9 Aralık 1949 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 12

9 Aralık 1949 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kumar, Piyango, Faiz Prof. Hilmi Ziya ÜLGEN EMBELLİKTEN doğan içtimai belâlardan birisi de kumardır. ararken iptilâya zevk ararken Kumar, ihtiras düşmektir. Kumar, “belâya esir olmaktır. Yorulmadan kazanmak, başkala- rının sırtından gecinmek, binlerce insanın hayatı pahasını, oturduğu yerde gasbetmek... Kumar, ruhun öataletini zorla kırbaçlamak, işsizlik ıstırabını zor- la uyuşturmak izin ruhu en kor - kunç zehirle haran etmek... Ölüye cankatmak ve kayaya hayat nef- hetmeğe kalkışmak... Kumar, can sıkıntısını öldürmek için zorla iptilâ doğurmak ve bu iptilâ ile insanlığın hem ruhunda, hem de maddesinde en büyük rah- neyi açmaktır. Kumar, eğer kazanırsa insanı çalışmadan yaşamağa ve cemiyetin sırtında tufevli olmava bırakimak- tır. Her halde de insanı talihe esir ve tesadüflerin hükmüne terket - mektir... En küsük emek sahibi olmadan talih seytanının elinden hazineler toplamıya kalkan, yalnız nefsi i- çin değil, cemiveti icin de, en bü- yük belâ olmaz mı? Çünkü ruhunda kudret olmıyan, işten nefret eden, icinde aslâ do- yurmağa muktedir olmadığı arzu» lar uvanan insan, tüfevlinin bu e- meksiz kazancına, sikâr önündeki bir sırtlan sibi atılacak; ve kumar- baz, kendisivle beraber bütün Za- yıf ruhları zehirleyecektir. # Kumarbaz, calışmak kudretin- den, asktan ve ihtirastan mahrum olduğu halde, ruhunun aczi içinde yine zafer bekliyen insandır. Ta- lih ve tesadüfün göndereceği zafer- le, çalışanların hakkını ea ve kütleye zulüm eden insa Aşk kudretinden bhelii ola- nın zaferi, sadece nefrete değer bir seydir. Zira böyle bir zafere u- laştığı zaman insan onu kaybet- mek kaysısına düşer; ulaşamadığı zaman da, bir daha ulasamamak ve # yenilmek korkusile nefsini ve bü- tün il cemiyeti feda etmekten çe- kinm Bakilzi. Dâvam, sadece ruhun noksanı... Ahlâkın bütün buhran - larını ruh noksanına bağlıyorum. Zira hayrın karsısında ser diye ay- rı bir âlem vardır. Ve yine kemal önünde noksanlık, ve irfan karşı- sında “aflet vardır. Bütün varlıklar tükenir. Fakat yalnız fazilet, ber tarafta, su ve hava gibi yayılır. Yalnız onun düşmanı yoktur. Fe- nalığa karşı iyilik yapan kimse, o meyvalı ağaca benzer ki, üzerine ne kadar cok tas atılırsa yemişi o nisbette coğalır. se Tembellikten doğan ictimai lâlardan bir tanesi de be- fe bağlayarak pineklemek demek... Çalışmadan kazanmak, gökten mâi- de inmesini beklemek... Talih ve tesadüfe bağlanmak, kötü bir tevekkül icinde yaşamak, ümidini, askını rastgele tecellilere terketmek, iğrenr tavır... Piyango, kara fikirli tesadüfçü- lere bağlanmak, zaten bir türlü larınızın, benim tezgâhımda tamir gördükten sonra nasıl bir temel kuracağını ancak ben bilirim, İşte seni, bu kadar muvazeneli insan a- rasından bunun isin sectim. Bana teslim ol ve her seye hükmet diye sectim. Hükmetmek; bu kelimeyi anlıyor musun, hükmetmek... Ken- dine, bütün insanlara, her türlü ma- rifete, elle tutulur ve tutulmaz her şeye hükmetmek... Eğer yüzüğün taşı vibi, cemiyetin orta yerine O- turmak ve pırıl pırıl ısıldamak is- tiyorsan, bana teslim ol! AİR — Ben, sünübirlik varlık- lar rercevesinde mahrum olmaktan büyük malikiyet tanımıyorum. On- lara malik olmak kudretim arttık- a omahrumluğum derinleşiyor.. Mahrumluğum derinleştikce, hiçt ve hepi buluyorum. Hepi, yani Al- lahı... Fakat arada sen varsın! He- defime varabilmek izin seni tüket- mek lâzım, Sen, tükenmeğe yaklaş- tıkça coğalıyorsun; vahut ben aza- lıyorum, Öyle ki, en zayıf hale gel- dikten sonra çelmelerine dayan - mak, kav #ibi kupkuru kesildikten sonra kıvılcımlarına s#öğüs germek icap edivor? Bunun bir adım ileri- si, kurtuluş... Bir adım sonra, bir daha düşmemek ve yanmamak var.., Biliyorum. bunu biliyorum ama, o adımı atamıyorum. Atamı- 12 hai Mİ PR İN e yorum da ne oluyor? Bak, söyliye- yim sana ne oluyor: İğneli fıçı i- çinde yaşıyorum! Ruhumun, atom atom, barsakları desiliyor. Çekti - ğim ıstırabı Allah bilir. Onun için, vadettiğin şeylerin hepsine, herkes- ten, her zamankinden daha muhta- cım ama, istemiyorum; his bir şey istemiyorum. Yokluğun tamamı ©- lacağıma, varlığın yarısı olmağa razıyım. Kararım tamam; ne kadar ıstırap varsa cekeceğim! Ve onu, onun ses elini uzatacağı ânı bek- liyeceğim bereyi PELERİNLİ ADAM — Miskin sair, seni ondan ayıraca - ğım! Sen onu vok zor, cok çetin, fa- kat cok acıkgözce buldun. Handiy- se kafan, bir kestane fişeği patlayıverecekti. Keske patlasaydı kafan; keşke patlatsaydım Kafa - . Mısrâ örsüsü #ibi bir düzen zevki icinde, birdenbire yakalayı- verdin onu... Kafiyelerin aptalı!.. Sana uydurduğum yalanı, şimdi bir türlü beyninden sökemiyorsun. Fa- kat sör va) seni ondan nasıl ayı- racağım SAİR — İblis! O kim, o kim 0, ismini söyle SİYAH PELERİNLİ ADA Dur, mumu söndüreyim de söyle - rim! (Keskin bir üfleyiş... Zifiri ka- 140 gibi. ranlık) ŞAİRİN SESİ — Allahım! Sen koru beni! SİYAH PELERİNLİ ADAMIN SESİ —Bağır, bağır! Duvarlar se- sini iade etmeğe hazır... Gidiyo- rum ben artık! Yak mumu ister- sen! Yalnız şaşırma! (Küt diye yere düşen iskemle, sine si yere devrilen kitapla - rın 8 SİYAH PELERİNLİ ADAMIN SESİ — Bicare sair, kibrit cebin- de! Eşyayı devirme! Haydi hoşça kal ve beni hatırla! (Keskin bir kibrit ışığı... karanlık... Yatakta bir kadın... ân süküt.) ŞAİR — Siz kimsiniz? Nasıl, ne zaman uzandınız yatağıma? KADIN — Gel, yanıma gel! ŞAİR — O mu sönderdi sizi yok- sa? KADIN —- Onu, bunu ne yapa - caksın? Bana baksana! oÜstümde incecik siyah bir tülden baska bir şey vok. Gözlerin delmiyor mu tü- lümü? (Bir Tâhza süküt) Haydi saf delikanlı, yaklas!.. Karsımda hızlı hızlı nefes alın durma! Bak elleri- me,nasıl? Ömründe gördün mü sen böyle bir cift el? ŞAİR - — gi (Deli dibi) Onun elleri! | Devam ediyor) Yırtılan Bir

Bu sayıdan diğer sayfalar: