26 Kasım 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

26 Kasım 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumhuriyet' SON TELGRAFLAB Amerika borçlar ışinde îsrar ederse Lozan itilâfnamesi suya mı düşecek? Prasi 25 (A.A.V M. Hoover'm ka. ran siyasî mahfellerde büyük bir hayal inkisan uyandırmısfar. Meb'usan ve âyan meclisleri azası Avrupa hükumetlerinin ileri sürdükieri sebeplerin nazari dikkate alınmağa değer şeyler oldugu zanmnda bulunmuşlardır. Havas muhabirinin sordugu suallere cevap veren her fırkaya mensup meb'uslar birbirine pek yakın fikir ve mutalealar dermeyan etmislerdir. Sol cenah radikallerinden ve meclis. reisi vekülerinden M. Pato meb'usan meclismin Young plânını Amerika'ya yapılacak tediyatm Almanya'nın ifa edeceği tediyatla kapahlması sartile . kabul ettiğini hahrlahnısbr. Sol cenah cumhuriyetçilerinden M. Danielou Fransa'nm Almanya'dan alacağından M. Hoover'in talebi üzerine vargeçtiğini ehemmiyetle kavdetmiştir.. Sol cenaha mensup müstakil meb'uslardan M. Daye müşterek mücadeleye ait hatiralan unutan Amerikan efkân umumiyesinin bugünkü vaziyeti .gön geçtikee kavramamakta devam ettiğini ket'erli bir ifade ile anlarmıştır. Sosyalistler de ayni fikirde bulun • muslardır. Bühassa M. Varenne şu beyanatta bulunmuştur: « M. Hoover Almanya'yı bize. tediyattan muaf tutmakla bizi borçlanmızı ödemek çare ve vasıtaianndan raahrum bırakmışhr. Radikal sosya'ist grupu ve hariciye. encümeni reisi M. François Albert vazifesmin icap ettirdiği ihtiyat ve ihtiraz lüzumuna rağmen demiştir ki: « Hiç kimse, birinci kânunun 15 inde vadesi gelecek taksitin ödenmesini mümkün gormemektedir.» Bütün meb'uslann Amerikan noktai. nazarını haksız bulduklan muhakkak tir. Ingiltere'nin vereeeği cevap Londra 25 ( A . A . ) tngiltere hü kumetmin harp borçlan mes'elesi hakkındaki Amerikan notasına vereeeği. cevap hakkında şimdilik hiç bir karar vermesine imkân yoktur. M. Horne'nin beyanatt Londra 25 ( A . A . ) Sabık maliye nazın M. Horne, Avam kamarasmda tngiltere'nin Amerika'ya olan borçlan mes'elesinden ima tarikile bahsettiğinden hiç bir vakitte şüphe etmedigini söylemistir. M. Horne nutkuna devamla demiştir ki: «tngiltere maruz kaldıgı müskülâta. hârikulâde bir surette galebe çaldık • tan ve dünya iktisadiyat sahasında eski. nüfuz ve itibannı tekrar elde ettikten sonra taahhütlerini yerine getirmiye • cek olursa bu hal yalnız tngiltere . için değil, fakat bütün cihanın malî itiban,. nizam ve intizamı için bir felâket olur.» Lozan itilâft tuya mı düşecek? Londa 25 ( A . A . ) tngfliz parlâmentosu mehafilinde beyan edildiğine göre Lozan itüâfı tekrar mevzuu bah. solmaktadır. Amerika'ya olan borçlar hakkında. memnuniyeti mucip bir surette .bir. tesviye sureti elde edilemediği takdirde Avrupa'daki alacaklı devletlerin şim • diye kadar haüedilmiş nazarile bak . tıklan tamirat ve borçlar mes'elesinin. yeniden açıTması lâzım geleceği şüphesiz görülmektedir. Fransa Suriye Muahedenamesi... projede ne esaslar var? Geçenlerde Paris'ten sehrimize gelerek devlet ricalimizi ziyaret ettiktne sonra Suriye'ye gid'en Fran sa'nın Suriye Fevkalâde komiseri M. Ponsot'nun Fransa ile Suriye arasında bazı siyasî ve iktisadî me saili hal ve fasletmek için hüku mesaili hal ve fasletmek için hükumet in den salâhiyet v e talimat aldığı yazılmıştı. M. Ponsot bu seyahatinde Suriye'ye Fransa ile Suriye arasında akti mutasavver bir muahedename proiesini de götürmüstür. Gayet mevsuk bir membadan verilen malumata göre M. Ponsot'nun Suriye'ye götürrfüğü bu muahede projesi bellibash şu esasları ihtiva etmektedir: 1 Suriye müstakil bir hükumet halini iktisap edecektir. 2 Surive, işgaldenberi yapılmış olan masrafları tanıyacaktır. 3 Biitün fen müsavirleri ve askerî muallimler Fransiziar arasından seçilecektir. 4 Hudutlarm muhafazasi îçin SuriyeM« bir askre kıt'ası bulunacaktır. Bu askerî muhafaza kıtaa tının masraflarmi Suriye hükumeti der'uhde edecektir. 5 Suriye hükumeti, gömrük leri, teminat mukabili olarak Fransa'va verceektîr. 6 Suriye her hangi bir yabancı devletle, Fransa'nm muvafakati olmaksızın muahede aktedemiyecektir. 7 Suriye'nin Franıa'nm muvafakat! ile hariçte kendisini temsil ettirmek hakkı vardır. 8 Ba muahedenin îmzasmc%ın üç sene sonra Fransa Suriye'nin Akvam Cemiyetine girmesini talep edecek ve kabul edilmesi için çahta caktır. Devlet ve fert 9 ÜKÜN AKiSLERi Bir «yeni dünya» Haydarpaşa istasyonundan, akşamın alaca karanhğı içinde uzun bir çığhkla kopan tren, dört mevtimi bahar olan bir dekor içinden geçmeğe başlar: Yaprakları dökülmiyen ağaçlar, renk • leri solmıyan bahçeler, yeşilliği bitmiyeu tarlalar ve suları çekilmiyen dereler, çağtltıtı dinmiyen çaylar... Fakat, bir mirasyedi cömertliğile bütün bereketini harcıyan tabiat, biraz sonra, git gide artan bir yoksulluğa düşmektedir. İs kelet ağaçlar, kansız dağlar, aç, çıplak, hasta bir tabiat! Arasıra, ya başı boş bir öküz, ya dalgın bir inek, boynuzlannın ağırhğı altmda ezilmif başını yavaç yavaş kaldırıp hızlı hızh ko»an trene bos gözlcrle bakar. Sonra, gene dağlar, dağlar, dağ lar.. Gene telgraf direkleri, tel • * graf direkler, telgraf direkleri... lşte Ankara, bu akçıl yolun cundan ansızın doğuvermiş bi yeni dünyadır! Ankara'da, bütün Istanbul'u ve İstanbul'da bulamadağınız bir çok seyleri bulursunuz. Ankara öyle bir İstanbul'dur ki, Fatih'le Şişli, Aksaray'la Kadıköy yanyana oturur. Dama mı oynamak istiyorsunuz? Karsınızdaki kapıyı çalınız.. Biriç mi arzu ediyorsunuz? Yanınızdaki köfke buyurunuz.. Nedim divanı mı lâzım oldu? Ust taraftaki komsuda bulunur. Valery'nin şiirlerini mi aradınız? Alt köşedeki yeni evde muhakkak vardır! Akara'da yaşayanların ağız • lan, kalp ve kafa denen iki gizli dünyaya açılan bir kapı değüdir. Akara'da ağız, kalp ve kafa de • posundaki bütün eşyayı teçhir e den bir vitrindir. Orada herkes serbest konuşur ve hiç bir söz kulağa fuıldarjma^J Eğer, tstanbul'dan ayrılanlann yolu Ankara'ya gidiyorsa, bu bir kavusma diyebiliriz. Fakat, An kara'dan ayrılanlann yolu, Istan bul'a bile gitse, bu gene bir has rettir. Çünkü, Gazi'yi, senenin yalnız bir mevsiminde kolları arasına alabilen lstanbul'a karsı, Ankara, onu yalnız senenin yalnız bir mevsiminde kolları ara sından bırakıyor! YUSUF Z1YA Avrupada uyanan endişe M. Ponso'nun hazîrladığı Umumî harbin tesirleri muhtelif devletçilik tarzları Nihayet umumî harp geldi. Harp esnasında harbin tazyikile devlet o za • mana kadar dokunmadığı bir çok tesebbüsleri de eline almak ve yahut kon trohı altmda tutmak ıztırarmda kaldı. Hakikatte bu hâdise dahi harpten doğan bir tezadın, bir ihtiyacın mahsulü idi. Vakıâ harp biter bitmez devletler bu tesebbüsleri sahiplerine geri vermeğe basladılar. Fakat artık zihinlerde devletin ge nis bir mikyasta müdahale etmesine bir nevi alışkmlık hasıl olmustu. Ta öte denberi devletin bu yola girmesini is tiyen muhtelif sosyalist propagandalan • da harbin yapmış olduğu harabiler üzerinde müsait bir saha bularak epeyce | kuvvet bulmustu. Harpten sonra çık an j buhranlar ise eski nizamın, yani demokrasinin artık tarihî devrini bitirmis ol duğunu ileri »iirenlere hak verir gibi oldu. Bu iddiayî serdedenlere göre tezat ve ahenkıizlîk eski nizamın ta bünye • sindedir. Binaenaleyh tezadı bertaraf etmek ve ahengi artık kat'î ve daimî olarak temin edebilmek için bu bünyenin kendisinin ydalması lâzundır deyorlar.. Eski nizam bünyesinin bariz husu siyetleri sunlardır: Mülkiyet, sahsî sây, ve sahsî istihlâk, serbest rekabet. Binaenaleyh yeni nizamı kurmak için bü t3n bunlan yıkmak lâzımdı. Fakat bu bünye nasıl yıkılacak ve yeni nizam neden ibaret olacaktır? Ba suale cevap verirken yeni nizam taraftarlan arasmdaki birlik ve ittifak bozuluyor. Yeni nizamm müfrit taraftarlan, yani komünistler sahsî mülkiyet, sahsî sây ve şahsi istihlâk usulünün kal. dmlmasmı ve yerine bütün istihsal vasıtalannın devlet eline geçmesini ve müşterek sâv ile müşterek istihsal ve müşterek istihlâk kaideunin konmasını. istiyorlar. Ba usul bütön beserîyetçe kabul e dilirse ortada ne zengin kalır ne fakir, ne hudut kalır ne millet, ne devlet kallır ne harp, ne istihsalde fazlalık ve ne de îstSüâk noksan, binaenaleyh ne buhran kalır ne tezat. Ba nazariyeyi ilk evvel sistem tar zmda ifade eden Fransız sosyalistlerinden Lui Bilân olmustur. Fakat naza riyeye felsefî bir mahiyet vererek flmî mutalarla isbat etmeğe çalışan iki büyük Abnan mütefekkir olmustur: Engels ve Karl Marks. Fakat Engels ve Karl Marks ile zamammızda onlarm naza riyelerini tatbika muvaffak olmus bulunanhr arasında hedefe vusul husu • sunda dahi ihtilâf vardır. Karl Marks ve Engels ve onlarla beraber çalışan Lassal bu hedefm tekâ mül tarikile ve burjuvazi sisteminin ve parlâmantarizm usulünün bizzat inkisafüe tahakkuk edebileceği kanaatinde idiler; bunlara göre devletin bütün is tOısal "asıtalannı eline alabilmesî yalnız azamî derecede sanayileşmiş muhitlerde mümkündur. Zira bu gibi muhitlerde iki hâdisenin yanyana yürüdüğü müsahede olunmaktadır. Bir taraftan »ermayenin gittikçe muayyen ve mahdut ellerde toplanması, diğer taraftan da köylerm mütemadiyen sehirlesmesi, çiftçinin ve küçük san' atkârlar ile orta erbabı ticaretin mütemadiven ameleleşmesi. Mahdut ellerde biriken sermayenin kurduğu muazzam sanayi müesseseleri e»rafmda mütemadiyen amelele»en köylülerden ve küçük san'at ve ticaret erba^'ndan mnekkep muazzam kütleler toplanmaktadır. İs etrafında birleşen bu kütleler arasmdaki müşterek mukadderat, müste rek merfaat ve mü'terek havat bir taraftan, sâyde ve istihsalde iştirakçüiğe alistırdığı gibi, o bir taraftan da bunlan. Kîrhirine derin ve kırı'maz bir tesarüt ipi ile bağlamakla komünizme zemin hazır'Tnaktadır. Binaenaleyh son hedefe vâsıl olabümek için komünist reislere demokrasin«'n temin ettiği scbestilerden istifade ederek yorulmaz bir propaganda "~ faaliyet ile bu kütleleri suurlaştırmak, arasında teşki'ât yaDmak, müttehit ve müttefîk hareketler icrasma alıstırmak, intihabat zamanmda amele menafiini müdafaa edecek mümess'Mer intiha bma sürüklemek ve devleti mütemadiyen hus>«î teseV'biî's'pre mv'îf'hale edeTtirk değil, Fransız! Yalan!.. Yalan!.. Adı bunun Sadık'tır, ne Fransız'ı?.. Sizi dolandırıyor! İnanmaymız! Ben Sadığ'a dönerek fransızca sordum: Nedir bu hal? Artık o turşu gibiydi. Koitukta hiç kımıldıyacak hali kalmamıştı. Fransızca, son nefesini verir gibi mı. rıldandı: Anlamıyorum. Bu sefer ben türkçe dedim ki: Ben size anlatayım, Çıtkırıldım Sadık Bey! Ben Pertev'in nişanhsı yım. Siz bu sefer yanlış kapı çaldınız. Her seyi bilîyoruz ve sizinle eğlenmek için bu oyunu tertip ettik. Fakat bu alacakh hesapta dahil değildi. Onu da Allah gönderdi. Bu gazeteciler Pertev'in arkadaslarıdır. Şu bey de meşhur romancımız Servcr rek bu tesebbüsleri üzerine almağa sevketmek gibi icraat kalır. Bu. suretle bir gün gelir ki parlâmentoda ekseriyet kendi kendine bunların elle • rine geçer ve bunlar ihtilâlsiz ve ihti • lâfsız ve ayni zamanda ekseriyeti temsil ederek hükumeti ellerine alırlar ve yeni nizamı kurmakta zorluk çek mezler. tste komünizmin babası oldukiarmda kimsenin tereddüdü olmıyan iki mütefekkirin tavsiye ettikleri metot. Bunlara göre evvelâ azamî devlet • çilik ancak azamî derecede sanayiles mis memleketlerde olabilir. Saniyen azamî devletçilik ihtilâl tarikile değil, tekâmül yolile tahakkuk edebilir. «Lassal» reyi âm üzerine kurulmuş parlâmantarizm usulü ile hedefe kolay lıkla vâsıl olımabfleceğine dermden inanıyordu. Bismark'la anlasarak amele lehine kanunlar yaotırmağa çalısiyordu. Karl Marks'ın «Fransa'da sınıf mü cadelesi» atlı eserine yazdığı önsözde Engels diyor ki: «Her ne kadar bizim. ecnebi arkadaslanmız ihtilâl haklanndan vazgeçiyorlarsa da biz Alman komü • nistleri parlamanter usulü fle ve kanuni hareket ederek hedefimize doğru daha emin bir tarzda yüriimekteyiz.» Fakat Lenm ile Troçki böyle düsün. mediler. Bunlar azamî devletçiliğin ihtilâl tarikile ve sanayileşmemis memleketlerde dahi tahakkuk edebileceği fikrini ileri sürdü'er. Bunlara göre: İhti . lâlci ekallivetin diktatörlüğü maksadı temin için kifav^t eder. tste metot hakkmdaki bu nazariye farkıdır ki asıllannı ayni marksizme raoteden Bolseviklik il<> sosyal demokratlar arasındaki ihtüâfı çıkardı. Rus inkılâbımn ferdasinda bile Karl Marks'ın en yakın dostlanndan addo lunan ve Karl Marks'ın vefahndan sonra onun en büviik eseri addedilen «Ka • pîtal» i Engels ile beraber tanzim ederek tabı ve neşrettiren Kautskî Bolşevik'lere siddetle hücum ve tenkit etti ve o gündenberi bu iki kardeş fırka arastna derin ve izalesi kabil olmıyan bir hu • aumet girdi. Komünist olmıyan diğer sosyalist mektepler ise yeni nizamı gene devlet • eiukte yani istihsal vasıtalarmın deve tin elinde toplanmasında aramakla beraber mesaide ve mes*i m«^sulünün istihlâk homtunda ferdiyetçilik esasını kabul etmektedirler. Fakat komünist ve sosylîst devlet çilik haricinde bir de bir nevi müfrit bnrjuva devletçîlijH vardır. Bu müfrit burjuva devletçilijH zamanımızda fa sizm şeklini aumsbr. Fasizm hakikatte komünist ve sos yalist devIetcOiklerine karsı koyul • mu» bir nevi burjova reaksiyonudur. Bu devletciliiin hedefî ne mUlkiyeti, ne ferdî mesai ile ferdî istihlâk esaslannı, ne hudutlan ve ne de mfllî hükumetleri kaldırmakhr. Onun hedefi millî hayatin îktisadî, siyasî ve manevî cepheleri üzerinde nâ nmlık rolünü oynamak, smıflar arasmdaki münasebetlsri tanzim ve ferdî fa» aluretleri sıla bjr kontrol altmda bu ltmdurmaktan ibarettir. Fasîzm hakikatte liberal narlaman tarizm oslünün vücude getirmiş olduğu müesseselerîn kâffesin! muhafaza etmektedir. Parlamanı zâhirane olsun tutmakta, büyük sermayelere dokun mamakta^. sahsî mülkiyet uşuIünS şryaOSt etmekte. hatta dinî müesseselerle bOe kolavca anlasmaktadur. Hükumet sekline gelince: Fasizm Lehistan'da cumhuriyetçi, ttalya'da kraliyetçidir. Simdi bu dört nevi devletcil3c usullerinder» Kadrocular hangismi tercih ediyorlar?.. AĞAOĞLU AHMET <• izmir'de üzüm ve Cenevre'de Incir bayramı... Anlaşmağa doğru! Tasarruf haftası için esasü tedbirler almdı 24 «Husutî» Kânunuev12 «mde baslıyacak olan verli mallar ve tasarruf haftası ile birlikte i;*üm ve incir tnyr»mı için şehrimi* fktuat ve Tasarruf Cemiyeti «imdiden esaslı tedbirler almıştır. tktısat ve Tasarruf Cemiyeti bugün Vali Kâzım P»««nın huzurile bir içtima aktederek bu mes'eleyi uzun uzadiya sörüsmüştür. Verilen karann bulâsası sudur: 1 Cemiyet, Aydın incir kooperatifi ile temas etmiştir. Kooperatif,' dört gün îçinde otuz ton inciri, sa tıldıktan sonra parası verilmek şartile, Rize, Trabzon, Samsun, tnebolu, Zonguldak, tzmit, Mudanya, Mer »in> Antalya, Afyonkarahisar, Ankara Ziraat Bankalanna göndereeek tir. tncirler nefi» ve torba içindedir Sürümün derecesine göre arkası yetistiriiecektir. 2 Afyonkarahisarı'na fazla incir gSnderilecektir. Bundan maksat, Konya, Kütahya, Eskişehir merkezLerinin talebine karşı mallann ko layhkla sevkedilmesidir. 3 Muhtelif vilftyetlere üzüm RÖnderiImesi işi ile Manisa Ziraat Bankası meşgul olacaktır. Bu suretle harice gönderilmîyen incir ve JK zümlerimizin mühim bir kismı bu sene memleket dahilinde istihlâk edil HARtCÎ HABERLER t Gayriresmî müzakerata devam ediliyor Cenevre 2 5 ( A . A . ) M. Pauî Boncour, birbiri ardı sıra Sir John Simon, M. Norman Davis, Baren Aloisi, M. Bene» ve M. Politis'i ziyaret etmît. ve kendilerine Fransız hükumetinin niyet ve fildrleri hakkında malumat ver. mistir. Bundan sonra Sir John Simon, Fransa hükumeti tarafmdan yapılan teb lı'çatı Baron Fon Neurath'a bildirmis. tir. b'r. Bu mülâkatlar neticesinde Fransız, tngiliz, ttalyan, Alman ve Amerikan mümessülerinin bugün inkıtaa ugramts olan mükâlemelere gelecek hafta nihayetinde tekrar başlamalan kararlash. nlmistır. Bu mükâlemeler, hiç bir resmî mahiyati haiz olmıyacak ve konferansta mevzuu bahsolacak mes'elelerin heyeti umumiyesine taalluk edecektir. Bu mülâkatlar esnasında yaoılacak. mükâlemelerin alâkadar devletler ara»mda resmî surette toplanacak bir kon ferans haline ne suretle kalbedüeceği. mes'elesi araştmlıp bulunacaktır. Bir deli 6 kişiyi öldürdö, 12 kişiyi yaraladı Seattle 25 (A.A.) Sokakta bir çılgınhk buhranına tutnlan bh* kimse 6 kişiyi bıçakla SldUrmüf ve altısı agır olmak üzere 12 kişiyi yarala . mıştır. Bu çılgın nihayet yakalanmış ve tevkif edilmisthr. Rusya, Fransa mOnasebetleri Paris 25 (A.A.) Sovyet'ler bırliği hükumeti Fransa ile bir ticaret muahedesi yapılması hakkmdaki mü. zakereye girisflmesi için Fransa hükumetmden istimzaçta bulundugundan alâkadar nezaretlerin mümes • t silleri ve Sovyet'ler birliği sefareti nin ticarî murahhaslan arasında bazı mükâlemeler vuku bulmuştur. Salâhiyettar mehaf il, neticesi hakkında simdiden tahminatta bulun. mak münasebetsiz olacak bu mükâlemeler hakkında büyük bir ketu miyet muhafaza etmektedir. Edirne'nin kurtuluşu (Birinci sahifeden m&bait) meb'us Cemil Resit, Saffet Şakir, Hayri Fuat Beyefendilerle bir çok zevat merasimde bulunmak üzere sehri şereflendirdiler. Selimiye avlusunda çok ateşli nutuklar söylendi. Belediya önünde muazzam bir geçit resmi oldu. Bu geçit resminde asker, jandarma, polis ve mektepliler halkın hissiyatını engin sevinçlerle oksadı. Halk ve esnaf, san'atlannm tem sillerile geçit restnine ayn bir çeşni verdiler. Şükrü Naili Pasa ve Cemil Beylerle refakatlerindeki zevat er kek muallîm mektebini ziyaret ettiler. Mektepte gördükleri yenilik ve intizamı pek beğendiler. Bilhassa mektep resim muallimi heykeltra* Ratip Aşir Beym Gazi heykelinm muvaffakiyetindeki kudret itibarile misaf irleri hayrete düsürdü. ' Erkek muallim . Lise kurtulus maçı çok heyecanla ve pek zevkli geçti. Müsabaka 21 erkek muallim mektebinîn galibiyetiîe netîcelendi. Bugün Pertev'in zevcesiyim. Bir de çocuğumuz var. Arada bir güzel filimlere gidiyoruz, fakat artık o Sinema Delisi Kız ben değilim. Andre Roan tarafından oynanan filimleri kaçırmıyoruz ve Pertev'le beraber gidiyoruz. Fakat filim na kadar ciddî, ne kadar acıklı olursa olsun, beyaz perdede Andre Roan'ı görünce bu vak'ayı hatırlıyor ve Pertev'Ip kahkahalanmızı güç tutuyoruz. Bir de, öyle sanıyoruz ki, Çıtkırıldım Sadık ta Andre Roan'ın bel« ki her filmine gidiyor; fakat filim ne kadar şen ve gülünçlü olursa olsun, muhakkak ki o da bu vak'ayı hatırlıyarak ağhyacak gibi oluyor, belki de sıkıntısından sinemayı bi . rakarak sokağa fırlıyor. Benim yıldızım sinemada değil, Pertev'in aşkında imis. O kadar mes'udum ki... Bir Ermeni komünistln tevkifi Cenevre 25 (A.A.) Ermeni kimyageri Artheme Melik Eltsian, tev kif ediltıiştir. Kendisi tsviçre'de siddetli biı komünsit propagandasını yapmakla itham olunmaktadır. Bir dolandıncılık maznunu yakalandı Burta 23 (Hu. Mu.) Geçen lerde sahte vetaikle Bursa Osmanlı Bankasmdan (10,000) küsur Hra dolandıran beynelmilel meşhur dolandırıcı Yunan tebeasmdan Aleksandra Çovaz'ın cürüm arkadası olmakla tnaznunen tzmir Müddeiumumili ğince tevkif olunan tzmit tüccar . lanndan ve Yunan tebeasmdan îstifan Teodora namında bir sahıs Bursa'y» gönderilmiş ve tevkifaneye a Iınarak mevkufen tahkikatma baş lanmıstir. Musa italya kralı Mısır'a gidecek Rotna 25 (A.A.) Gazetelerce haber alındığına göre Kral, Mısır Kralı Fuad'm geçenlerde Italya'ya yaptığı seyahati iade etmek için şu~ batta Mısır'a gidecektir. Japonya Çin'in teklifini reddetti Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur Nankin 25 (A.A.) Hükumet tarafından büdirildiğine göre Mançuri ihtilâ.fı için bir hal çaresi bulunmak üzere Çin ve Japonya arasında doğrudan doğruya müzekarata girişil mesi hakkmdaki teklif Tokio hükumetince kat'iyyen gayri kabul diye reddedilmiştir. Bir milyonluk teberru Roma 25 (A.A.) tsminin gizli tutulmasını şart koyan sanayi erbabından biri içtimaî muavenet mües seselerine bir milyon liret teberru eylemiştir. Üç senedir elimden kaçar, durur sun, nihayet seni buldum. Paramı vermezsen seni karpuz gibi doğra yacağım! Hepimiz hayretten dona ka^dık. Bizim plânda bu yoktu. O gazetecilerin hepsi Pertev'in arkadaslarıydı ve alay için gelmişlerdi. Fakat bu alacaklı saka değildi. Bunu da Sa dığ'ın rezaletini tamamlamak için Allah göndermisti. Gazetecüerden biri alacaklının önüne geçti: Hişt! dedi, yanlışm var! Ne yapıyorsun? Ustada neler söylüyor sun? Alacaklı daha çok bağırdı: Ne üstadı?.. Herif üstat fılân değil... Yahut ta dolandırıclann üstadı! Ayol, yanhsın var, bu üstat Abone. T u r k i y e Hariç şeraiti • •• «©« «" Senelik Altı aylık 0ç aylık Bir aylık 1400 Kr. 750 400 150 2700 Kr. 1450 800 Yoktur BOYÜK HtKÂYE: 57 Sinema Delisi Kız SERVER BEDI Tam bu »ırada kapı şiddetle ça • Iınmağa başlamıstı. Sadık'ta yerin • den kımıldıyacak hal olmadığı için b«n koştum, kapıyı açtım. Sık mk nefes alan, hiç tanımadığım bir adam sordu: Sadik Bey burada mı? Fakat benim cevap vermeme meydan kalmadan, bu adam, salonun a • çık kapısından Sadığ'ın içeride ol . duğunu gördü ve tereddüt etmeden koridoru geçti, salona girdi, etra fındakilere ehemmiyet vermeden Sadığ'ın yüzüne bagırdı: Behey utanmaz, arlanmaz!.. Peki, türkçe bir cüml« daha biliyorum demistiniz! Sadığ'ın alnmdan, şakaklarından, burounun ucundan zınl «rıl terler akıyordu. Tekrar kendini bir koltuğa attı: Bir cümle daha mı? dedi. Sonra türkçe 31&ve etti: «Benden hayır yok artık. bittim!» Bravo! Bravo!.. Türkçeyi fevkalide telâffuz ediyorsunuz! Bravo 1 Bravo! Odanın içi alkıştan çmlıyordu, ben de kahkahadan boguluyordum. Bedi'dir. tsimleri değiştirerek, benim ağzımdan bütün bu hikâyeyi bir kü çük roman yapacak ve yazacak.Fakat korkmayınız, resimleriniz gazeteye geçmiyecek, çünkü bu fotoğraf ma. kineleri boştur. Simdi Allaha ısmarladık, sizi alacaklınızla yalnız hırakıyoruz. Gazetecilerle beraber kalktık. Server Bedi, fransızca: Gene görüselim Mösyö Andre Roanl dedi. ötekiler de bu cümleyi tekrar ettiler. Sadık bitik bir halde idi. Keke ledi: Bari, dedi, bana bir iyilik edin de su alacakhyı da beraber götürün! Biz kahkahalarla saiondan çikarken, alacaklı bir koltuğa yerleşiyor: Şuradan suraya bir adım at . maml diyordu. SON

Bu sayıdan diğer sayfalar: