bunlardan ziyade, Yahya Kemal ve Ahmet Haşim gibi şairlerin cazibe mıntakasında gezi- dili ve parmak bhesabiyle yaz- mak ve memleket mevzularını tercih etmek- ten ötürü hiç bir 'sanat telâkkileri olmıyan gençler, kain biç bir fark ve mesefe koymadan, zıt cephelerini tefsir etmeden, bu iki şahsiyeti kayıtsız ve şartsız birer üstat tanıyorlardı. Zaten (üstat) kafmesarıa baş- k bir ustalık vasfına, akılları yetemezdi. Yetsey: iş gör defa ana dili ve hece kalıbiyle yazmakta hiç Bunlar birer âlettir ve yenilik âlette değil sesdedir. Dâva, o dille o kalıbın potasında bir şahsiyet madenini eritebilmekte... Ameliyat masalarında, operatör gelmeden |$F asıl asistanlar v Badiekma op'- ratöre ait tleri hazırlarlarsa, kendi- lerine” (Milli » edebi- yatçılar) ismini taken bu zümre de, yeni Türk şiirinin bekle- diği ve daba bekli- yeceği mübeşşire ha- zırlık yapmış ve va- sıtacı mevkiinde kalmıştır. Birkaç romancı ve hikâyeci; (Edebiyatı Cedide) nin ufsk tefek istihalelerle mirasçı- liğını yapmak isteyen (Fecriâti) nin bir ham lede eriyip gitmesine mukabil, gurup dışı kıymetler halinde birkaç şabsiyet, evvelki darlıkları açmak ve sığlıkları deşmek cehdi. ne namzet Gm da Yakup Kadri ve Halide Edib, sil ikeilaya rını ilk defa. olarak, kafa ve ruh meseleleriyle karşılaştırıyordu. Yakup adri bence, Şimal Kutbu» lara götürmüş ilk Türk KANA SM ç romancı ve hikâyesi, memle- ket hayat v ğine muvaffakiyetle sokulmak hamlesini gösteriyordu. (Hüse yin Rahmi, Refik Ha lit, yi Seyfett .debiyatı Cedide) denberi eğryeri e İş a devam eden ve yıldız Vi ber gün biraz vi ekil dagli Mehmet Âkifi ben, şiirinin nesci, e samimiliği, Sil mutaba- ın. ramanlarına göre çok küçük buutludur. Fakat daima şiir, roman ve fikir, belli- başlı bir sınırı aşamiyor, belli başlı bir zarı e in bir yokuşu sökemiyordu. Bu , bu zar ve bu yokuş, Türk ce- v beklediği vüğ hayat teşhisini gizli- yen muadele ! r > nkü o muadele kül halinde bir türlü halledilemiyordu. Ahmet Haş aşim. kullandığı dil ve âlette muhafazakâr, fakat sembolizmarnın ya bile ileri bir mensubu derecesinde ni şahsiyet temsil lü bütün bu ilet ve ın geriliklerini, bir parça istidat ve şahsiyet- le Ge kabil o olduğunu sanki ilân ediyor. Ya pir Kemal, etrafında kalabalık bir hayranlar pa, Sultanahmet bahçelerinde ve şadırvan karşılarında, herkese yeni bir dil , yeni bir (estetik), eni bir nefes gis Şarkı Yahya anat d Üöindese dan gayri balikeca tek kelimesi olmamasına ne buyurul (Arkası 16 ıncı sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: