25 Ekim 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 15

25 Ekim 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Anadolu mektupları Neclâ MARAŞ Yollar çözüldü. o Birkaç ay evvel kuru dallarında kar lekeleri parlayan ağaçların artık meyva verdiği .bir ak” şamüstü yama geride birak- tik. Sahile iniyoruz, Sessizlik huzur verici, Otomobil gürültüsiyle orman- ların derinlerinden fırlayan keklik ve çakal sürülerinde insana aşina bir ta- vir var, Yol devam ediyor. Yer yer Oraya gittiğimiz..: — Sekizinci Mektup — yor. Karadeniz, sahili yavaş yavaş döv- mekte..: Motor . fayrap etti. Sular karıştı. Loşlukta bir donanma feneri gibi ışıldayan geminin yazısı görün- Ge e Karadeniz ismi, bir şeametin vasfı mı yoksa bir terikid'ifadesi mi bilmem? Bildiğim şey. yeşil e beyaz kö- üklü munis bir su üzerinde Süvari ie Teğiddir bu Sade Arkada bıraktığım orman..: buraya . insan barınaklari; köv ler!;. Tarlalarda daima belleri bükülü, yaş Garih imkân vermeyen ifade- lere sahip (oOkadınlar ve delikanlılar .. Kahvelerin asma çardaklı avlularında köy erkekleri; ve be yol boyunda önü: müze çıkan her köyde, her köy kah- vesinde, her köy ağasını etrafına top- an . Köy . Herbirini simalarda ayni yet daha asırlarca Karadenizin incisi olmakta devam edecek Samsun, akşam sisleri arasında parladı. Hava - da misk gibi yasemin koku'ari dolaşı- Luğatçemiz DEJÖNE: 1 hek) DEKADANS: 1 (İnhitat) DEKAN: 1 (Medrese reisi) DEKLAMASYON: 1 (İnşad) © DEKLARASYON: 1 (İfade, beyan) DEKOLTE: 1 (Açık saçık) DEKOR: 2. DEKORASYON: DEKORATÖR: 2 DEMODE: 1 (Modası geçmiş) DELEGE: 1 (Murahhas) DELİR: 1 (Hezeyan) I (Ziynet, «Süsleme) suların bu dalgaların karde . Yü- günün hatlarında edilene oynama- nın olgun ve müstehzi mânası var. Bir sefer evvel Trabzon açıklarında vapu - ra on beş santim mesafeye kadar yak- laşan mayini sordum. — Evet, dedi, biraz mühimce idi. Atlattık, çok şükür emide saat gibi işleyen bir inti- zam seziliyor. Kendimi nekahathanede farzedebilirim. Yolcular arasında insanı fazla r hatsız edecek 2 hal yok. ,Yalnız eri keste bir dolaş Bu ihti- yaç nereden, hangi ruh haletinden do- guyor, bilmem Birkaç tüccar kazısıın kürk (kap) larıni ve her saat başı değiştirdikleri elbiselerini yemek salonunda teşhir et- meleri kâfi gelmiyor mu acaba?.. Kar- şıda İnebolu kıyıları, sahilde (balıkçı kulübeleri, güvertede fasılasız ve yu - muşak bir kemençe sesi. Sıladan dö- nen Kârâdeniz yocukları hora tepiyor- lar. . Gemim gelir enginden, Ben yârimi tanırım Gözlerinin renginden. İstanbul, - fenerlerile, Kavaklarile, Boğazile, ihtişamile göründüğü zaman vapurda umumı bir helecan vardı. Gü- zelliklerin vela ve vekarın — güzelliği burâda -toplu.. an içinizde ha - kiki kiymetile du terseniz mu - hakkaâk bir zaman için india e si Vapur yanaştı ve muhteli dan gelen yüzlerce ikişi sahile boşaldı Rıhtım bir an karıştı sonra tabii haline döndü. Koca şehir çarkına tutulanları 4S çoktari kendisine çekmiştir. Anadolu yine içimde bir düğün halinde duruyor. Koca Aradolu anla- n olan "İkeş- tedi m sana Ana de senin “keştedici” | Sen de, biz ni bekliyoruz! sofrasında sıralanaan ix sanlara ait ilk edep, her iki eli birden masanın üstünde tutmaktır. Elle rin masa ane gitme:i, dize dayanması, cebe girmesi, hülâsa masanın üstünden kaybolması, son derece ayıptır. İşte Şark ve garp muaşeretinde tamamile müşterek olması gereken bir nokta ... Sofrada en güzel oturuş, iskemleye ta- bii şekilde yereştikten ve tabii şekil..e dik bir vaziyet aldıktan sonra, iki bils u birden tâbâğın sağına ve soluna yatita- rak; hafif yumulu parmaklarla durmak- tir; : Dirsekler masanın üstüne dayanıp eller kavuşturulabilir ve bu esas etrafında bin | bir şekil alınabilirse de, herşeyden evvel lâubalilik ve yanındakileri rahatsız etmek kaygısinin bütün bu hareketlere hakim olması şarttır. Sofraya otururken, herkes 'iskemte- sini sağ eli; e çeker ve kendi sağın- dan geçip oturur. Eğer iskem.eye yardım eden bir hizmetçi yoksa iskem rulmuşsa (ki şark muaşeretinde bu ci het vaki (olmamıştır; gereken şartlara riâyet edilince mesele yoktur) vır kadin ve bir erkek şeklinde otur mak müreccah olduğu için, her erkek sağındaki kadının rahatça oturmasına ve yerleşmesine yardm eder. Bu yardım şekli kadının iskemlesinin ar kasına (ogeçip evvelâ çek mek ve kadının oturmaya beraber iskemleyi sürerek yerleşmeyi temin etmektir. Sofrada mevki edebi ev sahibinin göstereceği şekle göredir. Ev sahibine bu hususta düşen ölçü de; kendi sağ ve solundan itibaren en ziyade Saygı ve sevgiye lâyık gördüklerini münasip bir nisbet altında turtmaktır. Bazı ziyafetlerde ve Avrupada âdet her ye- re evvelden konacak bir kartla mevki | leri bildirmek ise de ev ve salon mua- şeretinde bu külfete lüzum ur: Elverir ki ev sahibi, yer göstermekte incelik ve dikkatle hareket etsin; Bün- dan sonra ilk iş; yukarıda bahsettiği- . miz oturma şeklini bilmektedir: Neslihan KISAKÜREK | onu başlamasile . kolaylıkla

Bu sayıdan diğer sayfalar: