31 Mart 1934 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

31 Mart 1934 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

31 Mart 1934 ÇOCUK BAKIMl Çumhuriyet Çocuk bakımı Vitamin yalnız çocuklar için değil, büyükler için de en hayatî bir gıda maddesidir 10 Vaktfle gıdalan tarif ederken albomin, seker, yağ ve madenî diye ayınr ve bunlan yemekle hayatı devam et tirmek kabildir denilirdi. Devir geçti, vitaminler âlemi geldi. Bunlann kud • retini o kadar mübalâğa ile ileri siirdü!er ki âdeta yeniden hayatiyun nazariyesinin canlandığı zannile ilim dün yası bunu kabulde tereddüde başladı. Hakikaten mesele mühimdi. Müessir miktan bir miligramın milyonda biri suretile hesap edilen bir maddenm bütün bir vücudün hayatiyetine hâkim olduğuna ve ufacık zerreden mahrum edilen vücudün ne kadar bol gıda alırsa alsm hastalanacağına, ıstrraplar çekeceğine ve sonra da öleceğine inanmak lâzımdı. Hakikatin de böyle olduğu meydana çıkb, lâkin bu tezahür za manla oldu. Faraza çok zamandanberi malum olan ve sari telâkki olunan (beriberi) ismi verilen bir hastalık vardı. Çin. Japonya ve Koşenşin gibi memleketle • rin perdahlanmıs pirmçten ibaret gıda alan ahalisinde bilhassa hapisanelerde zuhur eden bu hastalık bacak • Iann ağrrlaşması, felce uğraması, da ha sonra vücudün şişmesi ve hazım ıstırapları, nefes alamamaklar ve son dakikaya kadar bütün zekâsıne sahip olarak ölmek suretile görülüyordu. 1890 senesinde Holandalı bir ha pisane doktoru hapisanenin kümesin • de bulunan ve ayni gıdayı alan tavukların da ayni hastalıgı gösterdiklermi ve bunlara kepekli pirinç vermeğe başlayınca iyileştiklerini görerek mahpuslara da ayni surele kepekli pirinç vermekle iyileştirdi ve kepeğin içinde bunun sırrını bulmuş oldu. Iskorbüt (Skorbüt) denilen ve bu gün vitamin mahrumiyeti neticesi olduğu anlaşılan diğer bir hastalık hakkında da çoktanberi malumat vardı: tpokrat devrindenberi tarif edilen bu hastalık hakkında (1250) senesinde Mısıra giden ehüsalip reisi Sire de Join Ville heyetinin geçirdiği hastalıgı şöyle tarif ediyor: Kemiklerimize bir hastalık geldi, etlerimiz çiirüdü, f ağzımızın içi kokmuş etlerle doldu, dişlerimiz döküldü, nihfiyet burundan Kan geî"mesi de öliimiin geldiğine delâlet ederdi; daha sonra yani bundan bir buçuk asır evvel yazılan kitaplarda da «bundan daha çirkin ve daha vahim hastalık olamaz.. » tabirile başlıya • rak eskiden kapanmış yaralar açılıyor, eskiden kırılmış ve yapışmış kemikler yeniden yumuşayıp gevşiyor, ciğerler çürüyiip cerahat halinde akıyor.. ilâh gibi dehşetli tablolar yaparak anlatı • yorlardı. Lâkin 1671 de bir Fransız doktoru ve 1734 te tsveçli bir doktor bu has taî'ğm yaş meyva ve zarzavat yeme mekten ileri geldiğini yazdıklan ki • tapta «Norveçte bu hastalığa müpte lâ olanlann dut, çilek ve ahudutu yemsk üzere ormanlara gönderildiklerini ve oradan iyileşerek döndüklerini ve vişne, portakal, limon, frenküzümü ve narm bu hastalığa karşı iyi geldiğini ve yaş meyva zarzavatlardan mahnı • miyetin hangi muhitte olursa olsun bu hastalığa mahkumiyetini» bildirdiler. Bundan otuz beş sene evvel yalnız takim olunmuş süt içen çocuklann da bu hasalığa tutulduklannı ve bunla rın da portakal ve bilhassa limon sularüe kabili tedavi olduklarmı ileri sürdüler. Hatta profesör Hutinel kinaye olarak «günde on paralık ilâç» derdi. O vakit bir limon on para olduğuna işaret ederdi. Lâkin gene vitamin ismi verilememişti. Nihayet bütün bu malumat icmal edilerek tecrübeler başladı. Bunlar bilhassa sıçanlar, bazan kuş ve tavuklar veya tavşanlar bazan da hatta insan • lar Strong ve Kromvelin 1912 sene sinde mahpuslar üzerindeki tecrübeleri üzerinde yapıîdı. Her vitaminden mahrumiyet tecrübeleri neticesinde muayyen hastalıklann zahur ettiği ve o vitamin verilince iyileştikleri görül mek suretile bu husustaki malumat tebellür etmeğe başladı. Ve şimdi teeyyüt etti ki: Yaşamak için bir mili gramın sekiz milyonda bir kısmmın dahi kâfi geldiği bu maddelerden mahrumiyet ölüme kadar götürebilen, işte hayatı idare edici, gıdalan müfit vaziyete sokucu olan bu maddeleıe vitamin namı verildi. tcmalen denilebilir ki bu mahrumiyetlerin bir kısmı kütle halinde harp eden heyetlerde, diğer kısmı da fen nin nakâfi teralddsinden dolayı şehir lerde husule gehniştir. Yani esas kısmı muhafaza edilerek fazlasından kurtanlnuş zannolunan eksik gıdalarda (perdahlı pirinç ve yesil zarzavattan âri gıdalar) ve mikroptan tecrit suretile takim edilmiş ve bu suretle vita minden mahrum edilmiş müstahzygıdalarm (ma'kam sütler ve yemek ler) kurbanlandır ki şehirlerde de görebiliyoruz, Vitaminler alelumum nebatatm mahsulü olup onlardan hayvanlara geçer. Yavrular da doğarken annelerinden bir miktar alarak doğarlar ve sonra da annenin sütünden daima b'r miktar almakta devam ederler; lâkin gün geçtikçe vücut bunlan sarf ve ifraz ettiği için (çünkü anne de kendisindekini sütle ifraz ediyor) yeniden almağa muhtaçtnlar. Hatta bu ifraz mad dei gaitada bile bulunur. Tecrübe hayvanlanndan vitaminden mahrum edilenler eğer mahrum edilmiyenlerle beraber konulursa birinciler bu ikincilerin maddei gaitasından yedikler cihetle mahrumiyet hastalıgı husule gelmez. Aynldıklan vakit hastalık mey • dana çıkmağa baslar. Bu ifrazat yav ruya geçmek üzere yumurtaya dahi geçtiğinden yumurtalar vitaminden zengindirler. Ereğlide yapılacak liman Koca Sinanın eserleri Filyos hattınm Ereğliye kadar temdidi ve bir liman Büyiik Türk mimarının yaptığı yüzlerce binanın hepsi Türk mimarisinin emsalsiz şaheserleridir inşası hakkındaki karar halkı çok sevindir/ Karadeniz Ereğlisi «Hususi» lsmet Paşa hü • kumetinin Ereğli limanmın inşası ve Filyos hattınm Ereğli ye kadar temdidi hakkındaki ka rarları Ereğli halkile beraber Hinterlindı halkını da sevinçlere garketmiştir. Hükumetin bu kat'î karannı Asri bir liman yapılacak olan Karadenh pek yakında fiEreğlisinden bir manzara liyat sahasmda göreceklerini bilen Ereğlililer o günü kat bu çalışkanlıklarının mükâfa adeta iktısadî bir yükseliş günü, tını saltanat devrinde görememiş bir bayram günü olarak kabul edelerdir. Daha doğrusu, saltanat hü • ceklerdir ve şimdiden buna hazır kumeti memleketin dertlerile alâ lanıyorlar. Halk, her akşam lima • kadar olmamış, o zamanki hüku mn yapılacağı (Buzhane) tarafma metin burnunun dibinde olan Ka . radenizin bu tabiî limanını asrî bir akın akın gitraekte ve burada yeni hale soktnak aklından bile geçme • yeni açılan kaz<nolarda sivinçle kamis, Halk ta meyusane sabretmek rısık münakaçalardan sonra »en ve ten baska bir çare bulamamıstır. şatır dönmektedir. Ereğlililer, bu kadar güzel tabiî Bunun içindir ki Ereğli limam ile biır limana sahip olmakla beraber Filyos hattınm bu seneki Nafıa tabiatin bu bahşayisinden istifade eprogramma ithali hakkındaki hü dememekten mütevellit teessürle . kumetin kararı halkı sevinç galeyarınin devamına nihayet veren Cumnına garketmis ve Eeğli âfakında huriyet hükumetinin bu hayırlı kadoğmuş hastalara sifa veren bir gürarına tesekkür etmektedirler. nes olmustur. Ereğli halkı çok çalıskandır. Faplânlarından: tstanbulda, Süley • maniye camisi ve Topanede, Kap tamderya Kıhçalipaşa camisi (cephe çifte revaklıdır) 8 Dört paye üzerine merkezî kubbe etrafı 8 köşe hasıl eden ce nahları, kubbe ve tonozlu, cephesi çifte revaklı plânlardan: Edirne kapısında, (Rüstem Paşa ailesi 1 İçi sütunsuz yalnız gövde du Mihrimah camisi), Yemişte, fevkanf varlarının ayak çıkıntılarile merkeeserlerden) Rüstempaşa camisi. zî kubbenin etrafı 6, 8 köşe hasıl 9 tç duvarlardaki köşelere yaederek dört cihetten nısıf kubbeli pışık sekiz ayak ve sütunla merkeve düz kesimli olan plânlardan: zî kubbe etrafı 8 köşeye geçen plân. Silivrikapıda, Hadım İbrahimpaşa Iardan: Fatihte, Hadım Mesihpaşa camisi (sekiz köşeli ve düz kesimli) ve Boyalı Nişancımehmetpaşa ca Sultanahmet (Mehmetpaşayoku • mileri. şu) nda Sokullu camisi (altı köşe10Münferit sütun ve yuvarlak li dört nısıf kubbeli) ayaklarla 8 köşeli plânlardan: E 2 Altı adet münferit sütunla dirnede (şaheser) Selim camisi, 6 köşeye geçerek merkezî kubbe Azapkapısmda (fevkanî eserler • sinin eb afı dört nısıf kubbeli ve her den) Sokullu camisi. ufak yarım kubbeleri havi plânlarSinanın Üsküdardaki Mihrimah, nısıf kubbede dışarıya taşgın ikişer Eyüpte bulunan Zal Mahmutpaça ufak yarım kubbeleri havi plânlargibi dana sayılacak kıymetli eser dan: Topkapıda, Ahmetpaşa ca lerinin plânlan çoktur. misi. Saheserleri içinde: 3 Karşılıklı iki yuvarlak sü Sehzade camisinde plân güzel tunla, methal ve mihrap duvarla liği, Süleymaniyede; temiz detay rının çıkıntı ayaklarile merkezî ve profil. Edirnedeki Selim camisüv kubbe etrafı dört nısıf kubbe üzerine de de teknik yüksekliğini buluruz. 6 köşe hasıl eden, yan kısımlan ikiSinanın güzel san'atler mevzuu şer kubbe ile örtülü plânlardan: 18 inci asra kadar devam etmiştir. Ûsküdarda, Nurbanu Atikvalde caSultanahmet, Yenicami, Fatih, misi. ayni Sehzade camisînin plânı gibî • 4 Ayni Atikvaldenin musat dir*. Sonra (Aksarayda Lâleli, Üs tahı gibi karşılıklı altı köş* iki a küdarda Üçüncü Ahmedin valide yakla, bir murabba dahilinde, mernamına • Yenivalde ve Eyüp camikezî kubbenin etrafı 6 köşe keskni leri) Sinanın sekiz köşe plânlarını hasıl ederek kalan dört müsellesî andınr. kısımlarda ufak kubbe şeklinde Sinanın yaptığı büyiik mabetle : menfezliklerî havi Edirnedeki Uç rin etrafını, Süleymaniyede gö • şerefeliyi andıran plârlardan: Berüldüğü gibi medenî manzumeler şiktaşta, Kaptanıderya Atiksinan çevimiştir. paşa camisi. Büyükçekmecedeki şaheser köp5 Esas cephesi; resleri saça rüsü ile daha birçok köprü, çarşı, ğa kadar uzanan üç kemerle çev mektep, han, hamam gibi eserlerini rilmiş, bu kemerlerin sağ ve sol en ziyade Rumelide bırakmışhr. kısımlan altında iki methali, cn ta Kule ve kale monütnanlanndan: daki kısmın üstünde de bir minaresi Beyazkule (Selânikte), Avlonya ka«. mevzu, plânının tamamı ise iki müs lesi (Arnavutlukta) bunlann plântatil üzerine tertip edilerek iki yan larını, bürçlerini koca Sinanın yaprevakrarla s"on 'temaat mahaüini tığını Evliya Çelebide buluyoruz. teşkil eden birinci müstatili geçtikSadrazam Siyavuş Paşaya ait Ba* ten sonra, marîet îçinin ikînci müskırköv civannda Çavuşbaşı denilen tatil şeklinde; crtada iki sütun yan koca Sinanın yaptığı bir çiftlik kaslarda üçer ayak olmak üzere munrı vardır. Bu bina üç katlı olarak tazam murabbalara ayrılmış dokuz en temiz ve sağlam malzemesile kubbeyi havi ayrı bir şekil ve husubugünün modern şekline uygundur. siyet gösteren plânlardan: Kasım Temellerinin ayakları; altından apaşada, Kaptanıderya Büyükpiyakan suya kemerli menfezler teşkil lepaşa camisi. etmis, bina da suların üstünde adeta zaif bfr fıskiye motifi gibi çık 6 Dört kalın ayak üzerindeki mıstır. merkezî kubbesi etrafında dört geAsanatika sarayı müzesindeki niş nısıf kubbe olarak her nısıf kubdivan ve muayede salonlan, meş be köşelerinde ikişer yanm kubbeyi hur mutfaklar dairesi Sinanın buhavi büyük eserlerin plânlarından: gün de kendini gösteren ve mimarî tstanbulda, Sehzade camisi. fennini taşıyan kıymetli eserlerîn 7 Ayni plân gibi, yalnız merdendir. kezî kubbeye birer taraftan bitişik Mtmar ve methalden, mihraba doğru ge Kemalettin niş açıkhk gösteren büyük eserlerin Koca Sinan gerek tstanbulda, gerek Türkiyenin diğer şehirlerinde yaptığı yuzlerce bina ile Türk mimarisine şeref veren bir dehadır. Bu munasebetle Istanbul Mimarlar Birhğı Reısi ve Mu zeler miman Kemalettın Beyin Sinanın eserleri hakkında yazdığı bir yazıjı aynen dercediyoruz: Vitamin maddesinin dnsi, vazifesi Vitaminlerin cînsi hakkında pek az malumat vardır ve pek mühimdir; yalnız fen bunlann hassalan ve vazife leri ve içinde bulunduklan maddeler hususunda ve ne gibi maddelerde hallo • lunduklan hakkında malumat sahibi dir. Yoksa bunlan bir toz, bir bıl'ur yshut bir mayi halinde elde etmege Hemen hemen rımdilik muvaffak olunamamışbr. tsimlerini A. B. C. D. diye ayrrmışlardır. Vitamin C Bu vitamin limon, por akal, lâhana, domates, elma, ahududu ve muzda bulunur. Bundan başka da birçok yeşilliklerde az miktarda bulunur. Bunlann sulan kaynahlır yahut biraz zaman havaya maruz bıra • kılırsa derhal kıymetıni kaybeder. Lâkin hamızî bir muhitte uzun zaman muhafaza olunur. Hayvanlar mahrum edildikleri za man ağızlan kabanr, dişleri dökülür, kemikleri kolaylıkla kırıhr bir hal ,a lır; barsaklara, kemiklere ve mafsal • lara kan oturur. Eğer tamamile mah rum etmeyip te hayvana bu vitaminden gayrikâfi olarak verilirse fakrüddem husule gelir. Az vermekte devamla vak'a müzmmleştirilirse istihasızlık, hazimsizlik ve büyüme tevakkufu ve vereme karşı mağlubiyet teessüs eder. Çocuklar da bu vitaminden mah rum kalarak hastalanabilirler. Onlada da mafsallarda, bilhassa dizlerde kan toplanhsı olur, şişer ve fevkalâde utnap verir. Bu sebeple çocuk kendisine annesi bile yaklaşsa kucağına alıp mafsallarına hareket vereceğinden ürkerek ağlar. Kundağınm açılması da harekete sebebiyet vereceğinden kundağmm açılmasmdan ağlar. Ağzınm içi kızanr, diş etleri şişer ve kanar. Gün geçtikçe kansız düşer ve büyü mesi tevakkuf eder. Bu hastalığın husulüne sebep meroe sütü verilmiyerek bütün gıdayı ya muakkam sütlere yahut uzun zaman kutuda kalrruş kuru sütlere inhisar ettirmektir ve çaresi de günde dört beş defa bir miktar portakal yahut limon suyu yahut domates suyu içirmektir. Bazı müellifler çocuklardaki kan sızhklaruı sebepleri arasında da bu vitaminin mahrumiyetini gördüklerin den ve bu usarelerle hem çocuğun kaninın ziyadeleştiğini hem de nemasmm kuvvetlendiğini hükmettiklerinden çocuklara hatta hali tabiide bile olsalar gene portakal ve limon ve domates sulanndan daima içirmeyı ileri sür müşler ve bunu da bütün hekimlik kabul etmiştir. Vitamin B Hubi'bahn kepekle rinde ve bira mayasmda bulunur. Mahrumiyet halinde âsapta felç ve vucutta zâf hasd olur. Hatta mide ve barsaklarda karha husule geldiği dahi göriilüyormus. Demek kepekli pirinç ve asker ekmeği iyi şeylerdir. Vrtamin A Yağlı maddelerde münhal olan bu vitamin tereyağmda, sütte, kaymakta, yağlı peynirlerde, yumurta sansuıda, karaciğer ve beyinde, balıkyağlannda, havyarda ve havuçta bulunuyor. Bundan mahrum edilen hayvanlarda ve yahut yağsız sütlerle beslenen çocuklarda şunlar görülüyor: Büyümede tevakkuf, gözlerde harabi ve sonra körlük, istihasızlık, kansız • lık, böbreklerde ve idrar yollannda iltihap ve taş husulü, mikroplu hastalıklara karşı mukavemetsizlik ve bilâha re ölüm. tşte bundan dolayı geçen hasbihalimde sütün fezaüinden ve boy. Bursada bayram Bursada îstasyon cuddesindeki bayram yerinde çocuklar Bursada Zafermeydant caddesinde bayram günü dolasan mektepli hammlar Balkan misakı ve Yunanistan (Birinci sahifeden mabat) hetle Âyandan da süratle tasdik edilmesini istemiîtür. Atina 30 (Hususî) Balkan misakmm Âyan Haricive encümeninde müzakeresi esnasında hükumetle âyan arasında çıkan ihtilâf bura mehafili siyasiyesini ehemmiyetli surette işgal etmsktedir. Hükumetle âyanm bu ihtilâfı ciddî olmakla beraber bir de mühim bV prensip meselesine temas etmektedir. Bu da ikinci derecede tesriî bir mscliain devlet taahhüdatile hafi olduğu teyit edilen bir muahedenamenin tebliğ ve neşrini isteyip istemiyeceğidiır. Âyanın bu şekilde bir talepte bu lunması hükumete ademi itimat demektir. Gerçi âyanın ademi itima dile hükumet buhranı husule gel • mezse de meselenin har'cî olması dolayısile bu ihtilâf'n müskül bir vaziyel ihdas etmesi mümkündür. zetesi, Balkan misakile birlikte giz« li bir anlaştnanm da imzalandığım yazmış ve bu gizli anlaşmada misakı imza eden hükumetlerm, bugün Italyanın elinde bulunan on iki ada ile, Arnavutlukta kalan şimalî Epirin Yunanistan taırafından geriye ahnması için yardımda bulunmak zere Yunanistana teminat verdik leri haberini neşretmisti. Bu ha rin buradaki Yunan sefarethanesi rafından tekzip edilmesine rağmen, faşist gazeteleri böyle gizli bir şartın mevcut olduğrunu iddiada de vam ediyorlar. Lavoro Faşisto gazetesi de Balkan misakının böyle bir sartı ihtiva ettiğini ve bunun Mil letler Cemiyeti misakma tamamen mugayir olduğunu yazmaktadır. Yu nan Hariciye Nazınnın da, âyan meclisi hariciye encüfneni huzu rıvnda gizli anlaşmada böyle bir şartın bulunup bulunmadığı hakkında birşey söylemeroesi yukanki idd;ayı teyit eder mahiyette gibi gösteıil nektedir. Bu gazete sonunda mi sakı imza eden hükumetlerden, hususta hoşa gitmiyecek tefsirlero meydan vermemek için gizli anlaşma sartlannın neşredilmesini iste mektedir. Bursada bayram yerinde pekmezli mahallebi yiyen çocuklar Bayram tatilini geçirmek üzere Bursaya gitmiş olan Foto muhabirimiz Namık Beyin Bursada bayTam intıbalarına ait çektiği resim lerden iiçünü neşrediyoruz. ve kilo kazandırdığından bahsetmiş • tim. Vitamin D Yalnız balıkyağında ve yumurta sansında bulunur. Çocuk dünyaya bir miktar annesinden alarak gelir. Lâkin bermutat ve yahut hastalıklar sebebile ifraz olunduklanndan kaybederse de güneş ziyasının cilde teması sayesinde yeniden tesekkül eder (güneş banyosunun ehemm'yeti). Bu vitaminin tesiri kemik zâhna kar ştdtr. Gerçi kemiklerde ve bütün uzuvlarda birleşmesmi temin eder. Nite kira kışın çocuklar güneşten mahrum olduklanndan kemHcler yumusamağa ve iğrilmeğe başlarsa da yaz güneşi sayesinde düzelebilir. Hatta günesli yerlerde (Meksika gibi) yahut çok balık eti yiyenlerde (Eskimolar gibi) kemik anzalan görülmez ve dişler sağlamdır. Güne{ ziyau yerine sun'î Ultr» vi yole kullanılabilir. Lâkin suiistimal edilirse damarların cidarlan hatta cildin altı da kireçlenir. Profesör Labe b;r hastanesine ültra viyole tavsiye etmiş; babası da aleti alıp memleketine götürmüş ve çocuğa iki sene kadar her gün tatbik etmiş. Sonra çocuğu profesöre getirdiği zaman karnmm derisi altmda kireçten çakıllar tesekkül ettiği göriilmüş. Bütün bunlardan çıkan netice: Vi tammlere herkesin, lâkin bilhassa küçük çocuklann fazla muhtaç bulundu • ğu hakikatidir. Doktor Yugosıav^a Karic'^e Nazınnın seyahati KADRt RASlT Habar verildiğine göre, Yugos lavya Hariciye Nazırı M Yevtitsch (Yevtiç) bir haftaya kadar şehri mize gelecek ve buradan Ankaraya giderek orada birkaç gün kalacak, Başveıkil lsmet Paşa Hz. ve Ha riciye VeJrili Tevfik Riistü Beyle görüsecektir. Mumaileyhin bu seyahati Bal kan misakının icabatı hakkında hükumetimizle teatii efkârda bulun . mak maksadına matuftur. Eulgar murahhasları Atnaya gdıyorlar Sofya 30 (Hususî) Balkan konferansmdaki Bulgar millî grupu mn rahhasları Niş yolile Atinaya hareket etmişlerdir. Murahhaslar, Bal • kanların yeni siyasî vaziyeti hak kındaki Bulgar noktai nazarını konfeıransa arzedecektir. Hanımefendi, Kaydediniz... YAKUT ifahan gaıeteleri de g zli madde olduğu ddıasmoa istanbul Sofya 30 (Hususî) Romadan bildiriliyor: Birkaç gün evvel bir Italyan ga

Bu sayıdan diğer sayfalar: