16 Aralık 1949 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 16

16 Aralık 1949 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Suikast ÜYÜK DOĞU yeni bir suikast tecrübesi karşısındadır. Bu, simdiye kadar tecrübe edilen tarzlara nazaran belki en zayıfı, fakat muhakkak ki en âdisidir: Memleketin; kanun, hak, demokrasya gibi mefhumlara karşı fazla bir hassasiyet gösteremiyeceği sanılan ve birer dağ başı sayılan bazı köşelerinde, bâyilerimi- zin karşısına heyülâ gibi dikilip mecmuamızı sattırmamak, bâyileri topyekün nüfuz ve sa- lâhiyetlerin her türlüsiyle tehdit etmek!.. Yeni usul budur! Bu usulün ilk tezahürü olarak tam 120 adet satış yapan Afyon bâyiimiz, son sayı- mızı paketini açmadan iade etmiş, onun bu ha- reketini de, yine hiçbir gazete ve mecmuayı bizimki kadar satamıyan Uzunköprü bâyiinin AŞ haberi takip etmiştir. Bize karşı kanunla, tah- rikle, tezvirle, iftira ile başa çıkamıyanların simdi düşe düşe bu metoda kadar sukut etme- lerini nefret hislerinin en keskiniyle kayde- derken, her taraftaki okuyucu ve bayilerimize, kanunla tahkim edilmiş haklarını feda et- memelerini, bu fedakârlikla her türlü taarruz- dan masun olan evlerini ve mallarını feda et- mek arasında hiçbir fark olmadığını, kanunun müsaade ettiği bir işe hiçbir nüfuz ve salâhi- yet newinin müdahale edemiyeceğini ve bu zamana kadar başımıza ne gelmişse işte he böyle,halkın saffet ve korku hissinden fayda- ana baş eğmek yüzünden geldiğini bil- dirir BÜYÜK DOĞU IHBAR (3 üncü sayfadan devam) sülenince de en mühim sırlarına ait, aralarında imalar ve işaretler başlıyor. Süleyman Birbaş onlara açıkça hitapediyor: — Yahu, Allahtan korkmadınız mı? Bu adamı nasıl öldürdünüz? Çocuklarına olsun acımadınız mı? — Haydi be sen de, diyorlar, al- dırma! Bu muhavereye aynen sahit olan ve kendilerini tanımıyan Edib Dav- ran, uyukluyormuş gibi yaparak onları dinlemekte devam ediyor ve rakının tesiriyle ağızlarından bir- çok şeyi kacıran kaatillerin vaziye- tini seziyor, — Hicbir şeyle alâkası olmı- yan Edib Davran, Adanaya ayak basar basmaz, meseleyi Adana Em- niyet teşkilâtına haber veriyor. Bu defa Adana Emniyetinden: — Ha, diyorlar; anladık, kaatil sensin! Biz de zaten kaatili arıyor- duk!!! Sen kendini büsbütün sak- Yamak ve sağlama bağlamak için Said-ü (6 ncı sayfadan devam) olunmuş ve aylarca hapishane köşe- lerinde kalarak muhakemesi ocere- yan etmiştir. Sonunda bir sene sekiz ay hapsine karar verilmiş, bu son karar Yargıtayca kanunsuz buluna- rak bozulmuş ise de, ne hazindir artık (Büyük Doğu) yu satmıyacağı hakkındaki DEDEKTİF X BİR bu ihbarı yapıyorsun! Kaatil sen- 31 , Ve adamı tevkif ediyorlar!!! Ona Bahkikatın Mersinde yapılacağını mahfuzen nl e kendisini 'söyliyerek Nursi ki, Said-ül Nursi, bozma kararı üze- rine değil de, mahkümiyet müdde- tini hapishanede geçirmiş , olduğu için tahliye olunmuştur. Şimdi Sa- id-ül Nursi Afyonun Emirdağ kaza- sında oturmakta ve her türlü siya- setten uzak ve dünya ile alâkasız (DU Mersine sevkediyorlar. Edib Dav- ran Mersinde mevkuf kaladursun... Bir müddet sonra, onu, işi kapatıp salıveriyorlar. Kendisi şu anda Adanadadır ve ressamdır. 19 -— O sırada Mersinde Emni- yet Âmiri bulunan zat, Edib Dav- ran'ı tanımaktadır. Bütün hakika- ti, bu, iki numaralı zavallıdan öğ- reniyor. Bu misilsiz muamele kar- şısında o kadar ıstırap ve bedbin- liğe düşüyor ki, işinden istifa edi- yor, bir daha avdet etmemek üze- re mesleğine «Elveda'm diyor. 20 — Efsanevi vakayı, Ceyhan ve hâvalisinde, uyanık yaşayanlar- dan bilmiyen yoktur. 21 — Menbalarına varıncıya ka- dar en dürüst lisanla haber verdi- ğimiz, bütün ipuclarını gösterdiği- miz, sadece kaatillerin ismini mah- fuz tuttuğumuz bu vakanın ruhun» daki mâna, bütün vatan; bütün va- tan değil, mazi, hal ve istikbaliyle bütün Türk bütünlüğüdür. bir hayat sürmektedir. Allah ona ve bütün mü'min kullarına imdat et- sin; Abdürrahim ZAPSU ————. - (Sizinle Bas Başa) sahifemiz, bu hafta yazı kesafetinin fev- kalâdeliğinden takdim edile- medi, Gelecek haftaya bu noksan telâfi edilecektir. di Say lin kip

Bu sayıdan diğer sayfalar: