6 Aralık 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 4

6 Aralık 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Efendimiz , Müjdecimiz , Kurtarıcımız. dan HAKİKAT Rızkımızı devşirmekte olduğumuz yolda sebat va mes leki e dg iştihalılıktan kaçnma, hem ahlâkımizın, bem de fer veni ıktisadi hakikat ölçümüzün sna gerer "biri ş mde rızkınızı devşirdiğiniz yolu, o yol kendi kendisine diği m inde bırakmayınız! Ve şu emirdeki sır, insanın sıhhatı, menfaatı, kazancı, ahlâki gayreti, intizamı gibi, binbir sahaya şamil, ne büyük bir cevherdir: Sabah uykusu, insanın rızkına engeldir. Müslüman, rızkını, helâl ve doğru yoldan olmak şar- tile ve son derece: gayret ve cehdle, avcının avını araması gibi, arayacaktır: Halâl olan rızkı vâcibdir. istemek ve aramak, her müslim üzerine Dinimizin esrarında dünya. malına bağlanmamak ve arka dönmek olduğu kadar, nefsini Km o mallarla nimetlenmek ve tad almakda vardır; ve İslâmda her sır işte birbirine böyle zıd görünen noktaları yet bir araya getirmeği bilmektedir : Bir insan, istemeden, nefsini ona kaptırmadan, Allah ken- disina dünya mallarından ne verirse kabul etsin Zira o mal öyle bir a Allah, o kimseyi o rızka ve or'zkı o kim- seye göndermiştir. pe Baştaki emir ve hikmetin başka bir ifadesi: Rızkınr bellibaşlı bir işten çıkaran adam, o işe devam etsin!.. AHLAK i ZİNA Ahlâkımızde en büyük mücadele hedeflerinden biri, Allah huzurunda ve Bree emrile birleşmediği kadınlar evzuunda insanın nelsidir Allah indinde küfürden sonra günahların en büyüğü, b insanın, kendisine helâl olmayan b bir rahme nıtfe lar. Zinanın günahı o kadar büyi büyüktür ki, bu suçu işleyende, günah ve nedamet telâkkisi hemen imdada yetişmezse riyle iman il girer: Zin enden iman kalkar; şu kadar ki, tövbe ve pişman- lığa Miri mena Allah onu vu affeder, Hele komşu Giad di zina ve haşka ahlâksızlıkların ne e birer suç olduğunu düşünelim; ye ahlâksızlığı öz muhitinden dışarı sürmekle bile insanların neler kaza- nacağın irgün bütün kötülük muhitlerini nasıl tasfiye edeceğini | hesaplamağa çalışalım Bir kimsenin on girsize zina etmesi, bir komşu kadınla zina etmesinden on evden mal çalması, komşu evinde hırsızlık veiindin daha hafiftir, Her mümin, başka mümin kardeşinin namus ve haysi- yetini, onun rel len nda hele o yokluğu korumağa memurken, ar etmenin hacalet ve ukubeti: Gurbette olan, yahut herhangi bir sebeple uzakta Kr bir insanın yatağinı kirleteni, onun zevcesile münasebett: lunanı, kıyamet günü, büyük bir Dir yılan dişleyecektir. Şu emirdeki sazsitenik şad sade ve o nisbette le rk en girift a pilânına bağlı olarak, her hangi Me, SarealersMizdi fışkırdığını ne güze el iy Lisan ve namus merkezlerinizi mahafaza ediniz! Tertipleyen : Hikmet Sahibinin — Abdinin — Kölegi DiNENİZi ÖĞRENİNİ KADERE İMAN İnimizin itikad unsurlarından birisi de kader ve kadere imandır. his, dinin en girift ve küçük akıl- n gelmeğe mahküm ve umu- miyetle üzerinde ileri ve geri binbir lâf söylenmiş “bir mevzuudur. Denilebilir ki, di veya sol köşelerden insanoğlunu düşüren ve iman dai resinden çıka- ran en hassas m birisi de budur. İnsanlar, tarih boyunca, kader ke , Üzerinde şu dâlâletlere "düşm müşler ve ka- deri an anlıyamamakta Şu zümrelere idir. ardir 1— e iy kabul etmeyenler ve her- şey müstakil ve mutlak olarak insan ira- .desine bağlıdır iya düşünenler... 2 — Kaderi kabul edenler ve insanı ka- ee Ml gn imi yap a her bilin ztar ve mazur olduğunu iddia ed <Ş bu cihetten gül Kal yiephaB suç ve suçlandırılma imkânını bulmiyanlar. Ve birbirine zıt oldugu kadar dalâlette ” “ bir. olan bu iki telâkki etrafında daha bin- bir mekteb ve mezhep... Kadere itikadın en hâlis ve saf mânada esası şudur : Olmuş olan, olan've olacak olan her ne varsa onlar ezellerin ezelinde takdir ve irade eden Allahtır; ve bu bakımdan her fiilin yaradıcısı Allah, fakat ayni. fiilleri yapıp yapmamak hususnnda malik olduğu irade şey ebiyle mesul failide insandır. Bir hâdiseyi yapıp yapmamak hürriyetini ku- luna verdiği halde yine kendi mutlak ira- e bâğlamış nu gibi aklın alamıya- enimedilmez gibi duran si te- salar toplayıcısı gere bu kudrettir ki, ilahi sırrın tâ kendiğidir. İnsanlar. “tadörl AMR onu kendi mahdut kudretleri- ne göre ölçüp biçtikleri için fasid bir aireye girmişler ve işin İlle bir türlü ikin lardır.. Bu derin sırrı ya en üs- tün bir akıla, yahut en akılsız bir iymana şu esaslar e nde teslim edebilirsiniz : 1 — Ka inanmak, fiilde değil, her fiili içine e itikaddadır. Yâni bir fiil yapılırken « kader böyleymiş » diye hiç bir düşünceye kân ve mahal yok, yalmz her neticenin bir kader KA Mi dair mutlak bir itikada yer var 2— Kaderi, insanın ik bu fiili Allahın daha evvel bilmesi diye anlamak ğe ir — Kulun, yaptığı iyi ve kölü her ha- Bilir mutlak irade ie 1 Allah cebr ve ie hangi iz kötülüğü yane etmiş olak gibi bütün ayıp ve noksan. ve münezzehtir. kale bütün incelik bir- — Kad birime z)t gibi duran mânaların ilahi kud- retin tasarruf ve Esini birleştiğidir. 5 — Daima ayni sonsuz kudretin bir cil- vesi olarak, fert.de iyilik ve kötülükten dilediğini işlemek hususunda' bir ihtiyar hakkı vardır; bunün da ismi iradedir, “b kadar ki mutlak aday nisbetle insan iradesini cüz'i irade diyiyor ve insan diye iüeliğini banda © mahlükun bütün harikü. ligini bü o Kudrettirki, hem kuluna hür. viyetii ta kendisini vermiş, hem de izni olmaksızın bir toz zerresinin bile yerinden kalkmasını ik etmiştir. Bu iki mânayı bir aradı sed e kaderin ne demek olduğunu a e

Bu sayıdan diğer sayfalar: