13 Ekim 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

13 Ekim 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

•13 Teşrinievvel , "Cumhuriyet ATINA MEKTUPLARIt SON Belediyeden açıkta Kalacak memurlar Şurayı devlet tazminat mes'elesini maddeye bir zeyil ilâvesile kabul etti Ankara 12 (Telefonla) Şurayi Devlet Belediye memur ve müstahdemleri nizamnamesinin kırkmcı maddesine bir zeyil ilâve etmiştir. Bu zeyil şudur: Madde 1 Memuriyetlerinin lâğvi dolayısile açıkta kalan Belediye memurlarına da 40 ıncı maddeye tevfikan tazminat ve rilir. Ancak Belediye Encümenince ehliyetîeri tasdik edilenler mün««. iııınıııııınıı: "Bu siyasette beraberiz!,, Almanya. M. Venizelos'un maruf bir muhalifi Gene mi karısacak? daha dostluğumuzu tasvip ediyor Sağ cenah fırkalar hü kumet aleyhine birleştiler Berlin 11 Sağ cenaha mensup fırkalar aralarında anlasarak bugün Bot Harzburg'ta toplanmışlardır. Bu içtimada Faşistler, çelik miğfer teş kilâtı, sabık Millî Müdafaa Nazırı Ceneral von Sekt, milliyetçi sosya • listler, Alman Bankası sabık müdürü M. Şaht, Hitler ve taraftarları ve bir çok rical hazır bulunmuşlardır. İçtimada Rayhştağ meclisinin f eshine veya teşrinisanide yeniden in • tihap yapılmasına ve kabineye ademi itimat beyan edilmesine karar verilmiştir. Rayhştağ meclisi açılır a çılmaz bu hususta dört takrir verilecektir. öğleden sonra büyük bir ayin yapılmış ve sabık İmparatorun rahibî bir mev'iza irat etmiştir. Sağ cenah f ırkaları, kanun mahiyetinde olarak neşredilen emirnamelerin kaldırıl masını îstiyorlar. Faşistler büyük bir geçit resmi yap mışlardır. Reisicumbur Maresal Hindenburğ iş başına millî bir hükumet getirmeğe davet olunmaktadır. Milliyetperverlerin reisi Hügenberğ irat ettiği nutukta Başvekile siddetle hü cum ederek Amerika, lngiltere, AI manya'nın Fransa'ya karşı müttehit bir cephe teşkil etmelerini tavsiye etmiştir. Hitler Almanya'nın kurtuluşu ancak kendi kuvvetlerine istinaden vuku bulacağını söyliyerek Versay muahedesine şîddetle hücum etmiş: «Bu muahedenin yırtılması lâzımdır» demiştir. Hitler bundan Maada Almanya'da müsavi hukuk temin edilme • sini ve bolşevizme karşı harp açıl masını istemiştir. M. Şaht ta nutkunda hükumetin malî programını şiddetle tenkit etmiştir. İçtima büyük nümayişlerle hitam bulmuştur. Atina 10 (Sureti mahsusada gönderdiğimiz muharririmizden) Uç dört gün evvel Atina'nın 73 yaşına rağmen genç ve dinç olan Belediye reisi M. Merkuris ile görüşürken reis: Bizim Yorgos ile konuşursan, memnun olur! Demişti. Yorgos dediği büyük oğlu Jorj Merkuris'tir, eski Gonaris kabinesinde Iase ve büyük kabinede Dahiliye Nazırlığı yapan M. Jorj Merkuris. Esbak nazır iptidaî ve tâli tahstlini İstanbul'da Bebek Amerikan Kollejinde yapmış, İstanbul'da seneler • ce oturmuş, bu ikametin hatıralarını büyük bir sadakat ve hararetle muhafaza etmiş çok kibar bir zattır. Bir kaç ay evvel İstanbul'u ziyaret etmiş, bir müddet kalmış, her tarafı gezmiş, bir çok Türk ailelerile tanışmıştır. Türkiye'nin siyasî, iç timaî ve medenî inkılâplarına hay randır. Atina'ya avdetinden sonra Eli • niki gazetesinde tstanbul intibaatını neşretmiştir. İntibalarım anlatırken şöyie di yor: « İstanbul'u hakikî bir vect ve heyecanla gördüm, tetkik ettim. Şehir ebedî zarafeti tabiiyesini muhafaza etmek şartile terakki nok tasından tanınmaz bir haldedir.» M. Merkuris İstanbul'u medenî bir şehir olarak bulmuş, vesaiti nakliyenin, tramvayların, Boğaz ve Ada vapurlarının intizamını, yolları çok beğenmiştir. Esbak nazır Türk Yunan mukarenetinin, Türk Yunan teşriki mesaîsinin en har taraftarlanndandır. Ayni gazeteye yazdığı başka bir makalesinde Türk • Yunan itilâf ve dostluğunun ehemmiyetinden, faydalarından, bunu bütün Yunan'lılarm istemesi lâzım geldiğinden bahsediyor, hararetli ve kıvrak cümlelerle bü tün Yunan'hlara, bu dostluk için ça Iışmalarını tavsiye eyliyor. M. (Merkuris), fırka hayatında M. Venizelos'un pek müfrit bir muhali fi olduğu halde Türk Yunan itilâfını bu kadar hararetle terviç et mesi, Bu itilâf ın her türlü şahsî he sapları bertaraf edebilen yüksek bhşuor eseri olduğuna bir kere daha şüphe bırakmıyor. * *» ' M. (Merkuris) in evinde bana söyiedikleri bundan ibaret değildir. Evine Belediye kâtibi hususisile gittik. Derhal kabul etti ve ilk işi bana bir Gazi sigarası vermek oldu. Konuşmağa başladık. Bu sırada ihtiyar annesi odaya girdi. Kalktım elini öptüm, üç dört gün sonra ölen bu kadıncağız bir Türk'le, bir Türk gaze tecisi ile tanıştığı için çok memnun olduğunu göyledi. Bu sözlerin samimiyeti gözlerinden belli idi. Zavallı odaya, iki defa nazırlık yapmış, memleket mukadderatının idaresine iştirak etmiş aklı başında oğluna: Yorgo, (okağa çıkacak olur san pardesünü unutma, hava bu akşam biraz serince, demek için gir mişti. Bunu söyledi ve çıktı gitti. Oğlu oda kapısı kapanmca bana: Ana merakı, dedi. Hâlâ beni küçük bir çocuk zannediyor. M. Merkuris ile mülâkatımda söz hep Türk'ler, Yunan'hlar, İstanbul, Atina ve Türk • Yunan mukareneti etrafmda döndü. Bu bir gazeteci mülâkatı değil, iki dost arasında yapılan bir hasbıhaldi. Bir arahk alelusul bir kaç sual de sormak istedim. A, İhsan Bey, dedi. Demindenberi, konuşuyoruz. Tekrar ettirmek mi istiyorsunuz? Türk Rum kan iştiraki İstanbul'un Türk'ler tarafından fethinden sonra değil, ondan evvel de mevdim; en derin hürmet ve şükranla • rımı arzla bahtiyarım. Lilâ, çocuk gibi çırpınarak: Değil mi Filip... Markiz'le beraber birer kokteyl hakkettik ya!.. NALJNA MIHINA Nefse itimat! hal vukuunda terfian hizmete alınırlar. Tekrar hizmete kabul edilenlerin altnış oldukları tazminat lar iki ay kadar tam, mütebakisi yarım maaş olmak üzere açıkta kaldıkları müddetlere mahsup edilir. Bu mahsup neticesinde tazminat tamamen ödenmezse geri kalan miktar memurun tekrar işe basladığı tarihten itibaren işliyecek maaşlarından tevkif oIunur. M. Grandi İtalya Hariciye Nazırî da Vaşington'a gidiyor Roma 12 (A.A.) Hariciye Nazırı M. Grandi Amerika sefareti maslahatgüzarı M. Kirk'i kabul etmiştir. M. Kirk Amerikan Hariciye Nazırı M. Simson'un bir mektubunu M. G randi'ye tevdi eylemiştir. M. Simson bu mektubunda Amerika hükumetinin M. Grandi'yi Va şington'a davet ettiğini bildirmiştir. M. Grandi bu daveti kabul ettiğini, teşrinisaninin ilk on be* günü zarfında Vaşington'a gideceğini teşekkürlerüe beraber M. Simson'a bil sini M. Kirk'ten rica etmiştir. Ankara 12 (Telefonla) Ve killer Heyeti iktisadî buhranı nazari dikkate alarak gümrük antrepola rında bekliyecek ticaret eşyalarının bekleme müddetini bir sene temdit ştr Doksanlık kadın Milyonluk servetini boynunda taşıyor Nevyork 11 (A.A.) Refaka • tindeki hastabakıcısı ile birlikte gezmekte olan 93 yaşında ihtiyar bir kadın, yerden bir şey kaldırmak için iğildiği sırada hastabakıcmm hayret nazarlan önünde göğsünden 500 bin dolarlık evrakı naktiye ve bir çok ta altın para düşmüştür. İhtiyar kadının apartımanında, bu haftabaşmda 40 bin dolarlık banknot ve 40 bin dolarlık ta esham ve tahvilât keşfedümiştir. Bundan başka geçen martta tevarüs etmiş olduğu mühim miktarda elmas ve mücevherat ta bulunmuştur. Doksanlık kadın, bu serveti otuz senedenberi üzerinde taşımakta bulunduğunu itiraf etmiştir. Servetinin mütebaki miktarının bir antrepoda saklattırdığı 4 sandık içinde gizlenmiş olduğu zannedilmektedir. Atına 12 (Huaaaî) Bugün tak»i otomobilleri grev ilân ettiler. Gerçi şehirde başka vesaiti nakliye de var. Otokarlar, otobüsler ve tram vaylar. Fakat taksilerin ortadan birdenbire kaybolması şehrin manzarasını değiştirdi. Değişiklik nakliyatta mahsus bir tesir yapmaktadır. Grev geçen hafta yapılacakken Başvekilimizin ziyaretine hürme ten bu haftaya tehir edilmişti. Grevcilerle zabıta arasında bazı ufak tefek hâdiseler olmuşsa da ehemmiyetli bir şey yoktur. Grevin ne kadar süreceği malum değîldir. İHSAN Antrepolarda bekliyen eşya İnsan vapurda, trende, tramvayda bazı muhavereleri istemeden dinle meğe mecbur olur. Bazan yüzünüzü kızartacak kadar çir kin ve ayıp sözler kula ğınıza çahnırsa da bunlar, en çok son vapurlarla trenlerde ve geç tramveylarda işitilir bazan da güzel ve faydah şeyler de duyarsımz. Geçen akşam, Kadıköy vapurunda, fransızca bir muhavere dinle mek mecburiyetinde kaldım ve doğrusu memnun oldum. Çünkü bana bîr mevzu verdi. Guruptan sonraki vapurlarda ekseriya is adamlan bulunur ve onlar için en büyük dedikodu mevzuu da piyasa ve paradır. Bu defa da İngilir buhranından ve İngiliz lirasının düşmesinden bahsedîliyordu. İngiliz parasının mütemadiyen kıymetini kaybetmesinden endişeli endişeli bah seden arkadaşlarına sözlerinden ecnebi olduğunu anladığım bir genç, su nefis cevabı verdi: « İngiliz lirasının sukutundan Eski İaşe ve Dahiliye Nazvlarından zenginler korksun! Paralarını İngiliz M. Jorj Merkuris olarak bankalara yatıranlar titresin cuttu. Bizans'ın Selçuk Türk'le Benim servetim, bilgim ve kollarınarile bu fasıldaki iştiraki tarihçe maz dır. Benim mal ve mülküm, zekâm buttur. Bu iştirak İstanbul'un Türk've teknik bağajımdır. Bütün serveler tarafından fethinden sonra daha tim, beynirain içine, kollarımın adaziyade takviyet buldu. lâtına vatırılmış olduğu icin bankaların if lâsından korkmam. Malım ve Asırlarca beraber yaşamış, müş mülküm hiç yanımdan ayrılmadığı terek hayatı, müşterek menfaatleri, müşterek âdat ve bilhassa şunu sureti için Ingiltere'de amele ve komünist mahsusada kaydediyorum: Araların hükumeti iktidar mevkiine geçip te da artık millî hesapları bulunmıyan, lortların ve zenginlerin emval ve emlâkini zaptetse de benim mal ve iki müietin mukareneti kadar tabiî mülkümü alamaz. Dedim ya, mal vc başka ne olabilir? M. Venizelos'un mülküm zekâm ve teknik bağajımben siyasî hasmıyım, fakat bu siyadır. Onun için paraların düşüp kalksette hep beraberiz.» masından filân korkmuyorum.» Muhatabımın bu sözleri her şeyi ihtiva ediyordu: Gazeteci suallerinden vaz geçtim. Bu sözler, tamamen doğru olmasa Gene bir müddet hasbıhal ettik. Yadahi gencin kendi nefsine olan bünmdan pek iyi intibalarla ayrıldım. yük itimadım göstermesi itibarile çok tHSAN hosuma gitti. Cünkü. gene dediğin işte böyle olur. Kendi irfamna, kendi Taltif edilen polislerimiz kol'^'na. Wondi zekâsına, kendi teknik bilgisine güvenir. ( Bhincî sahifeden mabait ) Hasan (Paşa) öldü Atina 12 (Hususî) Mütareke zamanında İzmir'de Belediye reisi olan mahut Hasan (Paşa) uzun bir hastalıktan ve ezici bir muzayeka dan sonra, dün vefat etti. Oğlunu geçenlerde Belediye dairesinde gör müştüm. Galiba muavenet peşinde idi. Talebesine vatanın her şeye üs • tün olduğunu tedris ve telkin eden (Sokrat) m memleketinde olduğumu düşünmeseydim belki hallerine a • cıyacaktım. thsan Atina'da otomobil grevi Ankara 12 (Telefonla) Muvazzaf zabit yetiştirmek hakkındaki talimatnamenin bazı maddeleri Vekiller Heyetince tadil olunmuş, hava sınıfı ve hava makinist mektebi de bu talimatname ahkâmına ithal e dilmiştir. Ankara 12 (Telefonla) Cebelibereket Sıhhiye Müdürü doktor Şehap B. Çanakkale Sıhhiye Mü dülüğüne tayin edilmiştîr. Ankara 12 (Telefonla) İktisat Vekâleti umutnî iktisadî buhranı nazari dikkate alarak zımapara madenî resmini yüzde birden beşe kadar indirmek üzere bîr kanun lâyihası hazırlamıştır. Lâyiha Meclise dehal verilecektir. Değişan îıir tatimatname Sıhhiye müdörleri Graf Zeppetin, Cenubî Amerika' ya gidiyor Friedrichshafen 11 (A.A.) Graf Zeppelin, saat 7,29 da Meiningen'e hareket etmiştir. Hava müsait olduğu takdirde orada yere inecektir. Balonda 29 yolcu vardır. Zımpara resmi indiriliyor Bir hey'et âliminin parmakları kesildi Paris 11 (A.A.) Matm gazetesi yazıyor: Fransız mühendisi M. Esnault Pelterie; Beynennucum tayyarelere mahsus intişarh fişeklerin takviyeeuıe ait inf ilâklı maddeleri tahrik eden aletlerle meşgul bulunduğu sı rada bir Tabe'nin çatlaması neticesinde hâsıl olan infilâkla yaralanmış ve sol elinin dört parmağının kesil mesine lüzum görülmüştür. Mumaileyh harbin nihayetlenmesinden son ra heyet ve nucum ilimlerindeki ih > tisasla şöhret bulmuş ve maddelerin mukavemeti hakkında çok mühim tetkikler yaproıştır. M. Esnault madenî tek satıhlı bir tayyarenin ilk amili olmuş ve ilmi nucum taharriyatı için yapıalcak en muvaffakiyetli tetkik sahibine ve> rilmek üzere maruf zengin M. Hirsch ile birlikte bu namdaki mükâfatı tesis etmiştir. rinden sitayişle bahsetmiş ve yapılan hizmetlerin mükâfatsız kalmıyacağmı, her iyi hizmetin takdir edileceğini söylemiş ve azılı bir komiteci olan Hrant Canikyan'ın derdestinde büyük hizmetleri görülen Naci ve Nuri Efendilerin ker.dilerine tevdi edilen vazifede gösterdikleri basiretten dolayı Vekâletçe tensip edilen beşer yüz lira ikramiye ile taltif edildiklerini söylemiştir. Vali B., naktî mükâfatları bizzat memurlara vermistir. Naci ve Nuri Efendiler arzı şükran etmişler ve , Vali B. in ellerini öpmüşlerdir. Vali B. den sonra Polis Müdürü Ali Rıza Bey bir nutuk söylemiş ve I Naci ve Nuri Efendilerin fedakârlık ve faaliyetlerinin niimunei îmtisal olmasını ve bütün memurların ou suretle çalısmalarını tavsiye etmiştir. Merasim bu suretle hitam bulmuş tur. Yüzüncü., 3ene Türkiye'de ilk gazete çıkalı bir asır oluyor istanbul Matbuat Cemiyeti Reisliğinden: 1 teşrinisani 1931 ilk Türk gazetesi çıktığının yüzüncü yıldönümünc tesadüf ediyor. Cemiyetimiz o gün İstanbul'da bir Matbuat sergisi açacaktfr. Ssrçi ilk çündenberi çıkan gazete ve mecmualardan nümuneler arzediyor. Türkiye'de en son gün, hafta ve ay içinde çıkan nüshalarla serginin tamamlanmasını arzu eden cemiyetimiz rica ediyor: Gerek istanbul'da ve gerek memleketin baska yerlerinde çıkmakta olan gazete ve mecmua sahipleri, 1 teşrinisani 1931 sabahı erken sergide bulunup teşhir edilecek surette ye • tiştirilebilecek en son çıkanlanndan ikişer nüshasmı Ankara caddesinde Orhan Bey Hanmdaki Cemiyet merkezine elden veya posta ile tevdi buyursunlar. Ege mıntakası tötün rekoltesi İzmir 12 (A.A.) Ege iktisadî mıntakasında istihsal olunan tütünlerimizin ziraî ve ticarî vaziyeti hakkında Ticaret Odasından yapılan tetkikata göre mıntakanın bu seneki tütün rekoltesi 18 milyon okka tah • min olunmuştur. Bu senenin tütün leri nefaset itibarile diğer senelerin tütünlerine faiktir. Yüksek al tabir olunan uç altı ve uç üstü analar zi • yade olduğu gibi çok iyidir. Fiatlara gelince geçen seneye nazaran yüzde 20 ve 30 noksandır. Suikast tahkikatı Ankara 12 (Telefonla) İstan oul'da Eyüp'te kâin Etkin afyon fabrikasının mevcut afyon stokunu Sıhhiye Vekâletinin nezareti altında îçlemek üzere tekrar küşadına Vekillej Heyetince karar verilmiştir. Eyüp'ieki a'yon fabrikası tekrar açılıyor Suikast tahkikatının tekrar te kikine lüzum görülmüştür. Vaziyet taraamile tavazzuh edinciye kadar Agop Apikyan nezaret altında bulundurulacaktır. İzmir'e giden Ermeni'nin hüviyeti de buraca tetkik edilmektedir. Sofya 12 (A. A.) Başvekil M. Malinof ahvali sihhiyesinden dolayı istifa etmiştir. Kral, istifayı kabul e derek Dahiliye Nazırı M. Musanof'u kabineyi teşkile memur etmiştir. M. Muşanof, Başvekâlet ve Hariciye Nezaretinde M. Malinof'u istihlaf edecek ve Maliye Nazırı Girginof Da • hiliye Nezaretini deruhte edecektir. Meclis Reisi Stefanof, Maliye Nazırı olacaktır. Diğer nazırlar yerlerini muhafaza edeceklerdir. Filhakika her ikisi de güzel olunca, kıskanmak için bir sebep kalmaz... Şeyh bana döndü ve: Acaba bu hususta dostumuz Mösyö Jak Mond ne düsünüyor? Mukadderatın parmağı bazen { bir at nalının altında bulunuyor, o ' nu düşünüyorum! Markiz, manidar bir bakışla gözlerini bana çevirdi, ve: Anlıyamadım, azizim... Ne demek istiyorsunuz? Dedi. Hiç bir şey kasdetmedim, emin olunuz... Medyun olduğumuz minnet borcunun altından nasıl kalkabileceğiz demek istedim... Şeyhle beraber yemekte bize refakat etmenizi rica edebilir miyim, Kontes ? Kalktık. Yemek salonuna git • mek üzere koridordan geçerken Lövillar kulağıma iğilerek: Nefis, azizim, bu Küba'lı ka dın!.. Sipahilerimin basına onu fahrî binbaşı nasbedeceğim! Bak gör... Di yor. Bulgar Başvekili istifa etti İnkılâp müzesinde Gazi Hz nin bir kostümü tnkılâp Müzesi gündengüne zenginleşmektedir. Muallim Afet H. ge çenlerde Vali Muhittin Beyin refakatinde müzeyi gezmiş, Gazi Hz. nin İstiklâl harbinde cephede giydikleri bfr elbiseyi de beraberinde getir miştir. Müzenin bir an evvel açılmasına çalışılmaktadır. Filip, biliyor musun, hadisat ba zen mantığa galip geliyor... Geçen akşam Rozaryo'nun yüzünden se • ninle oldukça maraza etti idim. Kıskanmıştım. Zannediyordum ki o kadın senin vaktile metresindi. Ertesi günü hayatımı kurtardığı için ona medyunu şükran bulunuyorum. Büyük bir sevgi ile onu kalbimin üstü' ne bastırdım... Tuhaf değil ıni? Şüphelerinin tamamen esassız olduğuna artık eminsin ya, Lilâ... Evet. Hiç şüphem kalmadı... Esasen şüphelerim büsbütün silinmese idi bu kadının hiç bir menfaat mukabilinde ban& teklif ettiği dostluğunu kabul eder mi idim? Ve o gündenberi hiç biribiri nizden ayrılmıyorsunuz. Hemen hemen... Rozariyo banc karşı o kadar nazik, o kadar mültefit, o kadar candan ki... En ufak his ve hareketimle bile alâkadar olu yor. Mdbadı var 19 nisan akşamı saat 6 Rusel Pş. gitti Ankara 12 (Telefonla) Mısır Polis Müdürü Rusel Paşa bugün buradan öğle trenile ve Suriye yolile Mısır'a hareket etmiştir. Paşa is tasyonda muhtelif vekâletler mü • messilleri tarafından teşyi edilmiştir. EDEBl TEFRİKA: 53 UzOm ve incir tzmir 12 (A. A.) Bugün 35 kuruştan 61 kuruşa kadar 710 çuval üzüm ve 13 kuruştan 30 kuruşa kadar 637 çuval incir ve 825 kuruştan 516 okka afyon satılmıştır. Kadife alev MAURICE DEKOBRA'dan Şeyhin selâmını iade eden binbaşı, Markiz'e takdim edilmek için hâlâ bekliyor. Biskra askerî nokta kuman danı binbaşı Lövillar, Markiz dö Kaza Berga. Garson kokteylleri getirdi. Merak içindeynn. Vak'ayı bir an evvel tafsilâtüe öğrenmek istiyorum. Söze, Şeyh başladı ve ağır ağır: Bütün kabahat bende, azizim Mösyö Jak Mond, Dedi. Markiz Şeyhin sözünü kesti ve: Hayır, bütün mes'uliyet bizde, diye tashih etti. Hayır, azizem, bende. Mar • kiz'Ie birlikte her ikinizi alıp Şet mah'a kadar bir at gezintisi yapmak istedik. Atlarımı otele kadar getirt miştim. Otelde olmadığınızı öğrenince meyus oldum ve avdet etmek üzere iken Mar • kiz dedi ki: «Mademki Mösyö Jak Mond güzel arkadaşını yalnız bıra • karak çıkıp gitmiş, ona bir ceza ol • mak üzere biz de Matmazel dö Ra • deski'yi beraber götürelim.» Kaza Berga gene Şeyhin sözünü kesti ve: Doğruca Matmazel dö Radeski'nin odasına çıktım ve bizimle birlikte gelmesini teklif ettim. Tereddüt ediyordu... Israr ettim. Sizin askerî nokta kumandanının yanından saat birden evvel ayrılamıyacağmızı ve kendisinin de Şeyhin ricasını reddedemiyeceğini löyledim. Muvafakat etti... Buyurun Şeyh, şimdi devam e diniz. Gezinti gayet güzel başladı. Şetmah vadisine kadar gittik. Avdette maatteessüf Matmazel dö Radeski'nın bindiği beygir hırçınlanmağa başladı. Yanımızdan bîr kervan geçiyordu. Şürücü Arap, develerden birine bir sopa indirdi. Matmazelin hay vanı ürktü ve kıymetli hamulesile yıldırım gibi yanımızdan uçtu. Ben hâdiseye sebebiyet veren sürücü Arab'ı dövmekle meşgul iken Markiz bir ok gibi fırladı ve beygirini mahmuzlıyarak firarinin peşine düştü. Azgın hayvan dört beş metre de rinliğindeki bir çukura doğru olanca sür'atile koşuyor. Vaktinden evvel önüne geçilemediği takdirde felâket muhakkak... Markiz, çok mahir ve cesur bir sipahi gibi hareket ediyor.. Atını ürken atın yanına yaklaştırı yor ve bir hamlede Matmazel dö Radeski'yi belinden yakalayıp kendi atına alıyor... Elli metre daha koştuktan sonra Matmazelin atı kayalık uçuruma yuvarlanıyor... Mucize kabiIlnden olarak beygirin ayağı bile incinmemiş... İşte muhterem Rozari yo'muzun kahramanlıgının hulâsası. Küba'lıya dönüyorum ve önünde iğilerek: Matmazel dö Radeski'nin ha • kikaten hayatını kurtarmışsınız... De Garson, beş porto! Kaza • Berga Lilâ'nın elini ellerinin arasına aldı ve: Buna mukabil ben de sizden bir şey istiyeceğim... Markiz, Mar • kiz ... istemiyorum, bana muttasıl Markiz deraenizi... Ne olur beni Rozariyo diye çağırsanız? O halde ben de sizin için sadece Lilâ'yım. Olmaz mı? Memnuniyetle!.. Şeyh bıyıklarını okşadı ve binbaşıya hitaben: Haydi azizim, dedi, yeni doğan bu dostluğun şerefine içelim... Lövillar, Küba'hnın gözlerine bakarak: İnanıyor musunuz Markiz? Neye? Kadınlar arasındaki dostluğa! Niçin inanmıyayım^

Bu sayıdan diğer sayfalar: