25 Ekim 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 6

25 Ekim 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

We ca £ NN NN Suphi Nuri İLERİ ENGİN âile kızları ile bir konuş- ma yaptım. arın hepsi de bir yüksek okul veya (fakülte) den diplomalı. Tabii, söz evlenme bahsin- den açıldı. Kızların hepsi de evlenmek istediklerini açıkça söylüyorlardı. İki cereyan hasıl oldu. Bir kısmı. — Kocamızi biz seçeceğiz, bu işe Hişecln hattâ ana ve babamızın bile karışmasına razı değiliz iyorlardı. Fakat bu kafada olanlardan bir ço gunun, hattâ otuz yıl bekledikleri halde henüz o bahtiyar (delikanlıyı bulama gakişei söyledim. gün elbette buluruz! Dim Kiz verdiler. Bir takimi ise, — Ayda olmazsa (o (500) lira lele bir koca ile evlenirsek (sosvete). deki yerimizi e aza ede- meyiz! Ahçı, hizmi zmetçi, köş apartı” man, kürk, il Sezheğiie evlenmeye raki değiliz! Cevabını e Ben de bunlara: da beş yüz lira bugünkü (Barem) kanununa “göre kocanın acaba kaç yaşında olması icap ettiğini bilip bilmediklerini sordum. — Kocamız genç olmalıdır! Dediler. Ben de dedim ki: m) e görebeş yüz lira maaş alabilmek için hi olmazsa elli beş yaşından yukarı bulunmak zarure- ti vardir. almak için bir Önce sözlerime hepsi birden isyan etti; sonra üşünmeye (o başladılar; (üniversite) den genç yaşta (çıkacak, iğini bitirecek ve nihayet beş iralık bir memur olacak insanın Genç kızlar bana hak verdi, ve şu (Barem) meselesini hiç düşünmedik lerini ve bunun evlenmelerine, istedik- leri gibi gelirli bir genç koca bulma” larına pek büyük bir engel teşkil etti- gini kabul ettiler. Ben de kendilerine $u baba nasi" hatini verdim: — Genç kizlar, meselâ orgeneral veya a korceneraller ile değil, te #ömelz ve elçilerle değil, ü vaziye rinde a tek başma bir aileyi Fakat - Yoksa para mes'ut edecek kıymet değildir. ir hal beni hayretler için- de Mi bir temayülü “hırsın bir müridi olacaktır. F müdafan ediyor, yaymaya çalışıyor. (Klâsik) veya Nurullah BERK tiraslı edebiya bir son verip yıllardan beri Mü geçe y Bu hayr en yüksek de- 0 > sanal tün m: sanat eserini, d. vie” Sr N v vardı kö sw sırada (BÜ. erini, en girift Cestetik)düvala- “© “ hı bir e DOGU) ya alt İlk yazımı, ppi ele alan sayısız m zamanı gelip geçtiği kanaatinde- Ga başka bir mevzua ha“: yar, Sanat için sanat, öz sanat, ve m. Yüz değil, bin yıl daha d etse bu Al bü yurt hal- retmek.. ben'm için: : imkân sağ, sol, orta sanat, milli sana, i in Görüyorum ki, beni o hayretlere (folklor) sanatı, içtimai sanat, kanda hiçbir alâka” uyandırm düşüren gasip tezat, — bir kaç mevzulu ve mevzu > Hep oyacağına e Di Harfler, keli- sanatkâr arkadaşım müstesna — r, hepsi ; hepsi meler ve mefhumlar halin- pek az kimsey! a'âkadar ediyor. ka fıkra, iü e vi. de tecelli iy sanat dünyamızı İşte bunun ie'n ben bu tezat- hande, Hakı gişe, yayılm canlı. metu e tan ve duydufvm İeyretter dayanan Sizi sekline sok- bahsedecej mak lâzımdır. O da şöyle müm- Hasılı sanat her tarafta söy- kündür: erçi mesle pek basit, Kristof ii K ör me yükle “oyalar o ( eanat be erek ÜNE ee sayilan” evel ber “MüPiE w kaşalar, mücadelgler uyandırır; inde © bir resim ve herke dar basit, Sanatın (objektif) ve- sanat her gazetede, EMMA sesi ili ya (sübjekt'f) Gi sını eridi İn başlıca | mevz Tur; sanat b sb ele ie ölme edenlerle (o (metafizik) (oyunlar. şmeyzuu mükemmel bir basamak Şile, Tereliteviy ai yi dik Na dan Ma ği pek alâkadar bir geçinme vasıtası olur; hâmi- den birör' (enleri); tesla etmek). etm; onlar yedi kat leri, dostları, o konferonse'ları, di Ve nani Ortaya. yeli gi dd Gi BE ben, oku- muharrir ve hat fıkracıları - vi e KOTA) sizleri a yucularımla o bas ba erip, bu le boldur. e ve tarafta rtstiratak, ressâm ve hevkeltras garip tezndr ve duyduğum hay- bir sanat konusudur gider, Sokak inen. verir tezyini esörler sipa- reti canlandırmaya çalışayım. a ayağınız bir yere takılırsa bi - n ki sanata takılmıştır. * 35 ümkün gelin lise müf- Güzel sanatlar mevzuu etrafın l a edat programlarına «sanat tari- daki konferanslar, onuşmalar Ama sanat taşmın (kendisine vi dersleri eni Ve bu Isin, ; değil, © JAfma! o Dedikodusuna, yazımda tenkit ettiğim ölü mef- söylevler ve demeçler aldı, yü- - . münskasasma, kavgasına, felse- humlar manzumesine girmemesi rüdü, imden, heykelden, sanat fesine, (oyaygarasına, o yazısına, hemen mekteplerde oo birer tan, Cestetik)ten, vesaireden ko- yıtabına, konferansın, söylevine, (R#protüksiyon) yani matbu sa- nuşan muharrirler, mütefekkir. gdemecine, ihtirasına, suğma, s0. mat eserleri zesi ma ler, o münekkitler, bir kürsü juna, ortasına, vesaire vesaire! Ve bunları hemen, su bir iki yı , 2 4 den İnip ötekine çıkmakta, bir İste tezat: sanat eseri mey- yıl Rün e lis imkân masanın arkasmdan öteki masa- ganda yok! İşte hayretim! Mü- ve vasıtnlarla oyapmeak; ve işin tekemmülünü sonraya (o birak- MA e pe yen svnatlan bahsediliyor! yak ecmuaların hepsinin başlığın Bütün samimiyetimle itiraf ede- San söy “türel 7 Titan a anat», «plâstik sanatlar» yim ki, bu yukarı saydığı MY hamarat & gevezelerini: bön İddi veya «Güzel sanatlar» kelimeleri pası artık beni ineltiyor. Sanat aları bir yana bırokıp hirle'k ha- var, Sahifeleri (o açınız: Sanat, mevzuunun O yazısından, ©€- yat ve hakikat tedbiri lehine se- eşiti o yazıcıla as mevzuu, ransından, nakaşasmdan her ferber olmaya davet ediyorum!!! Yüzlerce, binlerce makhle. Her türlü mevzuunda erin, "z ahu, vücudu olmayan adam biri bir bir süsöleği ayı, bir bıkkınlık geldi Bütün bu ih- ruhtan nasıl bahsedebilir? k yay sirası gelmişken size şunları söylüye- im: Memur, bir taraftan (Barem) den şikâyet eder; (Barem) in hakiki ehli- yetlere refah yolunu (o açmıyan ölü ve donmuş bir ölçü olduğunu iddia eder. Genç kız. öbür taraftan, kendisine ko” ca olarak memur ve münev paradır. Memur, davasında bilir, Eğer para, sadece manevi hazları mızı temin gayesile bağlı olmamız ge- reken bu hayatın birinci maddi (şartı ise elbetteki âdil usullere göre tevzi edilmeli; ve e ehliyet baremin ei üs” e aynı ii tün bu hususiyetlerin bize ihtar ni incelik, ünde kuru ekmekle soğan- ir dan başka ii şey may aile sofrasında. bütün m-dde hırslarıni bir kenara attıracak, memura kazandır ğıni tevekkülle kabul ettirecek ve me- mur karısına enin a artatmıva- cak, bir şevk, bir aşk, yani bir mefküre hevesi tütmediğidir. Facia işte bura” da! ! | v SUPHİ NURİ Merhum Prof. Suphi Nuri İleri, (Büyük Doğu) nun sadık bir mensu- biydi. Elimizde, onun eskiden bize verilmiş birkaç yazısı daha vardır. Bunları da sırasile sayfalarımızda göreceksiniz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: