28 Mayıs 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

28 Mayıs 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON TELGRAFLAB POLİTİKA CİLVELERt: Cumhunyet ILMI MUSAHABE Bektaşinin niyazı!.. Son hafta içinde, diinya siyase tinde, az çok aydınhk belirmeğe başladı. Korkunç teşevvüşler ve ihti mallerle dolu gece karanlıklarındar sonra, günün doğacağını tebşir eden ışıklar ortahğa, serin ve sevimli bir sabah manzarası veriyor!.. Kasır galar arasında puslasmı kaybederek kayalara çarpmak veya batmak tehlikesile boğuşan siyaset gemisi biraz nefes alır gibi oluyor. Dalgalarm hafiflediğini zannetmeyiniz. Cihanı, arap saçına benzeten o kördüğüm mes'eleler, hâlâ, eskisi gibi baki.. Epey müddettir, Cenevre'de lubiyat icra eden beynelmilel siyaset orkestrası çalgıcı ve hanendeleri, beynelmilel bir hava çalmak şöyle dursun, her hünerver, mütemadiyen kendi millî marşmdan başka bir şeyle meşgul değil.. Bu beynelmilel siyaset orkestrası kadar ahenksiz, kulakları tırmalıyan bir saz takımı, zannederim ki, beşer tarihinde görülmüs değildir. Bunun akort edilmesini ve ahenkli parçalar çalınmasım, yeryüzünü kaplıyan iki milyar insan candan özlemiştir. Milletler: Ahenk isteriz, ahenk.. Diye haykırıyorlar. Fransız intihabatı, beynelmilel orkestranın a • korda rfoğru gideceğine bir delildir. Zaten her tarafta az çok vuzuh, az çok ahenk ve akord nişaneleri görülüyor. Hele Alman'Iar: Teslihatta müsavat isteriz. Bundan sonra kat'iyyen haraç vermeyiz! Diyerek, nihayet baklayı ağızlarından çıkardılar. Amerika'nın, tahdidi teslihat komisyonuna yaptığı son teklif bilfarz Fransız ordusunun hazerî kuvvetini yüz bin kişiye indirecek mahiyettedh. Hulâsa: Anlaşılıyor ki, artık, maskeli balonun sonuna geîiyoruz. Her oyuncu yüzünden maskeyi, ağzından da baklayı cıkarıyor.. Tabiî takyeler düştükçe, keller de görünüyor!.. * * * Harp borçları mes'elesi kat'î şekle bağlanıyor Almanya ile Amerika arasında altı milyonluk bir tediye itilâfı yapıldı Nevyork 27 (A.A.) NewYork Times gazetesi dün gece M. Makdonald ile M. Stinıson arasında cereyan eden telsiz telefon mükâlemesinin hükumetler ara sındaki borçlara müteallik ol madığını istihbaratına atfen yazıyor. Şu halde mükâleme mevzuu hâlâ meçhul bulunmaktadır. Almanya Amerika itilâfı Londra 27 (A.A.) Vaşing ton'dan bildirildiğine göre Al manya büyiik elçisi yiizde 4 fa izle 10 taksitte ödenecek 6 mil yon dolarhk bir Alman tediya tını derpiş eyliyen itilâfı imza etmiştir. Bu 6 milyon dolar Rhemanie havzasındaki Amerika işgal or» ı l m ı m m i l M ı ll'lı lıı Majellân sehabiyesi IHEM yıldızlar kâinatı müthiş bir âlemdir neyi yolda geçirmesi lâzımgelirü. sıra olsun fikrimizi arzın dar çem berinden kurtarmak, fezanın namah Insanın vasatî ömrünü (50) sene kabul ettiğimize göre, ancak hed'efe, dut sahasına tevcih eylemek ikiiza bu kâinat yolculuğuna başlamak için eder. trene ilk binen insanların yüz yetmiş Bütün ruhî seziş ve felesefî düşüdokuz milyar, iki yüz altmış üç milnüşlerden doğan Hafız Şirazi'nin yon, yüz seksen be$ bin, altı yüz sektabiri veçhile köhne kitabın düş müş addedilen ilk ve son sahifeleri sen dokuzuncu (göbek • generation) inden yetişecek hafitleri varabilirü. kâinatın derin sırları arasında gizliGöz kamaştıran bu rakamları, didir. limizin ucuna kolayca gelen kâinat, Varlığın aslî mebde ve müntehası sehabiye, kehkeşan .. gibi kelimeancak semada aranılabilir. Her ne lerle ifade ettiğimiz muazzam var kadar ucsuz bucaksız ummanda, hkların ne demek oldukları hakkınbizi, idrakin son merhalesine, ha da karilerime kıyasî bir fikir vere yatın büyük sırrına kavuşturamaz bilmek için yazıyorum. ise de, hiç olmazsa o erilmez gaye lere giden tükenmez yolların hakikî Gözümüzün önünde bu kadar büistikametlerine sevkeder. yüyen Majellân sehabiyesini bir de emsaline nisbet ederek düşünelim: Fikrî inkişafa hizmet edeceğine kani olduğumdan bugünkU musahaFeza denilen namahcrut boşluk ibemde muhterem karilerimi ilmî bir çinde yalnız âlimlerin simdilik gö cevelâna davet ediyorum. Pek az rüp tetkik edildikleri bu nevi kü sürecek bu feza yolculuğunda bir kaç melerin adedi (90,000) i geçmiştir. trilyon kilometrelik bir mesafecik | Güneşimizin de meyanına dahil olkatettikten sonra derhal arzımıza duğu ve köylülerin bile (saman yo • avdet ed'ivereceğiz. lu), (saman hırsızı) diye tanıdıklan * * * kehkeşan da böyle bir kevkep kü mesinden başka bir şey değild'ir. Fezanın derinliklerı arasında, göBizi hayretle düşündüren ve şa zumüze hayal meyal gözüken var şırtan bütün bu varlıklar yalnız bilıklardan ne kadar uzakta bulun zim kâinatı vücude getirmektedir. duğumuzu anlamak elbette faydalı Einstein'in derin hesapları, aradır. mızda esirî ve hayalî münasebetler Semanın cenubı nısıf kuresinde bulunmadığı için varlıklarından tadonuk ve mütevazi bir süt lekesine biî vasıtalarla haberdar olamadığıbenzıyen Majellân sehabiyesi hak kında tetkikata girişen Amerika'nın mız daha bir çok kâinatlarm bulunduğunu ihsas ediyor. Eğer bu nazariHarvart Darülfünunundaki rasatha ye teeyyüt ederse yukardanberi anne dikkate çok iâyık malumat verilatmağa çalıştığım büyüklüklerin yor. Ispektriskopla teleskopun müşhepsi, birer esir habbesi içine sıkıştereken çaiışmalarından meydana tırılmış namahdut kâinatlar silsile gelen ve (Spectroscopico Visuelle) sinin bir cüzü daha doğrusu lâhutî namını atan taharri metodu saye varhkların bir (atom) u mahiyetine sınde Majellân sehabıyesinin, bız • inecek!!!. den tam (100,000) ziya senesi ka Bu müthiş büyüklüklere nisbetle dar bir mesatede bulunduğu hesap insanın bir zerre kadar bile kıymeti edilmiştir. Ziya senesi, heyet ilminde ıstimal ediien ve ziya mevcele • kalmıyacağını zannederek meyus olmıyalım: büyüklük, küçüklük denirının sanıyede (300,000) kilomet len şeyler hep izafidir. Kendinden relik sur'atile bir senede katedebilebüyüklerine bakarak bu derece kücegı mesafeye muadil olan bir (,vaçülen insan, kendinden küçüklerine hidi kıyası) dir. baktığı zaman ne kadar büyiir bilir Majelıan sehabıyesinı gösteren misiniz? hafif ziya lem'aları, o sehabiyeden Bir tarafımızda seyyarelerden, bıze doğru yüz bın sene evvel haregüneşlerden başlıyarak, kehkeşan ket etmiş huzmelerdir. İlmı ihtimali lara, kâinatlara doğru uzanan bir hemen olmamakla beraber hilâfı fâlemi kübra) varta öbür tarafımız farz olarak Majellân ismini verdikda da (atom) dan (elektron) dan leri bu yıldızlar kümesini şu anda başlayıp 'asgar namütenahiye) mütebir (musibet Cataclysme ) ifna etveccih tükenmez bir (âlemi suğra) se, insanlar onu yüz bin sene daha var. Sağimıza nazaran bir zerre hep ayni mevkide müşahede et isek, solumuza nisbeten de koca bir mekte devam edecekierdir. umman, hududu ölçülmez bir muhiBu sehabiyeyi bizden ayıran ve tiz. yuz bin ziyasına sema vahıdile itaBir cihetimizdeki ezici büyüklükde ediien baş d'öndürücü bu mesaIerden ürktüğümüz zaman öbür cifenin kilometre cinsinden kıymetini hetimizde vaziyet alan ve belki ilsu 946,080,000,000,000,000 rakam mî kıymeti daha yüksek olan kiiifade eder. Bu (dokuz yüz kırk altı çüklüğün hudutsuz inceliklerinden katrilyon seksen trilyon) un vücude teselli bulmağa cahsahm; iki ucu getireceği uzunluğu biraz tevakkuf namütenahiliklere d*oğru uzanmak ve teemmül etmeden geçmemenizi risuretile devam edip giden varlık »ilca ederim. silesinin hemen hemen ortasını işgal Majellân kümesinin kutru da eylemek ne âli şereftir bilir misiniz? ( 6500 ) ziya senesi, yahut Bu maddî payelerimizin yanına 61,495,200,000,000,000 kilometre bir de muttasıf olduğumuz ruhî me • olduğunu söylersem, başlı başına muziyetler de ilâve edilirse o zaman azzam bir kâinat ile karşılaştığınızı insaniyetin ne demek olduğvı ve mahve bu kâinatın bir tarafından giren lukatın en sereflisi kim bulunduğu ziyanın abür tarafından ancak 6500 bütün vuzuhile meydana eıkar. sene sonra çıkabileceğini anlarsınız!. Gururumuzu artırmak, koltukla Akla dehset veren büyüklüklerle rırrnzı kabartmak tehlikesinden korkülfetimiz az olduğundan mes'eleyı tuğum için bu cihetleri fazla karışbir kaç misal ile daha izah etmeme tırmaktan içtinap ediyorum. musaade buyurunuz. ABDÜLFEYYAZ TEVFIK Bir de saatte (120) kilometre sür'atle hareket eden bir trenin bu cehennemî mesafeyi ne kadar za manda katedebileceğini hesap ede lim. Hiç tevakkufa uğramadan esir Karaman'da mütevazi bir sermaye ile derununda hareket ettiğini hayalen çok faydalı işler yaoan Çiftçi Bankası kabul ettiğimiz bu trenin tam sekiz ahiren Mersin'de bir şube açarak faaHakikî mahiyetimizi anlamağa liyete geçmintir. Karaman Çiftçi Ban çalışmak, izaf î büyüklük ve küçük kası muhitte bilhassa zürra sınıfının lüklerle istinas peyda etmek için aramenfaatlerine hâdim mesai şeklile tanıntrilyon dokuz yüz altmış üç milyar mıstır. Mersin gibi ticaretgâh bir meryüz elli dokuz milyon iki yüz sek • kezde her halde daha çok muvaffak sen dört bin dört yüz altmış beş se NALJNA MIHINA Ziyası bize 1 0 0 , 0 0 0 senede gelen bu ! Kızılca kıyamete doğru! Bizim gazeteleri, ajans haberlerini, Avrupa matbuatını okudukça bir mengene,* ruhumu sıkar oldu. Ben, îstikbali gören ve yahut gördüklerini zanneden yüksek siyasî ve durbin dipiomatlardan değilim ama dünyayı saran havayi nesiminin, umumî harbin patladığı 1914 senesi ağustosuna takacTdüm eden aylar daki gibi, ağır ve sıkıntılı bir hal aldığını hissediyorum. Bu hava tıpkı bir fırtınadan evvel olduğu gibi elektrik doludur, uzaklarda şimşekler çakıyor, gök gürültülerini henüz duymuyoruz, fakat bu gidişle fırtına bütün şiddetile patladığı zaman, onları da top ve bomba tarakaları halinde, işiteceğimize şüphe yoktur. Hava, bu kadar elektrikle dolrfuktan ve bu kadar sıkıntılı bir hal aldıktan, tazyik ba kadar arttıktan sonra, fırtına olmıyaca • ğına hnan etmek için insanın bilgi • siz, tecrübesiz, nikbin ve safdil olması lâzım gelir. Askerliğe ve harbe ait yazı ve kitaplann ekserisini okurura. Bunları okudukça, bende, harbe yalnız harbin mâni olabileceği kanaati hasıl olmuştu. Harbin önüne harbin geçebileceği sözünden kastım şudur: Zamanımızda vukubulacak bir harbin dehşet ve fecaati karşısında kimse harbe cesaret edemez, sanı • yordum. Filvaki, bugün harp vesarti o kadar terakki etmiştir ki umumî harp müstakbel harbin yanında mahalle çocukları arasındaki mu • harebe oyunları gibi kalacaktır. Yeni harbi bu kadar korkunç yapan silâhlar «tayyare» ile «gaz» dir. Güldüren, ağlatan, kaşındıran, aksırtan gazlerin yanında iki nefesi aslan gibi delikanlıyı öldürmeğe kâfi ge'en korkunç zehhli gazlcr ve t«»yareden atıldığı zaman, şehirleri a'tüst eden, yakıp yıkan müthiş bombalar, müstakbel harbi bir haile, bir semavî âfet haline koymuştur. Hayber kalesinin fethi filân gibi Hazreti Ali menakıbına ait eski masal kitaplarındaki bazı mübalâğalar vardır. Hani Hazreti Ali cenge ıutuştuğu kâfirın başına bir kılıç vurur, bu darbe kalkanı keser. herifin kellesini keser, vücudünü keser, eğerini keser, atını keser, yedi kat yeri keser, dünyayı boynuzlarının üftünde tutan öküzlerin kafasını da kesmek üzere iken Cebrail yetişir de Hazreti Ali'nin kılıcını tutar, dünya kurtulur Işte şimdiki tayyare bombaları buna benziyor Müsaadenizle bir tek misal: İçinde 1000 kiloluk maddei infilâkıye bulunan 1820 kiloluk bir bomba, düştüğü yerden 50 metro ötede bulunan sağlam bir evi yıkar, Bu bomba, toprağa 1516 metro nüfuz eder ve patladığı zaman asgarî 30 metro kutrunda bir yanardağ ağzı açar. Böyle bir bombaya mukavemet etmek için 45 metro kalınlığında bir beton tabakası lâzımdır. Umumî harp bile rtir derec»'.e kadar kara ve deniz cephelerinde ordular ve donanmalar arasında ce•eyan eden bir harpti. Müs'akbei Strp ise bir milletler harbi olacaktır. Müstakbel harpte cephe ve cephe gerisi olmıyacak, memleketler bastan aşağı cephe, milletler baştan aşağı muharip addolunacaktır. Çocuk, kadın, ihtiyar, hasta, yarah, mabet, âbide, hiç bir »ey tayyarelerin atacaklan bomba ve gazlerden kurtulamıyacaktır. Gayriinsanî. g<»vriınede"î! diye feryat edeceksiniz değil mi? Bu müstakbel harbe hazırlananlar, Hayır, bu tarzda bir harp gayet insanî, gayet medenidir, diyorlar. Büyük harpte olduğu gibi dört sene, sefalet, ıztırap, açlık çekmek^nse, gözyaşı dökmektenge bir kaç gün içinde harbi bitirmck d&h* ;\ Idlr. Vesaiti, sinirleri böyle bir harbe devam edemiyecek kadar zayıf olan taraf, nihayet bir hafta içinde aman diler, muharebe de biter. Harbe harp mâni olur, tarzındaki kanaatimin yanlışhğını anlıyorum. Görüyorum ki insanhğm ruhunda hâlâ, bir canavar yaşıyor. Muhterem kariler, tati! gününü zün sabahında neş'enizi kaçırdığım için affmızı rica ederim. Yaklaşan kıyamet karşısında Şerk'Iı ruhile mütevekkil olmaktan başka çare yoktur! *#* Dünkü yazımın serlevdası Serip idi; haberim olmadan Spor olmuş özür dilerim. dusunun masrafları olarak Hoover moratoryomu ile talik edilmiş olan taksitin mukabilidir. Hazine mütehassuları beynel milel komitenin içiımai Paris 27 (A.A.) 21 mayıs tarihinde Cenevre'de ittihaz edilen kararın tatbikatı cümlesinden olarak Fransa, tngiltre, Almanya, ltalya, Belçika, îsviçre, Felemenk miimessillerile malî komite a zalarından bazılarını ihtiva e den hazine mütehassısları bey nelmilel komitesi ihtimal veril diğine göre merkezî Avrupa'nın malî vaziyetile ve bilhassa Avusturya'nın içinde bulunduğu müşkülâtla meşgul olmak maksadile gelecek hafta iptidasında Pa ris'te toplanacaktır. Halep'te dehşet! Valinin adamları hü kumette öldürüldü Halep 27 (A.A.) Vali Suphi Bereket'in yakın adamlarından üc kişi, ikisî hükumet avlusunda oliak üzere öldürülmüşlerdir. Suphi Be reket'le büyük memurlar korku içindedir. Suphi Bereket'in evi şimdi 40 kişilik bir müfreze tarafından muhafaza edılmektedir. Vali, müteaddit ölüm tehdidi mektupları almıs ve bu hai karşısında istifa etmiş ise de istifası Fransız'lar tarafından kabul olunmamıştır. Halk, korku ve «>ndise içinde bulunmaktadır. Yakında çok mühim hâdiseler vuku bulacağına ihtimal verilmektedir. Filipar yolcuları Yakalarını felâketten kurtaramadılar Marsilya 27 ( A . A . ) Dün saat 14 te Italya'nın Bari şehrinden Marignane'a hareket etmis olan tayyareden hiç bir haber alınamamıstır. Mezkur tayyare pilot Moreau ve Goulette'nin idaresinde alup Georges Philippar felâketinden kurtulan iki kişiyi hâmil bulunmakta ıdi. . Marsilya 27 ( A . A . ) Comorin ismindeki Ingılİ7 gemisi, Georges Phi lippar gemisinden kurtulan .13 kişiyi buraya getirmiştir. Gemide çiçek vak'ası zuhur ettiğinden vapurdakilerin karaya çıkmalarına musaade edilmemıstir. Aorrı şakilerinin Bakivesi Siyaset gemisini, ceviz kabuğu gibi, salhyan bugünkü beynelmHel siyaset kasırgalart hatırıma bir hi kâye getirdi. Bektaşinin biri, İngiliz yelkenlisile yolculuk ediyor muş. Birdenbire korkunç bir fırtına kopmuş.. Yolcularla dolu göverte, mahşerden örnek verecek bir hal almış.. Kaptan göverteden geçerken yolcunun biri: Eyvah, mahvolduk, bataca Bir deniz kazası daha Nevvork 27 ( A . A . ) Savannah hat ğız, kurtuluş yok değil mi? Kaptan.. Kaptan: j .. tına mentup City Of Chattanooga ge Korkma, tngiliz gemisindesîn.. misi Block adası açıklarında bir sis yüAdana 27 (A.A.) Ağrıdağı sa \ zünden Grecian gemisine çarpmtstır. Bu geminin teknesi İngiliz tahtasınkilerinden firar halinde bulunan 37 dan, yelkenleri İngiliz bezinden ve Bu müsademe neticesinde Grecian maznun yakalanarak şehrimize ge her seyi IngiHz mahndan ya gemiöi batmıştır. tirilmiştir. Maznunların evrakı A Ingiliz'dir.. Korkma, batmaz.. City Of Chattonooge gemisi, batan ğırceza mahkemesine tevdi olun Bu sözleri işiten bektaşi, dem .geminin tayfs ve yolcularını kurtarmak muştur. Haziran'ın basında muha lenmekten bir dakikacık fariğ ol iizere tahlisiye sandallannı denize in kemelerine baslanacaktır. muş . Başını ve ellerini havaya kal dirmiştir. Hava fena, deniz dalgalıdır. dırarak şöylece tazarru ve münac&t Londra 27 ( A . A . ) Grecian vata bulunmuş: puru miirettebatından 4 kişi kaybol îzmir 26 Geçenlerde Foça'da muştur. «Yarabbi! Ey Ulu Tanrıl.. Bu hınyakalanan 5 Yunan'lı balıkçı yü • zır herife ders olmak için fırtınayı zer lira naktî cezaya ve ikiser gün bir kat daha şiddetlendir ve şu ge • hapisten sonra hudut haricine çı • Atina 27 (A.A.) Patras'ta miyi batvr, batır, diye yalvaracağım karılmağa mahkum edilmisti. Ba • grevcilerle zabıta arasında arbedeler ama, ne yapayım hi, ben de, içinde' lıkçılar kendilerinin Türk kara suolmuş, bir takım kimseler hafifçe be yim.T> ları haricinde yakalandıklarını söyrelenmistir. ^ ^ Y.O. lemektedirler. Karar temyiz edile • cektir. Yunanlı balıkçılar Patras'ta arbede Paris 27 (A.A.) Eczacı talebe umumî birlifi kökçüleri eczacı at ve Bursa 26 (Hu. Mu.) Nüfus Mü telâkki etmeğe mütemayil kanun diri umumisi Akif Bey şehrlr.ize gel projesi aleyhindeki hislerini izhnr i miş ve beraberinde mübadillere tev cin 2 gün müddetle bir protesto grev zi edilecek bonoları getirmistir. Bo • yapmağa karar vermişledir. noların bir iki güne kadar tevziine başlanacaktır. Tokyo 27 (A.A.) Resmî meha filden tereşsüh eden haberlere görı Adana 27 (A.A.) Alman mayeni millî hükumetin, eski kabine lumata nazaran bu sene Elcezire'de nin haricî siyasetine muadil bir si müthiş bir kuraklık hüküm sür yaset kabul etmesi muhtemeldir. Yeni mektedir. hükumetin malî siyasetine gelinee bu siyaset, eski hükumetin siyasetin den biraz farklı olacaktır. Washington 27 (A.A.) Âyan Bu sivasetlere ait resmî izahat Di meclisi bugün telgraf, telefon ve rad vetin 1 haziranda açılacak olan fev yo muhaberat ve nesriyatına rüsum kalâde ictimaında verilecek ve bu iç vaz'ını tasvip eylemiş, fakat sraze tima büice ile diğer malî tedbirlerin telerle, matbuat birliklerini bu re^mî müzakere ve kabulüne tahsis oluna tediyeden muaf tutmuştur. caktır. Mübadil bonotarı Eczacı talebenin grevi ingiliz gazeteleri ve Mitfide Ferit H. Yeni Japon kabinesi Elcezire'de kuraklık Amerika'da yeni vergiler Londra'da cıkan (İvuning Niyöz gazetesi Londra sefirimiz Ferit Beyin Varşova'ya nakli münasebetile yazdığı bir fıkrada diyor ki: «Eğer Türkiye'nin Londra sefiri Ahmet Ferit Beyin Lehistan ssfare tine tayini hakkında İstan bul'dan çekilen bir te'grafa nazaran kat'î ise Londra seh • ri diplomasi âlemînde cazibe ve nezaketile tanınmış olan Madam Fe rit Bevden mahrum olacaktır. Müsarünileyhanın sefaretanede verdiğ mükellef resmi kabuller daima enzar hayrelteri celbetmişlerdir. Pudralı hizmetçiler misafirleri çiçek carda ğına kalbedilmis olan resmi kabul salonuna isal ederlerdi.» bilir gibi görünüyorsunuz. Bir şey bilmiyorum ve he^ seyi biliyorum. Başını çevirerek ilâve etti: Dün nereye gittiğini de biliyo • rum. Artık o durdurulamaz, artık onun önüne geçilemez, o yuvaı lar.a yuvarlana dibe kadar gidecektir. Benim sözlerimin sizi de durdurabile ceğini zannetmem için deli olmam lâzım! Siz ki size o kıratta bir ka • dın... Fakat bahsin bu istikametine nihayet verelim. Kendimi tutamadım, özrüm bundan ibarettir. Sonra nasıl bilebilirim, ne diye tecrübe etmiye yim? Belki aklınızı başımza alıp düşüneceğiniz tutar; belki sözlerimden biri ruhunuz üzerinde müessir olur da hem onu, hem de şu pek masum leylâk kızı mahvetmezsiniz. Hiddet edecek, ayağınızı yere vuracak bir şey yok! Benim korkup merasim yap • mağa ne ihtiyacım var? Şimdi benden çıkan, benim ağzımla kelimelere kalbolan his ne kıskançlık, ne de in Karaman Çiftçi Bankası Mersin'de şube açtı olacağtna süohe yoktur. CUMHURtYET'in t*t ' DUMAN 54 Munarnrl Mutercımı /. Turgeniyef Haydar Rifat Velhasıl inanabildiniz mi ki: Bir an için kabul ediyor musunuz ki... Tarif ettiğim evsafta bulunan ve felâketi bilen ben ayni vaziyete düşmek üzere olan her hangi bîr insana yar olmam, onu u yandırmam lâzımdır. Şu iyi, şu güzel genç kıza, nişanlınıza acıyorum. Sizin istikbalinizden koçunmam, fakat onun için korkarım, ona acırım... M. Potugin, bana çok iltifat ediyorsunuz. Fakat madem ki kendi ifadenize göre ayni vaziyette bulunuyoruz, kendi hikmetlerinizi neden evvelâ kendinize tatbik etmiyorsunuz? Bu sebeple heyecanlarınız, telâslar; nız başka bir hisse mahmul ol • maz mı? Yani kıskançlığa, demek isti yorsunuz? Delikanlı! Böyle kaça maklı cevaplar, mantık oyunları, yakışmaz! Vaziyetin nezaketi bunları kaldırmaz! Şimdi benim ağzımla konusan çok acı elemi anlamamak is temek ayıp olur. Hayır biz ayni vaziyette değiliz. Ben gülünç bir hale düşmüş, kendi halinde, ihtiyar bir garibim. Ya, siz! Fakat vaziyette münakasa edilecek hiç bir nokta yoktur. Benim oynadığım ve minnetle oynadı^ım rolü yüklenmeğe siz bir saniye razı olamaz ve tahammiıl ede • mezsiniz. Kıskançlık! Efendi, ümi din gölgesine bile sahip olmıyan bir adam kıskanç olamaz ve ben böyle bir hissi simdi ve bu münasebetle duymağa bashyacak değilim... Bende olan yalnız korkudur. O.nun için korkarım, bunu anlayınız. Beni sizi alıp götürmem için bah sedilen vicdan azabına gelince onun bu kadar uzaklara sürükleneceğini tahmin edebilir miydim? Musaade ediniz, siz her şeyî kisar değildir. Önünüzde diz çöküp size ricaya hazırım. Hem bir endi şeniz olmasın, her şey aramızda kalacaktır. Size bir iyilik edebilirmiyim diye düsündüm. Allah asmarladık! Potugin yola vurdu, ve arkasına bakmadan yürüdü ve gittikçe artan karanlıklar içinde kayboldu. Litvi • nof ta durdurmağa çalısmadı. Potugin benim tarihim korkunç ve karanhktır, demişti. İren'i, bundan sekiz on sene evvel sayfiyesine evrak götürüp bazen bütün gün kalarak yanında çalışmağa mecbur bulunduğu Kont Rayzenbah'ın yanında bulun duğu zamanlardan tanıdığını işaret edelim. O kont ki İren'i Moskova'dan ahp Petresburg'a götürmüştü. Litvinof oteline dönmeğe karar verinciye kadar bir saat geçti. Otele yaklaştığı bir sırada arkasmdan birinin geldiğinî sezdi. Biri, kendisini takip ediyor ve kendisi çabuk yürüdü ğü zaman o da adımlarını sıklastırıyor, gibiydi. Bir fenerin altında birden döndü ve Jeneral Ratmirof'u tanıdi. Beyaz kravatiyle, omuzlarına atılmış gayet zarif paltosiyle, ince altın bir kordonla iliştirilmiş göğsünü baştan başa dolduran nişanlariyle ziyafetten yalnızca dönmüş demektî. Küstahça, doğrudan doğruya Litvinof'un üzerine diktiği gözleri öyle bir hakaret ve kin saçmakta ve öyle bir meydan o kumakta idi, ki Litvinof cebri nefis ederek bir vak'a çıkarmak üzere üstüne doğru yürümeği bir vazife sddetti. Litvinof tam yaklaştığı zaman Jeneralm siması derakap değişti, müstehzi cemilekârlığı belirdi, ve kır bir eldiven içindeki elile şap kasını çıkardı. Litvinof ta bir kelime telâffuz etmiyerek şapkasmı çıkardı ve yollarına devam eder ol dular... Litvinof, herif şüphe ediyor! dedi. Mabadi var J

Bu sayıdan diğer sayfalar: