10 Mayıs 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

10 Mayıs 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Mayıs 1935 Kfiçttk HUcâye Bir daha yok! = Halîd ZiyaUşakbgil Şark demiryolunda fiatler ucuzluyor! Dolandırıcılık böyle olur! Venizelosun Yaptıkları .Yazan: Sabık lntellicen» Servis Şefi Sîr Bazil Tomson 40 Omı evvelâ arkasından gördüm, yüzünden görseydim de birdenbire tânıyamıyacaktım. Saray sinemasın dan çıkarken benden iki adım önde yürüyordu, onun önünde de biri er kek biri kız, henüz çocukluktan gencliğe doğru yol almış, üd narin, zarif çocuk vardı. Giyinişleri, yürüyüşleri, hele birbirine sokularak zaptedilmiş kahkahacıklarla konuşuşlan öyle hoş idi ki ilkönce gözlerim onlara ilişti, onlardan atladıktan sonra kendisine baktım. Bu da kim oluyordu? Onu sırtmdan görürken bile halinden, tavrından yayılan birşeyle hissediyorum ki bana büsbütün yabancı değil... Tam kapıdan çıkacakları sırada ço cuklara seslendi: Fif!... Fif genc kıza bir tuhafhk yapmakla öyle meşguldü ki işitmedi, o za man ötekine seslendi: Min!... îkisi birden başlaruu döndürünce emir verdi: Sağa bükülunuz!.. Gloryada birer pasta yeriz... Kendi kendime: Tuhaf! dedim, ben de oraya uğramak niyetinde idim. Demek bu a damı nihayet tanıyarak merakımı halledeceğim. Sesi de bana yabancı gelmedi, kulaklarımın tellerinde pek eski ihtizazlar bana haber verdi ki bu adam bence pek tanılmış birisidir. Tahmin ettiğim gibi çıkü. Orada, ellerimizde birer börek, yüz yüze gelınce derhal, ben onu, o beni tanıyı vermiş olduk. Herşeyden evvel bana çocuklan takdim etti: Yeğenlerim. Küçük kardeşimin eğlu Afif, ku kardeşimin kızı Ner min... Fif fle Minin ne demek olduklan aniaşıldL O devam etti: Nekadar seneler geçö! Birbiri mizi göremedik. Vakıâ görmek te mümkün değildi. Ben hep şurada bu* rada sürterek tstanbuldan uzaklarda yaşadım. Şimdi de, işte üç sene olu • yor, Kanlıcanın mahud harab yalısı nın koru köşkunde yapyalnız, gene Istanbuldan uzaktayım. Yalnız haftada bir kere, mekteblerinin tatil gü nü, gidip yeğenlerimi evlerinden toparlayıp gezmeğe götürüyorum... Beni şöyle bir muayane gözile süzdükten sonra ilâve etti: Tebrik ederim, hiç değişmemi§si niz... Gülümsedim: Köy hayatı... Ben de onu süzdfim ve daha ziyade gulümsüyerek: Siz tamamile değişmişsiniz, fa • kat geriye doğru yürüyerekL Neka dar genc olmuşsunuz, ancak otuz beş.~ Pek memnun göründü: Evet, dedi; üstümden on se • neKk bir yük attun. Birden koluma girdi: Bizimle beraber çaya gelseniz!.. Çocuklara dansetmek vesilesini ver mek istiyorum, onlan görürken biraz daha gencleşiriz... Ve böyle çocuklar önde, biz kolkola, Iki adım geride, bir cazla çay veren yerlerden birine yöneldik. *•* Onu on senelik bir gencliğe ricat etmiş gördüğümden bahsederken hiç te yalan söylememiştim. Tamamile dökülmemiş ve başyazlanmamış saçlan boyanmamıştı ama o kadar de rinden kesilmişti ki akla karası pek göze çarpmıyordu. Hele bıyıklar... Ben onu ucu hafifçe bükülmüş bıyıklarla bırakmıştım, şimdi bıyıklann bukülebilecek uçları olmadıktan başka üstünden, altmdan o kadar alın mıştı ki ihmal edilerek üç gün tıraş olunmamış denebilirdi. Fazla olarak bir de tek gözlüğü vardı. Tek gözlük kullamr mıydı? Hiç hatırlamıyorum. Hele giyinişi? Galiba pantalolununun paçalan biraz bolca idi; caketin yanlan da omuzlannın genişliğile tezad teşkil ederek, göze çarpacak kadar kasılmıştı. Koluma giren ellerinde salianan açık kahve renginde • azçok esvabının renginde eldivenlerile, sağ kolunda asılı kulplu düz hezaran bastonile, ve gayet şatır, kıvrak, biraz tango ölçüsünde, yürüyüşile bu dost, iddiasını ispat ediyordu: Muhakkak hiç olmazsa on sene daha gencdi. *** Hep beraber oturunca... Hayır, yanlış söylüyorum, biz ikimiz oturduk, gencler daha oturmadan oynıyanla rm arasına katıldılar. O zaman do» tum, gözünün alışkın bir hareketile, tek gözlüğünü attı; cam, şeridinin ucunda yeleğinin düğmesine çarparak sallanırken, o iskemlesinin arkasına yaslandı, ve dalgm bir gözle yeğen lerine bakarak kendi kendisine söy lüyormuşcasına hafif bir sesle mırıldandı: Bilmezsiniz, azizim, dedi; böyle gencleşirken, gencleri böyle önüme katarak onlara bakarken, ne duyuyorum. Buna hem acı hem tatlı diyebilirim, karışık bir duygu!.. Derdini unutmak için sarhoş olmağa çalışan bir bedbaht gibi... Bedbaht, evet, bütün yaşlılar, bütün hayatın sonuna yak laşanlar, bütün bir daha avdet etmi yecek olan gencllkten gittikçe daha uzaklaşanlar gibi bedbaht... DodaMarrmın trasından Toseüinin meşhur neşidesinia ton sözlerini mı•alfİandiroı Mai piu!.. Bir dah yokL Artık bir daha gelmiyecek genclik için sızlıyan bu adam bunu demek ıstiyordu. O, hep öyle yeğenlerini takib eden dalgın gözlerile söylüyordu: Bir yandan onlara bakarken onlarda kendimi görüyor vehminden doğan tath uyuşukluk bir yandan da artık hayattan hissesini aldıktan sonra onda kendisine aid bir pay kalmamış olduğunu bilmekten gelen acılık içinde, bilseniz, nasıl bir haldeyim. Sonra göğüs geçirdi: Bir aralık ben de kalkayım, ben de bu gencliğin arasına karışayım; ben de, bakınız, işte heveslerine ka • pılarak oynamağa çalışan şu yaşhlar gibi, velev gülünç olsun, kendimi biraz daha unutayım; diyorum. Sonra bu heves içimden yükselirken birdenbire yaşımın, asıl yaşımın ağırhğı omuzlanma basarak beni adeta bir hmçla iskemleme oturtuyor: cOtur, otuduğun yerde...» diyor. Oturdu ğum yerde oturabilmek mümkün olacağına inansam, bu da birşeydir! Ah! Bu acıyı bilemezsiniz... Çocuk!... dedim. Istemiyerek ağzımdan çıkan bu kelimeye şaşarak bana baktı: Evet, çocuk!.. dedim, Aramızda yirmi senelik bir fark olduğunu, ve bu farkm senin acından daha neka dar derin bir acısı olduğunu düşün müyorsun... Bu farktan doğan bir hisle ona «sen!..» diye hitab edivermiştim. O, bana cevab vermiyerek: Şimdi bunlara bakarken, dün daha çocukken bugün gencliğin şaşaaü zeminine ilk adımlarını atan ye ğenlerime bakarken, bilir misiniz, demin sinemada filimde gördüğümüz gibi, haniya hakikatın arasına gelip giren eski anılann hayalleri nasıl kanşı yordise, işte böylece bugünün benliğinin arasına onlar girerek, beni bir hayal âlemine götürüyor; ve o zaman bütün geçmiş yıllardan boş kalan yere birşeyler, bilir miyim neler, koymak istiyorum... Fakat bu ucuzluk yalnız Bir gazeteci taslağinm eşya için olacak Bursada yapfağı Edirne (Hususî) Şark demiryollarının ötedenberi Trakyamızda tat bik ededurmakta olduğu tarifelerin ağırlığından ve bu ağırlığın Trakya nın iktısadî vaziyetinin inkişafına engel olduğundan bahsetmiştim. Şark demiryollan idaresi gazete mizin son neşriyatını nazan itibara alarak yük tarifelerinin bir kısmmda bir miktar tenzilât yapmayı kararlaştırmış ve Edirnedeki alâkadarlarla görüşmek ve bu zevatm bu husustaki fikirlerini anlamak üzere Ticaret müfettişi Rifat Yamanlıyı şehrimize göndermiştir. Burada alâkadarlarla görüşerek bazı notlar alan ve tstanbula dönen Ticaret müfettişinin söylediğıne göre kumpanya bu yaz içinde Trakyanın muhtelif yerlerinde yapılacak olan göçmen evlerine aid inşaat malzemesinin nakliye ücretlerile zahire, pey nir, kavun ve karpuz tarifelerinde tenzilât yapacaktır. Yolcu tarifesine gelince; Şark de • miryollan geçen sene birinciteşrın başında tatbik sahasına koyduğu yüzde elli ve yüzde otuz tenzilâtlı tarifelerde bir değişiklik yapmak niyet ve kararında değildir. Halbuki kumpanyanm yüzde elli ve yüzde otuz ten zilâtlı dediği tarife nedir?. Evvelâ onu ele alalım: Şark demiryollan geçen yıla kadar dünyanm hiçbir yerinde bir eşine rastlanmıyan çok ağır bir tarife ile ış görüyor; bir yolcuyu Edirneden îs tanbula veya tstanbuldan Edirneye üçüncü mevkide 762 kuruş mukabi • linde taşıyordu. Kumpanya yıllarca tatbik ettiği bu son derece ağır tari fede geçen teşrinievvel ayı başında gazetemizin neşriyatı, halkm ve bazı alâkâdar müesseselerin vaki müte addid şikâyetleri ve Baymdırhk Ba kanlığımızın ısrarı üzerine bildiğımiz yüzde elli ve yuzde otuz tenzilâtı yapmıştı. Caz bir saniye durur gibi oldu, oynıyanlar ellerini çırparak, tekrarını Bugün hâlâ tatbik sahasmda olan istediler, ve tekrar halka çevrilmeğe bu tarife üzerinden gündüz trenıle başladL yolculuk yapanlar, bırinci mevkide O zaman bana boş geçen yıllarını gidiş ve geliş 1645, ikinci mevki anlattı; şimdi nasıl yeğenlerini taşıdı de 1198, üçüncü mevkide 762; yalğmı, onlan sevdiğini fakat onlan se nız gidiş veya gelişe mahsus ol verken kendisini düşündüğünü söy mak üzere de bırinci mevkide 1087, ikinci mevkide 790, üçüncü mevki ledL Acaba bugüne kadar kardeş gibi de 504 kuruş vermektedirler. Hal yaşamış olan bu çocuklar birbirini başka bir duygu ile sevecekler miydi, buki halkm bütün şikâyeti de bura yoksa biri sağa biri sola mı gidecek dadır. Çünkü bu tarife de Trakya halti? Fakat ne olursa olsun sevecekler kını ve bilhassa Edirnelileri tatmin etmekten çok uzaktır. Bugün otobüsve sevileceklerdi. Halbuki kendisi?» ler bir yolcuyu Edirne ile Istanbul aBöyle uzun uzun söyledi, nihayet caz susunca o da sustu, ve düşündu. rasında iki, iki buçuk lira mukabilinÇocuklar geldiler; biri sağma biri so de taşırken kumpanya, gidip gelen lerden yalnız gidiş ücreti olmak üze luna, ona sokuldular. Gencliklerinin sıcakhğmı ona vermek, ona biraz kuv re üçüncü mevkide 381 ve yalnız givet aşılamak istiyor gibiydiler. Hep denlerden de 504 kuruş almaktadır. sustuk, bir müddet öyle kaldık, o hep Görülüyor ki bu ücret otobüslerin dalgm gözlerle bellisiz bir noktaya aldığı ücretten bir misli fazladır. Bıbakıyordu. naenaleyh kumpanyanm bugünkü tarifesinde daha bir miktar tenzilât Sonra çocuklardan erkek: Ne düşünüyorsun, amca?.. dedi, yapması gerektir ki bu takdirde ka zanacak olan yalnız halk değil, hü kız onun omzundan başını çekerek: Sahi, dayı! Nekadar düşünceli kumet ve dolayısile kumpanyanın bizzat kendisidir. sin!... Diye ilâve etti. O, doğrularak: Zahire, inşaat malzemesî, peynir, Düşünüyorum ki... diye başla • kavun ve karpuz nakliye ücretlerindı, fakat devam edemedi, tam bu sı rada caz bir baygın tangoya başladı; de yapmayı kararlaştırdığı tenzilâtı hemen bir saniye kaybetmek istemi memnuniyetle karşılıyan Trakya halyerek, çocuklar amcanın, daymm ne kı kumpanyanm ikind noktayı da düşünüyor olduğunu daha ziyade me ihmal etmemesini istemekte yerden rak etmediler ve yerlerinden fırladı göke kadar haklıdır. Bunun için, kumlar. panyaya, geçen yıl tertib ettiği tenezM Ziua USAKUCtL züh trenlerinin halk tarafmdan gördüğü büyük rağbeti hatırlatmak kâ İNHİSARLARDA fidir sanıyorum.. Af yon satışı Uyuşhmıcu Maddeler înhisan son günlerde cenubî Amerika memleketlerinden birine mühim bir sahş yapmışbr. Bu satışın yapıldığı memleketin bizden daha çok afyon alması beklenmektedir. MALÎYEDE Kazanc vergisi tahkikatı Kibrit 10 para daha ucuzlıyacak Maliye vekâleti dolar kıymeti üzerinde düşkünlük gördüğünden kibrit fiatlerinm. de tekrar 10 para ucuzlaulmasma karar vermiştir. POLİSTE Kaybolan çocuklar ne oluyor? Son günlerde îstanbulda çocuk kaybı vukuatuun çoğaldığıni bazı akşam gazetelcri yazmışlardı. Doğru olmadığı tstanbul resmî ve alâkâdar makamat'nca beyan edilen bu vukuatın aslmı bazı çocuklann ebeveyinlerine haber vermeksizin çalışmak üzere 6teye beriye gitmeleri, bazılannın ise aile arasmdaki ihtilâf dolayısile çocuğun ana veya babadan birine haber ver • meksizin diğerinin nezdine gitmiş ol • malan teşkil etmektedir. Maamafih bazı aile reisleri de kendilerine gücenerek evi terkeden kadın veya çocuğu tağyib etmiş zannile öteye beriye ve bu meyanda gazetelere haber vermeleri bu kabil jranlıjlıklara sebebiyet vermektedir. 931. 932. 933. 934 seneleri kazanç vergilerinin tahakkuk ve sahiblerine tebligat krası için alâkâdar maliye taKahvecilerin vaziyetî hakkuk müdürleri adedi yedi bini mütstanbul kahvedleri tstanbul kah • tecaviz bulunan bu kabil beyannamelevelerinin oyun yasağl konulduğu takrin kısa bir zamanda ikmali için grup, tirde alacaklan vaziyeti tesbit için yagrup ve sürekli bir faaliyctle çalıjmakkmda bir toplanh yapacaklardır. tadırlar. Kahvecilerin bir firket kurmaa da Bu beyannameler ay nihayetine kamuhtemeldir. dar tahakkuk ve sahiblerine tebligat Ayasofyadaki hafriyat icra ettirilmedîği takdirde kanunen müAyasofya hafriyan neticesinde bururu zamana uğnyacak vergilerin tahlunan taşlar birer birer temizlenip kalsiline imkân kalmıyacaktır. Bunlardan ba«ka diğer bir kısım ver dınlmaktadır. Bir hafta sonra muvakkat bir zaman için hafnyata nihayet giler dahi bu şekilde tahsil edilmezlerverilerek sonbaharda tekrar devam oluse müruru zamana ugnyacaklardır. ŞİRKETLERDE nacak ve kazılmıyan yerler araşunlacakhr. Rokföy, Krala verdiği sadakat yeminini bozmaktan Bursa (Husu sî muhabirimiz istinkâf eden deniz zabitini, sahte bir tevkif den) Burada, Vagonlinin ter müzekkeresi göstererek yola getirdi tib ettiği Peste se yahati için altı kiOtomobilleri kimse durdurmadı. mektubunda hükümdan irtikâb ve ihsi toplayıp para Fransız üniforması pasaport yerine tilâsla itham etmesi idi. Deniz Zabitilannı aldıktan geçiyordu. Otomobiller biraz sonra nin mektubu öyle bir cümle ile bitiyorsonra kendilerini Falerdeki Platon kazino ve Iokantasıdu ki Şansor bu cümleyi aynen almakbu seyahatten na vardılar. Bir Fransız zabiti, burada tan kendini menedememiştir. mahrum eden Seönceden bir masa tutmuş ve yemek «Yunan milleli sizden ışık beklvıor dad Ataman hak yiyecek olanlann sabaha karşı gele kındaki tahkikat ey büyük Kral. Fakat bu tşıkta o fea^ ceklerini de söylemişti. tkinci bir ma dar ispirto var ki artık çoklanberi ay devam etmekte sa da, kazinonun bahçesinde ve deniz dir. Sedad hasta Sedad Ataman dtnlık vermiyor.» neden çıkmış ve hemen tevkif edil kenannda hazırlanmıştı. Venizelosu Deniz zabitinin hükümdanna karşı mi«5tir. taşıyan otomobilin bir kome sesi üze vâki olan bu kaba hakareti, Rokföy Sedadm hastaneye girtşi hayli ga rine bahçedeki masanın lâmbasını söntarafmdan Kral aleyhinde uydurulan rib obnuştur. Kavmpederile kavpa dürüp yakmak suretile denizde bek sürü sürü iftiralardan birine dayanı ettikten sonra araba ile karakola gi liyen şalopalarla vapura işaret verile yordu. Kostantin kat'iyyen ayyaş dederken bir eczaneye uŞramı;, süratle cekti. Otomobil durduğu zaman, şa ğildi; bilâkis işçi içmekte gayet itidal ieeri çirip eczacıdan bir i?ne istemiş lopanm biri kazinonun nhumma ya gösteren bir adamdı. Kakulidis, bir tir. Eczacı, Sedada tuhaf bir bakış naş'.:. divanıharb tarafmdan muhakeme ve tan sonra: Pîreden saat 1,30 da hareket et idama mahkum edilebilirdi; fakat Kral, Eczanede i?ne vok! demiftir. miş olan Hesperia vapuru da, kıyıdan Bu sırada orada bulunan müşteri bu tecavüze istihfafla mukabele etmebirkaç gomine açıkta dolaşıyordu. Lolerden biri: ği muvafık bulmuştu. Zabiti Singros Bende var! dive bir toDİu i&ne kantanın müdürü bu nizamsız harekehapisanesine attırmakla iktifa etti. Kauzatmıs. Sedad bunu alır almaz tek tin sebebini anlamak için koşup geldi. kulidis oradan kaçarak Rokföyün hi rar arabava binerek yüzünü iğne ile Ona: mayesine iltica etmişti. Gerçi Fransız yırtmava ba«:îamıs: arabacıya da: Arkadaş, sual sormak zamanı sefiri, sefarethaneyi ilticagâh haline Baksana! Yüzüm kanıyor mu? değil şimdi. Geç kald'k. Fakat madem sokmakta tereddüd ediyor idise de bu demiş. ki olup bitmeleri anlamak istiyorsun tereddüdü çok sürmedi. Şansor, işte Araba«. fîiVıaVika kanadıshm söy söyliyeyim. Venizelos ile Konduryo şimdi Yunan bahriyelilerini de isyan levinee Sedad müsterih olarak kara ettirmek için bu Kakulidise müracaat kola eitmis ve i?ne yarasını kaym • tis, Kostantine veda ettiler. Bütün bu işlerin şahidi olan Franediyordu. Kakulidis ona şu cevabı pederile bekçilerden yediği dayağa sız ihnyat yüzbaşısı Şansora göre loverd: atfetmiştir. kantanın müdürü, bu haberi duyunca Müteakiben de ustüste dört adaîin Hidrayı ele geçirmek mi? Bunşöyle bağırmış: vutarak tam bir hasta rolü vanmıs ve dan kolay ne var! Ben kruvazörü gabu^da c'dden muvaffak ta olmustur. Yaşasın Venizelos! Onun ismi yet iyi bilirim. Süvari kumandan Brasönce doktorlann kendisinde felc atarihe geçecektir. Müsaade ediniz de tanos ile görüşmeniz kâfi. Kral, daha l?metleri pörerek havatmdan umidisize Fransız şarablan ikram edeyim. birkaç gün evvel, onu çok Venizelist ni bile kestikieri sövlenmektedir. Her yerden lokantamı ziyarete gele olduğu icin değiştirdi. Onu buraya geHâdiseye dair aldı*ım yeni malu cek hacılann hesabına içeceğiz. tiriniz. Brastanosta, Venizelist olan mat; bir şazetenin nelere alet edile Safdil Şansor, cür'etkâr âmiri Rokbirçok gedikli deniz zabitlerinin ve kübiiece?ini eflstermek itibarile çok dikföyü milliyetperver YunanisUnı îtılâf kate sayandır. çük zabitlerinin isimleri ve adresleri devletlerinin tarafma geçirmenin yo vardır. Bunlann çoğu, maiyetimde çaPe^te yolculanndan biri S^dadm gazetesinde nerettiŞi muhavyel orog lunu bulduğu için çok metediyor. Velıştıklan için beni tanırlar. Bu zabitler ramı okurken Vivanada (8) saat kanizelosçuluğu «yaratan» adamı me bize elzemdir. lınaca«hm pörmü^, bu zat: dih ve sena ederken adeta lirik bir şair Ertesi gün Şansor. deniz yüzbaşısı Ben Vivanada dört gun kalmak oluyor. Fakat Amiral Dartige de FourBrastanosu bulup getirdi. Mülâkat esistivordum. Başka türlü gitmem denete sorarsanız. o yalnız şu kadar söynasmda Rokföy de hazırdı. Yüzbaşımiş. Kiyor: dan açıktan açığa Krala verdiği sa Sedad. birkaç gün sonra çıkardıgı « Fransız gizli istihbaral ieşki dakat yeminini bozması taleb edildiği (Bursa Sesleri) admdaki pazetesine zaınan reddeltL Rokfpv. Venb«*l«ı» yeni bir program kovarak ikinci ne lâh Venizelotun hatelfiim bir harıtabiran ewel harekete icbar etmek içm vi muhavyel bir sevahatten daha bah val tcnaryosu gibi hazırlamtilı. Onun setmiş ve o zata da: (Vaçonli ile mu için tafsilâtım anlatmaktama karan kullandığı hileyi unutmamışn. Hemen cebinden bir kâğıd çıkardı ve Brastahabere ettim. Vivanada dört gün kal lıkta btrakmak daha hayırhdır.» nosa dedi ki: 27 eylul 1916 da General Danglis mak suretile ikind nevi bir seyahat daha varmış. siîd o şekilde seyahate de Venizelosa iltihak etmek üzere fi Eğer geminizi 24 saat içinde Veiştirak ettirelim) demiştir. rar çarelerini temin etmesini Rokföy nizelosçulara teslime razı olmazsanız Muhavyel Peste yolcusu bittsbi Se den rica etti. Şansor bu generali de kaelimde sizi tevkif etmek için bir tev « dada o!du?u kadar pazetesine de iti çırdı. tş bittikten sonra gelip âmirine kif müzekkeresi var. mad ederek verilen bileti almıştır. generalin de muvaffakiyetle yola çı Bu tevkif müzekkeresi sahte idi. Bununla beraber Sedad Atamanla kanldığını söylediği zaman. ondan şu Zavallı deniz zabiti, Fransız zabıtan Vagonli arasında bir muhabere cerecevabı, daha doğrusu emri aldı. tarafmdan yakalanan adamlara nasıl yan ettiği ve Sedadm bu seyahat için Venizelos gideli iki gün oluyor. Bursadan yolcu temin etmek arzu muamele edildiğini işitmişti. Bu teh « suna muvafakat cevabı verildiği, anBir hay)i gönüllü de onunla beraber did karşısmda boyun eğdi. cak parası gönderilmediŞinden ney gittiler. Diğerleri gitmeğe hazırlanıyorŞansor, bu hâdise hakkında hiç yahlânn da Peşteye gidemedikleri lar. Yunan donanması ne yapıyor? birşey söylememeği münasib görmüş • anlaşılmaktadır. Bahriyelilerin de askerler gibi yaptıktür. Fakat biz, bu çirkin vak'ayı da Mata ATAŞ lannı sizden •ğrenmek ümidindeyim. Rokföyün Fransız zabitlerine vâki o MÜTEFERRtK Kumandan, Yunan bahriye za lan övünmelerinden öğrendik, Bu işi Motosikletli müvezziler bitleri üstünde de müessir olmamı is ataşenavalin ağzından dinlemiş olan Fransız zabitlerinden binbaşı Chamotediğinizi zannediyorum. Bu teehhürGelecek seneden itibaren büyük şenard (Şamonar) namuslu ve merd bir den beni mes'ul tutmak ister gibi gö hirlerde telgraf tevziab motosikletli asker olduğu için, böyle bir hilenin bir müvezziler tarafmdan yapılacaktır. rünüyorsunuz, o halde Hidra kruva Fransız zabitinin askerlik şerefine lâ « zörünü, yann akşam Salamiste emri yık olmadığım söyliyerek şiddetle proNafıada tayinler nize hazır bulunduracağım. testo etmiştir. O zaman Rokföy aya » Nafıa üçüncü sımf başmühendisleBu tarihte Yunan bahriye zabitle ğa kalkmış ve soğuk bir eda ile şu rinden Kâmil, Çorum; Çorum dörcevabı vermiştir: rinden Kakulidis, askerî hapisaneden düncü smıf başmühendis Nusrat Ma» Vicdanım ve ruhanî müdürum nisa başmühendisliklerine tayin edil « kaçarak Fransız sefarethanesine iltica etmiştL Hapisaneye anlmasnun sebebuna muvafakat ediyorlar. Bu kadarı mişlerdir. bi de, vazife başında iken, Kral Kosda bana yeter. Bakanlığın fen müşavere azalığına tantine bir mektub göndermesi ve bu (Arkan var) da tstanbul posta ve telgraf müfettijlerinden Sadi tayin edilmiştir. Sovyet san'atkârlannın Izmirde yaptıkları tetkikat Tramvay tarifesi Tramvay Şirketinin ikinci uç aylık tarife komisyonu önümüzdeki hafta zarfında toplanarak yeni tarifeyi tet kik edecek ve hazırlıyacağı raporu Bayındırlık Bakanlığına gönderecek tr. Romanyadan gelecek goçmentzmîr (Hususî) Dost Rusyanın ler için bir toplanh degerli san'atkârlan, tzmir muhitinde Dün Deniz Ticareti mSdürünün daveti üzerine şehrimizdeki vapurcular Deniz Ticareti müdürlüğünde bir toplann yapmışlardır. Deniz yollan va • purculuk şirketi haricinde bütün vapurculann ve şilepçilerin de iştirak ettiği bu toplanüda Romanyadan bu sene memleketimize getirilecek göçmenlerin nakil i§i görüs,ülmü$tür. tzmir koylüleri, Sovyet aan'atkârlan önünde milti oyunlaruntzı oynıyorlar dınlı, erkekli Zeybek oyunîari oynandı. parçalar çalmdu Köy andaçlan bilhassa nazan dikkatlerini celbettu Bu meyanda Belkahveye çıkülar* Belkahve, tarihî bir yerdir. Atatürk, düşman ordulannı takib ederken bu noktada durmuş ve îzmir sahillerini iik defa görmüştü. Şimdi burada iri bir kaya üstünde Atatürkün büyük mareşal üniforması ile bir heykelini yapı mak tasavvunı vardır. Yusuf Ziya Ankaraya gidiyor Şirketihayriye Umumi Müdürü Yusuf Ziya bu akşam Şirkete aid bazı işler üzerinde temasta bulunmak üzere Ankaraya gidecektir. çok alâka gördüler ve büyük bir sevinç gösterdiler. Misafirlerin îzmir intibalan çok kuvvetlidir. Nitekim bunu, her vesilede izhar ettiler. Köylüler, misafirleri tezahüratla karşıladılar. Türk köylüsünün misafirperverliği hepsini hayrette bırakn. Millî raksımızı bizzat koyluden gormek istediler. Köylerdekj aüzikle ka

Bu sayıdan diğer sayfalar: