5 Mart 1948 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 5

5 Mart 1948 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

al kadan frılklar Mn sd Bm Bizi rl e ALİ (KÜRDİ) As elinden alındığını göste- ren halleri - r Şehrinin Ml biri, der- vişlere büyük bir ziyafet verdi. Ali de gitti. Evin içinde, küp şekeri bi- çiminde büyük şeker külçeleri gördü ve ev sahibine emir verdi: — Bunların hepsini havuza at! Attılar. Koca havuzun bu şeker- terle tatlılanmasına imkân yoktu. Fakat tatlılandı; ve dervişler maşra- palarla, şerbet içer gibi havuzun su- yunu içtiler. Ziyafet bitince. Ali, ev sahibine, suyun içinde hiç erimemiş gibi 'du- ran şekerleri havuzdan çıkarmasını söyledi, Şekerler çakarıldı ve onlar- dan eni zerrenin bile erimediğini gördül Di somra Ali, ev sahibine : bulunmadığı için hayretler içinde ka- lıyor. Bu harikulâde insanlar onunla biraz sohbet edip duvara doğru yü. rüyorlar ve'duvarın içinde kaybolup gym Giderken son sözleri şu- dü — Selâmımızı Abdullah (Yefii) ye eriştirin | *.* Diyor ki: i — Başlangıçta derin bir tereddüt içindeydim İçimde. iki - sual kıvrılı- yorda : İlim mi isteyeyim, ibadet ta- tafına mi yöneleyim? Birinde fazl ve kemal, öbüründe de helâvet ve selâ- et .. Bu sualleri cevaplandıramamak yüzündşn bütün rahatım kaçtı, Uyku uysyamaz oldum. Bir gün sıkıntılar içinde. oturur ve düşünürken, biç yanımdan ayırmadığım bir kitabı âdeta öfkeyle açıverdim. Kitabın — Sen evi bırak. üstüme kapıları kilitle vegiti Dedi. Ev sahibi Ali'yi üstünden kilitle- yip çıktı, gitti. Birkaç gün sonra gel. diği zaman kilidin hiç bozulmamış olduğunu gördü. Açtı ve girdi. Ali evde yoktu, Fakat ev içindeki bir takım mermerler yerinden koparılmış ve parçalanmıştı (Sokakta Ali'ye rastgelen ev sahibi, sordu : — Niçin ei bozdun ? Sen haram iş işler misin Ali müpbem bir ll gizli bir işaret yaptı. Ev sabibi bundan hiçbir Hazreti Ali'den hikmetler : İnsanın ahmaklığı şu üç şeyle an- şılır : Sözleri saçma sapandır, sorulan şeye ae etmez; işlerinde de öf- ke gös ade itaat, öfke ve şehvet, en tehlikeli iç şeydir. Adıdeğmez şey anlayamadı ve ev yapılırken noktaya ir ağ döşeyen ustayı balup sıkıştır. — Söyle, yi mermetleri nereden getirdin ? Usta, sıkıldı, büzüldü, biç cevap veremedi. Ev sahibi büsbütün sıkış- tırdı : — Mutlaka söyle, seni affede- eğim | — Ben sizin mermerlerinizi satıp mes'tten aldığım mermerleri onun yerine döşemiştim ABDULLAH (YAFİİ) giye vali çok ileri ve yüksek makam sahiplerinden... İlâhi mâ- rifet ve tasavvuf pilânında birçok da eserin sahibi... Büyükterden biri halvethanesine girer girmez orada iki yabancı görü- yor. Kapısının önündeki incecik kum tabakası üzerinde hiçbir ayak izi gıt çıktı, Kâğıtta birkaç mısra vardı: «Vesveseni defet! Ne kadar işin var- sa hepsini kaza ve kadere teslim et! Onun lütfu sıkılanı feraha ulaşbırır, kahrı da fezayı daraltır Sonunda işin ve kasdm rıza yoluna döner. Kendini, nasıl dilerse öyle iş gören Allaha teslim et ve bekle!» deniyordu. peşin okur okmaz bir ânda sükün uvazeneye eriştim, bekledim teli ve ıstırabı bıraktım. Murat yo. lu kendi kendisine göründü ; ben de o yola düştüm EZE ŞAHABEDDİN (SÜHREVERDİ) AZI müsbet ilimlerde büyük ihti- sas ve bilgi sahibiydi. Simya ile de uğraştığı söylenir. #4 : Dımışk'dan çıkıp, berabe'inde bir- kaç kişi, kırlardan geçerken, bir ko- yun sürüsünü otlatan bir türkmen ço- bana rastladı. Arkadaşları, beğendik. RS “2z ? ia ADIDEĞMEZ leri bir koyunu satin almasını ondan istediler, Koyunu sürüden çekip al. dı ve karşılığı olarak çobana 10 ak- ça verdi. Çoban bu parayı azımsadı ve mırıldanmaya başladı. Şeyh arka- daşlarına döndü: — Siz koyunu alıp gidiniz; ben bu türkmenin gönlünü eder ve size ye- tişirim. Arkadaşları, koyunu alıp gittiler. Şeyh güzel kelimelerle çobanı ikna etmeğe calıştı, fakat biç bir söz pa- ra etmedi, Bunun üzerine Şeyh, mü- , nasip birkaç kelimeden sonra, urak- laşan arkadaşlarına doğru ilerledi. Çe- ban, dilinde bmbir şamata, Şeyhin arkasına düştü ve yetişir yetişmez onun soi eline yapıştı. Bağırdı : — Nereye gidiyorsun ? Fakat bir ânda şeyhin eli bileğin- den koparak çobanın avucunda kal. dı, Kopan elden kanlar akıyordu. Çoban çıldırasıya korktu. Kepan eli hemen atıp kaçtı. Şeyh eli yerden aldı ve arkadaşlarına ulaştı. Arka. daşlarının yanına vardığı zaman, elin- de bir mendilden başka bir şey yoktu. Tefsirci : ne yaramaz işlerdir! Bunu işleyenler de ne yaramaz iş işle- yenlerdir! Ve'bunün gibi işlere sebep olan ilim, ne yaramaz ilimdir | #k Şahabeddin'in, binbir tecelli yü. zünden, imanından şüphe ediliyordu. . Onun imanına inanmayanların başın- da İmamı Yafii vardır. Şahabeddi Haleb'e varınca oranın ilim adamları onun idamı için fetva verdiler Asık dığı, boğazı kesilerek öldürüldüğü veya seçtiği her hangi bir ölümle can vermek üzere muhayyer bırakıl. dığı söylenir. Güya, riyazet halinde bulunduğu ve hiç yemek yemediğin- den açlıkla ölmeği tercih etmiş... Ve kendisine hiçbir şey verilmediği için, açlıktan, 36-38 yaşlarındayken öl. müş .. Haleb halkı, onun hakkında başka başka düşünüyordu. Bir kısmı, küfrü- ne inanıyor, bir kısmı da keramet ve makam sahibi olduğunu sanıyordu. Bu mevzuda doğru olan, Şemşed. din (Tebrizi) nin sözüdür : — Şahabeddin'e kâfir diyenler var- dır. Hâşâl.. O, kâfir olamaz. Şaha- beddin'in kusuru şuradadır : Onun il. mi aklına galipti; halbuki ilminin ak- ına galip olması lâzımdı..

Bu sayıdan diğer sayfalar: