9 Aralık 1949 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10

9 Aralık 1949 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çi emmeli (Fakir bir pansiyon odası... Genç şair, sacları dağınık, iki büklüm, masasına eğilmiş, çalıs- makta... Elinde kalem, önünde birbirine gecmiş kâğıtlar, ka- rışık bir kitap yığını... Masada yeni yakılmış bir mum... Alçak bir somya üzerinde, icinden çı- kıldığı gibi kalmış, allak bullak bir yatak... Yatağa bitisik küçük masada bir bardak tortulu su ve bir çalar saat... Eski bir konsol... Konsolun bir çekmecesi, yana Ş kaçmış tarzda acık... Açık çek- meceden yorgun bir gömlek sar- . Konsolun üstünde küf- lü bir ayna... Aynanın kenarın- da eski zaman kartpostalları... Orta yerde bir gaz sobası... Gaz sobasının isli penceresinde hafif bir alev dili... Duvarlarda, pan- siyon sahibi rum Kokanasının gençliğine ait resimler... Oda- nın tavan arasında olduğu, iki küçük ve iğri pencereden bel- 1) «Tık tik saat sesleri... Kapı, Üüs- tüste bes kere vurulur.) da — Kim 0? SES — Şair, aç kapıyı! Ben gel- dim! ŞAİR — Sen kimsin? SES — Beklediğin adam! ŞAİR — Ben kimseyi beklemi- yorum! SES — Al mumu da #el! Kapıyı ac ve yüzüme bak! (Kapıya doğru ayak sesleri lit üstünde dönen anahtar.) İR Kimsin sen? SES — Telâşa lüzum vok. Kaldır mumu vüzüme doğru! İyice baksa- . Ki- — Simsiyah pelerininden başka bir sev görmüyorum. Ne o başında kukulete mi var? Yüzün hiç belli değil, Nerede vüzün? na! ŞAİR SES -— (Kah kah kah kah) Senin ruhun iyi benim de yüzüm orada, SAİR — Sövle, sen medi ne İs- tiyorsun? Belli et cabu SES İzin verirsen öğüYü gire- yim de öyle, Sana her seyimi belli edeceğim. i ŞAİR — Seni anlamadan içeriye bırakamam. SES — Elin titriyor, sair! Mumu 10 iYAH PELERİ — — ——— Piyes: 1 Perde Yazan: Necip Fazıl Kısakürek şamdandan düşüreceksin. Zift yü- rekli karanlığı düşün! ŞAİR — Kimsin diyorum sana! SES — Kim olduğumu ne yapa- caksın? Sen kim olduğunu biliyor- sun va! Şair, yani meçhülün âşıkı! Yol ver de geçeyim! ŞAİR — Hic bir şey anlamıyo- rum. SES — Fakir odana beni kabul ettiğin icin teşekkür ederim. (Küt dive kâvanan kanı.) SAİR — Yere basmıyor gibi yü- rüyorsun. &enenden o topuklarına kadar inen bu simsiyah pelerin de ne? Başındaki kukuletenin içi boş sanki, Sesin, gülüşün de bir tuhaf senin, Cehennemden selen bir ıslı- ğa benziyor. Sakın cin olmıyasın SİYAH' PELERİNLİ ADAM — Ben cin değilim. Cinler benim uşaklarım... ütü- Pelerinimi onlar ŞAİR — Beni korkutuyorsun! SİYAH PELERİNLİ ADAM — Korku mu dedin? Ne ayıp, ne ayıp! Korkuyu gene tavlarla vavru ser- çelere bırak! İnsan korkar mı hiç? Dur su kırık iskemleve hele bir oturayım. Oh, ne rahatmıs iskem- n! Beş kat merdiven, doğrusu yordu dizlerimi... Sen benim dizle- rimin ne cektiğini bilir misin? Dün- ya varatıldı varatılalı, ne çektiyse dizlerim cekti. (Bir lahza süküt, peşinden kah kah kah kah) Ca- dı cok para vermiyorsun diye seni tavan arasına atmış. O ne cadı o! l i vb NLIğADAM Demin mutfaktaki bos ekmek te- nekesini devirip onu uyandırdım. Cadı elektrik düğmesini çevirir çe- virmez, karanlığın üstüne bir ka- ranlık cilâsı daha vurulduğunu gördü. Çünkü sigorta telini kesmiş- tim. Derken sen ona seslendin, mum istedin. Seni, odanda, mum yanarken zivaret edeyim dedim. Zira elektrik ısığı, mesafelerin per- gel ve cetvelle ölçüleceğini zanne- den ahmak bir gurur sahibidir. İR — Rüyada mıyım yoksa? SİYAH PELERİNLİ ADAM — Rüyada değilsin. Çünkü istersen rüyada olup olmadığını muayene edebilirsin, Beş duygunu, bütün bilgini, hafızanı, hatıranı, nisbet ölçülerini elekten geçirebilirsin. Hiç rüyada bunları vapabilir mi- sin? (Kah kah kah) sen o rüyadasın ki, ismi hayattır; ve orada insanın, rüya görüp görmediğini muayene etmek hakkı... (Kah kah kah kah) ŞAİR — Bana acı ve kim oldu- ğunu söyle! SİYAH PELERİNLİ ADAM Eğer muaşeret kaidelerine bu ka- dar kıymet veriyorsan, eğer bin ih- tirasının isinde, salon adamı olmak gibi bir hevesin de varsa, takdim edeyim sana kendimi! SAİR — Takdim et bana kendi- j4! SİYAH PELERİNLİ ADAM — Ben senin bir baba dostunum. ŞAİR — Ben babamı tanıyama- dım bile, SİYAH PELERİNLİ ADAM — Oda beni görse tanıyamazdı. SAİR — Nasıl baba dostluğu bu böyle? SİYAH PELERİNLİ ADAM — Bu cok eski bir baba dostluğu, Ba- bana, büyük babana, onun da ba- basına, gitgide sonuncu babana ka- dar varan bir dostluk, Daha doğru» su, onunla baslavan bir dostluk. ŞAİR — Ecceece? SİYAH PELERİNLİ ADAM - İşte ben senin en büvük babana güya scede emri verildiği zaman, güya bu emri dinlemiven biricik melekmişim #üya, Sana böyle öğ- retmediler mi? - Şeytan!!! SİYAH PELERİNLİ ADAM Şeytan!!! Şerrinden Allaha sığın-

Bu sayıdan diğer sayfalar: