21 Ocak 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

21 Ocak 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Memleket Hİkâyeleris Gömülen kusur Yazan t Fcridun Osman Hadi zibar, it soyu! Babalar çocuklarinı yalniz bir gözle görürlermis, analan öliince o da ka panirmis, derler. Altı yafina batma dan sığirtmacin yamaklığina kaülan Hüseyincik te bir daha ne baba yüzü, ne rahat gördü.Yağar yağmur, eser rüzgâr siğir başinda süründü, tarladan çirpı çekti, dan tarlasıada ku* tasladl. Sirtı üzülüp düsmüstü. Ona bakmak istiyen akarabalarinı da babası tersle yordu. İyi havalarda amcasinin kizi Pembe bu bir tek çamaftn ağlı ya ağlıya yikayiverirken; Hüseyincik ambarda çirilçıplak, bir keçeye bürü nüp ebisenin kurumasinı bekliyordu. Çocuğa bir bitkinlik çökmüştü. Nasil korunulacağim bilmedikleri büyük firtinalarda fuursuzca, çalılıklara sokulan hajrvanlar gibi olmustu. Hiç konuşmuyor, ne denilirse ya piyor ve mütemadiyen düşünüyordu. Akşamlan yorgun argJn eve doniince analığuun kapi önüne biraktıgi bir parça ekmekle yoğurdu yiyor, öküı dammdaki kerevete kıvnlip yatiyordu. Şa fak sökerken de Güllizarm vaygarasile uyaniyordu: Kalk, gün yamacı aştı, öğleye gadar mı uyuyon, pasaflı garmın oğlu; cavur tobumu! Akşam, sabah da • yaktan iki tayinı da vardı. Arbk yavas yavaş seldzini boylıyan Hüseyincik «herşeye dayanip gidece • ğim, yalniz anamın kemiklerini sizlat» masa..» diye düşünüyordu. Köyde ona admıyan yoktu. Adına babah öksüz takmiaUrdı. Lâkin neylersin ki kadın hırsı bir kere Sadık çavuşun gözlerini perddemişti, ocagimn bu bir tek gültinü göremiyordu. Ertesi kiş pek yaman basladt. O • vey ana ondan müthifi. GUnden güne cadalozlasan kadin; Hüseyine rakip bir çocuk ediaememenin acumı da yavrudan çtkariyordu. Hüseyin bele son aylarda çöpe dönmiistfi. Eş dost baba* sinı yumufatmaga özendüer, «ço • cuk pek dltagınz ( 1 ) , kış ta kötü geldL Azidk dinlendirsen, bi yol doktora bakıtsan iyi olur, sonra büsbütün elden gtdecek..» Sadık Çavuşun kalbi odHm kesilmifti, oyus köpeğinden bahsedilen bir oeleb gibi: « Geberirse gebersin. mal b« nim, sfza ne oluyor?» diye edrtfh. Hüseyincik, bes gündür ne sıgıra, ne tarlaya gidemiyordu. Çocuk yemeden de kesilaoiştü AnaJıfı, . ille kaldırmak içtn kaburgalannı tek • meledikçe içinden, çürük agaç kovuklarııun verdigi ha.zu aesler çıkryor v« yavrucak duyurmaktan korkarak haitfçe inliyordu. Gülli zar, elleri belinde, guya vak'alarla alâkadar görünerek Hüseyne yiiz vermis olmamak içio ocağa bakan babasina bagınyordu: Domuzluğundan vallani, bir •eyi yok. Südünü naaıl belli etsin ya igri en*e... Ertesi gün Güllbar «Hüseyin ka•abaya gidif» bana kına getirsin» diye tutturdu. Nazlı teyzegil gelin kavuşturmağa geleceklerdL O da taze gelm aayüırdı, kınasız ellerile on • laruı yanına nasıl çıkardı? Sadık Çavuşun nedense merhameti tuttu «çocuk halsiz, hava karlıyaeağa benxryor, beo gideyim bari> dedi. Fa • kat kadın keatirip attı: «Esek kadar oğlun varken sana dHiames.» Hüseym sendeleye sendeleye kalktı. Halmde olani da, olacagı da go ze almıslarm metaneti vardı. Birsey söylemedi, sızlanmadi. Bos *»eği dibek taşının yanına cekip bindi. Bir defa, bo« gözlerle babasina, öveyi anasina baktı, ve yola düzüldü. Kasaba iki saat tutuyordu. Hü • seyin çarsıya girdigi vakit hava iyid"en iyiye pusarmıs, tektük kar at•mağa baslam»t*ı. Çocuk titriye ritriye merkebden indi, disleri çatır lerinden çtkan evraktan itminin Harri Stov olduğa anJaştltyor.*. Tim hayretle tekrarladı: Harri Stov, ha... Evet, o... Bu iae «iz de saşınız, biz de saaahm. Madam Daneyin üzerinde vasiyetnamesini taşıdığı Harri Stov.. Bizim çesedini gölde aradığımiz Harri Stov.. Belçikadaki memurumuz bu telgraf tan sonra bize cesedin cebinden çıkan bir mektubu da telefonla o kudu. Size bu mektubu da göstereyim mi? Rica ederim. Skotland Yard reisi zili çaldı. Içeri giren hademeye: Müfettiç Smite gidip sorunuz, dedi, Belçikadaki cesedin üstünde bunlunan mektubun kopyası kendisinde mi? Mister Kunley, hademe dışarı çıkınca Time sordu: Connitim isminde birini tanıyor musunuz? Hayır... Saktekâr v^ yalancı bir hayduddur. Siz kenJisîni bir defa gör DÖrt yaşiıu yeni bitiriyordu. Onu bir gün amcatmin kizi kendi eylerine götürdü. Akşam döndüğü vakit ana staın, aylardir yattığı yatağı bos buldu. Ondaklan kıvnldı, göz pınarlan nemlendi: Anam nerede? diye sordu. «Gelin oklu Hüseyin, dediler, baş • ka köye gitti.» Kavrayamadı. Evli bir kadınla gelinliğin aykırıhğinı düşüne miyordu. İnandı. Fakat kirıldi; gelin olacak, başka yere gidecekti de ona neye haber vermemiştı? Neşesi kaçtı. Eve ber girişte boş yatağin yerine bakiyordu. Belki anası ansizm geliver • mistir, diye.... Akşam üstleri kiiçük dirseğini kulübenin efiğine dayayıp uzaklara daliyordu. Eskiden bu saatlerde anası ono çağınr, kucagma alir, «bu gün de ortalık kararmadan, diinya görile, bir daha sarılayim Hüseyinim» derdi. Kendini simsikı bağnna baıtığı siralarda anasimn göğüs sarsmtismı, sarı saçlarina yaşlar dökiildüğünü du • yar, sebebini anlamazdı. Bütün analar çocuklarmı böyle sever sanırdı. Artık çam kabuğundan yapilmis de» vesi, çipılardan çatılmıs atı ile oynamiyordu. Durup dururken gelin olmaDin da münasebeti mi vardı senki? Dört bes ay sonra Mehmedgilin 1b • rahim dayı ölmüstü. Hüseyin onun tabuta konulduğunu gördü, iri gözlerile deria derin bakfa. Amcasinin kizina sordu. Kiz boş bulundu: Geiin oldu Hüseyin, baska kö • fa gidiyor. dedi. Çocuk beyninde flk istifham çaktu lyi emmelik crkek gelin olur tnu? Hem de çok goca. Ona ak ke•eye neden koydular? Ku batajim anladı, lâkin kaçamak yapacagma doğruyu anlattı. Hüseyin bu hftdueyle anasıninkini raukayese ederek acı hakikati anladı. Gönlüne ilk düğüm vurulmustu. Amcesinin kııı o BU bir sene sonra gene bir gün evlerine götürdu. Hüseyincik kimseye birsey •oylemeden tasalandı. Evlerinde ge • ne bir fevkalâdelik oluyordu, her • faalde. Bu sefer de ihtimal babası 61nüf olacaktı. Lâkin ertesi günü eve döndüğü zaman gözlerine inanamadı. Babası sağdu Ortahkta epey değisik • Kk te vardı. Her taraf yeni eşya ile dofenip dayannustı. Memigilin Gülli • *ar da üst bucağa geçip babasüe ya renlik ediyordu. Hüseyine onu «yeni anan» diye tamttılar. Çocuk kadına inceden inceye baktı. Onda anasina benzer hiçbir iz yoktu. Soğuktu. Hem neden yeni bir anası olacakh; giden geri geİmiyecek olduktan kelli. SevinmedL Halbuki alh ay evvel babası yeni bir inek aldığı zaman o kadar boslanmısh ki gülmekten ağzı kulaklarina varmiftı. Sadık çavus oğlunun gözlerinde tu tuşan isyan manasini sezmis gibiydi. Küçük Hüseyini kucagma aldi: Oğlum, dedi, anan gittikten sonra çok rezfl olduk. Bize Anı abladan baska bakan bulımmadı. Ben de Gül lizan sana ana olsun, diye aldım. Hem bak sana neler getirmts Hüseyin..» KBçfik bir bobçadan bürümcük gömlek, maviye boyanmiş patiska don, iki tane çevre, bir kirmızı pabuç çıktı. Hu•eyin, nezaketsizlik olmasin gibi, onlan isteksiz isteksiz eline aldı, evirdi çevirdi, diisündü; bir babasmin, bir jrabana kadımn gözlerine baktı. Sonra bepsini gömleğinin etegine doldurarak Güllizarm önüne götüriip boşalttı. Anamın sandığmda benun herse* yizn yar, dedi, sonra babasina dönerek bağırdi: Bana bu pusatlan getirdi diye mi «Vn kizim anamın yerine kodun da buraya getirdin? Ve gözlerinden iki nehir boşanarak disanya firladı. Aksara Hüseyini aşagı ağd yolundan ko'yraler bulup getirdiler. Güllizarm gözleri yumruk gibi sismi'ti, babası surat ediyordu. Yemekten sonra hiç koBUfulmadL Güüizar kapmin önüne bir fflte 3e yorgan firlattı ve Sadık çavus Hüseyine sSylendi: Bulgarlar Romanyadan Mülhakatta seçim bugün Dobrucayı istiyorlar! de devam edecektir «Dobruca hiçbir vakit Romanyanın olmamıştır. Ikinci seçici intihabı bitti Farih haksızhğa dayanabilir, fakat yalana aslâ!» («a* tarafı birtnct sahifede) mektir. M. Tataresko nutkunda söyle diyor: « Bizden yer istiyenlere haber verelim ki, ne bir can ve ne de bir parça yer vermiyeceğiz!» Bu nutka Macarlar nasıl ister lerse öyle cevab versinler. Bizi de alâkadar etmesi itibarile bu sözlere cevab verirken iki memleketin kar» filıklı menfertlerini göz önünde bulunduracağız. M. Tataresko: <Arazimizden bir parçasını vermeyiz!» diyor. Tarih haksızlığa dayanabilir, fakat yalana asla. Dob • ruea hiçbir vakit Romanyanın olmamıstır. Berlin kongrestnin zabıtlannı tetkik edersek, bu kongrede bulunan Romanya murahhasınin su sözlerini okuruz: « İçinde Rumen bulun • tnıyan bir arazide bizim isimiz yok» tur. Dobruca bizim için yabancıdır; burasını istemeyiz.» Bu tarihf haki» katten baska 1913 senesinde R© manya Dobrucayı istilâ ettiği zaman burada 187 bin Bulgara karşı yalniz (2240) gezginci Ulah bulun mustu. Tunanın iki sahilinde yasıyan bizler kardeş gibi yaşıyabilmek için cenubi Dobrucanın mukadde ratı hakkında anlaşmalıyız. Bunun için de 1913 teki Statükonun iadesi ve burasımn iyilikle BulgarUtana verilmesi lâzımdır. Bununla Romanya hiçbir sey kaybetmez, bilâkis Bulgaristamn minnet ve raüttefik * liğini kazanmıs olur. Biz simal komşumuza karşı olan düşüncelerimizi açık söylemeyi faydalı buluyoruz.» iCumhariyM 2\ lkincikâouo Sağda Cihanğîrde, »olda Fenerde Fethiyede intihab... \Baf tarafi birinci sahifede] birçok vatadaş sandık baslarında sabırsjzlanıyorlardi. BUbassa Fener nahiyesinde Tahtaminare ve Gül camilerindeki sandıklarla, Eyübde Defterdar tskelebaşmda Halk ka zinosundaki sandık, Eminönü kay makamlıgı, Cihangir ve Karaköy • deki, Mahmudpaçadaki sand'ıkların baışı çok kalabalıktu Aksam üzeri Kadıköy kaymakaltk binasındaki sandığm başa da çok kalabahk olmuştur. Maamafih hemen her mahallede bir sandık bulunuşu halkın üç gün zarfmda kolayca reyini atmasmı temin etmiştir. Şunu da ilâve etmek lâzımdır ki geçen üç günlük intihab müddetînce bu şehir halkı seçim ijlerine bü • yük bir bağlüık göstermi* ve inti habdan doğan en ufak bir hâdlse bile çıkmamiftır. bazı semtlerde halkın fazla tehacümü karsısrada her vatandasm reyini istimal «debilmasi için sandıklar f ece geç vakte kadar açık bulundurulmuştur. Rey sandıklan bugün saibahleyin bulundukları karakollardan kay makamlık btnalanaa götürülecek ve orada teftis heyetleri ve alâka • dar memurlar tara£mdan derhal taanife baslanacaktır. Tasnif kay makamhkların reisliği altuıda ve gözleri Bnünde cereyan edecektir. Tasnifin bh* günde bitmesi için i • eab ettîfi kadar memur kullamlması dün alâkadarlara bildirilmistir. Bugün birçok nahiyeler sandık nak • lini merasimle yapacaklardır. Balıkesirde giydirilen cocuklar Mülhakatta intihab Dün ak?am Belediyeye ve Fırfca Vilâyet merkezine gelen malumata göre mülhakatta halkm hemen hepsi reylerini kullanmıslardır. Maamafih mülhakatta intihab bugün de devam edecek ve yarın rey ler tasnif edile cektir. Yann aksam bütün tstan • bulda ikinei seçici mtihabmm kat'I neticesi anlasılmıs olacaktir. Kadınlar ekseriyette Dün hemen bütün intihab yerle • rinde, rey atanlar arasında kadın • laruı ekseriyeti teskil ettiği söylenmekte idS. Bunu saylav seçmek ve seçilmik hakkını kazanan Türk ka» dınmm bu hafcka lâyık olduğunu gösıterir bir tezahür olarak kabul etmek lâzımdır. Bazı semtlerde rey atanlann yüzde yetmisinin kadınlar olması bunun en büyük bir delilidir. Ankarada ve memlekette Ankara 20 (Telefonal) ^ Anka rada müntehibi sani intihabı bugün yapıldı. Şehir bastan asağı don« tıldı. Gece tenvirgt yapıldı. Kadmlann hararetle inrihaba is» tirak ettikleri göze çarpıyordu. Dahiliyeye gelen malumata göre bütün Türkiyede müntehibi sani mtihabı baslamıstır. trttihab nüfm kesafetine göre iki gün içinde btthri * lecektir. PatriUer de rey verdi Dün, bir Türk vatandası sıfatile, Rum Patrigi Fotyüs ve Ermeni Patriği Mesrop Narayan ikinci »eçiei ler için reylerini kullanmıslardır. Rum Patrigi Fotyüs dün Balatta Tahtaminare eamisine aksam üzeri gelerek reyini kullanmrçiır. Camiye otomobille yanmda hususi kâtibi oldugu halde gelen Fotyüs dofruca rey sandığmu) basına gitmlş ve C. H. Fırkasmm bir rey kâğıdım alıp cRum Patrigi Fotyüs» imzasım ko • yarak sandığa atmıştır. Ermeni Patrigi Mesrop Norayan da reyini saat 12 de Kumkapida Ermeni katolik patrikhanesinin bulunduğu mıntakada istimal etnristir. Mesrop Norayan da C. H. Fırkasının rey kâgdmı kullanmıshr. Bahkesir Çocuk Esirgeme Kurumu Şeker bayramında 110 yoksul çocuğu baştan ayağa kadar giydirmistir. Bu kurum simdiye kadar 280 çocuğu fiydirmif bulunuyor. Ayrıca 150 çocuğa tıcak yemek vermektedir. 500 çocuğa mekteb levazımı Termif, 11300 çocuğa da muthclif fckiüerde yardım efanistir. Yukanki resim bayramda fiydirilen çocuklan göstermektedir. • , Beşiktaşta Dün Besiktasta ikinei müntehrb seçim sandıklan büyük bir faaliyet içinde çalısmıstv. öğleden sonra Vali, Sehir Meclisi azalarmdan banlan Besiktas mtihab mintakasıni teftis etmişlerdir. Kadınlar Birlğind'en Necile bir nutuk söylemUtir. Bundan bir rattd det sonra Halk Frrkasi tarafından intihab edilen hatiblerden Edebiyat Fakultesi Baskfttibi aair Sttkı Akozan tarafından da kuruHaylarn gordÜgtt büyük fsler ve Cumhnri • yetin faydalarından bahisle beye • canli bir nutuk trad ederek çok al« ln^Ianmıstır. Cumhurîyet Muesseseleri tarafından çıkarılan çocuk kitablan Her kHabcıdan ve gazele satılan yerierdeı araylnîz Küçüklere Hikâyeler Yazan: Server Bedi Zarif cild •« renkli gömlek içinde bol reaimli ohızdan fazla hikâye 75 kunif Bugünku taanif Dün aksam sandıklar umumiyetIe saat 19 da kapatılm*î*ır. Yalniz çatır çarpıyordu. tstediğini söyle mege takati yoktu. Kmayı aldı, kar bastırmadan köye erismek için acele ediyordu. Lâkin o daha kasaba • dan çıkarken kar tipiye döndü. Yavruyu iltklerine kadar donduran bir rüzgâr esiyor, Hüseynin zaten d*a marlarmda bes on damla kalan ka» nı bu örselenmis vücudü artık ko • ruyamıyordu. Bir an geldi ki boz e?ek deraden geçmemek içm mad etti. Hüseyin zorladu Hayvan bir denbire geriye sıçrayınca çocuk dalından kopmuş kuru bir yaprak gibi dere kıyındaki uçuruma yuvar landı. Kar, bu insanlık kusurunu örtmek için yagdı, yagdı. Gökler ulu bir yasemin agacı gibi, mi nicik ölünün üstüne beyaz çiçekle • rini kana kana döktü. (I) Clllngıriz = Cıliz, zaylf. Kadıkdyde ve Cihanghde tntihab Kadtköyde de çok hararetli geçmîştn*. Fırkaya yazılı ka • dınlardan birçojn, henüz yazılmamı» kadınlan birer birer arayıp buIarak sandık baıslama götürmüsler dir. Sandık baslarında erkekten Çok kadın göze çarpıyordu. Dün Yavuz drttnotumuzun bandosu Kadıköy seçim yerlerinde muhtelif havalar ealmLstır. tntihab Cihangirde de bilhassa kadmlann istiraki yüzünden hususiyet gösrtermiştir. Kadmlar yü«e yakm küme halmde gelerek reylerini kullanmıslardır. Bir Varmış, Bir Yokmuş... Çocuk Masallan Üç renkli güzel bir tablodan kapak içinde cildli ve resimli masallar. 75 kuruş Amerikada Bir Türk Çocuğu Büyük Seyahat Romanı Yaldızlı ve gayet zarif bir cild içinde renkli tablolar •e resimlerle süslü luks baskı. 150 kuruş Taşradan posta pulu da kabul olunur. 'Cumhuriyet,, in tefrikası: 77 dünüz zannediyorum. Evet evet şimdi batırladım. Lev Daneyi ele verecek olan serseri değil mi? Sahi, ne oldu o i;... Herif sözünde durmadı... Meydanlarda yok. Aranıyor, fa kat bulduramıyoruz. Muhbirlerin bir çoğu böyle yaparlar. Tam iş kıvamına gelince bir kelime söyle meden sıvışıverirler. Hademe tekrar içeri girdi. Mektubun kopyasını Mister Kunleyin önüne koydu. Mektubu şu cümlelerden mürekkebdi: dum. Evvelee de söylediğim gibi bütün servetimi size bıraktyo « rum. Vasiyetnamenin kanuni muamelesini yaptırdım. Bana hayu n olmıyan bu servetin nzi mem • nun ve mes'ud etmeaini temen ni ederim...ı> Mister Kunley okumayı yanda bırakarak Time sordu: Bu sevgili, madam Daney değil mi? Öyle olacak. Mektubun aşağısı zabıtanın kendisini takib ettiğinden bahse diyor. Okuyayım mı? Lüzumu yok. Ha, mektubda bir de haşiye var. Bu sizi daha ziyade alâkadar edecek sanıyorum. Haşiye şu idi: takdir ederim.'» Tim müstehzi bir eda ile söy lendi: Oo.. Oo ne büyük iltifatlar.. Teşekkür ederim. Mister Kunley mektubu katlıyarak masasımn gözüne koydu. Artık kat'î darbeyi indirmenin vakti geldi, dedi. Son dakikada bir aksiliğin çıkmamasını temenni edelim. Böyle bir ihtimal mi var? Şüphesiz... Bizim esrarengiz haydudumuzun en buhranh za manındayız. Bir cinayet fazla, yahud eksik olmuş onca müsavidir. Onlar hep ayni şekilde düşünür ler: «însan bir kere asılır.» Size otele kadar refakat etmek üzere bir memur vereceğim. Buna ihtiyac yok. Vaytholde bir taksiye binerim. Taksiye burada bininiz. Boş boşuna tehlikeye atılmaktan hoşlanmam. Otelinize gidiniz, yemeğinizi yiyiniz. Ben sonra geh'p sizi oradan alınm. Gece Belçikaya gideceğiz. ikimizi de meraklandıran şu intihar hâdisesinin içyüzünü anlamak lâzım. Beklemcdiğimiz bir netice ile karsılaçacağımızı zannediyorum. 32 Suikasd Tim Karlton oteline döndüğü vakit ortalık kararmıştı. Yemek salonu ağızağzına dolu idi. Evvelâ odasına çıkmağa karar verdi. Asansöre bindi. Oturduğu kata gelince kendi odasına giden koridoru hızh hızh yürüdü. kapısım açtı. tçeri girerken elini de kapmin hemen yanındaki elektrik düğmesine götürdü. Düğme döndü, fakat lâmba yanmadı. Allah Allah acaba sigorta mı bozulmuştu? Biraz ileride bir düğme daha vardı. Tim karanhkta yürüyerek o düğmeye doğru ilerledi. Elini kaldırdı. Tam bu atrada hafif bir aydınhk sızan yatak odasmm kapısı büyük bir gürültü ile kapandı. Demek apartımanda birisi vardı. lArkan cari Yazan: Edgar Valla, TetvSme eden: ötner Fehtni «£« »abah aaat yedide Vestend Ve Niyuport aratındalâ sahllde bir tesed bultmdu. Tabanca ile öldü rulmuf. Elinin hemen yanmda bir roveloer gSrülmektedir. Nâçm e*b «Sevçilint, Sizi üzeceğim için müteessi rim. Fakat hakikati de artık ittraf etmek mecburiyetinde bulu • nuyorum. Bsn sizsiz yaşıyamı yacağım. Si* koeanıza sadık bir ka*Jfns'mz. Bnnu takd'r etn**k le beraber vnzivetin beni gün a ; den çüne ff^ha fazla yeis d i • riirdn~îirv de pörüyorum. Artık hîrbir ümrJrm kalwrdt ve ümidtiz yaşamağt da mânasız bnl • «Yiizbaşt Tim Jordant gidip bulmanızt tavsiye ederim. Vasi . yetname hükümlerînin tatbiki irin »ize yar'f'mt dokunahHir. Çok namasîh bir adamdtr. Gzr çi Cenubi AfrikaJa bana epey eziyet etmişse de ben ona gene

Bu sayıdan diğer sayfalar: