7 Eylül 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

7 Eylül 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 Eylul Avcılık hatıraları Memleketimizde «ülün azdır. Avcılarımız bu hayvanları hususî bir alâka ve heyecanla avlarlar. Bir avcı, bir günde sekiz on «ülün vur • du mu o avcıyı parmakla gösteri . riz. Çulluk, keklik ve ördeklerden mürekkep bir av büketinin içinde bir tek sülün norozu, kırmızı bir karanf U gibi durur. Kayda tâbi olma dan, kökünu kurutmak ister gibi av. lanan »ülünlerimiz, her sene nazari dikkati celbedecek derecede azai . roaktadır. Bu gidişle bir gün gelecek ki, sülün vuran ve sülün gören avcıyı duymıyacağız. Samsun'la Bafra arasında ve Adapazarı'nm Akyazı köyünde, bundan iki sene evvel mebzul sülün vardı. Bu sene oralara ava giden arka. daflanmızın mkisari hayale uğradıklarını duydum. Buna en büyük se bep yerli avlarımızı korumayı bîlmediğimizdir. Her mevsimde sülü . lün horozunu da, tavuğunu da vururuz. Daha henüz kuluçkadan kalkan bıldırcın cesametindeki sülün pa lazlanna acımadan tüfek atarlar. Ağstos, hatta eylul aylarında paUzlarını yeni uçuran sülünlerin pesır. 4e koşmanın günah olduğunu memleketimizin serveti olan bu yerli svlarımızın mevsiminden evvel kolayca öldürmenin bir cinayet teşkil etitğinı ntaalesef bazı avcılarımız, bilha$*a köylü avıclar bir türlü anhyamr.dılar. Sarp ormanlara iltica eden sö. lünlerm, avcıdan ziyade •tvermîne» cinsi, yaban kedisi, tilki, sansar, rakal v. s. gibi hayvanatm jpiaman d«J%manı olduklarrry kaydedelim. tki senedir memleketimizin her tau rafında keklik çoğalmaktadtr. Diyc. bilirim ki bu sene her zamandan fazla keklik görülmüştür. Bir çok avcılarımız «kekliklerin kuluçka zamanındt, havalarm münasip bir surette iyi gitmesi bu tezayüde imil olmuş. tur» diyorlar. Ben bunun tamamen aksini iddia ediyorum. Gerçi bir noktadan da havalarm zamanında iyi gitmesi, yağmursuz devam etmesi küçük keklik yavrularının rahat büyümesi husulunda faydalı olmuştur. Fakat eh'Büyük âmil o değildir. Sülünlerin y&şadığı sık ormanlara na . zaran keklik açık arazide yavrular. Sarp taşlı dağların civanndaki kısa çahların içinde kuluçkaya yatar. Bu tarz meralarda çakal, tilki v. s. gibi muzir hayvanatı, gözle görmek ve vurmak kolaydır. Köylüler postları iki üç lira eden bu nevi hayvanatm peşinden gece gündüz koşuyorlar. Anadolu'nun ve Trakya'nın bir taraf mda k&r için avcılık eden köylülerin ekseriyeti «Vermine» ded'ik leri bu hayvanatı avlamağı her husustan kârlı buluyorlar. Esasen köylü on iki kurusa malo. lan fişeğini her atışta iki üç liralık post elde etmeği istiyor. tste bu yüzden kekliklerin yaşadığı nisbeten açık arazide <Vermine> cinsi hayvanatm kökü kurur gibi oluyor. Bun. dan dolayı keklik yavruları zayia ta uğramadan büyüyor ve fazlala şıyorlar. Sülünlerin yaşadığı son derece sık ormanlarda «Vermine» cinsi hayvanatı avlamak kolay değildir. Sarp arazide bu dört ayaklı seyian hayvanatı avlamağa muvaffak ola . mıyan avcılara tuzakçılığı tavsiye ederiz. Cumhariyet ' Acıklı bir zıya... Hicaz maslâhatgüzarı mız yolda vefat etti Hicaz, Necit ve Yemen'de hükumetimizi maslahatgüzar rütbesile temsil eden Lutfullah Beyin Sovyet bandıralı Türkmen vapurile Cidde'ye giderken sektei kalpten vefat ettiği teessürle haber alınmıştır. Lutfulah Bey henüz 38 yaşında genç ve çok kıymetli bir hariciye memurumuzdu. Konsolosluklarda, hariciye şube müdürlüklerinde, ha riciye müsteşar muavmliğinde, Londra sefareti müsteşarlığında bulun duktan sonra Hicaz'a maslahatgü . zar olarak tayin edilmis ve memle ketünizi temsilde çok muvaffak olmuştu. Müteaddit eserleri vardır. Ahiren de neşredilmek üzere müteaddit kitaplar hazırlamıştı. Bu me. yanda beynelmilel zabitan arasında adabı muaşeret eseri ile Hicaz yollarında ve mütareke senelerinde Fransız'ların bazı gizli ve mühim hareketlerine dair mühim bir eseri de vardı. Lutfullah Bey, hükumeti merkeziyeden bir ay mezuniyet almış, bu mezuniyetini sehrimizde geçirdik ten sonra vazifesine avdet etmek üzere iken yolda vefat etmiştir. Geçenlerde gazetemizde intişar eden Mithat Paşanm katili Berber Süleyman'a ait çok şayani dikkat makale de merhuma aitti. Biraderi Muhtelit Mübadele komisyonu memurlarından Safvet ve enistesi Beyrut konsolosu Talât Kaya Beylere ve diğer akrabalarına beyanı taziyet ed'eriz. Deniz dibinden hayata! Bir mühendis tahtelbahir kazazedelerini kurtaracak bir cihaz keşfetti Bizde ve Avrupa'da yapılan büyük sülün avları ile elde edilen rekorlar MacarİMtan'a ak bhr $SlSn avı hattratt (1) meihur ava Kont Ziçtnt, (2) Prens HaUm B., (3) Prens Yusuf Kemal Bey bırakıyorlar. Birinci nesil bu suret • te ormana yerleşiyor. Ormanda çiftIeşip kendi kendilerine yavru yapan sülünlerin nesli tamamen vahşileşiyor. Batnelerde ekseriyetle sülünlerin horozlarına tüfek atarlar. Sülün ta. vuklarına arazi sahipleri yalnız hudutlarının kenarında tüfek atılm*. sma müsaade ederler. Buna sebep te hudut civanndaki sülünlerin komşu arazisme geçeceği ve nasıl olsa Lu sülünlerden istifade edilemiyeceği düşüncesidir. Esasen batnelere hudut kenarlarından başlanır. Merke . ze yaklaşıldıkça sülün tavuğuna tüfek atılması menedtlir. Her arazi sahibi kendi hududu dahilindeki sülünü takriben bildiği için her sene takdir edilen miktarda sülün vurul . masına müsaade eder. Davetli bu . lunduğunuz avlarda ne kadar sülün vurursanız hepsi arazi sahibine aîtMr. Hatta daha garibi, sülün vurmak için kiraladığınız bir arazide vurduğunuz bir tek sülünü bile almak hak. kım haiz değilsinizdir. Eger vurduduğumuz avı almak arzu ederseniz, ayrıca esmanını tediye etmek mecburiyetindesinizdir. Bizler için garip gelen bu u»«l bütün Avrupa av sahalannd'a caridir. Avrupa'da senede binlercesi vu. rulan, ve bu uğurda serveti er sarfolunan sülünün cinsinden de bahsedelim. Bugün Avrupa'da av sahalarındaki sülünün cinsi «Türk sülünü» de. dikleri «Phasianos Torquatos» dır. Fakat bu sülünler hakikatte bizim sülünlere benzemezler. Bunlar ıMongol» sülünleridir. Bu sülünler bizim sülünlerden daha büyüktür ve bo yunlarmda beyaz bir halkaları vardır. Senelerdenberidir Avrupa'da yetiştirilen «Mongol» sülünlerinin nes li son zamanlarda biraz bozuhır gibi olmuştur. Bu nesli kuvvetlendirmek için bir başka kan karıştırmayı düşündüler. «Phasianos Colcbicoj» de. dikleri Japon sülününü buldular. Bu iki k&rıştırmad'an bir siyah cins sülün zuhur etti. Buna da «Phasianos Versikolor» diyorlar. Elde edilen bu siyah cins sülünleri fazla sür'atmden dolayı bütün avcılar ve atıcılar tercih ettiler. avrnt gitmişlerdi. Bizzat Prens Hahıtıralarını karilerime yazmayı istifadeli buluyorum. İlk sülün batüsünü yaptıkları zaman, Halim Beyefendiye «Comtes Ziçni> isminde bir davetlîyi takdim ediyorlar. Uzun boylu son derecede mütevazi ve melankolik tavırh bir zat olan Cor>Ves Ziçni'nin Avrupa'nın en iyi atıcılarmdan biri olduğunu kimse söylememis. Birinci batüde her avcı beş altı sülün vurduğu halde her avcı beş altı sülün vurduğu halde ¥ ¥ Ziçni on beş sülün vurmuş. Herkes ttaSâJl J\g<H\Ul , mtmı . A w 1 w Dagl Cihaz sayeslnde katazeie tahteîbaMr mürettebatı tngiliz donanmasma mensup Poseidon ve M. 2 tahtelbahirleri ile Fransız donanmasma mensup Prcmethe tahtelbabrinin uğradığı fa cia dolayısile Alman teknik fenninin yarattığı bir harikaya bahri meha " filin nazari dikkatini celbetti. Dr. Draeger isminde bir Alman mütefennmi kazaya uğrıyan tahtelbahirler içindeki mürettebatın kur tulmasına mahsus bir cihaz icat etmiş ve bunun için bir de f abrika kurmuştu. Son kazalardan sonra bu fabrikaya bir çok siparişler yapıl : . mış ve yeni cihazın tecrübeleri için de Dr. Dreager'in emrine bir tahtelbahir verilmiştir. Bu nasü kurtülnyor ? esnasında althan Sülün avcuartmn rekoru İngiltere'de sülün avlarına 1825 te başlanmıştır. Bu tarihten evvel İn • Avrupa'da sülün aVcuığı gütere'de sülünü köpeklerle avl»ur . Avrupa'da sülün avcıhğı nasıl olu lardı. Sülün rekoru yapmanın tamayor, sülün nasıl yetiştiriliyor ve bu men bir servet mes'elesi olduğunu avm rekorları nelerdir. Ben bunlarunutmıyalım. İngiltere'de 1895 te dan bahsedeceğim. Avrupa'da sü . altı avcı 3 günde, 10,807 sülün vurlün yetiştirilmeden evvel, arazismi muşlardır. Bu üç günlük avcılık esihzar ederler. Heh şeyden evvel nasında en iyi günlerde 2811 sü . «Vermine» cinsi hayvanatı itlâf ile lün, 2 ördek, 969 tavşan, ve 15 muhmeşgul olurlar. Büyük ve yüksek ortelif av vurulmuştur. manlar sülünün rahatça yaşıyabileceBu altı avcı şu zevattan müteşekği surette temizlenir. Sülün dahna kildi. Lord De Grey, Lord Carnarvon, tepeden tepeye uçan bir kuş oldugu Mihrace Fredrick ve Victor Dyleep için «Batue» lerde mevki aiacak oSingh, Lord Ashburton, M. Ruthes. lan avalann endaht yerlerine göre 1913 te Ingiltere Kralmın dahil olormanlar parça parça taksim edi . duğu yedi avcı bir günde 3937 sü . lir. Bn büyük ve yüksek orman parlün, 3 çil, 4 tavşan vurmağa muvafçalarmm içinde, havadan geçen süfak olmuşlardır. Bunun bir tngiltere lünleri ancak iki metro dahilinde rekoru olduğunu kaydediyorlar. görüp vurabilecek surette uzun ko. tngiltere haricinde dünya reko ridorlar açarlar. Bu dar koridorlar runun Macaristau'da oldugu zik • dahilinde kurşun gibi gelen sülünlere rediliyor. Macaristan'da «Totme . tüfek atmak ve vurmak her avcımn giyr» de «Contes Karolyi» nin araziComtes Ziçini yalnız kuş avcısı kârı değildir. Sülün avlarında da sinde sekiz avcı bir günde 6125 südeğildir. Afrika'da da muvaffakl ima zor zaviyeler çizerek uçan kuşlün, 50 çil, ve 150 tavşan vunnuş • yetli avcılıkları olmuş, 6 milimetre lara »abet ettirmek gayedir. lardır. gibi küçük çaplı Malliher sistemi bir Sülün avı sahaları ekseriyetle etMacaristan'ın harpten evvel, dün. tüfekle vahşi hayvan avlamıştır. Bu ki satolarm ormanlannda ve ara . yanın en muhteşem av sahaiarma zisinde yapıhyor. Bütün bu ormanlar malik oldugu muhakkaktı. Zama • küçük çapta silâhla vurduğu bir filin, dişlerinin cesameti itibarile beş avcılarra arzulan dahilinde ihzar onın tesirile f akir düşen asil arazi saseneden beridir dünya rekorunu mu. lunduktan sonra av; yani sülün ye hipleri eski zamanlarda oldugu gibi, hafaza ettiğini söylerler. tiştiriüyor. vâsi miktarda sülün yetiştiremiyor Ziçini ile Afrika'da ve bu defaki Sülün iki usulde yetiştiriliyor: Ev larsa da bugün Macaristan gene sülün avı davetlileri meyanmda buvelâ kuluçka makinesile, sonra da Avrupa'mn en iyi av sahalanna sa. lunan bir arkadaşı Halim Beyefenkuluçka olmus tavnklarm altına sü. hiptir. diye şu hikâyeyi aniatmıştır. lün yumurtası koymakla. Çıkan yav« Bir gün Afrika'da avlanır rular bir müddet tavuklarm pesin • ken 200 metre kadar bir mesafede Bundan iki ay evvel Prens Halim de dolaşıyor. Bilâhara sülün palazları tel kafeslere konuyor. Henüz uç. Sait Beyefendi, Prens Yusuf Kemal'in dört antilop görmüşler. Bu zat dür. bünü ile antilopların hangisinin boydavetlisi olarak MacarUtan'a «ülün mağa baslıyan »ülünleri de ormana mütehayyir. Ziçni'nin çok talihli ol. duğu için fazla vurduğuna hükmediyorlarmış. Fakat Prens Yusuf Kemal'in kâtibî Ali Şerif Bey batü ya pılırken Ziçni'nin tesadüfen yanına düşmüş. Bir tanesini kacırmadan ü. zerine gelen sülünlerin hepsini vurduğunu söyliyor. Gene kat'î bir hüküm veremiyorlar. Tesadüftür diyorlar. Bu batüde az tüfek atı'dıŞı için avcılar şikâyet ediyorlar. Mera sahîbi avcıları sülünü daha fazla olan bir yere götürüyor. Burası muazzam ve yüksek bir mısırlık. Sülünler mısırların içinde. Bütün avcılar birbirini görüyorlar. Adamlar tarafından ürkütülüp havalanan sülün. ler avcılaeın üzerinden ok ^ibi gec,. meğe başlıyorlar. Halim Beyefendinin yanında tüfeğini dolduran Ma car, Ziçni'nin bulunduğu yeri ve havadan sapır sapır yere dökülen süliinleri gösteriyor. Yavaşçacık: «Ziçni. Ziçni» diyor. Bu müstesna atıcı Halim Beyefendinin nazari dikkatini celbediyor. Bir müddet için avı terkedip Ziçni'yi seyrediyorlar. Bu zatın üzerine giden sülünler yerden mıknatızla çekiliyormuş gibi sukut ediyorlar. Bu batüde vurulan 200 parca avın nısfına yakın kısmını Ziçni'nin vurduğunu görüyorlar. Artık mesVle anlaşıhyor. Ziçni'yi bilmiyen ve Macaristan'a ilk defa ava giden avcılar, onun harikulâde atıcılığını tasdik ediyorlar. Prens Halim Beyefendi bir haf talık avcılık esnasında, Ziçni'nin yalnız bir defa kuş kaçırdığını görmüş. tür. Avm son günü sülünü fazlaca olan bir sahada yapılan avda Prens Halim Bey yalnız horoz olmak şartile 70 sülün, Ziçini de 145 tarıe vurrauştur. Bu muvaffakiyeti elde e. den Ziçini'yi akşam avdan avdette tebrik ettikleri zaman o günkü atıcılığından memnun olmadığını söylemiştir. Sebep? Vurduğu 145 sü lünün bir çoğunu ikinci atışla vurul. maları ve sülünlerin ekserisinin de başlarından yaralanmaları imiş. Hiç bir şey yapmamış gibi kouşan Ziç j ni Prens Yusuf Kema'i ve Haiim ' Beyi hayrette bırakmıştı. Atıcıhk iddiasında bulunan avcılarımızın kulakları çınlasın! Bir hafta zarfında, yedi avcı 3100 sülün vurmuşlardır. Bunun nısfına yakmını Ziçini vurmuştur. Ziçini'nin Macaristan re. koru yalnız horoz olmak şartile, bir günde 600 sülündür. Marquis Parlaviçini'nin av sahalarında bir av cının bir günde 1500 sülün vurduğu vakidir. Böyle büyük batülerde avcıların yanında rfaima bir dokto . run da bulunduğunu da söyliyorlar. Tüfek atmaktan hastalanan avcıları bu doktorlar tedavi ediyorlarmış. Feneryolu'nda güzel bir bağ ziyafeti ^eneryolu'nda Muhtarpaşa bsfmda bağcı Hasan Ağa tarafından gazelemize gönderilen bir davet mektubu üzerine muharrir arkadaşları mızdan birini bu bağa göndermiş • tik. Arkadaşımız müşahedatım şu suretle tesbit etmiştir. Muhtar Paşa bağı Feneryolu is tasvonundan çıkılınca yavaş yürü mek şartile bes c^kikahk bir mesafededir1. "Bağa gittiğim zaman bizi davet eden Hasan Ağa arkadaşları ile beraber yemek yiyordu. Cumhuriyet gazetesi tarafından geldiğhni söyleyince bir münci bekliyormuş gibi gözlerinden sevinç fışkıran Hasan Ağa önümüze düştü. Bizi şim • diye kadar tstanbul'un hiç bir ba ğında, hiç bir bahçesinde görmedi ğim, etrafı çam ağaçları ve üstü menekşe gülleri ile örtülmüş muazzam bir daire şeklindeki kameriye ye götürdü. Biraz sonra güzel bir tepsinin içîne ve asma yaprakları üstüne yatırılmış su içinde buz gibi soğumuş üzümler getirildi. Beyaz ve kırmızı çavuş üzümlerinin salkımlarındaki büyüklük, tanelerin iriliği hayretle temaşa edilmeğe değecek derecede nefis ve fevkalâde idi. Bizimle beraber oraya et, zeytinyağlı dolma gibi hazırlanmış yemeklerile gelen bazı aileler de vardı. Bağda yetişen üzümlerin fevkalâdeliğini gördükten, binnisbe ve bilhassa ucuzluğunu da anladıktan sonra bu üzüm zamanında üzüm yemek ve güzel bir vakit geçirmek için bu bağdan daha güzel ve her keseye elverişli bîr tenezzüh yeri bulunmadığını da ilâve edebiliriz. tecrübeler fotoğraflardan bazılaruu dercedi yoruz: 1 TahtelbaKrin yataklı kamarasında asılı olan libredir. 2 Cihazın işlemeğe başladığı vakitteki vaziyeti. Bu cihaz sayesmde binlerce hayat kurtarılacaktır. 3 Cihazı takan on bîr tayfanın kulaç sudaki vaziyeti. Bu cihaz cihaz, sikletı 4J ayni zamanda alelâde. cnnkurtaran 4 ı Cîhar müvellidülhumuza ve hava mahlutu ile doludur. Bu cihaz 45 saniyede takılab'.lir. Avrupa'da takdir edilen bir ressamımız Balikesir'in kurtuluş bayramı Bugün Balikesir'in kurtuluşunun onuncu yıldönümüdür. Balıkesir'li ler muazzam merasimle bugünü tes'it edeceklerdir. Ayrıca bugün Bahkesir'de ikinci yerli mallar sergisi de açılıyor. Himayei Etfal tarafından bu münasebetle büyük bir sünnet düğünü de tertip edilmiştir. nuzunun daha büyük olduğunu * t rıyormuş. Bu esnada Ziçini 6 mi limetrelik tüfeği ile 4 kurşun atmış. Hayvanların dördü de yerde! Ziçini: Haydi bakınız, hangisinin boy. nuzu büyük ise onu ahnız! Demiş. Ziçini'nin birinci tüfek patladıktan sonra diğer üç hayvanı dört nala kaçarken vurduğu muhakkaktır. Zi çini'nin kurşun atmakta üstat ol • duğunu tasdik ediyorlar. Batü avlardan bahsederken Ha . lim Beyin de hatıralarını yazmamm, avcılarımız için çok faydalı olacağını ümit ediyorum. Vurulan sülünlerin kafesten ye tisme karga gibi yavaş uçan bir kuş olduğunu zannettiler. Avrupa sü lünlerinin, batülerde hız alrfıklar; za. man bizim avlarımızın hepsinden daha sür'atli olduklarını bizzat Halim Beyefendi bana müteaddit defa söylemişlerdir. fyi bir atıcı olmak için fazla fişek atmak kadar uslup ile sür'atli atarak çalışmanm da elzem olduğunu unutmıyalım. Solda tayyareci Mıs Erhard'm krokisi ile sağda doğrii&an dOflrtil/0 tvrçm ile yapünu§ tnr krokf ' Halit B. Paris'ten Memleketine döndü Eserlerile Avrupa'da muvaf iakiyet kazanan ressamlarımızdan Halit B., tahsilini bitirerek memlekete avdet etmiştir. Halit Bey, Afrika sahillerini dolaşarak iki ay Kahire'de hazırladığı resim lerini Paris salonuna kabul et tirdikten sonra Londra'daki stüdyolarda çalışmış, bilâhare Parî&'e avdet etmiştir. Halit Bey o günlerde Amerika'dan tekbaşına tayyare ile Okyanus'u aşan Amerika'tı kadın tayyareci Mis Erhard'Ia görüş meğe ve resmini yapmağa da muvaffak olmuş ve büyük takdirler kazanmıştır. Genç san'atkânn bu krokisinden bir kopyeyi ve doğrudan doğruya fırça ile yapılmış SOIön avlarına ait hatıralar San'aUm Avrupa'ya da tanıtan wr san'atkânmte: Ressam HalU Bey SAİT SALAHATTİN diğer bir krokiyi bu münasebetle dercediyoruz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: