30 Aralık 1949 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 11

30 Aralık 1949 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ŞEYTANIN SESİ — (Daha ya- kından) O, daima O... Kes sesini, gidiyorum!.. ŞAİRİN SESİ — Şiirim, onun saklambaç oyunu... Cemiyetim, her noktada onun merkezi etrafında çizilmiş dairelerin hendesesi... Ni- zamım, onun, parmakla sayılmaz ve “özle görülmez keyfiyetinin öl- cüsü... ŞEYTANIN SESİ — (Büsbütün yakından) Kırdın ellerimi!.. Halbu- ki istediklerini benim elimden ala- caktın. ŞAİRİN SESİ — Sen bana hiç bir şev veremezsin!.. Ben Allahı, tokluğumun değil, aslığımın şidde- tinden buldum. Senin kalayladığın her kabın altında hizlik var; hiç- lik, kemiyet, köpük, sayı, cilâ, hu- dut... Ben sonsuzu istiyorum!.. Ben doymuyorum... Mahrum olduğum için mâlikim... Ben ölmemek isti- yorum!.. Devletim, tek şarkının, ahengin, mısraı icinde... Sen bana istediğimi veremezsin!.. Sen kuv- vetin değil, aczin; eline bütün ke- miyet tesellileri verilmiş aczin sul- tanısın... Sen Allahın oyuncağısın!.. Bana, zamanın şeridini kusan mo- tor lâzım, oyuncak değil... ŞEYTANIN SESİ — (Gayet ya- rab ve “ittikşe uzaklaşan bir ahenkle) Bırak elindekini de is- tonda konusalım; bak ne söyliye- ceğim reyi SESİ — Bırakmam!.. ŞEYTANIN SESİ — (Bitkin ve çok uzaktan) Onunla kırdın elleri- mil. Ölen ninesinin yastığı altında- ki müflis servetin mirasyedisi!.. O kâğıt gk Sem güvenmekten utanmıyor musu (Bir an sessizlik... Şairin çaktığı kibrit... Ani bir ışık şimşeği... Sağa ve sola doğru bükülmüş iki kol YİNE SÜREKLİLİK Prof, Salih Murat UZDİLEK Y ENİ ilmin gidişi, her Şeye (ato- mik) seciyeyi, yahut süreksiz- lik sıfatını biçmek ister #ibi dursa da, daha derinlerdeki temayül bu- nun aksinedir. Antropolocya ilmi kadar madde ilmi de (Atomik) tir. Beşeriyetin nihai unsuru fert oldu- ğu gibi, maddeninki de atom... Fa- kat her şeye rağmen yine bir sü- reklilik haval ve hakikati ortadan kalkamıyor. Bunu suda müşahede ediyoruz. Vakiâ suda (molekül) e bağlı mahivetinden dolayı yine bir süreksizlik var, Fakat odun da için- de esirin bulunduğu düşünülürse yine süreklilik meydana çıkmış olur. Zira esir esas itibariyle sü- reklidir. Bir vâkitler (Reynold), ortaya, kumsala benzer bir sürek- siz eser mefhumunu atmıştı. Sahi- lin kumları, başımızın saçları, bah- çenin imleri sayılabilen şeylerdir. Sayımdaki zorluk, savılacak şey ol- mamasından değil, belki cok olna- sındandır. Bir bardak suyun için- deki atomlar isin de bövle.. Bu atomların sayısı, Atlas Okyanusun- daki damlaların adedini secer, Bir santimetre mikâbı hacmindeki su- da 33.000 milyon, milyon, milyon İki dila PL e A YL Sali va Müş su (molekül) ü var. Atomların ade- di ise 100.000 milvon milyon mil- yon kadardır. Bu kadar santimet- re mikâbı su ise 100.000 milyon milyon ton eder; vani yüz milyon kilometre mikâbı su... Bu da, Şi- mal Atlas Okyanusunun hacmine tekabül eder. Bu basit hesabı ya- parken, bir damla sudaki atomlar- dan hiz olmazsa 50 milyonu tahay- yüz etmiştir. Buna rağmen atom, kum ve benzerlerine nazaran da- ha kolay ve daha doğru sayılabilir. Sayı, süreksiz şeylere, vani mad- di tabiat parcalarına veva mânevi bölüm mefhumlarına tatbik edile- bilir. Elmayı, parayı, günü, sene- yi, halkı ve atomları sayabiliriz. Fakat sayıyı sürekliye tatbik et- mek istersek, bu isi ancak, sürekli- lik mümessili olan şevi, sun'i bö- lümlere ayırarak yapabiliriz. Mese- lâ bir odanin sıcaklığı, bir tayya- renin hızı, bir ipteki çekme kuv- veti ve elektrik cereyanının şiddeti gibi süreklilik misallerini ancak bu tarzda ölcebilieriz. Nasıl oluyor da sürkliliği iğ ra tatbik edebilivoruz- 1, 2,3... sayıların süreksiz olduğu Vi vi, E RE değneğinden sarkan iki kırık eliyle, tâ kapının önünde, arkasından gö- rünen Siyah Pelerinli Adam... Si- yah Pelerinli Adam kapıdan çı- kar.) ŞAİR — (Sağ elinde, mendil içi- ne sarılı bir kitap, sol elinde bitmek üzere bir kibrit) Ölen ninemin yas- tığı altında bulduğum miras!!! Tü- kenmez hazine sensin! (Kibrit biter... Karanlık .. Derin hıçkırıklar.) SON e Öyle ama, bunlar arasındaki boş- lukları doldurabilecek sayılar var. Meselâ 1 ile 2 arasında 1.1, 1.2 ve- saire... Aynı ondaların, yüzdeler, bindeler, on bindeler, vüz bindeler ve ilâh mikyasla mütemadiyen bü- yüyen bir kürülme taksimatı yok mu? Bu işe sadece hesabi cepheden sonsuz olarak devam ettikçe yine sürekliliğin hududunu zorlamış 0- luruz, Burada sayı deyince müşterek mikyaslı sayıyı kastediyoruz. Müş- terek mikyaslı olmıyanlar sayı de- ğildir; cünkü bunlar sayı ile gös- terilemez. Büyük bir riyaziye âli- mi, «Tabii sayıları Allah yaratmış- tır, diğerlerinden insanlar mesul- dür» diyor. Fakat savı diyemediği- miz bu müşterek mikyaslı olmıyan şeyler fizikte ve bilhassa hendese- de cok geçer. Halbuki, hendese mefhumları esas itibariyle sürekli- dir. Müşterek mikyaslı kesirlerin, adetleri bağlamadığı sibi süreksiz- liği de ortadan kaldırmadığı izaha sığabilir. Bir metre mikyası üzerindeki bölümler, ne kadar birbirine ya- kın olursa olsun, müşterek mik- yaslı kesirleri sösterirse de hiçbiri uzunluk mefhumunu tercüme ede- mez, sösteremez. Bunlar, istediği kadar çok ve sık olsun, nihayet uzunluğu aralarında sıkıştırmış o- lur. Mikvas bölümleri, âdi ev böl- meleri gibi olup ayrı ayrı ve bir arada hiçbir keyfiyet vâhidini tem- (Devamı 16. dağ il ünden: a iğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: