30 Nisan 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

30 Nisan 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

30 Niran 1^5 s= Cumhuriyet TELGRAF HABERLERI * İş Bürosu şefi dün Ankaradan geldi DUn birçok mazbatalar kabul ve Küçüklü köyün Istanbulda top lanan Arsıulusal den Halil Ibrahimin ölüm cezası tasvib olundu Ankara 29 (Telefonla) Bugün Nuri Conkcrin başkanlığında yapı • lan K^mutay toplanbsında gümrük tarifesi kanununun yedinci maddesine aid olarak «kanunlan mucibince gümrük resimlerinden muaf olarak mem lekete girmiş olup gerek kullamldık tan sonra, gerek hiç kullamlmadan heyeti asliyesi veya şekil ve mahiyeti değiştirilmek suretile tekrar memle ket haricine ç'kanîan veya memleket haricine çıkanlmak üzere muafiyeti gayrihaiz mahallere devrolunan eşyanın gümrük resmine tâbi oimadıklan» hakkındaki tefsir fıkrası kabul edilmiş ve BayramHn Küçüklü köyünden Halil oğlu Halil Ibrahimin ölüm cezası na çarpılmasına aid mazbata tasvib plunmuştur. Bundan sonra da Gümrük ve In hisarlar Bükanlığınca istenen ve teş viki lanayi kanununa müzeyyel 2261 numaralı kanunun muvakkat madde sine aid tefsire, mahal plmadığı hak kındaki bütçe encümeni mazbatası okunmuştur. Dünkü Kamutayda M. Morelin Türkiye întıbaları Avrupa yolundan notlar nıpeı Yirmi asrın öteki ucunda gcmülen, beriki ucunda yeniden [ dünyaya geldi: Pompei Vezüvün konservesidir Asırlardanberi dede/" Ismail rin bir uykuya da L lan Vezüv, Isanm doğumundan 79 yıl sonra birdenbire uyanarak, yakmındaki Pompei şehrini lâvlar ve küllerle örtüverdi. Bir şehir zelzeleyle yıkılır, fakat yıkmtısı gene yeryüzündedir. Bir şehir baştanbaşa yanabilir, fakat gene yanıkmanık birşey kalmıştır. Bir şehri sel basar, bir şehir bombardımana uğrar; bunlann hiçbiri tam ölüm değil; fakat kürenin kızgm ici dağm ağzmdan RÖke çıkıp ta gökün bütün kızıl lığı Pompeiye çöküverince o baştanbasa mermer şehir, içindeki bütün dirilerle beraber, bir anda dünyadan silinip kayboluyor. Meğer bu en görülmemiş öldürüş, en umulmaz bir sakla yışmış! Lâvın, kavurup şehirde diri bırak mayışı ve külün, yığılıp şehri havadan ve zamandan esirgeyişi: Dağ, yeryüzünden kaldırdığını yerin böğründe saklıyor. Yüzlerle metro kalınhğmdaki toprak kefen de^il mahfaza imiş, çok uzun emeklerle bu kalın toprak atılınca yirmi asnn öteki ucunda gömülen, beriki ucunda yeniden dünyava geldi. Pompei Vezüvün konservesidir! Çevik tekerlekli tramvay treninin içinde, körfezin kavsini dolanarak, sıra sıra köyler içinden, sanki köyler bi zim önümüzden geçiyormuş gibi sinema hızile geçip; soîumuzdaki Vezüvü, profilinden, yüzünden, ensesinden; sanki o prova aynasında dönüyormuş gibi, her çeşid duruşuyla göre göre, vaktin nasıl gectiğini anlamadan Pompeiye geldik: Dışardan büyük bir yangın artğı gibi görünüyor; içindeyken de biz kendimizi yirmi asnn ötesinden artakalmış gibi göreceğiz! llkönce giriş yerinin başmdaki müzedeyiz. Pompeiyi görmeden Pom peiden çıkan şeyleri görüyoruz. Salonun ortasına sıralanmış üstü camekânlı masalann her birinde bir çıplak in san yatıyor: Sırtüstü dü<müs, korkudan ağzı kenedli, başı devrik bir adam; koluyla alnını kapayıp yüzükoyun uzanmış ve ba«ınm tepesinde saçlann dan yapılma küçük bir topuz görülen bir kadm; beride kıvnlmış bir çocuk, ötede... Bütün bunlar heykel değil, çünkü ettendir; mumya değil, çünkü ölmüş gövdeler dondurulmadı. Bunlar hayat sonile ölüm başmın pençeleşmesi. Görülen şey bu cengin enstantanesidir. Büyük felâket, lâvlan ve küllerile, öyle birdenbire çöktü ki ruhlar bile uçamadılar: Bunlann hepsi ruhlan gövdelerinde kalmış birer ölü! Halka halinde kıvnlarak kaskatı kesilmiş bir ev köpeği. Boynunda, madenden yeri gömgök görünen, bir tasma var. Açık kalmış ağzında karşılıklı iki diş: Belli, bağırmak isteyip bağıramadan gitmiş. Tencerede pişirilen bir tavşan, kemiklerinin iskeletile durmaktadır: Avladılar, kaynatblar, fakat yiyemediler. Dilim dilim çizgili bir teosi çöreği, henüz fınna konamamış: Onu yirmi asır pişirdi! Sıcak bir güneş altında şehri geziyoruz. Yayakaldmmlan da bulunan, parkeli gibi döşenmiş sokaklarda; kimisi bütün, kimisi yanm, ve hepsi ayağa kalkmış birer hatıra gibi dikili sütunlar ve duvarlar arasmdan; ayakla nmızm altında iki bin yılı çiğneyip çabrdatarak yürüyoruz. Tarih ki zamanla mekândan dokunur, zaman iç ve mekân gövdedir, içi boşalmış bir tarih içindeyiz! ° LBUOUN DEBÜJ Beğenmez a! Teşkilâtı esasiye ((Sulhu hayatımız kanımumuza daîr balıasma da olsa müdafaa edeceğiz» bîr tefsir I layfîyet kırıcı suçların tasrihi istendi Ankara 29 (Telefonla) Muhilli iiaysiyeti suçlar teşkilâtı esasiye ka nununun 12 nci maddesinde sirkat, sahtekârlık, dolandırıcılık, emniyeti suiistimal ve hileli iflâs suçlan ola rak gösterilmişse de bunlardan baş ka hangi suçların muhilli şeref ve haysiyet olduğuna dair kanun mevzuatımızda bir sarahat yoktur. Adliye Vekâleti irtikâb, rüşvet, yalan şa hidlik, yalan yere yemin, iftira, kal pazanlık, evrakı nakdiye sahtekârlı ğı, cebren ırza geçmek, küçükleri baştan çıkarmak, İcadın veya erkek ka çırmak, fuhşa tahrik (Devlet Şura sının içtihadma muhalif olarak zimmetine para geçirmek) suçlannın da muhilli haysiyet olduğu mütaleasın dadır. Dahiliye Vekâleti tatbikatta büyuk tereddüdlere ve noktai nazar ihtilâ fına yol açan bu vaziyetlerin önüne geçmek üzere yukandaki esbabı mu cibe ile Başvekâlete bir tezkere gondermiş, şeref ve haysiyeti muhil suçlarm hançileri olduğunun tefsirini istemiştir. Bu tefsir talebi de Kamutaya gönderilmiştir. Kadın Birliği kongresi için şehri Mazbata reye konmuş ve kabul emize gelen Ulus dilmiştir. lar Kurumu iş Gene Kamutayın bugünkü toplan bürosu müdür mubsmda kabul edilen bir kanunla as avini M. Mauret keri ve mülki tekaüd kanununun ikinte birkaç gün kalci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkramak üzere Anka lan, Askerî Tıbbiye mektebi tahsi j raya gitmişti. M. lini bitiren tabiblerin tekaüdlükleri • Maurette dün tek rar İstanbula dönnin zabit nasbmdan dört sene evvelmüş ve Park o ki tarihten, askerî eczacılar, kimyagtr, telinde kendisi M. Afaarette diş tabibleri ve eczaalann işe zabit le görüşen bir muharrimize şu beya nasbmdan üç sene evvelki tarihten henatta bulunmuştur: sab edilmcleri suretinde değişbrilmiş« Türkiyeye ikinci defa geliyo tir. rum. Bundan evvel bir kere de 1926 Kamutay bundan sonra Posta Telta gelmiştim. Tam dokuz sene sonra graf ve Telefon Idaresi teşkilâb hak tekrar memleketinize geldiğim zaman kındaki kanunun 14 üncü maddesine gördüğüm ve bulduğum büyük deği idarece makbuz, Hilâliahmer, Himaşiklikler beni hayrete düşürdü. Bil yeietfal ve emsali pullann bey'iyele hassa Ankarayı hiç tanıyamadım. Ankara çok güzel bir şehir olmuş. Bunrinden şimdiye kadar toplanmış olandan ben de sizin kadar memnunum. larla badema toplanacak paralann idarenin tasarruf ve muavenet sandı Ankarada Cumhurbaşkanı Kamâl ğına sermave olarak verilmesi hak • Atatürk tarafından kabul edilmekli gim benim için hiç unutulmaz bir hakında bir fıkra ilâvesi için olan ka tıra olacaktır. Bundan başka Başba nunu kabul etmiş ve perşembe günü kan Ismet tnönü, İç İşleri Bakanı ve too'anmak üzere dağılmışbr Dış İşleri Bakanı Vekil Şükrü Kaya, Ekonomi Bakanı Celâl Bayarla gö rüştüm. Hükumet ricalinizle bizi alâkadar eden meseleler üzerinde mü • zakerelerde bulunduk. Hükumetiniz bir iş kanunu hazırlamakla meşguldür. Bu kanun Türki yede daha böyle bir ihtiyac hâsü ol » madan evvel Kamutaydan geçerek mevkii mer'iyete girmiş olacaktır. Ziraî bir memleket olan Türkiye ayni zamanda bir sanayi memleketi olmak üzere bulunduğundan bu kanun patronun vaziyetini tesbit edecek, i§çinin hukukunu konıyacaktır. Türkiyede şimdiye kadar başka sahalarda yapılan diğer yenilikler gi bi bu kanunun da iş hayatı sahasın da çok iyi neticeler vereceğini umu yorum. Cemiyeti Akvam iş bürosu umu mî içtimaı her sene haziran ayında yapılmaktadır. Bu kongrede 62 dev let temsil edilmektedir. Her sene toplanan bu umumi kongrede beynel • mılel, çalışma tarzlarının ana hatla rmdan bir tanesi görüşülmektedir. Önümüzdeki toplantıda evvelce teklif edilmiş olan haftada 40 saatlik çalışma sislemi müzakere edilecektir. Bu cihetin müzakeresi bir hayb" müşkülâtlı olacaktır. Çünkü amelenin çalışma kabiliyeti ve şekli memleketin içtimai hayatına ve iklime göre de ğişmektedir. Bu münasebetle bu iş için şimdiden fazla birşey söyliye miyeceğim. Geçen seneki toplantıda, umuml heyet beni Balkan devletlerindeki iş ve çahşma tarzlan hakkında tet kikat yapmağa memur etmişti. Bu münasebetle bundan evvel Bulga ristanla Yugoslavyaya gittim. Kadınlar Birliği kongresi münasebetile ts tanbula gelince gene ayni iş için Ankaraya gittim. Fakat Ankarada fa aliyetim sadece hükumet erkânınız la bir temastan ibarettir, tetkikat değildir. Yann gene birkaç gün kalmak üzere Yunanistana gideceğim. Umumî heyette müzakere olunan işler arasında çok mühim olarak bir de işsizlik meselesi vardır. îyi tahsil ve terbiye görmüş birçok gencler bügün iş bulamamaktan şikâyetçi ve muztaribdirler. Bu meselenin müza keresi de çok hararetli olacaktır ka naatimdeyim.» Çekoslovak Dış İşleri Bakanınm bîr nutku Prag 29 (A.A.) Mensub olduğu fırkanm gendik teşlkilâbnm, Bunoda toplanan kongresinde bir nutuk söyliyen M. Benes, demiştir ki: « Uluslar Kurumunun ehemmiyetli bir teşekkül bulunması, kendimizi müdafaa etmemize bir mâni teşkil edemez. Hayatımız Dahasına sulhu mü dafaa edeceğiz. Hücuma maruz kal;rsak, kanımızın son damlasma kadar müeadele edeceğiz. Bu itibarla ordumuz, her ihtimale karşı hazır bulun • ırk mecburiyetindedir.» Romanyada milli müdafaa meclisi kıralın reisliğinde toplandt Bükreş 29 (A.A.) Millî müdafaa meclisi, Kral ikinci Karolün rivasetinde toplanmıştır. Bu toplantıya bütün hükumet crkânı, askerî makamat mümessilleri ve teslihat meselesinde siyaset birliszini ve devamlılığım temin maksadile Başbakan M. Tataresko tarafmdan tanzim edilmiş olan yeni kanun ahkâmı mucibince bu meclis azasmd»n olan e«ki başkanlardan profesör Iorga, M. Mironesco, General Vaitoyano ve doktor Angelesko işti rak etmişlerdir. Basbakan M. Tataresko ile millîî müdafaa bakanı Genral Paul Ange lesco ahiren salâhiyettar kimseler ve müesseselerle istisare edilerek vücude getirilmiş olan milli müdafaa progra mı hakkında izahat vermişlerdir. Atatürkîe Japon împaratoru ve Prens Pol arasında teati olunan tdgraflar Ankara 29 (Telefonla) Japon Imparatoru Hirohitonun doğum yılı münasebetile Reisicumhurumuz Ata türkle Japon Imparatoru Hirohito ara«mda ve Yugoslavya Kralhğı Naibi Prens Polun doğum vıldönümü mü nasebeble Atatürkîe Prens Pol ara sında samimî tclgraflar teati olun • tnuştur. ngilterede, David Vilyams ismin • de, yirmi yaşında, anadan doğma bir kör, Londranın en maruf hekira" N lanmıza uzun asır lerinden biri tarafından yapılan ameHabib lann ötesinden sesliyat neticesinde, birdenbire görmeğe ler geliyor! başlamış. îlk girdiğimiz evin salonunda gene Çocuk, gözlerini açar açmaz, etraüstü camekânh masa içine uzanmış bir fına bakmmış.. Acı acı gülümsemiş... adam gövdesi. Ayak tırnaklarını peve susmuş. Kendisinden, coşkun bir sedikürlü sanırsm. Sağ eli böğrüne saplı. vincin tezahürahnı bekliyenler, mah Kafatası yanro kavrulmuş. Yalnız sapzun, boyunlannı bükmüşler. sağlam otuz iki dişi henüz fırçalanmış Nihayet, içlerinden biri, Vilyamsı gibi. Salonun ötesinde hamam odasi; isticvab etmiş. O da demiş ki: ortada toparlak bir havuz, duvarlarda Ben dünyayı başka türlü tasavmihrab gibi oyulmuş dört çukur, bü vu rediyordum.. Mes?er, hiç te zannetyük tekne biçiminde bir banyo yeri: tiğim gibi değilmiş! Yirmi yıl süren bir Tarihin içiyle dışı yanyana; şu salonkaranlıktan, ben başka türlü bir aydmdaki adam bu hamamda yıkanıyor • lığa çıkacağımı tahmin ediyordum.. du. Istersen düşünme, onun otuz iki Ne kötü dünyanız varmış!. Nafile; dişinde yirmi asır sıntıyor! begenmedim. Bebeğinin karnını deşip te, içinden, Burası ev hamamı. Daha ileride şesamanla kıtıktan baska birşey çıkma hir hamammı görüyoruz. Büyükçe bir dığmı gören meraklı bir çocuk gibi, zayüzme havuzu, onun arkasında birer kişilik banyolu yerler. öteki kısım bizim valh delikanlı, şimdi, adeta, yapbğı işe hamamlar gibi kumalı. Demek hem ala nedamet getiriyormuş.. Düşündükce, ben kendisini hakh franga hem alaturka yıkamyorlarmış. buluyorum. Üzerinde guya ömür sürDaha tuhafı bu hamamın bir lokantası düğümüz, sefa sürdüğümüz bu berbad da var. Değil mi ki yiyip içiyorlar, oydünvanın nesini beğenecekti> nayıp hoplıyacaklar da. Şu genişçe avKimbilir, yirmi yıldanberidir, yalnız luda jimnastik yaparlarmış. İşte gerseslerini duyduğu insanlan o nasıl tagin pazılann attığı taş gülle olduğu gihayyül ed'yordu? Biribirlerine dostca bi duruyor. Yere, ayaklannda sandalhitab ederken, ekserisinin yüzlerinde larla bir idmana uzanmış. Yorgunluhasıl olan zıd ifadeleri sezmediği icin, ğunu dinlendiriyor sanırsm. Toprak onlann iviliğine, dürüstlüğüne, hulubu avluya kabir değil yatak gibi! suna nasıl iman etmişb? Kuşlann avılÖrtülü tiyatrodayız. Admdan belli bsmı, çiçeklerin kokusunu, havanm ıhkvaktile üstü kapalı olacak. Şimdi yerın lığmı görmeden, bilmeden duymak, böğrüne oyulmuş. Dar yeri aşağıda, kendisi için, bizim hiçbir vakit tada ve basamaklanna beş bin kişiyi oturtan mıyacağımız ayn ayn hazlardı. hrtıllı bir huni gibi. Şehrin doğu ucunVilyams, devamlı, pürüzsüz bir hadaki büyük amfiteatr ise yirmi bin kiyal içerisinde yaşıyordu. Kendine göşı alıyor. Bu sirkte Gladiyatör dere bir tabiat, kendi idealine uygun dikleri ölüm pehlivanlan cenkleşirdi. mahluklar, kendi gönlünce bir ahenk Adam ya adamla, ya yırtıcı hayvanla yaratmışb. ölünce ve öldürünciye kadar çarpışa tçinde yaşadiğı müebbed geceyi bicak. Önce geçid yapan pehlivanlar le gündüz sayacak kadar, nefsini iyiimparatorun locast önünden«bana ölüm, liğe inandırmısb. Körlük onun için bir sana selâm!» diye geçiyorlar. Nekahastahk değildi. Belki de, herkesi kendar insan ya mızrakla delikdeşik, ya di gibi sanıyor ve onun için halinden pençeyle parça parça can verirken bu şikâyet etmiyordu. çepçevre mermer basamaklan doldu Görürlüğün körlükten iyi olduğunu ran yirmi bin kişi. kan buğusunu busöylivenler, kendisini ilk defa aldatmış hurdan tütsüsü gibi koklıyarak, bu kıpoldular. ' • • ' " . kızıl ölüm deprenişlerini coşkun coşkun O, gözlerini açh.. Hayaîden hakialkışlıyordu: Bırak, Roma ruhunun bu kate ^r intikal eden gibi, o da ne otarafı mezbaha gibi! lursa olsun, hakîkatin daima hayaîden O ruhun öteki tarafmı ise Vettinin acı olduğunu anladı. evinde gördük. Burası Pompeinin evYirmi yaşında, binaenaleyh şuuru leri içinde en sağlam kalanı. On sekiz olgunlaşmağa baslamış bu gencin yerinde siz olunuz da, bu intikalin merakadar korint sütunlarla çevrilmiş musretini kendi kendinize ölcünüz bir!. tatil biçiminde dört hollü mermer bir En küçük çağımızdanberi, azar azar. yapı. Ortada, kıvrak havuzlu, üstü asindire sindire alışbnldığımız halde, çık bir bahçe. Odalann pencereleri kötülüklerine bazan isyan edecek deyukarlak, serin olsun diye; mutfak ar • recede tahammül edemediğimiz bu kada, koku gelmesin diye. Vezüv, budünyayı, yirmi yıl kapalı durup ta rayı incitmemek için o kadar dikkat birdenbire açılan gözler nasıl beğenetmiş ki çamaşırlığın ocakhğında kavsin?. Ercümend Ekrem TALU rulup donakalan tencere bile albndaki sacayağile beraber olduğu gibi duruyor! D îngiliz Alman deniz konuşmalan duracak mı? Londra 29 (A.A.) Avam Kamarasında Almanların on iki denizaltı gemisi yapmalannuı IngilizAlman deniz konuşmalarını ihlâl edip etmiyeceği sualine karşı M. Simon bu noktanın tetkik edilmekte olduğuau sövlemekle iktifa etmistir Sovyet Rusyada yenî ve mühim bîr demiryolu Moskova 29 (A.A.) Suhum yolu ile Ahalsen<kiden Karadenizin şark sahiline gidecek ve iktısad, Sevkülceyş ve turizm bakımlanndan büyük bir ehemmiyeb haiz bulunacak olan bir demiryolunun inşasma baslanacakhr. Bu yolım inşası için 120 kilometro uzun luğunda b;r bend yapılmasj icab et mektedir. Bu bend savesinde demir yolunun Baku tarikile Kafkas dağla nnm etrafında dolaşması mecburiye tinin önüne geçileceği gibi 700 kilo metroluk bir mesafe de kazanılmış olacaktır. Izmîr teUfonu açıldı IBaf tarafı birinci sahijede) Rusya Şarkî Türkistan üzerinde emeli olmadığım temin etti Nankin 29 ( A A ) Bir mülâ kat esnasında Sovyet elçisi M. Bogomoloff, Çin dış bakanma Rusyanın, Sink Lang vilâyeti arazisi hakkında hiçbir temellük niyeü beslemediğini söylemiftir. Elçi, Sovyetlerin Sink Lang vilâyeb'le Çin arasmdaki münasebetlerin daha sıkı br şekilde cereyan etmelerini görmek arzusunda bulunduklannı söylemişn'r. Ankaradaki iki soyguncunun muhakemesi Ankara 29 (Telefonla) Anka • rada günlerdenberi soygunculuk yaptıklan anlaşilan Bulgar tebeasından Marangoz Ivanla arkadaşı Kayserili Hamdı hakkındaki zabıta tahkikaüna bu<?ün de dcvam olunmuştur. ı Bunlar vak'a olarak bayramın ikinci günü dükkân soymuşlar ve kasa kırmışlardır. Hırsızlar çaldıklan eşyayı satma ğa vakit bulamadıklan için Emniyet müdürlüğü çalınmış eşyayı sahiblenne iadeye baslamıştır. Ivanla Hamdi yann Adliyeye ve * Tİlcceklerdir, Arkadaşımız Izmir halkıru sevindiren bu haberi bize bildirdi: « Bu sabah Baymdırlık Bakanı Ali Çetinkaya Ankara telefonile Iz mir valisi Kâzım Dirike §u müjdeyi verdi: « ! hazirandan itibaren Aydın demiryolu devlete geçiyor. Imza edi len mukavele Vekiller Heyetine gön derildi. Bir ay için ecnebi şahıslar çalışacak, müessese temmuzdan itibaren Türk memurlar eline geçecek.» Baymdırlık Bakanmm bu müjdesi Izmir halkmı pek sevindirdi.» Biz de arkadaşımıza Istanbul ve dünya hareketlerine dair bir iki haber verdik. Bu suretle memleketimizin en mühim bir iktısad şehri olan güzel Izmir ve hükumet merk,*zi olan Ankara ve Istanbulla ve dolayısile dünya şe hirlerile telefon konuşması yapmak imkânını elde etmiş oluyor. Cumhuri yet hükumetinin bu feyzinden sırasile diğer şehirlerimizin de istifade edeceklerinde şüphe yoktur. Istanbulla Izmir arasmda telefon muhaberesi 75, Izmirle Ankara ar« sında isc 100 kuruştur. tlk adımda ve sağda Bazilika; oluklamasına işlemeli sütunlannın boy boy kınlmıs görünüşlerile budanmış bir ormanı andıran bu yerde vaknle ticaIsmail Habib ret işleri görüşülürmüş. Ve işte onun [ ötesinde Forum denen halk meydanı, Cami hademeleri zamanında nekadar süslü olduğu bazı nizamnameleri başhklardan anlaşılan bu avluda da Ankara 29 (Telefonla) Cami siyaset çekiştirmeleri yapıhnnış: Kohademeleri hakkında hazırlanan yeni nuşanlar yok, fakat konuşulan yerlerin nizamname yakında mer'iyete kona • diriliği içinde eski devirlerin büyüsile mikrofonlanmış gibi keskinleşen kulakcaktır. Zamamnm en ünlü artistleri tarafından işlenip süslenen burası bir ev değil adeta bir güzel san'atler yuvası. Mermer direkler üstünde incecik büstler; dikine konmuş mermer sanduka lar üstünde tuncdan heykelcikler ve duvarlarda renk renk nakışlar. Hele giriş yeri yanındaki iki odanm duvar resimleri... O kadar dipdiri yapılışlanna mı, bu kadar taptaze kalışlanna mı şaşmalı? Zamanımızm en güvencli fırçası bu tablolara öğüne öğüne imzasım atabilir. Yok canım belli işte: Güzel san'atler bakımından gösterdiğimiz hüner, çıkış değil, düzlük üstünde helezonlar çevirip duruşmuş! Yunanistanda muhalif liderlerîn muhakemesi iBaştarafı birinci sahifede) söyledikten sonra «bu divanıharb, a daleti yerine gebrmek için değil, asi leri tedib ebnek için bir maksadı mahsusla teşekkül euniştir. Onlar silâhla nnı ahp harekete geçtikleri gibi siz de bunlan toplayıp buraya bkbnız. Binaenaleyh bunlar hakkında soracağınız şeyleri şahidlere değil, hükumete so runuz» demişur. Gazeteler, General Metaksas di vanıharbde şehadet değil siyaset yap mışbr diyorlar. Divanıharb reisi Visamiral Sakallariu Metaksasa şiddetle mukabelede bulunmuştur. Mihalakopulosun beyanab Eski Hariciye Bakanı Mihalako pulosun muhalif parti liderleri hakkında gazetelere beyanatta bulunmuştur. Mihalakopulos beyanabnda mahkemeye şahid olarak çağmldığı için muhalif liderler hakkındaki kanaabni matbuat vasıtasile söylemeğe mecbur olduğunu bildirmiş, muhalif liderlenn hiçbirisi nin isyandan haberleri olmasına imkân bulunmadığını, çünkü Venizelosun bu gibi şeyleri değil böyle başka partiden olan arkadaşlanna hatta kendi partisinin en ileri gelenlerine bile söylemek itiyadında bulunmadığını anlabnışbr. Kışlalan ziyaret Basbakan Çaldarisle General Kon dilis Paskalya münasebetile dün kış • lalan gezmış ve coşkun tezahüratla karşılanmışl ardır. Tekaüd kanununa bir ilâve Ankara 29 (Telefonla) 1683 sayılı askerî ve mülkî tekaüd kanununun 67 nci maddesine bir fıkra ilâvesi hakkında Sağhk Bakanlığınca hazır lanan kanun lâyihası bugünlerde mecliste görüşüleccktir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: