30 Mayıs 1947 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 12

30 Mayıs 1947 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ayazma Camii Ecdadımızın ruh ve sanat bakımından harikulâde eserleri, biliyoruz ki, camilerdir. barikulâdeleri, İstanbulda... Bakımsızlık ve anlayışsızlık yüzünden herbiri zamanın aşındırıcı dili altında eriyen bu eserlerin, bu son kurtuluş vâdesinde belli olmaları için, tarihçi dostumuz Reşat Ekrem Camilerin de en Yazan Reşat Ekrem KOÇU Koçu, arada bir, bize bir İstanbul camiini, iyi ve kötü, bütün künyesiyle tanıtacaktır : )SKÜDARIN selâ- f tin camilerinden | in büyük eserlerindendir. Camiyle ber: bir büyük şme, veri ni bir subyan kemi ve bir hamam eni sev camiin avlu duvarının şimali a köşesinde, Belediye Şehir Rehberi haritasına göre, tulumbacılar ve Ressam Ali Rız; sokaklariyle Mehmet Bani Değirmen sokağının teşkil ettiği “Dörtyol ağzına nazır, serapa mücellâ mermerden, iki yalak ve tekneli muazzam, fakat zevk düş- künlüğü mahsulü bir eserdir. Tarih beyti şudur Mai zerrin ile Vehbi sebti târihe sezâ Çeşmei âbı revan vakfi Sultan Mustafa H.1174 « Camiin cepheden görünüşüne göre, altı mermer sütun üzerine atılmış ve ortadaki digerlerinden yüksek, beş kemerli bir revak altında bulunan son cemaat yerine yarım daire şeklinde sekiz basamak merdiven ile çıkılır. Son tamirlerin ton' duvar ile doldurulmuş, an pen ŞV si t yerine mit me üzerindeki manzum tarih kitabesinin tarih be eyti şudu Sadri asrın bendesi Ragıb didi tarihini Camii ra'na binai Şah Sultan Mustafâ H. dini Bu tarih Sadrıâzam Koca Ragıp Paşanın, cami üzerindeki yazısı da Şeyhülislâm Veliddin Efendinindir. Camiin içinde SL s e mahfel re: pervazlarında kullanılan ni temiz işçiliğidir. Bilhassa sütünlar o kadar mü- kemmel perdah edilmiştir ki, âdeta ayna gibi parlamaktadır. Mermer minberin m ve bilhassa va mermerden ü i ifleri yabancı olsada giranbaha — cw “B - Mihra ei üçüncü Ahmedin yazısı bir r <İnnehu an med ve Selim Paşa zade Lütfi Beyin talfk ile güzel bir Besmelesi vardır. Camiin tezyinatı arasında, yine aynı duvarın önünde üzerindeki pirinç plâkta «Ameli Esseyid Mustafa min telâmizi Derviş Yahya 1215» imza ve tarihi bulunmaktadır Dört sıra üzerine elliden “fazla pencereden bol ışık alan mâbed büyük bir top kandil ve onu çeviren çember kandil- lerle tezyin edilmiş, kandillerin arasına da püsküllü Tavus kuşu yumurtaları asılmıştır. Duvarlar da büyüklü küçüklü müteaddit levhalarla süslenmiştir. gilzetin azami imkâniyle çirkinleştiril. Camiin avlusunda hünkâr mahfeline çıkan yol, çatısı çökmüş, kapısının saçağı da 1946 da çökmek üzere, pe harap bir halde idi. Sütunlar arasındaki ahşap bir kısım da tamamen çürüyüp dökülmüştür. yolun arka tarafında, içinde kırmızı balıklar bulunan güzel bir havuz da, bakım- sızdır. Havuzun altında da klâsik üslüpla kitabesiz bir dır. :amiin mihrap duvarı önünde, kesme taştan bir sed üstünde ve üç tarafı demir parmaklıkla çevrilmiş bir indire vardır; burası da uzun zamandanberi bakımsız kalmış, ve birçok kabir taşları da devrilip kırılmış, ed sanduka- lar parçalanmıştır . Onsekizinci asır hattatlarından Haci Osman E fendi (Ölümü 1180), Şair Naşit rim Bey (Ölümü dın (Ölümü 1183), burada medfundur ve digeri Silâhdarlık yapmış iki Enderonlü ağanın taşları da, serpuş bakımından çok kıymetlidir Camiin cenubu garbiye ke duvarında da, o asrın seçkin âlimlerinden Şeyh Abdullahın bir güneş saati vardır. Dış avlunun biri Ressam Ali Rıza Bey sokağına, digeri par Paşa Değirmen sokağına açılır, iki büyük yan kapısı — Avlu, çınar ve ıhlamur ağaçlariyle bezenmiştir. Cami meyilli bir arazide inşa edildiğinden, avlunun arka kısmı da ön kısmından yüksektir, yedi basamak merdivenle çıkılır. Musalla taşı, methal kısmından girildiğine göre, avlunun sağda kalan kısmında, merdivenlerin ortasına yerleştiril- e duvar ile kapatılması, bu tamirin işi yıkılması, hünkâr mahfeli yolunun İsmiri, “camiin iç nakış- larının milli zevkimize uygun bir surette yeniden yapılması, tez elden baha gereken işlerdendir. Cami avlusunun denize nazır methal kapısının önünde bir rampa vardir Bu rampadan İstanbulun panoraması, şi Jât zm ei yer ile bir olmuş bir harabe enkazı kai . MA RA CE RÜYA Daha nice insanlar var, sevilmemiş, Ve nice düşülmemiş uçurumlar. Bir benzeri görülmemiş ! Bir o kadar da bilinmeyen olacaklar.. Rüya gibi geçmiş asırlar ; Kitap başka demiş, İyi başka. Tarihi keyiflerine gin yazmışlar, Zamanların adamla Onun için okul Özlü demiş, sanat başka. Masal, denizde yürütmüş kötürümleri. Çobanlar padişah kızlarına varmış. Yel üfürmüş, sel götürmüş. Hayat bile ei gibi olmuş rüyada; Fakat hemen bir horoz ötmüş. Uyanılmış, saadetin boynu kesilmiş. Başa konan kuşlar uçmuş, taçlar değiştirilmiş; Ve son bulmuş, yalan. : | Özdemir Asaf

Bu sayıdan diğer sayfalar: