27 Eylül 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

27 Eylül 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

lumhuKyet' SOIN TELGRAFLAB Türk . Yunan misakı münasebetile iki memleket ricali arasında teati edilen dosftane telgraflan ajans haberleri arasında evvelce neşretmiştik. Dün Atinadan D. C. Georgiadis Londra 26 (A.A.) Haber alınkabili tatbik görmemiştir. Çünku imzah bir mektup aldık. Bu mek dığına göre tngiltere hükumetine tubun baş taraflannda Türk ve Yu. Dolfus iktidan muhafaza edemez Milletler Cemiyetine dahil ban nan devlet adamlarınm ve bu me veya Nazilerden mülhem olarak bir hükumetler tarafından bir miira yanda Yunanistanda muhalif parti aksülâmel yaparsa, bu azahk Al caat yapılnusbr. Bu müracaat kon • rüesasından M. Papanastasiunun man siyasetine geçmiş olacaktır ve seyde tnünhal olan azalıklardan bL Türk Yunan misakı hakkında hemnetice Hibarile kullananlann aley • risine M. Dolfusun getiriLmesidir. Bu fikir olduklan ve bütün Yunanista. htne dönmek ihtimaJi olan bir silâhı mn bu anlaşma münasebetile bü azalıklara tngilterenin birisi Portekullanmak tedbirsizlik olacaktır. Biyük bir sevinç tçerisinde bulunduğu kiz, birisi Avusturalya olan rki namzedi mevcut olduğu malumdur. naenaleyh bu fikrin istikbalde tekrar ttaun uzadıya izah edildikten sonra vaziye* hakkında berveçhi ati iz Fakat Londra kabinesi, bu fikri görüşülmesi ihtfmali yok gibidir. hari hissiyat edilmektedir. «Bu hususta devlet ricalinin beyanatından ve gazetelerin nesri . yatından daha mühim olan bir nokta vardır ki, o da Atinada asrî toplantılarda ve kahvelerde halkin yaptığı münakaşalardır. Yeni Türk Yunan misakı günün yegâne mevzuudur diyebüiriz. tçtknaî büyük toplantılarda iki memleket arasında teessüs eden sıkı tesriki mesainin netayici iktısadiyesi cid • diyetle konusulmaktadır. Bükreş 26 (A.A.) Rador AjanAtina 26 (A.A.) Müttefik telHalk, Gazi Mustafa Kemal •ından: (raf ajanslan konferansı bu sabab Hz. nin Atinayı ne zaman ziyaret Dün akşam Stnaîada asağıdaki res saat 11 de Atina Akademisinüı mebuyuracaklarını sorup duruyorlar. mî tebliğ nesredilmistir: rasim salonunda tantanalı bir su Gazi Hz. nîn Harbi Umumiden sonKüçük itilâfm daimî meclisi bugün rette açılmıstır. Açıhş resminde ra temayüz eden sahsiyetlerîn en taat 16 dan yîrmiye kadar dört saat Basvekâlet vekili M. Kondblis, Ha. mühimmi oldiığunda ütihadı ef riciye Nazın M. Maksimos, ecnebi calısmıshr. Meclis pazar günü muna elçiler ve Atinamn ilerî gelen şah • kâr vardır. kaşast baslamış olan meselelerin mü Halkın girip çıktığı her yerde siyetlerinden birçoğu buhmmuslar • sakeresine sab günü de devam ede tarihî bir hâdise olan bu misak ü dır. cektir. Küçük Hlâf daimi meclisi öğle den tonra üçüncü bir celse aktedecek, Havas Ajansı müdürü M. Peynot, zerine konusulmakta ve büyük bir sohbet içinde tetkik edilen bu mev. rey toplamağa müracaat edilmeksiçarşamba günü de iki toplantı yapacak zu etrafında insana hayal gibi ge zin reisliğe secilmistir. ve btmlarm hitanunda Küçük Hilâf devlen nihaî hükümler tebellür etmekHariciye Nazırı M. Maksimos, letleri mümessillerinin toplantılannn» tedir. konferans mesaisinin basladığmı ikinci&Jne art faaliyetine müteallik bir Halkın bir kısmı yakında Gazi resmî surette bildirdtkten sonra tebliğ neşredecektir. Hz. ni birleşik Türk • Yunan Cum konferansa istirak «den azayı YuŞenliUer devam ediyor huriyetinin Reisicumhuru görmek nan hükumeti namma selâmlamış, Sinaia 26 (A.A.) Rador Ajanisitedîklerini söylemektedirler. konferansın toplanma yeri olarak •uıdan: Nesrolunan misakın bu arzu . Atmantn intihabmdan ve müttefik Bzzojpelesch şatosunun msasmtn lan tatmin etmediği kendiliğinden ajanslann ifa ettikleri hizmetler ellinei yıldönümüne ait şenlikler, dün tezahür etmis oluyor. den dolayi teşekkürlerini bildrrmiş, başlamıstır. Merasimde Kral Karol, Bu sınıf halk, misakın sattrlan akonferansın muvaffakiyetini dile • Prens Mişel, Kral hanedanı azası, bu rasmda ayn ayn kendi ruhlannda miştir. kumet erkâm T« bütün »efirler hazır Atina Belediye reîsi d"e konferans yaşayan duygulan okumak ihtiyaci bulunuyordu. içerisindedirler. azasını Belediye namına selâmla • Saat 11,30 da Sinaianm merkezinde tsmet Pasa Hz. nln Gazi Hz. ne mıstır. büyük bir askerî geçit resmi yapılmısgönderdikleri telgrafı «Vive la na. Bundan sonra M. Peynot, ajans tır. Hava, çok güzel idi. Sebir, Knçuk tion greco turque Yasasm Türk lann sarfettikleri gayretlerîn ve itilâf devfetlerinm bayraklan 3e do Yunan milleti» ibaresile ikmal et . yaptıklan islerin ehemmiyetine dikmiş olmaları Yunan halkını fevkanatılmtfhr. kati çekmi», gösterilen samiraî kalâde mütehassis eylemiftir. bul tarzından dolayı tesekkür et • Bütün bir asn* birbirlerile aled • miştir. Ankara 26 (Telefonla) Yeni tadevam dövüsen iki milletm bu ka bas kararnamesi bugünkü Resmî Ga • dar krsa bir müddet içinde nasil an. »ete fle neşredilmistir. lasbğı, belki bazılannca hayreti Ankara 2 6 (Telefonla) Yetmiş mucip görülebilir. Irsî olan bu kin lira maaşlı Temyiz mahkemesi rapor • ve adavetin. köklerr nasıl oluyor törlüklerine Başmâddeiumunu muavinLondra 26 (A.A.) Dünya kon da sökülmüç ve büyük bir dostluIerfnden Rüstem Niyazi, sabık adliye feransmın kısmen olstm işlerine tekrar ğa tahavvül etmiş bulunuyor. müfettislerinden Ali Necati Beyler tabaşlanması için M. Colipm ile M. MakBöyle düşünenler yanılıyorlar ve yin edilmişlerdir. donah arasmdaki görüşmelere bugün hükümlerini zevahire bakarak veri. devam edilecektir. yorlar. ı Hollanda Basvekili görüsmelerin lyi tetkik edilirse görülür ki iki Ankara 26 (Telefonla) Münhal tnedlulleri ve manalan hakkında be mület arasında hicbir zaman düs • bulunan Triyeste konsolosluğuna döryanatta bulunmak istemesine mukabil, manlık mevcut değildi. düncü daire birinci şubeden Izzettin «Finnancial Times» gazetesine ver İki taraftn siyasî adamlan ara . Tugrul Bey tayin edOmiştir. diği beyanatta, Hollandanm iktısat si • smda husumet vardı. Daha doğru yasetinin baslıca prensipleri hakkmda bir tabirle, muhasamat milletleri idare eden «olitikacilar arasında açık malumat vermiştir: mevcuDru. Bu politikacılar bes asır 1 Hollanda için para bubranmın Paris 26 Jurnal gazetesinin Ce • beraber yaşamışlardır ve eğer arayegâne hal çaresi, altın ölçüsüne dön lanndaki dinî farklar mevcut ol nevredeki muhabiri, Cemiyeti Akvam mektir. masaydı bir tek ırk teskil edecek oriyasetine irrtihap edilmesi muhtemel 2 Uzak sark müstemlekeleri Japon lan bu polhîkacılar milletler üzeri. rekabeti ve Hindistan gümriiklerînin bfl zevattan bahsederken diyor kî: ne icrayi tesir etmekte ve bu düs « Avusturya Basvekîli M. Dol bassa pamuklular için koyduğu usul manlıği körüklemekte menfaat bulerden çok mutazarnr olan Hollanda fusün Cemiyeti Akvam riyasetine in • luyorlardı. dünya iktuadiyatmm içinde bulundu tîhap edileceğinden <x>k bahsedflmekBugün, artık herkesçe anlaşılmıçğu rabatsız vaziyetinden ancak serbest tedir. Maamafih Dolfüsün Avusturya tir ki Anadoluya yapılan sefer bü . mübadele usulüne avdetle kurtulabile • nm istiklâl mücadelesile pek meşgul olyük bir hata olmuçtur. Ahali mü ceğine kanidir. masına mebni bu riyaseti derhde ede» badelesi de kezalik büyük bir ha ceği şüphelidir. tadır. Yunanistanda bunlara mu halefet ed"en resmî ve nimresmî ze...Tevflk Rüstü Bey, Cemiyeti Akvam Moskova26 (A.A.) lindenberg, vat yok mu idi? Türk ve Rumlar ariyaseti için namzetliğini koyarsa inti dün saat 17,50 de Moskovaya inmis rasmda mübadele esnasında heye tir. Kendisini bir Sovyet tayyare filosu hap edilmek ümitleri daha fazladn*. canlı sahneler olmamış mı îdi? karsılamıstır. Tayyaresinin mmis olduTürkiye, Cemiyeti Akvam riyasetmi Hulâsa, Türk Yunam teşrîki me. ğu deniz istasyonunda Lmdenbergi siistememekte ısrar ederse o zaman Meksaisi fikrinin en evvel khnin tara T 3 hava filosu erkâm 3e Sovyet ve sika murahban Vangera riyacete inti • fından ileri sürüldüğü meselesme ecnebî matbuatı mümessüleri istikbal geielhn. Malumdur ki bu mesele iki hap edilecektir. etmislerdir. »•• » Ingiltere ve Avusturya kabinesinin vaziyeti Türk Yunan dostluğu 70 sene evvelki fikir, hakikat oldu "Istanbulu imar etmek İHEM NALINA MIHINA insaniyet için lâzımdır,, Vasfi Rızanın başına Sofya Varna yolunda İstanbul ile Sofyanm mukayesesi Sofyaya kuşbakışı bir nazaı; Sofyadan Varnaya hareket eden trende Bolu meb'usu Falih Rıfkı Bey Sofya şehrinin imar faaliyetinden bahsederken bize şunlan söyledi: gelenler irkaç gün evvel, su karşdd sötunlarda Darülbedayün sirm s* tisti Vasfi Rızamn bir yaztst çjkh. Vasfiye bir azizlik ederek makale smm içine çok eski bir resminî koy tnuştum. Sevimli san'atkârtmtz, dün, gevrek sesile bir kahkaha atarak odamdan içe~ ri girdî. tlk sözü şu oldu: iBeni kepaze etmek için mi o bakkal çırağı kıyafetli resmhni basfan? O mendebur resmi de nereden bul dun be yahu? Sokakta gazeteyi açıp ta resmimi gödügüm zaman, az kaldı kaldınmlarm üstüne düşüp bayüacak • bm. Kastm mı var bana? Bundan sonra, artık kim bana kızmı verir kî... O cihetten merak etme, dedim, geçenlerde bir gazeteye beyanatta buKmnruş, dul kadınlan metede ede bi • tirememissin. Herhaide evlenmek is • tersen, korkma, açikta kalmazsuı. Dullar nezdmde kredm yüksek!... Vasfi Rıza ile biraz konustuk. Basima gelenleri sorma, dedi. Havrola, ne var? Söylemem. Yazarsm. Gazeteci teminatı verdim: Söyle, yazmam. ded'm. Temi « natıma inanmak gafletine düştü, an • lath: Sayfivede bir evhn olm=«ma üzenmistim. Allah ta kısmet etti. Büyiikadada bir ev buldum, onu Adalar malmüdürlüğünden müzayede ile aldsn. O gün bugün içinde oturur, dururum. Ma benim va, boyathm, tamir ettirdim. tçine göre esya aldım. Anba ıranha bin lira da bö^ielikle gîtti. Ceman vekun bana bes bm oapeîe maloldu. Bugün dordüncu senesî... Geeenlerde yemekten sonra cubufumu yaktım. De nhe bakarak kahvemi içerken iki polw geidi. EHerirde bk takrnı kâğıtlar.. Birini uzattı: Dahiliye Vekâletinden Vilâ^ete, Vilâyetten Adalar kayma kamlığma, oradan oolis merkerine, merkezden de bana bîr tenîi^: «Filan adresteki filân numarah ev Yunan tebaasmdan falan madama ait oMwuodan on bes gün zarfmda tahliyesi!!» Aman bre .. Bir yanlıslık olacak, dedim. Adres, numara burayı göstennl< yor mn? dediler. Evet! Burasi. O baide buvorun bakaltm... Maimüdürune kostum. Dört sene evvel bana sattığmsı tapusunu verdiğinîz evî geri istiyor • lar, dedım. Ne münasebet! dedi. Münasebeti falan iste bu. On bes güne V'^ar tahliyesi lâzimmıs. dedhn. öyle sey olm&z. Mal Yıman maS değildir. Cıkmmvn, bir istida üe mü • racaat edm, dedi. tstida ile müracaat ettîm: Yahu, dedim, narasTm verdim. Taousun'U al • dmt. Döşedim, davadım. Oturuyo " rum. Bîr yanl»lık olacak. Aman za « man! .. VaK muavmî Alî Rtza Beyefendi be» ni karstsma aldi. (OlbaDtakî kanunu) okudu. Sonra da îzah etti. Anladım Id Mvhteltt Mübadele komisvonunun ver diği karar lâyetesravyer îmîs... Pekî parası? Kanun, onun da sîze Jadesmî env redîyor. Sen hemen pılmı pırtmı top • la... Polîs vasttasüe evî teslim et. Bir îstî^a ver.. Paranı da al! Adaya döndüm. Malmüdürune h! « kâyei hal eyledim Dedi ki: Hazinei devletin mutazaım' oî • masma kat*iyyen nza gösteremem. Six evi teslim etmek îsteseniz bile ben müracaat edip vermiveceğim!.. Vay canma... Gel de işin tçmden çık!. Evet ama Vali muavinî bey tahGye elzemdir, diyor! dedim. Ben onu bunu bilmem. tskân idaresi evi tahliye etmende istîcal etmivorîl Hakkı âlmiz var ama polis te on beş gün sonra kapnuz önündeyim; diLutfen sahifeyi çeviriniz A... dedi, karıya bak, hem da« yaktan canı çıkmış, hem de ne olmus diyor! Salih Fofonun sağlam kalan omzuna bir muşta sa vurarak: Yasu vire! dedi, a*lan karısın be!.. İştaha gelip sirtmda bir sandalye daha karacağım! Madam Roza hayretten dudaklarını kemiriyordu. Kızlara dedi ki: Aman yürüyün, ne bak ederlerse etsinler! Salih elini cebine attı ve beş li. ralık bir kâgn<t çekerek Madam Rozaya uzattı: Bana bak, dedi, ben bu akşam pırnayı çekmedim de öyle oldu. Bakkal kapanmadan rakı, yemiş, btrşey>> ler aldır. Şu katingolarla biraz eğlenelim. Haydi .. Fofo da gülerek yalvarıyordu: Haydi vire Madam Roza... Ben gene oynıyazak bir zeybek oyunu kale!.. (Mabadi Oar) Londra hükumeti M. Dolfüsün Cemiyeti Akvam konseyine ahnmasını kabul etmedi Küçük itilâf konferansı Müttefik Ajanslar kongresi açıldı Dün resmî bir tebliğ neşredildi Yunan Hariciye Nazırı bir nutuk söyledi « Sofya bugünkü vaziyetinde Istanbulu elli sene {reçmiştir. Siz Istanbullular Cumhuriyet bayramına eli boş gideceksiniz. On senelik Cumhuriyet devrinde İstanbul hemen, hemen birsey yapmamıstır. Halbuki 1934 te An kara tamamile başka bir manza ra alacak, programın bu seneye ait olan kısmı sehri büsbütün gü zelleştirecektir. Bugünkü Ankara Istanbuldan daha yeşil dir. lnsaat için bu müddet zar fında Ankaraya çok para sarfe dildiğini söyliyenler var. Halbuki lstanbulda son seneler zarfında yapılan apartımanlara yüz milyon liradan fazla para sarfe dilmiştir. Ankaradaki inşaat için sarfedilen para da bundan faz • la değildir. llk iş olarak Yedikuleden iti • baren Sarayburnuna kadar olan sahada Istanbulun yeni ve asrî bir mahallesini vücude getirmek lâzımdır. Ankaraya gelen maruf bir Fransız diplomatı bana: « Dünyanın en güzel ve iki kıt'ayı birbirine rapteden bir yerini elinizde tutuyorsunuz. Burayı imar etmek yalnız sizin için; değil insaniyet için lâzımdır ve bunu yapmak mecburiyetinde • siniz.» dedi. Falih Rıfkı Beyin bu sozleri karşı • smda tstanbulun müdafaasmı alâka darlara terkediyorum. Yalnız ben Sofyada gordüklerimi söyliyeceğim. Sof ya cidden kua zamanda mükemmel bir sehir olmustur. Yollar gıpta edilecek derecede güzeldir. Geniştir. Bahçeler çok zariftir. Bulvarlar, ağaçlıklı mey danlar, mahalline sarfedilmiş bir eme ği yabancılara anlafayor. Şuurlu bir inşaat var ki durmadan devam ediyor. Hali gezdik. Hemen herşeyi orada bulabilirsiniz. Temizdir. Ne sebz»vatçının çöpleri ne de balıkçınm kirli sulan ortalara saçılmıs değildir. Sokaklarda yolu isgal ve sizi taciz eden satıcılara te sadüf edemezsmîz. îsmet ı'aşava iki armudu îartmadan vermek ıstiyen Bulgar köylüsü Bulgar Belediyesinin ha yalmi gözlerinin önüne getirerek ar • mutlan mutlaka tartmak istemiştir. Senede 2,5 milyon leva ki bizim para ile üç milyon lira varidat getiren bir sıcak su hamamı var. Burada günde bes bm kisi yıkamyor. Civardaki ma den suyunu da buraya getirmisler, hem sıcak, hem de maden suyu ile kanşık banyolar, umumî havuzlar, masaj mahalleri, muhtelif duşlan var. Gelenle rin çamaşırlan on bes dakikada ma • kineler vasıtasile yıkahlıp kurutuluyor. siyasî fırka arasında mevzuu bah solrnuftur. Bu fikir evvelâ Kefalonya meb'usu Jorj Jakovatos tarafından ortaya atılmiş ve mumailevh 1867 de Yunan parlâmentosunda sunlan söylemistî: «Biz Türklerle tam bir teşrfki mesai husulünü te . mine çalısmalıyız. Ben Padisahtn hâkrmiyeti altında iki milletten mürekkep bir idareye bile taraftanm.» Bu fikir o zaman taraftar bulma mıç ve bu meb'usun muYazenesinde bozukluk var denmişti. Halbuki bugün 70 sene sonra Jorj Jakovatosun fikri hakikat sahasına girmiştir.» Salih: Ben bhr dokotr getireyim! Diyerek oda kapısına doğru yürümüştü. Madam Roza arkastndan bağırdı: Gel, istemez, gel... Ben iste mez dışarıdan duysunlar... Gel, olmaz! Sonra hastantn üstüne iğilerek kemiklertn kınlıp kTnlmadığım an. lamak için vücudü muayene etti: «Zannım kırık yofctur. Olsa böyle çevirince barbar bağrnr.» diyordu. Sonra kendi odasından bir yağ getirdi ve tekrar Fofonun vücudünü uğdu. Hasta biraz rahatlamıştı, fakat hep mliyordu. Kıaık bir sesle Ma dam Rozaya ve öteki kızlara tesekkür etti. Fakat Madam Roza, Salihe öfke dolu gözlerle bakıyordu: Utanma yoktur sende? diye bağırdı, haydutsun, nesin Kadın cağızi az kalmıs öldürüyordun, ne yaptı sana?.. Buraya sizi aldığıma Sofyadan Bir manzarâ Bu hamamı ancak bir saatte gezebfl • dik. Sofyanu ucuz olmasmda Beledi yenin de mühim bir hissesi vardır. Metedüen Varna plâjlan tabii vaziyeti kibarile Floryadan, Kflyostan hiç te güzel değildir. Sofyada insaat ancak muayyen bir miktarda arsaya yapılabiliyor. Bina ların irtifaı hatta eni büe bir olan yer • ler var. Eğer sizin keseniz fazlasına müsait değilse bir kat olarak yaptır dığınız binanm üzerindeki havayı sa tayorsunuz. tkinci ve üçüncü katlara başkalan sahip olarak insaata devam ediyorlar. Bu suretle muayyen irtifa temin ediyor. Tasarrnf böyle olur «Musevi gibi kazan Bulgar gibi sar • fet» derler. Bn soz çok doğrudur. Bulgaristanda ecnebi malı satan mağazaya ender tesadüf ediliyor. Fakat her iste diğinizi bulabiliyorsunuz. Bulgar Kralmm Vamadaki saraymm bahçesinde bize resim aldırmadılar. Sebebini sorduğumuz zaman haflrta israf fikri hâsıl olur, dediler. Vamadaki bir ziyafette sabık Bulgar jenerallermden biri arkadaşmm bardağma şarap dol • duran birîne işi şakaya getirerek « ne doldurup duruyorsun? Bunun parası • nı biz Bulgarlar vereceğiz» demiştîr. tlrhsadî müzakere için Bulgaristana gi " den bir meuıurumuza; « Acele etmeyiniz birkaç gün daha oturunuz da bir miktar para daha bırakuuz.» demişlerdir. Bunlar Bul • garistandaki tasarruf fikrinin birer canlı delilidir. Kaba fakat metin elbiseler içinde gezen insanlara bakarak msan acaba bu imar ve medeniyet isini bunlar mı yaptı diye kendi kendine soru yor. Bulgar, her yaptığı şeyi ucuza ç> kanyor. Geçenlerde şehrimize gelen dört Bulgar nazın hep Bulgar vapu • runda yatmıslar şehrimize on para bı rakmamıslardır. Yeni takas kararnamesi Temyiz mahkemesinde iki tayin OGnya buhranı ve Hollanda Triyeste konsofosluğu Bulsaristandaki Turkler Bulgaristan nüfusu beş milyon sekiz yüz seksen bindir. Bunun 880 bini Türkler tefkil ediyor. Ayni miktara yalnn Ermeni, Musevi, Ulah ve ecnebi var. Şehir ve büyük kasabalardaki Türkler arasında uyanıklık alâmetleri var. Fakat köy halkı zavallı bir haldedir. Maamafih onlar da yavas yavaş uyanmağa baslamıslardır. Madra köyünde u fak bir cıkm içinde tsmet Paşaya ek mek getiren kimsesiz bir Türk kadını bu hediyesmi kim bilir nasıl bir hisle uzatıyordu. tsmet Paşa kendisini kar sılıyan Türk köylülerine niçin siz de Bulgarlar gibi giyinmiyorsunuz? Diye sordu. Ses çıkarmadılar. thtiyar bir Türk bana, baştndaki sanklı fes için «ben alıstım. Çıkanrsam kafam üşür. Fakat çocuk şapka giyiyor» dedi. Bulgaristan Türkleri kafalarmı sanksız üsümiyecek bir hale koyraak mecburi • yetinderler. AHMET FUAT bm kere pişman olmuşum. Uslu a kıllı adamlar sandım »izi... Salih de bağırdtı: Ulan senin batakhanende uslu akılh adamın işi ne be?.. Kilise mi sandın burasını sen?.. Ben oldutnolası böyle haydutluk görmemişim. Görmedinse gör! Yazık değildir bu kadına?.. Kayısı pestiline dönmüştür. Ağzın sulandıysa biraz yala. Ne kayısı pestili be?.. Su görmemiş eşekçe... Ayjptır, ayıptır, utan bir kere... Az daha polis çağıracakmısım... Evin içine girmesmler diye istemedim. Bu sırada Fofo söze kanştı: Ne olmus vire Madam Roza, dedi, kale erkektir o, istemU zanı, vurmus bana bir iki tane... ölme . misim ya, ne olmus? Kızlar gülüştüler ve Madam Roza hayretle geri çekildi: Tevlik Rüştu Bey Cemiyeti Akvam Reisi mi oluyor? Lindberg MoskoAada Tefrika: 57 SERVER BED1 Sabahsız Geceler Sonra birdenbire Fofonun sesi kesildi. Merdivenlerde gürültülü ayak sesleri vardı. Madam Roza, hizmetçi ve biraz evvel kapida duran Rum kızlan, korku ve hayret çığlıklan kopararak içeri doldular. Salih elindeki san dalyeyi yere vurarak parçalamıstı. Madacn Roza evvelâ sandalyeye aonra da yatağın içinde hareketsiz yatan Fofoya bir bakınca ellerini saçlannın arasma sokarak haykırmak istedi. Fakat birdenbire korkarak susmuş, kendini tutmus ve kızlarm bağırmalanna mâni olmak için de parmağını dudağına koymuştu. Hemen Fofonun üstünden yorganı fekti ve tüyleri ürpererek geri çekildi. Odada herkes taş kesilmisti. Fofonun vücudü yuzükoyundu; başı yastığın altına kaçarak ensesî geriltnis, omuzlan büzülmüs, bütün vücudu müthiş tekallüsler geçhdiğmi belli edecek tarzda, kasılmıs ve tortop olmustu. Yanlara uzanan iki eli, birer yengeç gibi şiltenin kenar. larmı sımsıkı tutar vaziyette idi. Hiç bir tara fında hareketten eser yok. Salih birdenbire atıldı ve Fofoyu arkaüstü çevirerek kucakladı. Yü zünü, gözünü öpüyor: Fofo be!.. Fofo!.. Kalk bel.. Eşeklik ettim ulan ben . Kalk... Kalk yahu... Fofo!.. Hişt!.. Numara yapma ulan!.. Kalk!.. Aç gözünü be!.. Fofo!.. Şekerim!.. Fofo!.. Hist! diye bağırıyordu. Madam Roza hizmetçiye bağirarak bir takım emlrler verdi. Sonra öteki kızlara işaret etti. Uçü de Salihi iterek Fofonun çamaşırlannı açtılar ve vücudünü uvalamağa başla. dılar. Daha sonra hizmetçinin ge tirdiği Hmonu burnuna tutuyorlar, sirke ile başını uğuyorlardı. Fofonun vücudiL kımıldandıkça omzunda ve kürek kemiklerine doğru koyu mor dalgalar görünüyordu. Kadmlar, rumca haykınşarak bu çüriikleri birbirlerine gösterdiler. Salih geri çekilmiş, ellerini arka>> suna koymus, başını ileri uzatarak, hiç kirpıknıyan büyümüş gözlerile Fofoya bakıyordu. Nihayet onun nefes aldığını ve gözlermi açhğını gördü. Ustüne yürüdü, kadınlan itti ve onu tekrar kocaklıyarak öpmeğe başladi. Fofonun gözleri açılıyor, sonra tekrar kapaıuyor, vücudü garip bir surette kıvranıyordu. Sonra inle • meğe başladı. Ellerini beline ve arkasına götürüyor, rumca: «ölü yorum, sancıdan ölüyorum!> diyordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: