21 Ocak 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

21 Ocak 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21Ikincikânun' 3i* TELGBAF ÜAİBERLERI Musiki işi : 3 Yugoslav Macar ihtilâfı Macar Dış Bakanının Cenevrede verdiği beya nat, Macar gazetelerinin hükumete karşı tenkidleri Budapeste 20 Macar telgraf ajansı bildiriyor: Macar Dış Ba kanı M. Kanya Cenevreden hare ketinden evvel Macar telgraf ajansına beyaaatta bulunarak Cenevrede elde ettiği intibadan dolayı memnuniyetini bildirmiş ve demiştir ki: « Bütiin Avrupa zimamdarla • rının Macar Yugoslav ihtilâfı hakkında hec türlü müzakereden çe • kinmek arzusunda olduklarına artık hiç jüphe yoktur. Mesele hâlâ açık kalırsa bu hal barışın teşkili icin o* lan karışık işin tahakkukunu daha güçleştirecektir. Bununla beraber, Uluslar Derneğinin oldukça karışık olan teknik sistemi meselenin fimdiden kat'î surette kapanmasına imkân vermemiş ve, büyiik bnr hacim teşkil eden Macar tebligatının lâyıkile tetkiki için mühlet isten mesi üzerine, LJlusIar Derneği konseyi mutavassıt bir tarzı hal seç mistir. Macar hükumeti, Cenevre tecrübelerine dayanarak şimdiye kadar takib ettiği 1tida] siyasasının takdir edilmediğini ve Yugaslavya da bu meseleyi Avrupa siyasasında gittikçe daha ziyade kendini gös teren temayüllere uygun olarak hal arzusu olmadığını zannetmek için hiçbir sebeb görmemektedir.» Budapeşte 20 Cenevrede, Macar muhtırası miinasebetile alınmış olan kararlari tefsir eden, liberal «Pesti Kuryer» gazetesi diyor ki: «Polis tahkikatının neticeleri hakkında bir hîikiim vermek üzere, yabancı kimselerin salâkiyetini kabul etmekle, Macar hükumeti, memleke • tin işlerini çevirmek için gereken istiklâl ve nüfuzunu kaybetmiştM.» «Magyarorszag» gazetesi de, Uluslar Kurumunun gelecek defa top • lanacak olan konseyinde, Lord E denin, sureta bir raporu dinlendikten sonra hâdisenin kendiliğinden kapanacağı yolundaki resmi meha filin kanaatini kaydetmektedir. Yeni bir yol lâzım Sokak kazalarma karşı ün geçmiyor ki, gazetelerin zabıta vukuatı sütunların da tramvay, otomobil kazalarından bir veya birkaç tanesinin acı tafsilâtını okumuyalım. Halk, bu kabil faciaların karşı sında birdenbire, hiçbir muhakemeye girişmeksizin, vatmanın veya şoförün aleyhinde atıp tutmağa, onlar hakkında lânetler yağdırmağa alışmıştır. Fakat acaba daima haklı rmdır?. Mesele orada! Sokaklanmız, dünyanın pek az şehirlerinde örneğine tesadüf olunur surette dardır, dolambachdır, înişli ve yokuşludur. Üstelik, kaldmmlarına kaldınm demeğe insan utanır. Bazı yerleri parke, bazı yerleri de Nuhu nebiden kalma, Arnavud kaldırımı denilen ucube ile döşelidir. Ana caddeler müstesna, diğer sokaklarımız üç yılda bir tamir görseler, oralarda oturanlar kendilerini bahtiyar sayarlar. 1» tanbulun beledî hududunun genişliği ile makusen mütenaaib olan varidat bütçesi yakmdan biliyorum ki hepimizin gönülden istediğimiz imarı temine müsaid değildir. Yüz metroluk bir sokağın parke dö şenmesi kaça malolur? Bunu, benim gibi işin içinde bulunmuş olup ta bilenler, belediyeyi gayretsizlikle ve hüsnüniyet noksanlığile itham edemezler. Cumhuriyet rejimi kurulalıdanberi, belediyemizin başına gelmiş olanlar hepsi de azimle, hüsnüniyetle çalışmışlar ve ortaya gözle görülecek kadar imar eseri koymuşlardır. Bunu inkâr etmek nankörlük olur.. Fakat dedi ğim gibi, ta Yeşilköyden Altınkuma, Anadolukavağından Bostancı köprüsüne kadar uzanan Allahın gazabı bir hudud dahilinde, asagı yukan altı milyon liralık bir bütçe ile bundan fazla iş gören olursa, «askolsunl» derim. Onun için, daha uzun raman, bu jgayrimüsaid hudud daraltılıncaya kadar, sokaklarımızın hali belki böylece devam etmek zaruretindedir. Ve bittabi bu dar, dolambaclı ve kaldınmı bozuk sokaklar kaza vukuunu daima teshil edecektir. Gelgelelim, bu kazalann bü«bütün değilse bile, kısmen önünc geçmek imkânını daima bulabüiriz itikadındayım. Naaıl mı?. Arzedeyim. Bir kere, belediyemizin, kazalann vukuuna mâni olmak için almış veya almakta olduğu bazı tedbirleri, bilâkia kazalan teahil edecek mahiyette olduğunu söylersem buna şaşmayınız. Ezcümle, tramvaylarm demir parmaklıklı kapılarını, tramvayın hareketinden sonra kapalı tutmak mecburiyeti bence bir hatadır. Zira, canına anlaşılan pek fazla kıymet vermiyen halkımız, ve bilhassa çocuklarımız, eskisi gibi gene hareket halindeki tramvay araba Iannm basamağına atlamokta ve derhal açıp ta içeriye giremeyince, uzun müddet ofada ve çok tehlikeli bir vaziyette asılı kalmaktadır. Polis, kendilerini görüp te in dirinciye kadar, bu adamlar düşmek, geçen bir otomobilin altında kalmak, çamurluğu ile sıynlmak, elektrik direğine çarpmak gibi bir çok müessif kazalara maruzdurlar. Istanbul tramvay arabalannın bugünkü seklile bu parmakhklan kapalı tutmak, bu itibarla doğnı değildir. Üsküdar halk tramvaylarının çok güzel ve iyi düşünülerek yapılmış vagonlan aehrin diğer yerlerine de tesmtl edilirse bu mahzur ortadan kalkar ve tehlike de ayni zamanda bertaraf olur. Diğer taraftan, dikkat ettim: Bilhassa sular karardıktan sonra, caddelerden geçen otomobiiler, sürati tahdid eden belediye emirlerine pek te riayet etmiyorlar. Hele tramvay duraklannda, in:p binen var mı, asla kale almadan, arabalarını son hızla sürdükleri daima görülür şeylerdendir. Sonra, asıl, en büyük derd, dükkândan eve, evden dükkâna bedava gitmeyi adeta bir izzetinefis meselesi yapan çırak makulesi çocuk* lar.. Bunlar yakalandıkça sıkıya konsa, ibret verici cezalara çarptırılsa, acaba bir daha bu veledler, arabaya asılmak cür'etini gösterirler mi?. Caddenin bir tarafından öbür tarafına verevliğine geçmek jstiyen, dalgın dalgm yolun ortasmdan giden, durup ta saatlerce sohbet e den sosyal terbiye mahrumlarına ne diyelim? Ezilen, yaralanan, zayallı çoförlerle, vatmanlann baçla Liman ve Rıhtım idaresi kadrosu Memurlara yeni vazife taksimi yapılîvor Liman ve Rıhtım idaresinin yeni memur kadroları hazırlan • maktadır. Mü • dür Ali Rıza bir kaç güne kada; yeni kadıro ve teşkilât projesi ni Ankaraya gö türecektir. önümüzd e k şubat ayındamalî senebaşı o • lan hazirana ka Genel mudur Att dar muteber olaRVM Çevik cak olan bu muvakkat kadro U« eski Liman Şirketile Rıhtım Şirketînden yeni idareye geçen meraurlara bu teşkilâtla tatbikına geçilecek olan yeni servislerde ehliyet ve kabiliyetleri gözetilerek yeniden va« zife verilmektedir. Muvakkat kadro ile her hangi bir tensikat mevzuubahs değildir. Yeni kadro ile bir umum müdür muavinliği ihdas olunmakta, eski şirketlere aid olan umumî kâtiblikler kaldmlmaktadır. Aynca Liman ve Rıhtım islerine aid bazı yeni tes* kilât ta vücude getirilmektedir. Bu muvakkat kadronun tatbikından elde edilecek tecrübelerle önümüzdeki mayıs aymda şirketin bir senelik daimî kadrosu yapılacaktır. Yeni idarenin müdürü Ali Rıza, Liman ve Rıhtım islerinin lüzum suz formalitelerden kurtarilmasi iki ise aid muamelelerin tevhidl için tetkikler yapmaktadır. Şimdiki halde nhtım tarifeleri eski (irket mukavelesindeki esaslara göre tafe» bik edilmektedir. lleride nhtım ücretleri ile tstanbulun rıhtım îhtiyaci ve antrepolar işi bazı mütehassısların iştirakile ve uzun uzadıya tet kik edilecektir. Galatadan Boğaziçine kadar ik! kıyida nhtimlar yaptinlması, nh tım olmıyan yerlerden nhtım pa rası alınmaması hakkında şimdilik verilmis hiçbir karar yoktur. Yeni idare gjimrük muamelesine tâbi o» lan her nevi eşyadan rıhtıma çıksın çıkmasın r|Stım ücreti almağa devam etmektedir. Liman islerine aid ücretler de mar{ ayından itibaren yeniden tes* bit ve tatbik edilecektir. İstanbul musikisini cihan musikisile telife imkân yoktur. Onu kendi haline bırakmak zaruridir. Yazan: Halid Ziya Uşakhgil Bir mukayese: tstanbul musikisini cihan musikisinin ku<~allarına uydurmak ve ona mümkün olduğu kadar yeni bir çığır açmak için ötedenberi çahsanlar oldu. Saray hizmetine getirtilen garb üstadlarından Guatelli, Aranda gibileri, Avrupada tahsillerini yaptıktan sonra burada yerleşip kalan Radeglia, Mercenier kabilinden musiki muallimlcri oldu ki tstanbul musikisinin pisrevlerinden, şar.kıla nndan birkaç parçayı alerak fü tura müncer olan bir tecrübeden geçirmek istediler. Buniarı, aynen, ölçülerine, ezgilerine sadık kal • makla beraber kendilerine refakat edebilecek perdelerden zinetler koyarak, ilâveler yaparak harmoni • sation usulüne uydurmak, hatta biraz daha ileriye giderek ve esas lahni muhtelif âletlerin yer yer iftirak eden süslerile çerçeveliyerek orchestration lutfundan müstefid etmek istediler, ve daima menfî bir neticeye vasıl olarak nihayet cihan musikisine kası muannid bir isyan gösteren bu büsbütün aykın san'at eserini kendi mahiyeti içinde mahsur kalmağa terketmek suretile nev«nid oldular. Bu öyle bir tesebbüs idi ki yuvarlak bir cismi dört köse müstevi bir cismin üstüne her ta • rafından yapıstırmaga kalkısmak, biribirine zıd iki kimyevî maddeyi mutlaka inhilâl ettirmek için uğ • raşmak kabilindendi. Bu tesebbüs* ler arasinda meshur nihavend pişrevini hatırlıyorum ki bu tecrübeden geçtikten sonra sadeee ve en hafif tabirle gülünc olmustu. Asker bandolannın arasıra meselâ Auberin La Muette de Porticisi yahud Heroldun Zampasi «Ouverture> lerinden sonra: Camı afkın içtim oldum suzkıâk Yahud: Hiç seni sevmeyeni sevmede lezzet mi olur cudiyeti iddia edilen ve galiba zorla icad olunan yanmın yarısı sesler de ilâ/î olununca tstanbul musikisinin nasıl düğümlerle körlenmis bir yumak haline geldiği anlasılır. Buna mukabil cihan musikisinin yirmi dört • bazan mineure perdelerin kabul edilmiş diğer sekillerini zikretmeğe lüzum yok perdesinde ârızalar vukua geldikçe • ki tstanbul musikisinde bu ârızalara ayn bir makam payesi verilir bunlar bir yahud iki diese veya bemol ilâvesi suretile iktifa olunurken biz karısık bir usulün bitmez tükenmez dolasıkhkları arasinda saşırır kalırız öyle ki tstanbul rausikisini yazmağa tesebbüs edenler bu isin içinden nasıl cıkacaklanna çare bulamamıs • lar ve dünyanın hiçbir yerinde gö rülmiyen bi« usulü kabul ederek bazan anahtara diesele beraber bemol isaretini koymak garabetini göstermislcrdir. Erbabı şu kısa tarifi zîhinlerinde genişleterek mahzurun ehemmiye > tini takdir edebilirler. Cihan musi • kisile ikinci muhalefet ölçü mese lesidir. Bestelerde, pişrevlerde kullanılan ve bir bastan bir basa uzun bir ölçü zinciri teskil ederek bes tekân kıskıvrak baglıyanları bırakalım, sarkıların hemen hepsi ak • sak, sofyan, devrihindi, velhasıl ne olursa olsun, daima topalhyan bir yürüyüstedir. Meselâ tspanyollannkine benziyen garb eserlerinde bazan aksayan ölçüler, gene cihan musikisinin ölçüsüne uydurulmak kabiliyetini gösterirken bizde bu topal yürüyüs büsbütün baska bir ayrılık gösterir. öyle ki yazarken bile öl • çüyü isaret etmek için hiçbir yerde görülmemis bir sekil kabul olunarak meselâ 9/8 kabilinden acibeler icad olunur. Bu iki mahzurdan daha mühi.m • mini nesidenin ölçü cüzülerine tevziinde buluyorum: Bunu yan ile kısaca anlatmak epeyce zor ola • cak, bunu anlatacak olan en iyi ve kolay çare, cihan musikisinden meselâ Schubertin, Haydnin bh* neşidesmi, yahud her hangi bir cava • tine, bir romanca, bir serenade parçasım yazılmif olarak göz önünde tutmak ve bunu şarkılardan biri nin yazılmıs suretile mukayese etmek tir. Görülecektir ki cihan musikisinde neşide bazan geniş, ba • zan sık, ara sıra ve gelişi güzel sükutlarla uzanıp giderken Türk sarkısı hep kısa kısa ve biribirine bağlanıp kıvranan, hemen daima crochelarla, nadiren sükutler arasinda mütemadî terennümlerle uzanan bir silsiledir. Hatta ekseriyet üzere bunlan yazanlar crochelarla kanaat edemiyerek terennümlerin ea ince teferrüatında da muganniyi hapsetmek için ikizli, üçüzlü, dördüzlü crochelar işaret etmeğe lüzum görmüşlerdir. Sarkı artık serbest bir saniha değildir. Matlai, nakaratı, meyanı ölçüsünün her kücük cü zünde, hatta sükutlerinde, hatta en ufak terennümlerinde biribirile mütenazır bir örgüdür. Bestekâr güftenin veznini bile nazarı itibara almıştır. Meselâ güftenin vezni: (Fâilâtün mefâilün failün) ise bunun her parçası bestenin her cüzün* de • matlada, nakaratta, meyandaayni yerlerdedir. Sanki küçük küçük ve renk renk çivilerin müsavi fasılalarla biribirine eklenip yapif • tınlmasile yapılmış bir resim... Başka hususiyetlerine girmeden şu üç mahzur anlatmağa kâfidir ki tstanbul musikisini eman musikisile telife çalısmak imkânı yoktur; onu kendi halinde, kendine mahsus san'atinde rahat bırakmak ve musikide keşayiş ufkunu baska bir yerde aramak zaruridir. Japonlann kendilerine mahsus bir usulle büyük ağaçlan cüce yaptık lannı, onlardaki namî kuvvetleri» demir çemberlerle mi, usareyi kurutan şınngalarla mı, her halde kendilerine mahsus garib bir usulle tevkif ettiklerini biliyoruz. Böyle serpilip büyümek istidadını kaybeden ağaçlar belki bir san'at eseri • dir, fakat artık onlardan fıtrî te nemmüv kabiliyeti bekletnemelidir. tşte tstanbul musikisine bu na • zarla bakmalıdır. O halde ne yap! malıdır ki Türk musikisi de cihan musikisine iltihak etsin ve Türk halkı da cihan musikisile Ulfet peyda eylesin?.. ınnraıı»millll|]niHIIHIinilll(l|[m[IIHi:illlllllllıramııımn.m,m Amerikanm haricî ticareti M. Ruzveltin müşaviri miihim teklifler yaptı Vasington 20 M. Ruzveltin haricî i*ler için hu»u»î raüsaviri M. Beck, M. Hull tarafından diişnülen en ziyade müsaadeye mazhar mil l«t usulünün kayıd»ız vs şartsız olarak tatbikinden vazgeçilmesinit döviz ticaretinde tahdidat koyan hiçbir milletle ticar^t muahedesi yapılmamasınt ve hükumetin haricî ticarete daîmî »urette yardun et mesini ktemi»tir. Ankar» 20 (Telefonla) tstanbul Sariyer kazasina tâbî Keçibargaz na hiyesi köylerile birlikte Beyoğlu kaza* sına bağlanmiştir. ((Barış, sabır ve irade işidir» M. Lavalin Izvestiya gazetesîne beyanatı Cenevre 20 Fransız Diş tsleri Ba* kanı M. Laval, Izvestiya gazetesinin Cenevre muhabirine beyanatta bulun • muş, Sovyet ulusunun, Uluslar Kuru • muna Itihakinın bir şark misakı akti • ne yol aetiginı kaydederek demiftir ki: « Bircok aylardanberi alâkadar hükumetler bu misakın unsurlannı tetkik etmektedirler. Hepimiz için «her hangi bh memleket bir tecavüze kalktftığı takdirde bütün sulh ta raftarlarraı karsısmda bulacaktır» demenin zamam gelmiştur. Litvinofla ben, resmî bir veaika ile bu işi iyi bir neticeye isal etmek hususundaki azmimizi izhar ettik. Bizim ümidlerimiz bosa çıksa da, miifterek temayüllerimizi tahaldcuk ettirmek, barıs teminatlarmi artırmak için faaliyetlerimiz* devara etmek* ten geri kalmryacagız; ben buna kaniim. Banş sabtr, ^ecaat ve irade eaeridk. Ljtrmof «barif kayrikab&i tecezzi • dir» dedi. Fikrimizi ifade etmek için btmdan daha iyi bir tâbir bulunamaz. Şark misakı projesinin tahakkuku • na uğrasmakla beraber Musolrai Oe ta • mamea mutabık kalmif oldugurauz noktai nazarlan da tahakkuk ettirmege çaLsacağiz. Genel emniyet, herkesin teş rflü mesai hususunda aznine bağh bir şeydir.» Keçiburgaz nahiyesi Devlet şurasında tayinler 20 (Telefonla) Devlet Şurasinda açılan başmuavinlige bîrrad sınif muavinlerden Zihni onun yerine de ikinci sinıf muavinlerden thsan ter* fian tayin edümişlerdir. Bafra 20 Halkevi soysal komhesi Bulgaristandan gelen muhadrlere bir yardım olmak üzere iki müsamere ha zirlanustır. Bafradaki muhacirler Gümrük muhafaza teşkilâtının satın alacağı tayyare Ankara 20 Gümrük muhafasa teşkilâtımn tatın • alacağı tayyare için teskilât mensubları tarafından Cenevre 20 M. Bek, Macar Dı* 1 ss ay içinde toplanan 7,000 Hra sarı tileri Bakam M. de Kanya ile Muhafaza umum kumandanlığınca Danzig yiik*ek komiseri M. Lesteri, Türk Tayyare cemiyeti umumî merTitülesko ile M. Lavali kabul et • kez veznesine teslim edilmiştir. ' miftir. Cenevre 20 M. Laval, bugün Parise dönmektedir. Cenevredeki görlişmeler Ankara 20 ttalya ile aramizdaki ticarî anlaşmanın müddeti dün akşam bitmiştir. Her iki hükumetin muvafa * katile bn anlajma bu sabahtan itibarcn mer'i olmak üzere dokuz ay daha temdid edilmiştir. Keyfiyet telgrafla gümriiklere bildirilmiştir. Türkiye Italya ticarl anlaşması Amerikada slâh kaçakçılığına karşı tedbirler Mesia 20 Silih kaçakçılifina mânî olmak için Amerika hududunda 40 tayyare nöbetle muhafaza hizmetini temin etmektedir. Ankara 20 Ankarada yapıl • makta olan polis ve jandarma mektebi birkaç aya kadar bitecektir. Bu mekteb bittikten sonra bir de Polis Enstitüsü vücude getirilecektir. Enstitüde zabıta islerinin tek nik kısımları gösterilecektir. Bun • dan sonra Enstitüde tahsil ve tetkik devresi geçirmiyenler emniyet işlerinde idarî vazfe alamıyacak • lardır. Bir polis enstitüsü kurulacak Harbiye mektebinin Ankaraya nakli Bulgar iç siyasası değişiyor mu? \Baş tarajı birinct tahife&e} etmeği kendimize bir borç addedi yorum Bulgaristantn en yakın bir komsusu sıfatile Türkiye, Bulgari*tanm hakikî vazîyetini en iyi bildi • ğinden bizim tezimizin doğruluğunu teyid etmistir.» Diğer taraftan söylendiğine göre, Bulgaristanm malî vaziyeti hakkında verilen bu karar Bulgaristanda mü » him siyasî hâdiselere sebebiyet vere • bflecektir. Bu münasebetle bazi meba* fflde askerî birliğtn umumî kâtibi ih • tiyat miralay Damyan Velçefin ismin • den bahsolunmakta ve kendisine bü • yük ümidler bağlanmaktadtr. Ankara 20 Yenişehirde yapılmakta olan Harbiye mektebi bina s m « tamamlanmasma az bir za • maa kalrm>tır. Hazirandan sonra ntekteb yeni binasına nakledilecektrr. Yunanistanda âyan întihabatı Atina 20 (Hususî) Bu sene eylulde müddetlerini doldurdukları dolayısüe üçte bîri için yeni intihabat yapılacak âyan azasının 14 nisanda intihabı yapilmasma hüku • metçe karar verütniştir. Hükumetin bu acelesinin sebebi bugünkü ah • val hakkında ahalinin arzusunun BulgarUtan Türklerini belli olmasjdır. Cenevre 20 Her iki taraf, 1908 tarihli andlaşmanm beşinci maddesi esası üzerine doğrudan doğruya müza* kereye devam etmeği ve müzakerat esnasinda yeni hâdiseler çikmaması i • çin lâzım gelen talimatı vermeği mektubla taahhüd ettiklerinden, Uluslar Kurumu konseyi İtalya Habeş ihti • lafmm tetkfldni hususî toplantumda resmen tecfl etmistir. sevindiren Şarkılanm tutturduklan isitilir • di, o zaman şarkının asıl ezgisini raeselâ cornet * piston yahud hauthois soluk soluğa çıkarmağa çalt • şırken bütün bakır ve tahta âletler araya sokulmağa çalısan pest perdelerden onlara eesaret vermeğe, ve aksıya aksıya boslukları doldurmaya uğrasirlardt ve bu öyle bir fecia teskil ederdi ki musiki zevkinden biraz nasibi olanlan kulaklarını tıkamağa mecbur ederdi. Ne için bu böyle olurdu Bunun sebebini ihtısas erbabt elbette fen dairesinde izah edebilirler. Bizler, bu satırlan yazanla onların okuyucuları arasinda büyük bir ekseriyeti teskil edecek olanlar, bunu fennen izah edemesek bile müsahedeleri • mize ve hatıralarımıza müracaat ederek sathî fakat sathî olmakla beraber kâfi bir derecede anlıya • biliriz. Kısaca kaydedelim: Bu musikinin cihan musikisile tam bir ztddiyet teskil eden vasıfları var: Her seyden evvel makarr.. Bütün dünyanın kabul ettiği ses perdeleri bizce muteber d.eğildir. Seslerin ihtizazlan, perdelerin biribi rine nisbetle tenasüb ve tevaltsi fenni bir ölçü ve tartıdan geçirilerek bütün dünyada majeure ve mineure diye iki sınıfa ayrılmıs ve tam seslerle yanm seslerin adedi on iki olusuna nazaran nihayet gamme silsilesi yirmi dörde hasredilmis iken bizde bu basit ve fennî usul kabul edilmiyerek pest ve tiz perdelerin her birine başka bir nam verilmis ve bu perdeleri mesned ittihaz et tikten sonra lahnin surada burada gezinmesinden tevellüd eden ta havvüllerin her biri başka bir makaaı addedilmiştir, öyle ki bu usul neticesile makamlann sayısı zihinleri saşırtacak kadar artmış ve her hangi bir bestekâr bir değişiklik getirip te ona bir de ad takacak olursa daha ziyade artmak imkânını almıştır. Meselâ rast perdesinî mesned itti • haz eden bir neşide filân ve filân per*deler arasinda dolaşırsa ona su, filân ve filân perdelerden geçerken meselâ evce de uğrarsa bu, namı alır, ve bu suretle her hangi bir makamda bir beste vücude getirmek istiyen san'atkâr onun daracık da iresinde sanihasının cevelânlarını hapis ve zaptetmek mecburiyetin de kalır, Buna bir de nasılsa mev nnı ekseriya belâya sokan bu a damlar da polisin pekâlâ müdahalesine uğramah, derhal tahsil olunacak bir para cezasile akıllan başlarına getirilmelidir. Bunlar para ile pulla olacak şeyler değildir. Hududun darlığı genisliği ile de alâkası yoktur. Azıcık himmet ister! Ereumend Ekrem TALU Italyan Fransız ekonomik münasebatı Roma 20 Milli façis* fed"eras yonunun çıkardığı cEl Sole> gaze tesinde, Ulugio Buçelli, M. Lavalin Romaya gelmesinden önce baslıyarak urlaşmalarin imzasından sonra biten ve Fransa • İtalya arasındaki ekono • "•ıik müasebetlere daîr olan çok alâka uyandrncı röportajını bitrriyoti Bu yazı, iki memleket arasrndaki dostluğun, tazelenmesile gerekj Fransa ve gerek ttalyada hissoru nan nikbinliği tebarüz ettirmekte dir. M. Buçelli, 1934 yıh içerumdel Fransız Alman ticaretinin pek az olduğunu göstermekte ve aralann daki ekonomik ve bilhassa ziraî mü* cadelenm bitmesini tavsiye etmektedir. Lehistanda bir ze'zele Varşova 20 Yerin altmda vukn bulan bir zelzele, Katoviçte 600 metro derinliğinde bir maden ocağini çökert» miştir. Toprak altında kalan yedi ameleden dördü kurtardmıştir. Dünyayı İdare ecten GizLi eller Dünyayı idare eden hükumet reisleri, devlet adamlan, büyük diplomatlar filân değildir. Bunlar, arka perdede çalışan gizli ellerin kuklalarıdır. Dünya hadisatının hakikî mes'ullen, el altından gizli çahşanlardır. Bunlar kimlerdir? Bu gizli elleri tanımak istiyorsanız, müessesemizin neşrettiği «Cumhuriyet Almanağn) nı alınız. Orada her memleketin siyasetinde amil olan gizli eller teşhir edilmiştir. Almanakta bundan maada, her gün, her vakit, her yerde arayacağınız malumatı bulacaksmız. Cumhuriyet Almanağı Türkiyede ilk neşredilen Almanaktır ve adeta küçük bir ansiklopedidir. Bütün kitabcılarda ve bayilerde bulunur Italyan Habeş ihtilâfı Bundan dört ay evvel Georgiyef kabinesi tarafından Petriçe sürğün edi • len Bulgaristandaki Türk gençlerinin Turan Cemîyeti Umum Reisi ömer Kâfif dünden itibaren serbest bırakılmıs • tır. Hükumetin bu kararı Bulgarutan Türk'eri arasinda iyi bir tesir yapmiş • tır. Kabinenin BulgarUtan Türklerine karsı şundiden sonra tatbik edeceği anlasilan bu yeni dahflî siyaset Bulga • ristan Türklerini sevmdirmiftir. bir hareket r HAÜD ZİYA VŞAKLIC1L N Senenin edebî hâdisesi Şüphesiz Reşad Nurinin «Cum • hurîvet icin hrzırladığı romanı olacaktır. Gökyüzü

Bu sayıdan diğer sayfalar: