3 Eylül 1934 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

3 Eylül 1934 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

3 Evlul 1934 = ! ALMANYA MEKTUBU Hitler ve iiçüncü devlet Hitlerin kurdugu iiçüncü devlet, h^f politikanm hesaba katması icap eden bir gerçekliktir Dresten 28 8/1934 Hitlerin A'maneli önderliğine seçilişi dünya matbuabnı binbir tahminin arkasına düşürdii. Kurudan n<jn çıka ran en keskin istidatlara terciiman'ık yapan kalemler, benüz, yorulmadı. Fakat bugün g'zlenilmiyen ve tefsir ba • danastna tahammiil etmiyen bir haki • kat vardır: Hittar, çetin ve on beş yıl sören bir politika güreşinden sonra i i ç ü n c ü d e v l e t i nasyonal • sos yalist devletini kurmuştur. Son yıllan dolduran bulanık hâdiselerin tesiri ve roKi ne oktrsa olsun milyonlara trski'ât vermek, onlan imânlı bir disiplin al tında toplamak ve altmıs altı miljon • luk bîr budunun bayrağı olmak, en mütcvazi bir sözle, ufak birsey değfld'Y. Muhtelif Avrupa parlâmentolarmda eksrriyet denilen hükumet hâdisesinin, çok defa, bir iki rey fazlasile belirdi ği düşünülürse Hitlerin muvaffakiye • tini kavramak ehemmiyetli surette kolaylaşmış olur. Hitler, zaten, adsız bir gönüllü iken, dünya savaşının siperle • rinde parlâmento eksoriyetini tehlikeli bir hukuk ve politika kurtmtusu gi bi muhakeme ediyor. Yedi arkadsş'Ie ilk politika güreştne giristiği vakit bu fikhr kendisinde sarsılmaz ve değişmez bir prensip haline gelmiştir. O, sınıfsız bir devlrt kurmak, Almanlığı yeni bir kalıba dökroek içtn eritmek istiyor. Hitler, bu dileğlne kavuşm*k içîn İbsenin kahramam Brand gibi «ya h e p , v e y a h İ ç..» diyor. Hitler, son biiyük propaganda nutkunda, ilk politika savaşına giriştiği günden bugüne değin kat'iyen değiş • mediğin! söylüyor. Evtet öyledir, Hitlerin güres yohı, güreş karakteri, gü • res ruha hiç defcismemiştir. Briining zamtumda ve o düstüktr» sonra, kabineye girmek Hitler için çok kolajr birseydi. Fakat biz, Hkleri bütün il • hamlar karsısmda dik bir kaya sertli • ğile durur görüyoruz. Sanki o, bir hep veya hiç abidestdir. fstcdiği şey, bü • tun halkı kucakhyan bir devlet, total devlettir, Böyle bir devlet ise eski fırkalarm *«ah ve eırptsHe ktrulafnaz. Kuvvetli bir *rhân, gürescî btrtabiftt, en büyük yorgonluklan yenen demlr gibi bir sıhhat, imân veren ve coşturan temtz bir söz söyieme kudreti Hitler ftdnn taşıyan cermen yalvacımn en büyük mısarlandn. Hitler, et yemez, si • gara içmez, içki kullanmaa. Belld o «ra Alraan sınırlan dtşmda mistik bir dünyanm yolcusu gibi gösteren şeyler badur. Yürekleri yeni bir kalıba dök • mek, yeni bir temel vermek istiyen bütün tarih cereyanlannda az ve çok nâsÜk bir boya vardtr. Elmde gerçekük bayrağmı taştr gibi görünen büyük modem ihtilâller bunun en pürüzsüz ör • nekleridv. Hıyar soyar gibi gerçekliği monevî ve mistik tmsarlardan soymağa çalış tnak, insanın, belki de, en tehlikeli kuruntusudur. Cemiyet değerlerinin bü • yük ve yüksek bir eriyişi gibi goze çarpan hayat; şeker gibi, tuz gibi birşey değildir ki kimyovî bir şekilde tahül edflsin ve atomlara çevrusm. Cemiyet atomlarile istediği şekilleri yaratan, bulduğu karanlığı hemen formülüne gore tahKl eden bir i ç t i m a î k i m« y a olsaydı, devlet idaresi hkınnda gidea bir eğlence basitliği gösterirdi. Bu Içtkna! simya bilgisinden ilham alan öyle ihtflâHer vardır ki hâdiselerin en acı istihzalarile karşdasmıslar ve burun lart dibindekl baykıran gerçekligi bi le görememişlerdir. Comiyet bayatm • da kaynaklanna vanlmaz pek çok yüksek ve eoşturucu değerler vardır. Bi • ze kanımızı doktüren, bizi, sırasına göre, yalmz o mistik cemiyet ebediliği i çmde yasamağa süKükliyen, içimizde görünmez bir tarih kudretinin siroseğini tutusturan şey nedir Bu ulu sorgunun önünden kaçmak ve a!ay ederrk arkaya bakmak için yalnız «mistik» de • mek kâfidir. Bu söz insan kahraman • hğmı, insanın iç yasayışuu anlamamış materiaKst tarih telâkkisinin rrlılıdır. Çünkü o, insanı tilki, çakal, sansar, poreuk gibi birsey sanır. Bugün henüz derin kaynaklanna varamadığımız ve adına yalnız caniyet değeri dediğimiz ruh hâdiseleri başlıbaşına birer gerçeklik tir. Çünkü, biz onlann tesiri alttnda • yn. Eğer bu, mistik ise, Hitlerde bu, bol bir öiçüde vardır. Hitler, realist bir ihtilâlcidir. On bes yılhk güres ve savas yolu bunu gösterir. tşbasma geçtikten ve son büyük muvaffaldyetini kazandıktao sonra Hit • krin ehemmiyetli bir politika varlığı olarmk mSnakasa edilmesi lâzımdır. O • pan jtuttöğü Hkir bugün bir devkH kur» mustur. tki milyon reyin azlığı ve çoklugu hâdisenin ehemmiyeini en ufak tarzda bile trsirlendirmez. Her yeni devlet sis'eminin garip bir taübi vardır. Büyük Fransız ihtilâlinin kurdugu devlete bütün Avrupa düşman kesil • nvsti. Sovyet Rusyasına karşı uyanmıs olan heyecan son aylarda tavsamaga basladı, devlrtler birer birer Mosko vada elçiliklerini kuruyorlar. Musoli • ninin ttalyası da ayni dünya tenkldini basmdan geçirmedi mi? Almanya, çok daha ince bir vaziyettedir. Ortada dünya savaşının yarattıgı bir vaziyet var • dır. ö y l e bir vsziyet ki, binbir nrnfaat agile örülmüştür. Bütün prensip ve fi • kir tenkidi renği altmda beliren şey de budur. Hitler, bu vaziyrtin tasfiyesi heyeoanıdır. Yirminci asır insanlan, te melsiz bir hayalden bahsedelim, baş • tanbaşa nasyonal sosyalist olsalardı, dünya savaşının yaratmiş olduğu menfaat gerçekligi onlan zümre ziimre ve renk renk, bu vaziyetten kurtulmak istiyen Almanvaya k»rşı harekets;z bırakmıyacakb. Orta zamanın büyük din vabdetleri müminler arasmda kanlı ih • tilâflar doğurmamış mıdır? Berlinle Roma arasmdaki poKtike sinirliligi prensip ve fikirden mi ileri gellyor? Biz burada bir politika sisteminin münakaşasmı yapmak fStrinde değı • b'z. Her budun, iç ülkede yapacağı ik • ttsat teşkilâhnda kendisi için uygun bulduğu sistemi seçmrkte bürdür. Onun için Almanlığm doğru bulduğu ve kurtuluşu için yalnız yüzde on noksanla seçtiği bir devlet sisteminin münakasasını gene Almanlığa bırakmak lâzımdır. Budunlar arasi (beynelmOel) iktısat münasebetlerinde bu sistemden ziyade onun tesirleri münakasa edflebilir. Hitler Abnanyasmnı en salâhiyeMi şahsi yetleri ihracatuı diriltilmesi için bugü • nön normal yollanndan aynhnak iste • mediklerini defalarca soyiemisl'rdir. tşte bizim için de en ehemmiyetli o!an sey budur. Normal yollarm saglamlıfı, herşeyden once rejimlerin büny>Ien'le olçulebilir. Hitlr.r rejimi saglam mıdtr? Son mtihabat neticesini gSrdukten sonra, btt hususta, «n kfiçük bir sHphe'ye düsmek bile doğru olamaz. Ne Avru • pada, ne de Amerikada bu kadar bu • yük bir ekseriyet toplamış bir rejim yoktur. Fransanm bütün nühısonu geçen bir ekseriyet, be'ki de, dünya ta • rihinm biricik hâdisesldir. Hitlerin kurdugu ü ç ü n c ü d e v l e t , bugün i • çin, ber politikamn besaba katması i • cap eden bir gerçekltktir. WIadimir d'Ormesson (Temps 25 ağustos 1934), üçüncü devletin coktan giime gittiğini, dördüncüsünün bile knruldugunu söylüyor. Orta gore bunun, belki, beşincisi de kurulacakbr. Biz Wladimir d'Ormessonun bu yalvaçh ğmı normalden çok fazla mübalâgalı buhıyoruz. Ve bu yanhş görüşleri sırf TurklügSn Alman elindeki büyük menfaatleri için düzeltmek mecburiyetmı duyuyoruz. Wladimlr d'Ormessona go re Hitler yeni kompromislere glrişmek •e Hindenburgurj bırakmıs olduğu yerden başlamak yüzünden üçüncü devleti kendi eUle toprağa göm mustur. Son aylarm bütün hâdiselerini gözönünde tutarsak, böyle bir müşahedenin temelsizliğini anlamakta güçlük çekmeyiz. Hindenburg ta Hitler gibi total devlet (sınıflar dısmda, bötim cemiyeti kucaklıyan devlet) tarafta • ndır. Tam manasile Hitlerin imanına nyan böyle bir tez, hiçbir zaman bir kompromis sayılamaz. Bir rejimin sersdısını böyle zayif bir manhğa istinaf ettirmrk hiç te doğru değildir. Yirminci asrm rejimlerini sarsan sebeplerin en başmda ikfasadî muvaffakiyetsizlikler gelir. Biz hatta orta zamanda da bu nun ömeklerine rasgeliyoruz. tktısat işleri uzun yıllann kucağında olgunluklanna erifirler. Üçüncü devlet henüz çok gençtir. Onun yemisini an • cak zaman verebilir. Fakat bir buçuk yıllık kısa bir zaman içindn elde edi • len neticeler hiç te ufak değildir. Mil • yonlarca işsiz, bugün, istihsal kuvveti haline gelmiştir. Türkeli gibi sulhun ve yükselişin büyük güreşine atılmı* bir ülke, dünyanın neresinde olursa olsun, sulh ve yükseliş güreşlerine karsı duy • gusuz kalamaz. tç politik'lan yavaş yavaş durulan, vaziyrtleri pürüzsüz be Hren ülkeler, budunlar arası münasebetleri için kazanılmış insanlık sahalandır. Müspet Uctısat ve politika faaliyetleri, ancak, böyle sahalarda iyi ycmişler "erebüir. Ucüncü devlet, on beş yıllık bir politika güreşinin, değernin roü • nakaşalan bizi burada a'âkalandırmı • yan kuvvetli bir imaniA eşeridir. Bu Hiçbir yoldan C Serbest Sütun Edirneye ^idilmez! Deliorman muhacirleri ve beraberierinde getırdikleri mallar h * «r *fc ^ Cumhariyet Trakya komitesinin Şıp • • kaya kurdugu tak... Bugar hükumeti Şipka abidesi için pul çıkardı Yeni iskân kanununun Millet Mec lisinde miizakere olacağı sıralarda bu mesele epeyce mevzuu bahsolmuştu. 885 numarah kanunun 10 uncu mad • (Birinci sahifeden mabat) desini devlttın yüksek menfaatleri baaltından Kral Hazretleri de dahil oldukımından daha iyi bir şekle koymuştur. ğu halde bütün Bu'gar kabinesi geç tsbu madde ahkâmınca muhacirlerin bemjstir, | raberlerinde getirmekte olduklan mal*•* ' ların beş bin liralık kısmı bilcümle rüsum ve tekliften muaftı. Bilâhare 2396 numarah kanunun muvakkat maddesile muhacirlerin gümrüklerde Oeyli Meyil yazıyor: bulunan mallarına bazı ağır takyitler «Balkan dağlarmda 4,000 kadem | konuldu; beş bin liralık miktar, mallairtifada bulunan Şipka geçidinin rın gümrükten geçtikleri yer piyasa tepesinde Bulgarlar 57 sene evvel sındaki toptan fiate göre tayin oluna Türklere karşı kazandıkları zaferi rak ve bir defaya mahsus olmak üzere tes'it ediyorlar. Bu muharebe hürgümrük resimlerile sair bütün teklif riyet ve istinlâs harbi namile ma • ve resimlerden muaf olarak ithal edilruftur. mesine müsaade olunmak suretile tahBu muharebede Bulgarlar beş dit edıldi Ve 2396 numaralı kanu yüz sene devam eden tabiiyetten nun neşri tarihinde muhacir ve mülteci kurtulmuşlardı. Bu münasebetle malı olarak gümrüklerde bıı'unan seker, Sen Nikola tepesinde inşa olunan benzin, petrol ve Inhisara tâbi mad 125 kadem irtifaındaki abidenin delere de teşmil edildi. Bu yüzden adedi küşat resmi şimdiye kadar Bulga • altmış aileye varan Deliorman muharistanda emsali görülmemiş tezahücirlerine ait takriben 1 2000 cuvalı müratla yapılmıştır. tecaviz şeker gümrüklerde 885 r>uma Iı kanunun 10 uncu maddesinden isti Kral Boris 57 sene evvel Bulgar fade ederek muamele göremedi ve buvatanperverlerinin mühimmatı tü • güne kadar da gümrüklerde bek'emekkenmesinden Türklerin üzerine yutedirler. varladıkları kayalarla müdafaa ettikleri geçidjn tepesinde 900 davetGümrükçe yeni kanun lâvıkı veçhile liye açık havada bir öğle ziyafeti tefsir ve tatbik olunsaydı muhacir malvermiştir. Şipka muharebe sahası Iarı pek çok zarar ve zlyana ma'uz üç gün üç gece binlerce kişiye ziyakalmıyacaktı. Çünkü gümrük memurretgâh olmuştur. Zairler merasimin lan Istanbul piyasasınm toptan srker en ince referruatını takip edebilmek fiatini 3536 kuruştan hesap ederek için dağlarda uyumuşlardır. muhacir başına 1 36 çuval şekeri fcümBu merasim münasebetile Bulgariik muafiyetine tâbi kılıyor'ar. l'.alburistan posta nezareti hususî pullar ki kanun vazıının maksadı eski kanuçıkarmıştır. Bunlardan biri Şipka nun mer'i bulunduğu bir zamanda yaabidesini göstermekte ve diğeri de banrı memleketlerden kurtulmak m^kbir Bulgann Türklere karşı gecidi sadile mülklerini gümrük muafivetlpkaya parçalarile müdafaa eylediğid^n temin edeceği istifadeye güvene ni »emsil etmektedir.» rek düşkün fiatleTİe ellerinden çıkar • mış olan zavallı soydaslanmtzı ızrar etmek değildi Istanbul p:yasasın^a toptan şeker fiati 35 kuruş defildir Bu fiat satıs fiaridir ve içinde birçok rü sum ve tekâlif vardiT Kanunun muvakkat maddesi mutlaktır; ve her türlü riinım ve tekâlüten muaftır diyor. Bu naıl muafiyettir kl, 35 kurustan hesap edttdiği takdirde muhac* dijbr tuccar V Fakat havayı istedtgimiz gibi tanzim ettiğimiz gün memleketler için yeni bir ihtilâî sebebi meydana çtkmıyacak mı? Parnte munteşir Maten (Matin) gazetesi yazıyor: Nihayet, biraz yağmur yağdı ve bu da çok hoşutnuza gitti. Her kuraklık mevsiminde olduğu gibi, bu sefer de, yağmur yağdırmanın çarelerioe dair mutat makalelerden birkaç tane okuduk. Tokyodan gelen bir habere göre, Japonlar bundan kısa bir müddet evvel, Kiyuşiyu adasında, gökyü • züne 1500 kadar gülle savurduktan sonra, üç saat devamlı yağmur yağdırmağa muvaffak olmuşlarmış. Ancak, bilinmesi lâzım gelen cihet, bu yağan yağmurun, top ateşinin neticesi olup olmadığıdır. Ecdadımız, yağmur yağdırmak için de, yağan yağmuru dindirmek için de ilâhlara kurban keserlertniş ve bazan, bu kurbanlar kesildikten sonra yağmur yağdığı yahut yağan yağmurunu diadjği da vakn imif» Bu hâdise ile, o boğazlanan koyun vebulunduğuau, bugün hangi meteo roloji âlimi iddia etmek cüretinde bulunabilir? Esasen, tecrübe bu baptaki hük • münü vermiştir. Eğer hatırımda iyice kalmışsa, harp esnasında epey mühim top yaylımları olmuçtu. Bununla beraber, tutulan istatistikler gösteriyor ki, en çok top atılan havalide düşmüs olan yağmurun vasatî miktarına bu too ateşinin kat'iyyen tesiri olmamıştır. Bulutsuz bir göğkten yağmur yağdırmak, *** bakışta, saçma bir tesebbüs gibi ^öriinür. Gökyüzü buIutlu olunca ise mesele değişir ve ehemmiyet alır. Zira herkes bilir ki kuraklık çeken bazı havalide, inadma boşanmak istemiyen bulutların günleıce gelip geçtiği vakidir. Bu bulutlardan doğan yarvjr tanelerini havada alıkoyan, onlann seyrini ağırlastıran kendi küçüklükleridir. Çünkü onlann sukutunu a • ğırlaştıran hava mukavemeti, dam • lanm sathile mütenasiptir ve bu satıh, damlanın sîkletine nazaran, o damla ne mertebe küçükse o mer • tebe büvük olur. Yağmur damlalan çok ufak olunca, daha alcaktaki ve binaenaleyh daha mutedil hava tabakalarına doğru indikçe tebahhur ettneğe vakit bulurlar. Halbuki damlalar büyük oldukça • ki bu, daha küçük damlaların tekâsüfünden ileri gelir keyfiyet böyle değildir. Şimdi Klimatoloji noktai nazarından bazan pek ziyade tenvenniye şayan görülen bu tekâsüfü nasıl temin ve tesri etmeli? Tecriibeler gösteriycr ki, nemli havada, i*>n adı verilen o küçücük elektrikli rrih raklar vücude getirildi miydi, bunlar işba halindeki su buharuıı kendi etraflarında, damla halinde tekâsüf ettirmek ve küçük dam'aları bir araya getirip, büyük damlalara kalbetmek hassasına maliktirler. Vaktile yapılan bir tecrtbede, tayyarecinin biri bulutların aramna elektriklenmiş kum serpmeği düşünmüş ve birçok defalar bu sure>le o bulutlardan yağmur yağdırmiğa muvaffak eHmuştu. YukarıdanKeri söylediğkniz şeylerden sonra, bu muvaffakiyet korayca izah edile^jilir. Bora esnasında, her gök gürle • mesini müteakıp, hemen daima s»ğnaklarm şiddetlerinin artması keyfiyeti de, zaten iri yağmur damlalftrının teşekkülünde elektriğin mü • him bir rol oynadığını göstermeğe kâfidir. Binaenaleyh, yağmur yağdırma nm çarelerini elektrik sanasında, o tayyarecinin tecrübelerile açmış olduğu yolda araştırmak lâzımdır. Eğer ben hükumetin, yahut hava nazınnın yerinde olsaydım, bu hususta ne güzel ve ne kolay tecrübeler yaptırtırdım! Lâkin, açık hava ile yağmuru gönlümüzün dileğine göre tanzim ettiğimiz zaman, acaba daha mı bahtiyar olacağız? Geçenlerde, s«vk ve idare edilebilen hararetin, bizim için f ennin en büyük armağanı olacağı fikrini ileri süren şair, belki bu kanaattedir. Bana kalırsa, bu şair hayalinin, tahakkuk ettiği takdirde, milletler arasmda yeniden ihtilâf sebepleri doğurmasından korkarım. Kurdu • ğu cumhuriyetten şairleri tardet • mek istiyen Eflâtun ne kadar da haklı imiş! Gerçi onun cumhuriye • ti ideal bir cumhuriyetmiş ve bunu kurmakla da, Eflâtun, bizzat en yaman bir şair olduğunu ispat etmiş! ŞARL NORDMAN Moskova Beynelmilel Muharrirler konsres* Moskovada beynelmilel muharrirler kongresi toplandığı, ve buna bizden Yakup Kadri ve Falih Rıfkı Beylerin iştirak ettiği malumdur. Resmlmiz maruf Rus edibi Maksim Gorkıyi kongrede nutuk söylerken gösteriyor. Murahhaslarumzdan Falih Rıfkı Bey şehrimize avdet etmiştir. Intihap faaliyeti arttı (Birinci sahifeden mabat) lah, Tevfik. Hulusi, Vakkas Boyler. Encümenlerin sah giinüne kadar tetkiklerini bitirrcekleri yazılmışsa da bunun kabil olamıyacağı anlaşılmaktadır. Tetkikat bir iki gü ndaha devam edecek ve biter b'tmez dePerîrr asılarak itirazlar kabul edilmeğe başlana caktır. • bu çıkan şekerlere birçok rüsum 5i demektedir? Bu rüsum ve tekâlif kanun muci bince 35 kuruştan tenzil edilecek olıırsa ki behemehal halledilmelidjr footan piyasa fiati (satiş fiati de£»il) 78 kuru«a düşer. Ithalâtcı rüccar faturalarile bu husus kolaylık'a teyit ed''ebi lir. İste, bu yan'ış yüzünden zavallı muhacirlerin 12000 çuval şekeri halen ıstanbul gümrüklerinde çürümek ve'bozulmak tehlikesine maruz bulunmaktadır. Bunun önüne geçmek icin bazı ferdî müracaatler vapılmıs ve muha cirlerin hakkı lâyıkı veçhile nıüdaraa edilemediginden reddedilmiştir. Bizim kanaatimize göre gümrük idaresinin noktai nazan vanlı«tır; toDtan fiat rüsum ve teklifli fiat değildir Böyle te lâkki edilirse, vazıı kanunun, muafiyet düşüncelerile, kanunun sarih ahkâmına muhalefet edilmis olur Aç kalmak tehlikesine maruz kalan muhacirlerden bazılan 136 cuval eıkarmağa razı oldukları vakidir. Fakat bu zavallılar gümrük İdaresinin noktai nazannı kabul etmNlerdir, demek değildir. HüVumetin geni» himayesine maihar olan muhacirler bu işin biran evvel hal ve fasledilmeslni gene hükumetten beklemektedirler. Esasen bu mallar bir miiddf't daha gümrük depolarında kalacak olur«a bilâhare verilecek muafivet hakkı dahi onlann zararlarını telâfi edemiyecek ve şekerlerin en büyük kısmı masraflara tahsis edilecektir Avukat Tanalt Mustafa Prens Jorjun izdivacı siyasî değilmiş! Türkofis mUdürü qefdi Türkofis müdürü Kurdoğlu Faik Bey tzmirden şehrimize gelmiştir. Faik Bey dün Iktısat Vekili Celâl Beyi ziyaret etmiş müteakıben Ofis şubesine gelerek meşgul ol mustur. Müteakıben de tstanbul Ticaret ve Sanayi Odasına giderek Ofisi alâkadar eden işleri tetkik etmistir. Anharada Ankara 2 (Tel"fonla) Ankarada eylul ayınm g'rmesile Belediye intiha • batı faaliyeti basladı. Ankara radyo • sunda bu akşam intifaabat hakkmda bir konferans verildi. devletin kuruluşu, dünya savaşının yarattığı vaziyete dört elle sanîanlan, belki, heyecanlara, muhte'if politika kuruntuhmna düşürebilir. Fak~t bizim böyle vaziyetl'.re kök salmış alâkalanmız yoktur. Bizim en büyük alâkamız, her ülkeye karşı olduğu gibi, Almaneline karşı da yalnız dostça olabilir. însanlığın bu yükselmis parçasında beliren islikran biz yalnız s^lâmlıyabiliriz. Çünkü, böyle bir istikrar, kültür ve 3chsat mürnsetbetlerinîn inkişah için en emin ve en zaruri bir yrfır. Balya acıcılara verilecek ücret İthalât gümrüğünde balya açıcı • lara verilen ücretlerin yeniden tes • biti lâzım gelmiştir. Vilâyet u ı n r o hukukiye toplanacak müdürünün riyasetinde olan bir komisyon bu Yeni nişanlılar otomobil seyahatinde İngiltere Kralının oğlu Pren^ Jırjla Yunan Prensi Nikolanın kırı Prenses Marinonun Yugoslavyada nişanlandıklarmı yazmıştık. Prenses çok güzel ve terbiyeli bir kızdır. Ail«ce İngiltereye bağhdnIar, Prens Nikola bu iıdivaciB siyasî olmadığuu söyleroiştir. İngiltere Kralının Prens Jorja dük payesi vermesi muhtemeldir. Şimdi nişanlısile otomobil seyahatleri yapmakta olan Prens yakında Londraya dönecek, iki ay sonra da nişanlısını götü recektir. ücretleri tayin edecektir. Komisyo • na Ticaret Odasındao da iştirak edecektir. iki aza M. NERMİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: