19 Aralık 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

19 Aralık 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumtıurıyet 5ON TELGRAFLAP Galatasaray'lılar Mağlubiyetten değil boz gunculuktan korkunuz! MataHari kimdir? Kendimizi bilelim! Zaman zaman dilimizde aci bir şikâyet nağmesi dolaşır: Efendim, kendimizi tanıtamıyoruz... Garp bizi bilmiyor... Şu Fransiz gazetesine bak:| Ankara'yı deniz kenannda saj nıyor... Şu Alman gazetesine bak; Sofya »efiri Kâmil Bey diye $a< razam Kâmil Pasanın retmin^ koymus! Şu Amerika gazetsine bak:J Türk kadını diye bacağı halhallı, burnu burgulu, yüzü peçeli bir fellah kansınm fotoğrafını basmış... Bu çikâyetler haklı olabilirdi. Ancak, biz bizi tamsaydık, biz kendimiz bilseydik!. Mata Bart rolünü oyntgan Oreta Garbo Uç dört gün evvelki bir sabaK Fransiz kurfunlarile can verdikten gazetesinin ilk sahifesinde bir reon beş sene sonra, çok daha asil bir çehre, çok daha mümtaz bir sahsisim gördüm. Mısır'la aramızdaki yetle yeniden can vermiştir. f es mese'lesi dolayısile konan bu Mata Hari'yi idama mahkum eresmin altında şu cümle vardı: den Fransiz divanı harbinde muhaKahire maslahatgüzarımız Mu keme hafi cereyan etmis ve mahkehittinPaşa... me zabıtlan, hâlâ neşredilmemistir. Dün, bir başka sabah gazeteOnun içm, kadının masum olduğuna sinin gene birinci sahifesinde ayinananlar ve ona acıyanlar, onu sevenler çoktur. Şimdi, yeni filimde ni resim çıktı. Altında da şu cümGreta Garbo'nun müstesna sahsi le: Kahire sefirimiz Muhittin yetinde temessül eden Mata Hari'yî Paşa... görenler, onun masumiyetîne manHalbuki, Muhittin Paşa, bir masalar bile ona acıyacak, onu sehayli zamandenberi, ne Kahire veceklerdir. Kim bilir, Fransa, Al manya, Holanda ve tspanya'da Mamaslahatgüzarımızdır, ne de Kata Hari için ağlanus ne kadar goz hire sefirimiz. Muhittin Paşa, vardtr ki Greta Garbo'yu gorünce Büyük Millet Meclisi azasındandertlermm tazelendiğini duyacak dır ve galiba da Kars meb'usu • lardır. dur. Greta Garbo, kendisîne verilen Biz, kendi meb'uslanmızı, kentlâhî Greta ismme lâyık olduğunu bu filimde bir daha isbat etmiftir. di sefirlerimizi tanımazsak, baskalannın, yabancılann bizi tanıFakat MaU Hari filmi bütün mamalarından nasıl, ne hakla şigüzelliğme rağmen, Mata Hari'nin kâyet edebiliriz? hakikî hayah değildir. Bu kadmın havatından alınmıs ve filme gore Bir Türk meb'usumın iki ga tebdil ve tezyin edilmif lnsa bir sahzetede ayn ayrı Kahire sefiri olnedir. Evvelâ bir aile kizı, sonra suh duğunu okuyup ta kahrolmamak bir zevce, daha sonra f ahise ve nimümkün değil ! hayet korkunç bir casus olan bu kadın ı anlamak için, filmini görmek kâfi değildir. Onun bütün havatını görmek lâztmdır. MaU Hari'nin hayatı ba.;tanbasa filme alınsa en mükemmel, en heyecanlı, en esraren giz hayalî macera filimlerini göl gede bırakır. Mata Hari, bir kadm değil bir afettir. Bu afetin neler yapbğını anlamak için bir kaç gün sonra bas hyacak olan hayatmı ve macerala nnı okumak kifayet eder. A.D. Kiiçük itilâf nazırları niçin toplandılar? Roma 18 (A.A.) Hali tıazırda Belgrat'ta Küçük ttilâf nazırlarram «M. Bene* M. Titulesco ve M. Yevtitch> aktetmekte olduklan içtima, ttalya'da bir nebze merak tevlit etmekten hali kalraamıştır. Bazı mehafil, bu içtimaın ttalya'nuı merkezî Avrupa'daki maksat lanna daîr bir tngiliz mecmuasında mtisar eden haberlerle alâkadar oldujfrı zannmda bulunmaktadır. Malum oldıüru veçhile m^vzuu bahis makaleye M. Musolini bizzat cevap vermiştir. Belgrat konferansimn ttalya aleyhinde bir manevra gibi telâkki edilmesi bir kısım matbuatta ve bilhassa Corriere Padano gazetesinde cayi kabul bir itil&fra zâf ve endisesine tercüman olduğu mütaleasım izhar etmektedir. Messagero yanyort «Simdi Hariciye Nazırları, kendi memleketlerinin mütekabü emnü aelâmetinin Fransa tarafından istenilen emnü selâmet ile ne kadar mütebayin olduğunu beyan veya bu em O, bir kadın değil, Fransız'ların 50,000 neferini Alman'lara kırdıran bir afettv.. Italyan gazeteleri bu içtimaı İtalya aleyhinde bîr manevra telâkki ediyor Fransa'dald Kabine buhranı Amerika kat'î Cevabını verdi M. Moncaur Başvekâleti Borçlar için konferans toplanmasını istemiyor kabul etti Pam .18 (A.A.) Sosyalistler, M. Boncor*un Qeri siirmüf olduğu şerait dahilinde kabineye istirakten imtina etmislerdir. Maamafih M. Boncour, M. Lebrün'e kabineyi teskil vazifesini kabul etmiş olduğunu büdinnistir. Paris 18 (A.A.) M. Boncour, ElUee sarayuıdan çıkarken söyle demis«c Sn*valî»tİMÎ Hctidar mevkünin mes'uliyetine iftirak ettirmek isterdim. Sosyalistler, sarfetmis olduğutn DMMiye karsı teveccüh göstennekle b«ra • ber hükumete istirak etmelerinin lâ • zım olduğu fikrinde bulunmadılar. Bununla berab«r diğer gruplann tesv3t ve tescüeri karsısmda Reisicumhurun ısrarlan muvacehetinde kabineyi sür'atle teşkile çalısacağım. Bu kabine gerek tesekkül tarn ve gerek programile si« yasî hayatımm kaidesi olan sollann ittihadı fîkrine mumkün olduğu kadar müessir bir bâdim olacaktır.» Her çey, sosyalistlerin Boncour kabinesine eski kabineye gösteımif ol • duklan muzaberet seraiti dahilinde miizaheret edeceklerinî göstermektedir. M. Boncour'un hariciye nezaretini deruhde edeceği hemen, hemen mu • hakkakhr. M. Paonleve, M. Leygues, M. Cbautemp*, M. Sarro, M. de Mon zie'i uhdelerindeki nezaretleri muhafaza edeceklerdir. M. Daladier*nin har biye, M. Bennet*nin maliye, ve M. Cheron'nun biitçe nezaretlerini deruhde edeeekleri söylenmektedir. Tiyatro ve smemaların kazanç vergisi indiriliyor vrak ve dosya usulünön tevhidi Ankara 18 (Telefonla) Vekâletlerde evrakçihk ve dotyacılık usulünün tevhidi ve bir şekflde yapılması için bir kaç güne kadar Basvekâlette müste sarlardan mürekkep bir komisyon tet kikata baslıyacaktır. Komisyon bu meyanda sabık posta ve telgraf ve askerî fabrikalar müfettisi Bedri Celâl Beyin esas formülleri Alraanya'dan aknmıs eserini de tetkik edecektir. Alarurka güreşe çıkan pehlivanlar, tutuşmadan evvel ihtiyar bir pehlivan onlara şöyle bir nasihat verir: « Pehlivan, pehlivan alta düştüm diye yerinme, üste çıktım diye övünme!» Galatasaray'm müessislerinden ve en eski azanndan biri sıfatile ben de, GalatasarayMıIara, son mağlunü sel&metin ne derece ayni oldu biyetlerden dolayı manevî bozgunğunu tayin etmek imkânını elde eluğa uğramamalannı tavsiye ede deb il eceklerdir. ceğîm. Ne Romanya ne de Yugoslavya Süleymaniye maçindan sonra, gö* Fransa'ıun tahdidi teslihat kon rüştüğüm bazı eski Galataaaray'lı f eransına vermîş olduğu istikametten lann adeta manevî bir bozguna uğmemnun değildirler. Fransa'nın emradıklarını gördüğüm içindir ki bu nü selâmeti beynelmilel teminata yazıyı yazmağa lüzum hissettim. hasredilmis gibi görünmektedir. Bunlar arasında son iki mağlubiyeHalbuki, bazı devletlerin ve biltin verdiği teessüre kapılarak: hassa Yugoslavya'nm istetnekte ol Artık kulübün kapisma bir kiduklan emnü selâmet, münhasıran lit asmah! silâh kuvvetine istinat etmek iste Muhakkak îkmci kUtneye dümektedir. seceğlz. Romanya, son zamanlarda büyük Bu işe paydos demeli! hayal inkisarlarına uğramıstır. Gibi kınlmış, bozguna uğramış Fransa Sovyet ve Lehistan Sovmaneviyata delâlet eden sözler duyyet ademi tecavüz misaklannın imza dum. edümesî Romanya'yı Sovyetierfo bas Mağlubiyetler karsısmda teessür başa bırakmıstır.> duymamak, hissizlik, kansızlık, kacBu iıtilâf, üç erkânı harbiye reyıtsızlık, kulübüne ve rengine sa arasmdaki ihtilâflardan bahsederek dakatsizlik demektir. Onun için zadiyor ki: ferler karsısında duyulan sevinç ve «Bu ihtifal, üç erkânı harbiye reheyecan gibi mağlubiyetler karsı ismin geçenlerde aktetmis olduklan sında duyulan elem ve teessür de konferansta resmî surette değilse de asil ve ulvî bir hUtir. Fakat bu eel ile tutul&cak derecede müsbet bir lem ve teessür, bozgunluğa kadar şekilde kendisini göstermiftir.» gttmemeli, btlâkis yüreklerde inti İUWmiHflllililllll!mımmımıı..ı,ra.... bah ve azkn uyandırmah, yeni bir hamle doğurmalıdır. Bozgunculuktan, hic bfa zaman, hlc bir yerde haynr ve faîde gelmemistir. Eğer, millî mücahedenin ilk zamaniannda Sakarya'ya Ankara'nm altmıs kilometre mesafesine kadar ricat eden millî ordu manevi bir bozguna kapılsaydı Dumlupmar zaferi kazanılatnaz, Türkiye kurtu lamazdı. Vasington 18 (A.A.) Amerika Bu, millî ve siyas! hayatınuzdan hükumeti, borçlu milletlere borçlar alıranif tarihî bir misaldir. Spor hahakkındaki müzakerelere devama amayatımısdan da misaller çoktur. 27 de olduğunu, fakat umnmî bir konfesene evvel teşekkül etmis olan Garansın içtimaına muanz bulunduğunu latasaray, mütareke senelerinde, ve borçlar mes'elesi esasının yeniden bundan daha büyük buhranlar kartetkiki vadinde bulunamıyacağmı bilşısında kalmıs, parasızlık, yersizlik, dirmiştir. oyuncusuzluk gibi ihtiyaçlar ve güçlükler içmde, bir çok mağlubiyet Vasington 18 (A. A.) Cumhu lere uğramıstnr. Fakat o zamanki arriyetçflerden M. Britten, Amerika'klakadaflarunız, kahve köçelerinde topnn elinde bulonut ve borçlannı öde • lanarak çalışmıslar ve bîr kaç sene memis milletlere ait olan bütün eshama sonra, Galatasary'ı futbolde, atlebir resim konulmasmm muvafık oldutizmde, denizcilikte, boksta, voleyğunu fleri süren bir takriri mümessiller bolda sırasile ve senelerce sampiyon meclisine tevdi etmiftir. çıkaımışlardrr. Galatasaray'lılar, Fenerbahçe* den ve kendilerini mağlup eden Süleymaniye'den de ibret dersi alabilirler. O süleymaniye ki bir zaman, Mersin 18 (Hususî) «Karadeniz'gene Galatasaray*! en kuvvetli zadi. tstasyonda, vali, kalabalık bir halk manrnda maglup ettiği halde sonra, den Akdeniz'e selâm!» levhasım tasıikinci kümeye kadar yuvarlanmış, yan Samsun Mersin treni bugün gelfakat shndi tekrar yükselmeğe baskutlesi ve sehir bandosu tarafından islamıstır. tikbal edildi. Lutfî Evvelki seneki lik maçlannda Fenerbahçe, sırasile Vefa'ya, tstanbulspor'a, Beşiktaş'a mağlup olduğu halde büyük bir azimle çalışarak Ankara 18 (Telefonla) Bugün bütbütün bu kulüpleri mağlup eden Gaçe encümeni toplanarak kazanç vergisi latasaray'ı yenmisti. Fenerbahçe' lâyihası hakkında müzakerelerine de • liler, kendilerini yese ve bozguna vam etmiştir. Hükumetçe tiyatro, barkaptırmadılar ve muvaffak oldular. lar ve ainemalar bir smıf addedilerek Galatasaray'lılar, size düsen va bir vergiye tâbi tutuluyordu. Encümen zife bozgundan ve bozgımculuktan tiyatro ve sinemaları terbiyevî mües uzak kalmak, bozgunculara kulak seseler addederek barlardan aytrmıstır. asmamaktır. Spor, azim ve iradeyi Tiyatrolan daha yukan bir snufa ve arttırmak içîn yapılır, iki ma^Iubihafîf, sinemaları daha fazla resme tâbi yet karsısında saçlarmı yolmak için tutmuftur. Barlarm resmi bunlardan dadeğil. ha ağırdır. San kırmızıh bayrağımızın sîarı olan azimle, hnanla çalısan elbette muvaffak olursunuz. ABlDİN DAVER Haktki Mata Rarfnln Wr resml Aylardanberi çalışarak Cumhu riyet karileri için hazırladığıra Mata Hari'nin hayatından bir parçayı tasvir eden Mata • Hari filmini gördüm. Mata Hari'yi, bu defa, Greta Garbo temsil ediyor. Şimdiye kadar Mata Hari'yi filimde, sahnede temsil eden bir hayli san'atkârlar gBrmüştiim. Fakat bunlann hiç biri» ilâhî Greta Garbo kadar, seyircile rin ruhuna heyecan veremediler. Bu emsalsiz artistin Mata * Hari filiminde bir harika yarattığmı, bir müddettenberi, Avrupa gazetele rinde okuyor, reklâmdır, diye kulak asmıyordum. ttiraf ederim ki Greta Garbo, bu filimde, Mata Hari'yi hakîkatte olduğundan yüz defa daha güzel temsil ediyor. Onun yük • sek san'atı, Fransa'mn altnu Ustfine getiren casus dansöze, kendisinîn belkî de hiç bir zaman malik olmadığı bir kudret vermis. Umumî harpten evvel Paris'te iken Mata Hari'yi bir tiyatroda dans ederken gormüştüra. Fakat, bhr gün gelip te onun bu kadar meshur ve mes'um bir kadın olacağım hahnma bile getirmediğim için Paris'te her gece belki belki elli tanesi görülen alelâde dansözlerden biri diye lâkaydane seyrebniştim. Esasen, kendisinde, Greta Garbo'nun emsalsiz san'atı da mevcut oltnadığı için, pek te na zari dikkati celbetmiyordu. tzodara Dunkan, Regina Badet, Mepier Kowska Güzel Otero, Guerero gibi o zamanın hakikaten yüksek dan • sözleri yanında söniik kalıyordu. Filimdeki MataHari ise bir harikadır. Fiime döblâj yapıhrken konu • lan kadın sesi de cidden Mata Hari'ye ve onu temsil eden Grata Garbo'ya yaraşan bir âhenktedh. Greta Garbo, adaşı Greta Zelle'ye çünkü Mata Hari'nin asıl ismi budur YUSUF Z1YA !40tarih Alimi çalışıyor! Büyük Türk tarihi için bazırlık devam ediyor Ankara 1^ w (Telefonla) Türk Tarihi Tetkik Cemi miyeti Büyük Türk tarihi hazırlıkları na devam et mektedir. Bu if için 140 tarihçi mütema • diyen çahşmaktadır. Ecnebi li sanlarda Türk' Türk Tarihi Tetldle lere dair şim Cemiyeti Reisi Yusuf diye kadar neşAkçora Bey rolunmus bütün eserler cemiyet tarafından getirilmiştir. Kitap ge lecek sene tesrinievvelde bitmiş o lacaktrr. Tarih kongresi zabıtlannm tab'ı da bitmek üzeredir, içtimaa istirak eden azaya tevzi olunacaktır. Gazi'nin Yıldınm'da takdir ettiği cihet te iste budur. Hakikat bundan ibaret olunca tnuhterem dostumuz Mösyö Klod Farer'i Ankara hikâyesmde hataya düsüren eftanenin kendiliğinden dü~ şeceği meydandadır. YUNUS NADİ Acı şeyler duyacaksın, Macit! acı seyler duyacaksın L. Boş bulunmağa gelmez; tetik, uyanık durmah... Bekir Bey, kuru kuru öksürdü! Gani gani rahmet eylesin, bey am> cam, son zamanlarda, eh biraz muza ' yekada idi. Aynanm sağmdaki kanapede oturan adam, gözlermi yumuyor... O, daha yakından biliyor... Çünkü, alacaklı!.. Hem nasıl, ne sekilde bakalım ? O, bümez olur mu hic? (Mabadi var\ İlk Samsun Mersin treni Mersin'e vardı Yeni Türkiye ve M. Klod Farer rBasmakaleden mabaiti meksizin Havsa eîoartnda atla do lasırken düsman taraftndan esir edilmiştir. Ondtm sonra sevk ve idareden mahrutn, Birinci Kolordumaz, hâmilen inhilâl etti. Kttaatımn bir ktsmı esir oldu ve bir kısmı da Bulgarittan'a iltica etti. Netice olarak Trakya kâmilen düsmanlartn eline geçti. Maatteessüf Birinci Kolorda kumandanmdan, m'dletin talep ve intizar ettiği banret, dikkat ve fe dakârlığın tecellisine şahit olama • dık.» Bu hikâyenin aşagı tarafı Gazi Hazretlerinin büyük askerliğine ve yüksek vatanperverliğine yakışan bir takım pek kıymetli mülâhaza lar halinde devam eder. O meyan da Yıldınm gibi gürleyen fu sözler oknuur: < Efendiler, bir kamandamn esareti de mazur gorülebilir. O za man, ki vaztfe ve icabatt askeriyeyi ifa ve tatbikte elindeki kuvveti »onuna kadar, son süngü ve son netese kadar kullandıktan sonra kanınt akıtmak ftrsattm bvdamaksıztn hayet düğün masrafını da üzerine alarak evlendirmis! Başkalanna bu kadar yardımı dokunan bir adam, evlâdından rru esir giyecek? Ben, para! Diye zavallıyı sikıya koymuşum; o da bir vermis, iki vermis, fakat bunun »onu gehniyece • ğini anlayınca yüzü çevirmiş! tşte o zaman danlmısız!.. Ben halden anlamamısnn! Bekir Beyin söylemek istedikleri bunlardı. Kendimi müdafaa edecek vazi • yette değilim... Her şey benim aley himde... Ben, haksızım; o, haklı! Daha ağzını açıp bir tek kelime söylemiyen gözlüklü adam; o da, haklı! Bekir Bey, söylerken göz ucfle mi safir odasınm eşyalarma bakıyorum. Koltukçularm babamı tanımalarma, eve teklifsizce girmelerine, hatta ev halkile içh* dışh olmalanna simdi hayret etmiyorum... Babamın hastalığı, evin ef • yalarında da hayli tahribat yapmıs!.. Konsolun üzerinde, cam mahfazalı antika oturtma »aat.iki yanında da elmasdüsman eline esir duserse. <Efendiler, bütün ordusu faik ha~ stm karşısında mağlup olarak kendiliğinden ricat ederken ktlıcmı çehip tek bastna atını düsman başkvr. mandammn çadırtna saldtrarak o lüm artyan Türk kumandanlart go~ rülmüstür.» Aziz dostumuz Mösyö Klod Fa rer'e haber verelim ki Gazi'nm bu son cümlesinde o kadar kuvvetie takdir olunan Türk kumandanı Yıldınm Beyazıd'ın kendisinden baska kimse değildir, ve Türk ku • mandammn Gazi ağzmdan takdir olunan ve gelecek nesillere misal diye gösterilen bu hareketi de Ankara'da Timur ile yapmıs olduğu meshur muharebede görülmüştür. Filhakika Yıldınm Ankara muhare besinde naçar kaldığı zaman yalınkılıç atını Timurleng'm karargâhma sürmüştü. Zahîr sa vet bu tarikle hasmına yetisebi * lirse onu sahsan haklamak içm. Ama gittiği yer kendisi için ne olsa asla kurtulusu olmıyan bir ölümdü, ve o bunu bilerek böyle yapıyordu. traş kâseler vardı... Saatin macerasını Müzehher'den dinledim, peki elmas tras kâseler ne olmus?.. Gümüs sedef Iralnruilı kavukluklarda duvardan kaldınlmış, yerleri beyaz beyaz görünü • yor... Şam isi sedef, bağa kapb tabu relerin yerinde soluk vernikli üç ayakh tahta sigara iskemleleri duruyor... Fazla bakmağa lüzum görmüyo • rum, yüreğim, sert bir iğne ucu ile yırblıyor, sıcak sıcak kanıyor.. Babam, misafir odasma çok ehem miyet verirdi. Bir çöpüne bile dokun mak istemez: El an, düsman gayreti... Ekimizi belli etmiyelim. Kol kırüır yen içinde! derdi. Kim bilir, öteki odalar ne halde? Bekir Bey, bakışlanmdaki saskınhk ve bitkinliği sezmise benziyordu, çün kü sesi birden naıâkleşiyordu: Merhumu, hastalığmda bir çok defalar ziyaret ettim! Durdu, yutkundu! Gözlerinin bakısı da tetlılash. Mevduatı murakabe ve gömOş para lâyihaları Ankara 18 (Telefonla) Maliye Vekâletinde bir komisyon bankalardaki mevduatı murakabe etmek üzere hazırlanan lâyihantn tetkikine devam et • mektedir. Gümiiş para çıkanlmasına dair lâyiha da 34 güne kadar Heyeti Vekileye sevkedilecektir. Bey, diye bir akrabanız olduğunu hatırlamazsmız... lltifat düskünü olduk canım! Estağfurullah efendim» o ne demek! Merhum beyamcam da pek merak içinde idi. Bir seneye yakmdır evin semtine uğramamıssınız! Aynanm sağmdaki kanapede oturan gözlüklü adam, başını doğrulttu; ellerini dizlerinin üstünden çekti, gözlüğünü cıkardı, camlannı silmeğe basladı. Hasta gözlermi kıpıstıra kırpıshra da beni süzüyor! Bu ani dikkatten, bümem, niçin ürktüm? Belkemiğim, ürperir gibi kanncalandı. Dislerimi sıkıyorum: Biraz rahatsızdım... Pederin, hasta halinde üzühnesini istemiyordum. Bekir Bey, gözlerini açarak, hiç te inanmadığını anlatan bir bakışla baktı: Yaaa! Gecmis olsun efendim... Munasip sekilde haber verilmis olsaydı, her halde pek makbule geçerdi zannedıyorum ama, tabiî siz, daha iyi bOir, Salahiye 17 (Hususî) Hafız Kemal Bey türkçe ezan ve Kuran'ı Salahiye'de en ücra köylere kadar tamime calısmaktadır. Halk büyük Gazi'ye dua edîyor. Dr. EMİN vaziyetin nezaketini, vahametmi, ben • denizden daha iyi takdir edersiniz... Acaba, arada bir dargınhk, filân mi var? diye düşünmedik değil... Aynanm sağmdaki kanepede oturan adam, gözlüğünü taktı, artık gözlerini benden ayırmıyor. Nîçin beni, göz hapsine alıyor? Bekir Bey, biteviye söylüyor: Bazı maddî sebepler, maalesef afl^ler arasında da bir çok uygunsuzluklara, dargınlıklara yol açıyor. Sizin icin söylemiyorum, umumî olarak konusuyoruz da!! Büyük amcamın torununun, sözü nereden dolaştınp nereye vardırdığını ve beni ne çirkin şüpheler altında bırakmakta olduğunu görüyorum. Adı zengine cıkrnıs aflelerin fakir liklerine inanılmıyor. Hele Bekir Bey, hiç inanmaz. Çünkü vaktfle onu, ba • bam büyütmSş... Bekir Bey, genç yasmda yetim kalmca, annesile birlikte bizhn konağa yerleşmişler. Onu, babam okutmus, sonra memuriyet bulmus, ni« Salahiye'de turkçe ezan CUMHURtYET'in tefrikası:^ Tipi Dindi! Yazan: MAHMUT YESARt Siz de ele geçer miydiniz, Macit Bey? VaHahi, ailece çok meraka düş tük. tstanbul'da mısınız? Seyahate mi cıkbnız? Kimsenin haberi yokl... Gözlüklü adam, ellermi dizlerinin üzerine koymus, bası iğik, bir sey söylemeden dmliyordu. Bekir Beye cevap vermiyorum, boynumu büküp gülümsüyorum. Bekir Bey, benim susmamdan cesaret almıştı: Hani yakm akraba olmasak, sîn kardesten fleri tutmasam, küçük bir sitemde bile bulunmam... Ellertmi oğustumyorum: Allah omürler versin... O, kinaye il« dudakiarmı bfizuyor: Hos, sizler, bizi öyle tutmazsuuz ya... Ayda, yılda olsun, bir kere, Bekir Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur Abone • şeraiti • Senelik A!tı aylık 0ç aylık Bir ayhk için 1400 Kr. 750 400 150 2700 Kr. 1450 800 Yoktur

Bu sayıdan diğer sayfalar: