26 Kasım 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

26 Kasım 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'Cumhuriyet' Meşhur Casusla Yazan: BERNDORFF Türkçeye çeviren: ABlDİN DAVER 13 Reşit Galip Bey nasıl Keriman Hanımın İzmir çalışıyor, neler yapacak? seyahati intibaları.. yesi vatandaşlann çok yaşaması ve yaşadığı müddetçe sağlam ve sıhhatli olkil ve Orta Tedrisat Müdürü Ragıp masıdır. Maarif ile millî spor teşkilâ Nurettin Bey. tımızın en faydalı şekilde çalışma orBir koltuğa oturdum, konuşuyoruz: taklıği yapmasınm amelî şekli ve muIstanbul'dan, dîl îşlerinden, soğuk vaffakiyet anahtan bu esastadır.» lardan... Arasıra kapı açılpı içeriye ya Mektep kitaplarının, gelecek yıl bir meb'us, ya bir sube müdürü giri baştanbaşa öz türkçe ile yazılmış ola yor... Resit Galip Beyin yüzüne bakırak basılacağı şöyleniyoT. Bu arzu, bu yorum: Bir haftalık rahatsızlığm sol yakm istikbal için ne dereceye kadar durduğu yüzünde düşüncesini, kara • nnı anlatan hiç bir çizçi yok. Ben, i mümkündür> « Mektep kitaplarının öz türkçe çindeki emsalsiz ateşi bu kadar belli ile yazılmış olarak yeniden basılacağı etmiyen bir çehre görmedim. Muhatamuhakkaktır. Bunun başanlması za bını gözlerile dinliyor... Sonra, masamanı Türk Dili arastırma ve derleme sının üstündeki tarçm rengi kâğitlar çahşmalannm yürüyüsüne ve bütün dan bir tane çekip bir kaç satırla fikri kuvvetimizle temine çalışacağımız madhulâsa ediyor. Bu hulâsa, iş sahibinin dî imkânlara bağlıdır.» dilinde değil kafasmda bfle hiç bir za Millet mekteplerinde harfleri taman bu kadar vazih, bu kadar canlı nıyıp cümleyi sökenlere okuma zevkini olamamıştır! verecek halk neşriyatı yok... Köylü Bir aralık ben de rica ediyorum: için resimli bir gazete, halk için Beyefendi, biraz da gazete için faydalı nesriyat düşünülmekte mirlir? konu*a><m... Okuyuculanma, Ankara« Köylü için en az elli bin nüsha dan eli boş dönmiyeyim... basılacak bir gazete Cumhuriyet Halk Ricamı lutfen kabul ediyorlar. Si. Fırkası tarafından çıkanlacaktır. Maagara dumanlannın bulutlan içinde söyrif Vekâleti Türk harflerile okuma öğlenen bu sözler, hayali hakikat yaparenen vatandas?ann okuma fKtiyacmı cak bir inanmışın içmdekilerden antatmine ve kü'ti'r sevivesini yükselt cak bir küçük parçadır. meğe yanyacak bir halk kütüpanesi vütlk sorguyu günün en dedikodulu cude getirecektir. Ayni maksada hizmet îşine ayınyorum: eden neşrivat yapacak kitap basıcılar Mektep talebesinin spor kulüp himaye edilecek, vardım göreceklerdir.» lerine giımekten menedilmesi, sporu Gazete ve kitaplann, uzak vatan gerileten en mühim sebepleTden biridir, köşelerine gönderilebilmesi için bir deniyor. Vekâletin buna dair düşiinsatış teskilâtı yapmağı düşünüyor mucesi nedir'* sunuz ? « Maarif Vekâleti, memlekette u« Kitap ve gazeteierin memlekemumî beden terbiyesi faaliyetlerini tin mümkün oldusru kadar her tarafma bütün imkânlarla tesvik etmek ve gegidebilmesi için bir teskilât vapılacaknişletmek vazifesile şüphesiz alâka tır. Bunun Posta ve Telgraf tdaremîzin dardır. Fakat bu hususta en başta geteskilâtı sayesinde kolay yapılabilme len vazifesi kendi eline emanet edilen sini temîn edecek kanun hüküm'eri genç mektepli vatandaşlann sıhhatçe konabileceğini umuyorum. Bu miim korunması ve bedence iyi yetişmesidir. kün olmazsa başka çare ve vasıtalar Bu vazife salâhiyettar muallimler tarabulunacakfar.» fından muayyen programlar altında yapılmaktadır. Daha iyi yapılması için Ecnebi ve ekalliyet mekteplerinçareler düşünülmekte, imkân ve v«sıde türkçe tedrisatın çürük olduğn mutalar aranmaktadır. Ikinci derecede, hakkak... Buna dair tasavvurunuz? halkm umumî beden terbiyesi gelir ki, « Ekalliyet ve ecnebi mekteple bunun da esas itibarile öğretilme ve rînde türkre tedrisah kuvvetienecek • telkin edilme yeri mektepler, öğrenme tir. Bizhn bu arzumuz mektep idare yeri gene mektepler olmak lâzım ge lerinin arzu ve temennilerile mutaba • lir. Mektep rmıflan dışmda olanlarm kat halindedir.» beden terbiyesi işleri etrafında tenviri San'at hayatmı canlandırmak iv« sporun millî kültür nnsuru halinde çin bir edebiyat ve resim mükâfatı ihbütün milletçe benimsenmesi işi de dası düşünülmekte midir? elbet Maarif Vekâletinin vazifelerin « Yalnız edebiyat vte resim değil, dendir. Şimdiye kadar mümkün ol musîki, mhnarlık, hevkeltıraslık, temdugu derecede yapılmış olan bu vazisil, tezyin san'atlan gibi hususlarda dafenin ifasma gittikçe artan gayretlerle hi Türk'ün fıtri istidat ve kabiliyetini devam edflecektir. Ancak bütün faali bütün yüksek'iğfle inkişaf ettirmek imyetlerini soora hasreden ve bunun için ' kânlannın temmine çalısmak derin bütün imkânlarla müzaheret gören iştiyakla atılacağımız vazifelerdendir.» mütehassıs cemiyetlerin, birliklerin fa Maarifin verdiği tahsisat kesilaliyet sahalarmı iyi çizerek geniş ma • diği için Darülbedayi mektebi kapandı. nası ile millî spor maksadma hizmet Vekâlet, Türk temaşasının inkişafı için uğrunda nasıl yürümeleri icap edecene düşünüyor? ğmi de mütalea lâzımdır. Kulüp le « Bundan evvelki sorguya verre aza yazıimalan ve devam etmeleri diğim cevapta bu da mündemictir. Yalistenen lise talebesi esasen muayyen nız bütün san'atkârlann millî san'at ve resmî programla beden terbiyesi mefhumu etrafında müsterek millî duyderslerini takip ediyorlar. Millî spor tegularla birleşmiş olmalan bizhn ilti şekküllerimiz bence bir fazla iş olarak zam edeceğimiz esastır. Bunun haklîseleri iştigal mevzuu edinecek yerde kında san'atkârlarla uzun ve derin komeselâ Darülfünun gençliğine alâka gösnuşacağunız zaman gelecektir.» termeli, Darülfünunlulann kendi ken Okuma zevkini çoğaltmak. fikrî dilerine kurmağa çabaladıklan spor hayah kımıldatmak için radyodan isteşkilâtım benhnsiyerek ve himaye etifade edilecek midir? derek onu kuvvetlendirmeli ve ken« Radyodan istifadeyi istememek di kuvvetini de orada aramalıdır. Bunkimin aklından geçebilir? Radvodan, dan başka millî spor teşekküllerimiz yaş sinemadan, batta gramofon plâklann farkı olmaksızm bir ticarethane kâti dan millî yetişme için isüfade esaslan binden, kasap çırağından, resmî daire etrafında program hazırhyoruz. Seymemurundan kundura boyacısına, büyar sinemalar ve kütüpaneler de bu arayük şehirlerden kasabalara, kasaba dadır.» lardan koylere kadar bütün halkımızı spor maksadı etrafında harekete getir Tahsili. yalnız ilk tahsilden ibamek için kudret sarfetmelidirler. Bunu ret kalacak olan köy çocuklan için, yapmalanm ben kendilerinin mektep ayn programlı köy mektepleri açmağı lilerin mekteplerdeki spor derslerini düşünüyor musunuz? kulüplerdeki faaliyetle ikmal etmek yo« Köy mekteplerinin program lundaki guzel arzulanndan daha kıy lan, prensip olarak, okuyan köylü çometli buluyorum. Millî sporun asıl gacuğunu köyünden ayırmak değil, köyüne bağlamak ve müstakbel münevver Biraz sonra doktör Blis içeri girdi. Vans: Akşamlar hayrolsun, doktör, dedi, sizî rahatsız edecek değiliz. Yalnız Mister Salveter'in birdenbire ortadan kaybolması dolayısîle Ha . ni'ye bazı sualler soracağız. Anlıyorum. Demek Salveter'in Boston'a gittiğinden haberdarsınız. Evet. Buna bir mâni olup ol madığım telefonla bana sormuştu. Garip bîr arzu... Böyle bir zaraanda yapılan bu seyahat doğrusu tuhafıma gitti. Burada canı sıkılmış olacak... Evden ne vakit çıktı? Saat dokuza doğru. Ben ken disi için bir otomobil getirttim. O nunla istasyona gitti. Saat dokuzda, ha .. O lıalde sekiz ile dokuz arasında nerede idi? İş odamda benimle beraberdi. Asarı atikaya ait bazı mes'eleler üzerinde bir müddet konuştuk. Mister Skarlet'in bugün niüreye geldiğinden haberdar misınız? Doktör Blis kaşlarını çattı. Skarlet'in bu ziyaretine mana veremedim, doğrusu, dedi, zannıma kalırsa o Salveter ile basbaşa kalıp görüşmek istiyordu. Biz Salveter ile beraber mübahasemize devam ettik. Skarlet, Salveter'i bekledi mi? Evet... Avıni bekliyen bir kaplan gibi onu gözetliyordu. Salveter dışarı çıkınca o da hemen peşi sıra gitti. Ya siz doktör? Ben odamda kaldım. Ondan sonra Skarlet'i, yahut Salveter'i gördünüz mü? Hayır, dokuz buçukta bir ge zinti yapmak için dışan çıktım. Müzenin önünden geçerken içeri bir göz attım. Aydınlık yoktu. Teşekkür ederim, doktör. Bu gece artık sizi rahatsız etmiyeceğiz. Rahatmıza bakın. Doktör çıkarken Hani içeri girdi: Beni istemişsiniz? Mısır'h biraz yorjrun görünüyordu, Vans ona bir iskemle gösterdi. Oturunuz? Sonra koridorda uzaklaşan dok ( Birinci sahifeden mabait ) (Birinci sah>ted»n mabaiO daha güzel, çok sıhhatli ve neş'eli görünüyordu. Kendisini alkı^hyanları selâmladı ve salondan çıkarak otomobille Fındıklı'daki evine gitti. mimî bir arzu izhar edilmiştir. Bu teklifi memnuniyet ve iftiharla kabul ettik. Amerika seyahatiraizüı za. manı da henüz tesbit edilmiş değil dir.^ Maarif Vekili ile bir saat Dünya Giizeli geldi Matmazel DoktbVün ze\ âsı İtalya'daki toprak iş lerini altı günde meydana çıkarıyorî Telaiz telgrafla verilen malumat üzerine o gün îngiliz'ler kendi li manlarından çıkan bütün îngiliz gemilerinde harıl harıl altm gözlüklü ka^mı arıyorlardı. Berlin'de Matthesius, bu hâdise lerden »u manayı çıkardı ki İngiliz ve Belçika istihbarat teskilâh elele cahsmaktadırlar ve İngiliz'ler, Belçika'lılardan aldıkları malumat üzer>ne mülâzim Rene Austin'i atlatan Fransız kadınile İngiliz sahillerinde dolasan retıam kadının ayni casus oiduğunu tesbit ederek Anne Marîe Lesser'i yakalamağa teşebbüs et mislerdir. tşte, kahramanımız, bu son catusluğu esnasinda gözlük taktıfr» için kendisine, ilk defa Matmazel Doktör ıınvanı verilmis ve bu lâkap, sonraları onun kendi ismınden bin kat daha meshur olmustur. Vazivet anlaşılınca Matthesius, Anne Marie Lesser'in elindeki bü tün oasaportları alarak hepsini yaktı. Kadına: Bu defa da kendi hakiki istni. mizle Meran'a gideriz ve orada biraz. istirahat ederiz, dedi. Maamafih, siT.\ hakkettiğiniz mezuniyet miiddetini istediğiniz gibi kullanmaktan menetmek istemem. Bir kaç gün sonra. Marie Anne L»<*€r, Avusturya'nm Meran sehri bahçelerinde dolasarak istirahat edi yordu. Son zamanların heyecanlı vak'aları, Hollanda gemisi ile firarı, bir Fransız vaouruna kapağt atmak icin İngiltere'de geceyansı ^telden çıkarak kilometrelerce yol yürümesi, bütün bunlar, onun sinirlerini biraz bozmuştu. Meran'da ttalya'h bir kuyumcunun dükkânma gidip geliyor ve s«vgili»inin ölümündenberi ilk defa olarak, kenditinden ne çibi esrarı askeriye öğreneceğini düsiin meden bir erkek ile »ık sık görüşü yordu. Sîmdi 1914 senesinin yazındayız. Temmuzun ortalarına doğru Matthesius, genç kıza'derakap îtalya'ya hareket etmesinî bîldîrdî. Harpten sonrakt taksimde ttal ya'ya geçen Meran, o zaman, henüz Avusturya hududu dahilinde idi. Milano'da bulunan ve eski bir istihkâm zabiti olan bir Alman casus Matthe. sius'tan, ttalya'da ve bilhassa sahillerde toprak işleri yapılıp yapılmadığıni ve yapılan islerin cinsini de rakap öğrenip bildirmesi için emir almıştı. Casusa bu vazifeyi ifa et mesi icin bir hafta tnühlet veril mişti. Sabık istihkâm zabiti, bütün İtalya'da bu gibi işler yapılıp ya . pılmadığım öğrenmek için haftalarca müddet lâzım geldiğini şifreli bir telgrafla Berlin'e bildirdi. Çünkü bu tahkikat ancak, bütün ttalya'yı do laşmak suretile yaptlabilir, başka çaresi yoktur; diyordu. Halbuki başka çaresî vardı. Anne Marie Lesser, casusun bu telgrafmdan 24 saat sonra, Milano'ya gelerek kendîsini ona takdim etti. Ertesi gün sehirde yeni bir ilânat bürosu açildı. Bu ilinat bürosu, resmî ve gayriresmî bütün gazetelere abone oldu. BUhassa, vilâyet grazetelerinin en kiiçüklerine, daha fazla ehemmiyet verdi. İlânat acentasınm bu hareketini herkes tabiî buldu ve kimse şüphelenmedi. Halbuki Anne Maire ile istihkâm zabiti, bu gaze . telerin ilân sahifelerini hergün dikkat ile arastırıyor, askerî devairin ve kumandanlıkların toprak ve beton işlerine ait münakasa ilân'arını bulup not ediyorlardı. önlerindeki mükemmel bir erkânı harbiye haritası sayesinde bu inşaatın nerelerde ve ne maksatla vapıldığını anlamak güç bîr iş değildi. Anne Marie Lesser'in zekâsı sayesinde bu vazife altı günde ikmal edilmi.«ti. Kraliçerin beyanatı Büyök harpteki casusluğa kısa bir bakış Anne Marie Lesser, 1914 temmuzu ortalarında Milano'ya gelip te işini bîtirdikten bir hafta on gün sonra, kızılca kıyamet koptu. Ağustosun ilk günü, ilk ilânı harp, Avrupa'nm beyninde bir yıldırım dehşetile patladı. Cihan harbi başlar başlamaz, böy. le bir hâdisenin milletler üzerindeki tesiratı hakkında yapılan bütün hesapları, bütün kehanetleri, bütün tahminleri altüst etti. Fakat altüst olan seyler yalnız bunlardan ibaret kalmadı. Harbe giren ve girmiyen ntemleketlerin iktısadî vaziyetleri, hatta askerî hadisat hakkındaki düşünceler ve faraziyeler de altüst oldu. Bütün Avrupa, bir an icinde, muazzam bir ihtilâle uğradı. Eski dünyanın çehresi değişti. Muhakkak o. lan bir şey varsa o da, birbirini takip eden hadisatın ehemmiyet ve azametini kimserin önceden göretnemiş olmasıdır. öyle vaziyetler oldu ki onların karşısında bütün mem leketler şaşırdı kaldı ve onun içindir, ki cepheler gerisindeki harp, gizli harp, yavaş yavaş tanzim edildi. Filvaki harp patlar patlamaz, bütün milletlerin her memleketteki is. tihbarat hizmetleri de bir an içinde altüst olmuş, hemen hemen her yerde, ecnebi istihbarat teşkilâtı kendi kendine dağılmıştı. tlk haftalar geçtikten sonra, muharip devletler, her şeye kökünden başlamak ve tama men yeni bir casus teskilâtı yapmak lüzum ve fhtiyacı hissettiler. tngiltere, Fransa ve Belçika için, bu, son derece müstacel bir işti. Bu memleketlerin harpten evvelki ca. sus teskilâtı, fedafuî olmaktan zî yade tecavüzî idi. Bu memleketler, o zamanlar, her seyden evvel, Al man hudutlarındaki istihkâmat hakkında malumat almak mecburiyetinde idiler. (Mabadi var) Dünya Güzelî, dün bir muharrirımize İzmir seyahati etrafındaki intibalarını şu suretle nakletmiştir: < Seyahatimizden çok memnun olarak dönüyoruz. İzmir'de mahelH hükumet erkânı, İzmir matbuatı ve bilhassa İzmir halkı tarafından ü . mit ve tahmininin çok fevkinde bir misafirperverlik gördük. Bize karşı duyuîan samimî teveccühlerin canh tezahüratından çok mütehassis ve minnettar olduk. İzmir'de iki balo ve iki çay ziyafeti verildi. Bu müsamerelerde kibar ve güzide halktan ma rekkep bir kalabalık hazır bulundu. .'zmir'den Manisa'ya da gittik. Orada da ayni samimî hüsnü kabule mazhar olduk. Lâyık olmadığım hal. de muhterem İzmir halkının hak kımda gösterdiği teveccüh ve ımı habbetten pck mütehassis ve min nettar bulunuyorum.» Keriman Halis Hanım,' güzcllik kraliçeliği için İzmir'de yapılmakta olan müsabaka hakkında da şunları söylemiştir: < izmir halkını bu müsabaka ile çok alâkadar buldum ve seyahat ettİRim her tarafta bu işin millî bir vazife halinde telâkki edildiğine ;ahit oldum. tzmir'de cidden güzel kızlarımız var. Bunlar içinde Türk gi:zeîliğini muvaffakiyetle temsü edebilecek kabiliyet ve evsafta olan. lan çoktur. Fakat, her nedense ha nımlarımızın ekserisi böyle bir mü «abakaya girmekte lüzumsuz bir tereddüt gösteriyorlar. Kendilerini memleketin şerefi hesabına bu sahada çalışmalan için teşvik ettim. Bu mevzu üzerinde (Anadolu) gazetesine de bir mektup yazdım. Bu suretle İzmir'deki müsabakaya Türk kızlarının iştirakini temin için ben de çalıştım. Bu sene İzmir'den çok güzel bir Türk kızı seçileceğin: ümit etmekteyim.> Yarın resimlerin neşrine başlıyoruz Güzellik müsabakasma iftîrak etmek üzere, idarehanemize kayde dilen ve bizim hesabımıza muhtelif fotoğrafhanelere resim çıkartan hanımların resimlerini yarından itıb*ren neşre başlıyortız. Bu münasebetle, resim çektîrmek için vesika alıp ta henüz fotoğrar . hanelere müracaat etmiyen hanım lann, bir an evvel resimlerini ıkarttırmalarını rica ederiz. Fotoğrafla rın itinalı yapılması için aeeleye gelmemesi lâzım geldiğini ve vaktile çıkarılacak resimlerin müsabakanın sonuna doğru alelecele yapılanlar dan çok iyi olacağını muhteretn güzellerimize izaha hacet görmüyo izmir, Eursa, Edirne, istanbu arasında güzellik turnuvası Bu seneki müsabakamız, yalnız İstanbul'a münhasır kalmıyor, tsmir ve havalisinde yedi vilâyette, Bur sa'da, Edirne'de de müsabakalar yapılıyor, diğer yerlerden de iştirak edenler var. Meselâ, Malatya'dan bile resim aldık. Onun için müsabakamız ehemtniyetli, hatta heyecanlı ola caktır. İzmir'de çıkan Anadolu re fikimiz ile Bursa'da çıkan Hakkın Sesi arkadaşımız, Türkiye güzelinin İzmir'den ve Bursa'dan çıkmasını te. mîn için, bütün gayretlerile çalışı yorlar. Müsabakamız, daha şimdi ~ den İzmir, Bursa, Edirne, İstanbul arasında cereyan edecek bir futbol turnuvası mahiyetini aldı. Memle ketin en feyyaz rauhiti olan İzmir'in, yeşil ovaları, güzel sularile bir cennet bahçesine benziyen Bursa'nın ve vatanın Avrupa'ya, medeniyete açılmış kapısı olan Edîrne'nin gü • zelleri karşısına İstanbul'un en ef . sanevî güzellerini çıkarmak ve bu güzellik maçını kaybetraemek İs tanbul'umuzun güzel kızlarına dü " şen bir vazifedîr. Doğrusu, bu sene, gerek Avrupa güzellik müsabakasma, gerek dünya güzellik müsabakasma gönderece ğimiz Türk kızının mutlaka Keri man Halis Hanımdan güzel olması şarttır. Dört senedir olduğu gibi beşinci sene de elbette bir Türkiye güzeli in. tihap edilecektir. Mademki bir kız intihap olunacak ve Avrupa'ya gi . decektir. O halde bu kız, neden göz leri kamaştıran bir güzellik perisi olmasın? Bütün güzel Türk kızlan, Türkiye, Avrupa, Dünya güzellik tacı, emsalsiz seyahatler, mühim mükâfat lar, kıymetli hediyeler, hep hep bekliyor, nazlanmayınız! ruz. Misır VB Şikago seyahatleri Dünya Güzelinin pederi Halis Bey de şu sözleri söylemiştir: « Pek yakında Mısır'a da seyahat edeceğiz. Fakat tarihi henüz tesbit edilmemiştLr. İzmir'de bulunduğumuz günlerde, orada alâkadar ve salâhiyettar ze vat tarafından bir müddet sonra Şikago'da açılacak beynelmilel « r g i d e milletimîzî temsil etmemiz içîn sa Türk köyünü kurmak maksadım gü decektir.» Benim soracaklanm bu kadar... Şimdi. aynca sizin söylemek lutfunda bulunacağınız bir şey var mıdır^> « Umumî surette program itiba rile maarifimiz yabancı maarifler kopyası olmaktan çıkarak ve inkılâp esaslannı iman edinerek memleketimizin bütün ihtiyaçlannı, içtimaî, iktisadî şartlannı karşüamağa çalışan, millî maarif olacaktır.» Ben kalemimi cebime koyarken, îceriye Ankara Musiki Mektebi Müdürü Zeki Bey girdi ve Re^it Galip Beyle uzun bir müzakereye başladı. Dinle diklerimden öğrendiğime göre, Maarif Vekilimiz, Ankara'da tiyatro, opera, operet şubelerini bir araya tooliyan bir (Temsil akademisi) kurmak emelindedir. Dedim ve ben? aydın^tan söz'eri onun içindeki ateşlerden bir kaç kıvılam... Onu, yannı haztrhyan işlerile basbaşa bırakıp yanmdan çıkarken, girdiğimden daha neş'eliydim. YÜSUF ZtY.A tora seslendi: Ben fikrimden caydım, dcktor. Size Mister Salveter hakkında daha bazı sualler sormak lâzım geiecek. Lutfen odanızda bizi bekler misiniz? Başüstüne. Vans, Hani'nin yüzüne dikkatle baktı: Müddeiumumî Mister Mar . kam'a yalnız olarak bir şey söyle mek istiyorum, Hani! dedi. Lutfen koridora çıkmız ve orada kiınserm bizi rahatsız etmemesi için nezarette bulununuz. Hay hay efendi. Vans, Hani'nin arkasından hrpıyi kapattı. Bir isketnleye rahatça kuruldu. Beni dinleyiniz, Ma'Itam... Siz de Hat. . Katilin doktör Blis olduğu hakkındaki kararınızda haklısınız! Hat bir sıçrayışta ayağa fırladı: Katil doktör mu? Ne dediniz? Çabuk tafsilât verin. Sakin olun, dostum. Oturun ve sükunetle beni dinleyin. öteki meşhur casuslar hangileridir ? Karilerimizden aldtğtmtz bazı mektuplarda Matmazel Doktör' den başka, daha hangi canıslann maceralartm yazaeağtmız sorulu yor. BerndorfFan <Büyuk casuslar* anvanlı kitabından karilerimize nakledeceğimiz maceralar şunlar . dtr: 1 Dansöz, kibar fahise ve catus MataHari. 2 Casusluk eden polis me tnvnrıan» 3 Avustarya . Macar ordasu erkânı harbiye reislerinden Miralay Redel, Rus casusu. 4 Ideal bir casus. 5 Harbi bitiren casusluk. € Bir manastırda çalışan ca • sttslar. 7 Ingitiz casusu Edithe Ca . velPin olümü. 8 Harpten sonraki casusluk. 9 Paraşütlü casus. 10 Imlâ yanltst dolu bir vesika Kaçakçı bir balıkçı gemisi yakalandı Adan>\'nın Yumurtalık sahıllerînde balık av'iyan bir İtalyan gemisi yaka lanmıs, balıklar musadere edilmis, Cey han İhtisas mahkemesine verilen se kiz gemici 2000 lira kefaletle tahliye. olunmuştur. Bunlar hrtına yüzünden Türk karasularına düştâklerini söyle mektedirler. ŞOpheli bir adam tevkif edildi Adapazarı zabıtası Hayık oğlu Savik isminde şüpheli birisini yakalamışbr. Savik'in üzerinde «ölüm veya inükam» diye düğmeler vardır. Cevaplan blrbi • rîni tutmamaktedır. Katilin doktör olduğunu ben size evvelce söylemiştim. Vallahi Hat, siz yavas yavaş can sıkmağa başlıyorsunuz. Vaktile siz katil Blis'tir dediğiniz zaman ben de ayrı ayn yollardan ayni maksad» çıkabileceğimizi söylemiştim. Bunu unutmamışsmızdır, sanırım. O zaman bunu mu söylemek istiyordunuz? tyi a ma onu tevkir etmeme neye razı olmadınız? Çünkü o zaman henüz bunun sırası gelmemişti. • Böyle Allahın belâsı iş gormedim, ben zaten... Bir hiç için hütün memleketi heyecana boğduk. Markam âmirane bir tavırla nıünakaşaya müdahale etti: Hat, biraz sabırlı ol. Bırak Mister Vans sözünü tamamlasın. Hat yüzünü ekşiterek sustu. Vanj sözüne devam etti: Hat, ben daha dün sabah müzeye ayak bastığım dakikalarda anlamış, daha doğrusu şüphe etmi| . tim .. Blis njücrimdi. (Mabadi var) 932 8ene8İnin en güzel zabıta romanı: 59 13 temmuz cinayeti Yazan: S. S. VAN DİNE Sizde hiç bir kabahat yok, asiıim. Siz hiç bir şey yapamazdınız. Hakikati gizlediğinize iyi ettiniz. Hat atıldı: Kueum efendim, beni mazur (örün. Hakikat... Hakikat, diyor sunuz. Şu hakikati ben de anlıya yım, ne olur. Hat, şimdi anlıyacaksın, Haydi »alona geçelim. Vans kapıya doğru ilerledi. Biz de oau takip ettik. 21 Tercüme eden: ÖMER FEHMİ lacağından korkuyorum. Dün sabah sokak kapısmı açık bırakan benim. Biraz hava almak için açmıştım. Derken Mister Kîl'in başına bu felâket geldi. Halbuki kapıyı daima kapalı tutmak benim vazifecndir. Vans: Müsterih ol, Brus, dedi. Biz Mister Kil'i kimin öldürdüğünü bi. liyoruz. Ben katilin sokak kapısın dan içeri girmediğine sureti kat'i yede eminim. Teşekkür ederim, efendim. Bu sözler uşağı biraz yatıştırdı. Şimdi siz odanıza gidin. Yal nız giderken Hani'ye söyleyiniz, buraya gelsin. Brus odadan çıkacaği sırada sokak kapısının kilidine dışarıdan bir •nahtar sokulduğunu duyduk Katil Salona girince Brus'u orada bul duk. Çehresi her zamankinden daha idİ. Vanı sordu: Ne var, ne oldun? Kabahatin benim üstüme ka •

Bu sayıdan diğer sayfalar: